6 Aralık 2023 Çarşamba

Aşk Nerede? Senaryo

 

 

 

 

 

AŞK NEREDE 

SENARYO

1.Bölüm

 

 

“Gözünün Önündekini Görmek”

 

 

 

 

 

 

 

1.      YONCA EV/Y.ODASI                                                                                     İÇ/GÜN

Yonca

Yonca bigudileriyle yatakta uyumaktadır. Saatin alarmı çalınca Yonca gözlerini açar.

Şarkı; “Ah Nerede Vah Nerede!”

Kalkar banyoya gider, dişlerini fırçalayıp yüzünü yıkar. Gardırobundan kıyafet seçer. Bir elbise giyer, beğenmez başka bir elbise giyer. Gülümseyerek aynaya bakarken bir anda pantolonlu halini görürüz. Fikrini değiştirmiştir. Tuvalet aynasının karşısına geçer bigudileriyle makyajını yapar. Çantasını alır, ayakkabısını giyer ve tam kapıdan çıkacakken kafasında unuttuğu bigudileri çıkarır. Apar topar evden çıkar.

2.      SOKAK                                                                                                           DIŞ/GÜN

Yonca-Ozan-Erkek FGR

Yonca sokakta yürür.

Şarkı; “Ah Nerede Vah Nerede!”

Bir büfeden gazete alır ve ilk sayfasına bakar. Birkaç kişiye selam verir. Karşı kaldırımda gördüğü uzun boylu, renkli gözlü bir erkek dikkatini çeker. Yonca’nın iç sesini duyarız.

İç ses

YONCA: Ay şuna bak, tipini gören adam sanır. Bir kez buluşmaya gittim burnumdan geldi. Sürekli sırıtıyor, iki lafı bir araya getiremiyor… Sorsan evinde koskocaman bir kütüphane var. Tek sayfası bile okunmamış, toplu sipariş edilmiş kitaplarla kendini tatmin ediyor…

Yonca, güneş gözlüklerinin arkasından hınzırca bakarken uzakta ona el sallayan birini görür.

İç ses

YONCA: Ay yapışak Selim, bu heriften kurtulamadım, beni ilk gördüğünden beri hayal kuruyor. Anca hayal kurar işte. Patates gibi, tipe bak hizaya gel!

Yonca adama görünmemek için kafasını eğince kafenin köşesinde Ozan ile çarpışır. Yonca çocuğun yüzüne bakmaz hızla kahve almaya girer. Ozan gülümseyerek arkasından bakar.

3.      KAFE                                                                                                              İÇ/GÜN

Yonca-Ozan-FGR

Yonca kahve almak için sıraya girer. Bardaki çocuk ona bakar ve yerini Ozan’a bırakır. Ozan Yonca’yı izlemektedir. Bir yandan da keklere bakar. Keklerin üstünde kaç kalori olduğu yazar, gözünde canlanan manzaradan sonra kek almaktan vazgeçer. Sıra ilerlemediği için Yonca sıkılır. Ön sırada birileri sipariş verir.

ADAM: Bir americano, bir espresso istiyorum.

Yonca bir an sesi nereden tanıdığını çıkarmaya çalışır. Kafasını hafifçe uzatıp ön tarafa bakar.

ADAM: Kartla ödeyeceğim.

Kasiyer karttan para çekmeye çalışır ancak limit yoktur. Adam biraz utanır ve yanındaki kadın kahve parasını öder. Yonca adamı tanır.

KADIN: Buyurun buradan alın...

ADAM: Sana da ayıp oldu ben ısmarlayacaktım.

KADIN: Sorun değil canım bir dahakine sen ısmarlarsın.

Yonca dayanamayıp söylenir.

YONCA: Tabi limit yeterse, …tü yerse…

Adam işkillenir. Yonca ise eski sevgilisiyle karşılaştığına inanamaz, söylenir.

YONCA: İnanamıyorum bendeki şansa adamı öpe koklaya havaalanında uğurlarsın bir hafta sonra karşına başkasıyla çıkar. Kız paralı tabi, bir yağlı kapı bulmuş sonunda…

Adam ile Yonca göz göze gelince başka yere bakar. Ozan ise Yonca’ya siparişini sorar.

OZAN: Ne arzu edersiniz küçük hanım?

YONCA: Black bir kahve istiyorum, çok sert olsun! Beni anca kendime getirir, yoksa burayı başına yıkacağım…

OZAN: Benim mi?

YONCA: Sırıtmaya devam edersen senin de.

OZAN: Çok korkutucusun.

YONCA: Saldırganım da aynı zamanda.

Yonca pis pis adama bakar. Sıradaki insanlar Yonca’nın söylenmesinden rahatsız olurlar. Ozan ise Yonca’nın kahve bardağına gülen yüz çizer. Yonca kahveyi alırken adamın espressosunu döker. Adam gerilir ve yanındaki kadın Yonca’ya pis pis bakar. Adama doğru söylenir.

YONCA: Kusura bakmayın yanlışlıkla oldu… Sevgiliniz size bir tane daha alır…

Yonca kahvesini alır, giderken adamın ayağına basar.

YONCA: Pardon sizi görmedim…

Çift Yonca’nın arkasından bakar, Ozan ise gülümser.

İç ses

YONCA: Karı parası yiyen asalakla işim olmaz zaten!

Yonca havalı bir şekilde kafeden çıkar.

4.      OFİS                                                                                                              İÇ/GÜN

Selen-Hülya

Selen elinde tırnak törpüsü ile tırnaklarını düzeltmektedir, bir kulağında da cep telefonu nişanlısı ile konuşmaktadır. Hülya ise bıkkın gözlerle Selen’i izler.

SELEN: Ama aşkitom annenle ben Eminönü’ne gideyim, tamam, ama orada bizim evimize uygun bir şey yok ki. Hepsi köy işi, otantik bir ev olmayacak ki bizimki, modern tarzda döşüyoruz. Tamam… Seni de anlıyorum… Tamam aşkitom, ama kullanmayacağımız şeyi neden alalım?!!

Hülya sinirle klavyenin tuşlarına basar ve Selen’in konuşmasından rahatsız olur. Trip atar.

HÜLYA: Selen sesini alçaltır mısın?

Selen Hülya’yı hiç duymamış gibi devam eder.

SELEN: Cumartesi Eminönü’ne girmek imkansız, biliyorsun ben halka karışınca alerji oluyorum… Bir keresinde gelin başına atılan simler uçmuştu üstüme başıma biliyorsun acilen özel hastaneye kaldırıldım, beş kere yıkandım o simler çıkmadı saçlarımdan…

Hülya okuduklarını anlamadığı için sinirlenir. Selen ise oralı değildir, aklına bir fikir gelir.

HÜLYA: Selen yavaş olur musun?

SELEN: Aşkım tamam giderim ama işte bir Hülya’ya sorayım.

Hülya bağırır Selen yalanına zemin hazırlamıştır.

HÜLYA: Selen yeter!

SELEN: OK Hülya. Aşkım Hülya Cumartesi’ye bir röp. Koydu kusura bakma. Nasıl izin isteyeyim şimdi… Aşkım aslında iyi bir kız.

Hülya ise yalanı kabul etmez elini kolunu sallayarak ona kızar.

HÜLYA: Yalan söyleme, git Eminönü’ne, Kapa şu telefonu.

SELEN: Aşkım selam mı söylüyorsun, hıhı onun da selamı var. Kızma aşkım ben seni sakinleştiririm. Çok öptüm ararım sonra byeeee!

Selen telefonu kapar Hülya ise azarlar.

HÜLYA: İş yapıyoruz burada, çık dışarıda konuş, ofis kuralları diye bir şey var.

SELEN: Şu an çok mutluyum hafta sonumu kurtardım.

HÜLYA: Adamı bana düşman ettin.

SELEN: “Birkaç düşman edinmeden milyonlarca arkadaş kazanamazsın.

HÜLYA: Facebook Filmi.

SELEN: Face demişken evlendiğim ilk gece face’e soyadımı ekleyeceğim.

HÜLYA: Görgüsüz müsün?

Selen umursamadan bilgisayarına bakar.

SELEN: Yonca nerde? Saat kaç oldu?

5.      OFİS KAPI ÖNÜ                                                                                             DIŞ/GÜN

Çınar-Yonca

Çınar aracını park ederken Yonca ofisin önünde onu görür ve panik olur. Patronundan önce içeri girmek için sağa sola saklanarak kapıya yönelir. Çınar aracından iner ve aynada saçlarını düzeltir, gözlüğünü çıkarır kendine bakar. Yonca ise onu izler.

YONCA: Ne kadar yakışıklı bir adam… Biraz kendini beğenmiş gerçi… Hiç tipim değil aslında, bir kez çıksam kesin soğurum.

Çınar aracını kilitler ve kapıya yönelir Yonca ise hemen içeri girer. Çınar kapıya geldiğinde Yonca’nın parfüm kokusunu duyar ve içine çeker. Gülümseyerek yukarı çıkar.

6.      OFİS                                                                                                              İÇ/GÜN

Selen-Hülya-Yonca-Çınar

Selen ve Hülya çalışırlarken içeri paldır küldür Yonca girer. Hızla üstündekileri çıkarıp masasını oturur ve bilgisayarını açar çalışıyormuş gibi davranır.

HÜLYA: Aaa noluyor?

SELEN: Hızır gibi yetişti valla!

YONCA: Neye yetiştim?

SELEN: Öğle yemeğine…

Çınar kapıdan girer, Yonca o tarafa bakmak istemez. Bilgisayarının arkasına gizlenir, sanki saatlerdir çalışıyormuş gibi bir hal takınır. Çınar yavaş yavaş içeri girer, hınzır bir şekilde Yonca’ya bakar.

HÜLYA: Hoş geldiniz Çınar Bey,

SELEN: Hoş geldiniz.

YONCA: Hoş geldiniz.

ÇINAR: Sende hoş geldin…

Yonca pek ilgilenmez ve bilgisayarda çalışmaya devam eder. Selen ise pis pis sırıtırken Hülya hemen iş konusunu açar.

HÜLYA: Çınar Bey, bugün röp. Var mı acaba?

ÇINAR: Olmaz mı Hülyacım, bugün baya yoğunuz. Biliyorsun bu hafta bir bomba patlamamız lazım.

SELEN: Siz hiç merak etmeyin ben bazı dedikodular duydum sosyete güzeli İlke, hani şu 55 yaşında olan ama 40 yaşındayım diye ortalarda gezinen kadın var ya, kendine genç bir sevgili yapmış.

Hülya’nın gözleri döner, özenir. Çınar ise güler.

HÜLYA: Gerçekten mi?

SELEN: Evet canım, aynı spor salonuna giden bir arkadaşım var o ispitledi, onun üstüne çalışıyorum.

YONCA: Spor salonunu aradın mı?

Selen hemen masasının altında küçük çantasını çıkarır.

SELEN: Hayır canım bizzat gidip gözlerimle göreceğim.

Hepsinin gözü parlar.

ÇINAR: Bravo, öğleden sonra çıkabilirsin… Hülya sen ne yapıyorsun?

HÜLYA: Ben geçen günkü röp.leri revize ediyorum.

ÇINAR: Tamamdır ben bir call yapayım size haber vereceğim.

Çınar dışarı çıkar Yonca Selen’i kıskançlıkla keser. Hülya ise Selen’e sitem eder.

HÜLYA: Hiç haberimiz yok.

SELEN: Derinden çalışırım bilirsin.

Yonca sinirle mırıldanır.

YONCA: Derinden ve sinsice…

Selen umursamadan bilgisayar ekranında rujunu tazeler.

7.      ÇINAR ODA                                                                                                   İÇ/GÜN

Çınar-Yonca

Çınar odasına girer ve masasına oturur. Çaycı adam girer ve elinde kahve arkasına bakarak kapıyı kapatır. Şüpheli duran adama Çınar gülümser.

ÇINAR: Saatleri alayım.

ADAM: Hülya Hanım 8.46’da kapı ziline bastı ve 8.47’de ofis sınırlarına girdi.

ÇINAR: OK.

ADAM: Selen Hanım 10.15’de kapı ziline bastı ve 10.30’da ofis sınırlarına girdi.

ÇINAR: 15 dakikayı nerde kaybettik?

ADAM: Muhtemelen kapıyı başkası yanlışlıkla çaldı. Ya da karşı dükkandan kahve aldı.

ÇINAR: Anladım, ya Yonca?

ADAM: Sizden az önce koşarak girdi. Merdivenleri çıkması 10 saniye aldı.

ÇINAR: Anlamıştım, tamamdır teşekkür ederim.

ADAM: En hızlı Yonca Hanım çıkıyor merdivenleri, ceylan gibi maşallah!

Adam görevini tamamlamanın onuruyla kapıdan çıkar. Çınar ise kahvesini içerken birini arar.

ÇINAR: Aaaalo! Selam Bartu nabersin, restoran ne zaman açılıyor?

8.      OFİS                                                                                                               İÇ/GÜN

Selen-Hülya-Yonca-Çınar

Hülya ile Yonca aşk mevzularını konuşurken Selen onları can kulağıyla dinler. Yonca ise içtiği Türk Kahvesi’ni fal için kapatmıştır, açınca cep telefonuyla fotoğrafını çeker ve bir siteye gönderir.

HÜLYA: “Bu akşam hamburgerciye gidelim mi?” dedi, bende iyi bir yerde yemek yeriz diye bekliyordum, ne bileyim önemsemiyor mu yoksa beni mi deniyor.

YONCA: Yoksa parası mı yok?

HÜLYA: Aman deme öyle, para olayını boşver, çulsuz olmasın da, artık bana kaçmayan adam lazım. Akşam yemiş içmiş gezmişsin, ertesi gün adamdan ses yok. Arasam kendime kızıyorum, aramasa adama… Artık sıkıldım bu kaçma kovalama işinden.

YONCA: Çok haklısın, sabah kimi gördüm biliyor musun? Geçen benimkiyle Londra’ya gidiyorum diye havalimanında ağlaşarak ayrılmadık mı?

HÜLYA: Eee?

Yonca’nın cep telefonuna fal mesajı gelir.

MESAJ: Gözünüzün önündekilere bakın, daha mutlu olabilirsiniz.

Yonca okuyunca düşünür Hülya ise onu dürter.

HÜLYA: Eee anlatsana sonra ne oldu?

YONCA: Sabah kahve alıyorum bir baktım denyo başka bir kadınla, hem zengincene biri, bunun kahve parasını da ödedi.

HÜLYA: Vaaay adiye bak. İki tane çaksaydın.

YONCA: Çakmaktan beter ettim vallahi.

Selen iyice kulak kesilir merak etmiştir.

SELEN: Sen onunla bir kez çıkmadın mı?

YONCA: Ha bir, ha iki ne farkeder...

SELEN: Çoook farkı var canım, bir görüşmede erkeği anlayamazsın.

Yonca bilmiş bir şekilde konuşan Selen’e laf sokmaya başlar.

YONCA: Kaç görüşmede anlarsın?

SELEN: Senin yeteneğine bağlı, 100 kere de görüşsen arkanı dönünce adam fos çıkabilir. Tabi sana da bağlı, adamda nasıl bir izlenim bıraktın… Ertesi gün seni aramak için sabırsızlanacak mı yoksa arkasına bile bakmadan Londra’ya gidiyorum diye kaçacak mı?

Hülya ve Yonca kızgınlıkla Selen’e bakarlar. Yonca tam ona laf söyleyecektir Hülya ağzını kapar. Selen ise gayet rahattır.

SELEN: Önemli olan gözünün önündekini göreceksin…

Bu laf Yonca’nın kulağında yankılanır. Bir an içeri Çınar girer, Yonca hayranlıkla ona bakar.

ÇINAR: Size bomba haberim var. Bartu’nun yeni restoranı yarın akşam açılıyormuş.

HÜLYA: Hangi Bartu?

ÇINAR: Sudoku Bartu, hani sosyetede böyle biliniyor, kadınları sudoku gibi çözüyorum diyor ya.

Ofistekiler güler Yonca ise gözlerini kısarak Bartu’yu hatırlar. Ve Çınar’ın dedikleriyle ilgilenmez.

HÜLYA: Tamam biliyorum, Eserlerin kızıyla evlendi ya, bu adam o sayede restoran açıyor.

SELEN: İç güveysi gitmişti, bunu tek biz biliyoruz gerçi.

HÜLYA: Tabi tatlım, kendini zengin gibi gösterip sosyeteye kapak atan çoook.

ÇINAR: Bartu ile röp. Ayarladım bugüne, hem restorandan hem evlilikten bahsedecek bir de size özel bir bombam var dedi, söylemedi ona çalışalım diyorum. Kim gidecek röp.e?

Çınar sırayla kızlara bakar.

HÜLYA: Aa tühhh, işim de çok şimdi.

SELEN: Ben spordaki bombanın peşindeyim.

Herkes kendini kurtarırken Yonca sessiz kalır ve iş ona kalır.

ÇINAR: Yonca, sen ne durumdasın elinde iş var mı?

YONCA: Bir arkadaştan haber bekliyorum ben aslında…

ÇINAR: Haber gelene kadar şu Bartu’nun bombasını patlat gel OK?

YONCA: Ben biraz hastayım adama bulaştırmayayım.

ÇINAR: Bulaşmaz adam her gün 5 ayrı vitamin alıyor.

YONCA: Zehirlenir inşallah!

Mırıldanan Yonca’yı kimse duymaz ve zorla gitmeyi kabul eder.

ÇINAR: Gidiyor musun? Hadi bir koşu git gel.

YONCA: Gideyim ama işim ne zaman biter ki deşifre için direk eve mi geçsem?

SELEN: Fırsat bu fırsat…

ÇINAR: İşin bitince ara konuşuruz, bombayı yarına patlatacağız ona göre enerjin yüksek olsun, ağzından bol bol laf al, kullanacağımız yeri sonra buluruz.

Herkes işine gömülür.

HÜLYA: Kolay gelsin tatlım.

SELEN: Bol şans Yonca!

YONCA: Size de…

Yonca istemeyerek toparlanır masasındaki ses kayıt cihazını alır. Bir yandan toparlanır.

YONCA: Bu kaç saat kayıt yapıyordu.

HÜLYA: İstediğin kadar, 4 saat pil ömrü var. Kayıt tuşuna sert bas biraz tutukluk yapıyor. Bence aralarda da kayıttan çıkma, tuş takılırsa açamazsın.

YONCA: OK, öptüm bye!

Yonca çıkar, Hülya ve Selen işlerine devam ederler.

9.      SOKAK                                                                                                           DIŞ/GÜN

Yonca-Taksici

Yonca havalı bir şekilde sokakta yürür, bir taksiye biner.

YONCA: Bebek’e gidiyoruz.

Taksici Yonca’yı güzel bulmuştur, gülümseyerek onu başıyla onaylar. Yonca dışarı bakıp düşünür.

İç Ses

YONCA: Röp. de bana kaldı iyi mi? Elalem akıllı, bir ben salak. Of ya hiç gitmek istemiyorum, evlenemedim diye dalga geçecek… O kendine baksın, Sudoku Bartu’ymuş, adam tam fırsatçı! Gitti zengin bir ailenin kuklası oldu. Ben en azından aşkı arıyorum.

Yonca kendi kendine konuşurken surat ifadesi sürekli değişir, taksici ona bakıp korkar.

TAKSİCİ: Hanımefendi iyi misiniz?

YONCA: İyiyim, aşkı arıyorum…

Taksici umutlanır, kendisine laf çarpıtıldığını sanır.

YONCA: Ben ileride ineyim.

TAKSİCİ: Tabi efendim buyurun…

Yonca Bebek’te iner. Adam paranın üstünü verirken eline kartını sıkıştırır.

YONCA: Bu ne?

TAKSİCİ: Aşkı bulamazsanız diye…

Taksici gazlar gider, Yonca arkasından bakar.

YONCA: Aaa adam sapık çıktı.

Yonca’nın kulaklarında Selen’in sesi yankılanır.

SELEN SES: Gözünün önündekini göreceksin.

YONCA: Yok o kadar da değil!

Yonca restoranın kapısındadır bir an durup bakar.

10.  RESTORAN                                                                                                    İÇ/GÜN

Bartu-Yonca-Garsonlar

Garsonlar masalardaki dekorları düzeltirken, Bartu gelir ve onları yönlendirir.

BARTU: Arkadaşlar taze çiçek olacak çok doğru ama kokulu olsun. Tüm masalar mis gibi taze çiçek koksun. Şimdi alın bu vazoyu en güzel çiçeklerle doldurun.

Yonca içeri girer ve pis pis Bartu’ya bakar. Bartu ise onu görünce kur yapmaya başlar.

BARTU: Bakın en güzel çiçek derken bu küçük hanım içeri girdi. Tesadüf işte…

YONCA: Selam Bartu!

Yonca Bartu’ya yaklaşır ve eliyle ağzının kenarını kapayarak laf sokar.

YONCA: Sudoku Bartu!

Bartu ise çapkınca ona bakar ve gülümser.

BARTU: Senden de hiçbir şey kaçmıyor.

YONCA: Sen kaçtın ya, hahaha!

Yonca zorla güler. Bartu ise karizmatiktir.

BARTU: Hahaha seni şakacı küçük şey, hadi gel sana restoranımı gezdireyim. Sonra bir şeyler içerken sohbet ederiz.

YONCA: Senin elinden bir şey içilir mi bilemedim…

BARTU: Haksızlık ediyorsun, özel kokteyllerimiz var beğenmezsen sıcak şarap.

YONCA: Ayık olmak istiyorum.

BARTU: Sarhoşken daha iyisin…

Yonca pis pis bakar, röp. için hazırlanmış köşeye giderler, Yonca hemen oturur ve kayıt cihazını çıkarır.

YONCA: Fazla vakit kaybetmeden başlayalım.

BARTU: Tamam tatlım…

Garson kokteylleri getirir. Bartu Yonca’ya havalı bir şekilde bakar.

CUTLARLA RÖP. VERİLİR.

BARTU: Her başarılı bir iş adamının arkasında güçlü ve güzel bir kadın vardır. Eşim benim en büyük destekçim oldu. Evlenirken bir yemin ettik, iyi günde kötü günde birbirimizin yanında olacağız.

Yonca gözlerini kısarak bakar ve kokteylinden bir yudum alır.

BARTU: Tanınmış insanların dostu olmaz derler çok yanlış. Dost istiridyenin içindeki inci gibidir, nadir bulunur ve çok kıymetlidir. Benim incim de Şule… Hem dostum hem en büyük aşkım.

Yonca diğer kokteyle geçer. Ve Bartu abartarak anlatır.

BARTU: Herkesin karşısına böyle bir şans olmaz. Eşim benim her şeyim oldu. Onun için dünyaları vermeye hazırım. Eee artık diğer yarısını bulamayanlara bol şans diyorum.

Bartu son cümlede Yonca’yı gösterip ima etmiştir. Yonca ise sinirlenir ve bir yudum daha içkisinden alır. Bartu üstünü başını düzelterek garsona eliyle bir içki daha sipariş eder.

CUT

Bartu konuşmaya devam eder, Yonca ise sıkılmıştır, laf sokmaya hazırdır.

BARTU: İş dünyasına çok uzak değildim, daha önce Fransa kökenli bir gıda firmasında üstüne çalışıyordum. Yemek üstüne bir şeyler yapmayı kafaya koydum…

YONCA: Stajer olarak mı?

BARTU: Evet stajyer olarak girdim daha sonra yöneticilik pozisyonuna kadar yükseldim.

YONCA: Gerçekten yükselebildiniz mi?

BARTU: Evet Yonca Hanım, sizi tebrik ediyorum hakkımda çok güzel bir araştırma yapmışsınız.

İkisi de düşman gibi birbirlerine bakarlar.

11.  RESTORAN/BAR ÖNÜ                                                                                  İÇ/GÜN

Bartu-Barmen-Yonca

Bartu barmene yaklaşıp direktifler verir. Bir yandan da Yonca’ya bakar.

BARTU: Biraz daha alkol ekleyebilirsin, ava gelip avlanmak ne demek görsün küçük gazeteci.

Bartu Yonca’nın olduğu yere doğru yürür.

12.  RESTORAN                                                                                                    İÇ/GÜN

Yonca-Bartu-Garson

Yonca ses kayıt cihazına bakar ve onu çift görmeye başlar. Kendi kendine telkinde bulunur.

YONCA: Sarhoş olma Yonca kendine gel, gök görmedik gibi içtin tüm kokteylleri.

Bartu gelir.

BARTU: Tatlım ben buradayım, kiminle konuşuyorsun?

Bartu pis pis gülerken Yonca ona bakar ve çift görür.

YONCA: Ay senden iki tane mi oldu, ölmek istiyorum…

BARTU: Elinizi yüzünüzü yıkamak isterseniz, lavabo şu tarafta.

Yonca’ya elini uzatan Bartu sert bir tepki ile karşılaşır. Yonca zar zor yürüyerek tuvalete gider.

13.  RESTORAN TUVALET                                                                                    İÇ/GÜN

Yonca

Erkekler tuvaletine giren kız pisuara bakar ve anlamaya çalışır.

YONCA: Nerdeyim ben, tuvalette… Erkekler nerde? Kaçmışlar, yine benden kaçıyorlar. Ne kadersizim.

14.  RESTORAN                                                                                                    İÇ/GÜN

Bartu-Seda-Garsonlar

Bartu’nun metresi Seda restorana girer ve çok sinirlidir.

SEDA: Bartu!

Bartu bir an şaşırır ve Yonca’nın tuvaletten çıkıp çıkmadığını kontrol eder.

BARTU: Ne işin var senin burada?

SEDA: Bir haftadır telefonlarımı açmıyorsun, sen ne düzenbaz adam çıktın!

BARTU: Saçmalama kes sesini.

SEDA: Rezil edeceğim seni elaleme herkes duysun.

Bartu Seda’nın kolunu tutar ve kapıya doğru götürmeye çalışır, tüm garsonlar ise şaşkındır ve Bartu’ya yardım etmek için yanına giderler.

SEDA: Bartu, adi adam beni kandırdın.

15.  RESTORAN TUVALET                                                                                   İÇ/GÜN

Yonca

Yonca tuvaletteki aynaya bakar ve Seda’nın bağırmalarını duyar.

YONCA: Bartu, adi adam, beni kandırdın. Allah’ım iç sesimi duyuyorum.

Seda içeride bağırmaya devam eder, Yonca olanları anlamaz. Bartu’nun sözlerini duyar.

YONCA: Sen ne saplantılı kadın çıktın ya?! Ben mi saplantılıyım, sen kendine bak!

Yonca aynaya bakarak sayıklar ve yüzünü yıkar.

YONCA: Kusmam lazım, kus ayıl hadi.

Yonca elini boğazına sokar ve bir hamlede pisuara doğru kusmaya başlar.

16.  RESTORAN                                                                                                    İÇ/GÜN

Bartu-Seda-Garsonlar

Bartu Seda’yı dışarı atarken Seda bağırır.

SEDA: Aldırmıyorum bu çocuğu senin inadına aldırmıyorum. Çatır çatır karından boşayacağım seni.

O esnada ses kayıt cihazı tüm olanları kaydetmektedir.

BARTU: Tam psikopat çıktın, defol git buradan yoksa polis çağırırım.

SEDA: Hayatını mahvedeceğim senin, doğduğuna pişman olacaksın.

Seda dışarı çıkar Bartu garsonlara bakar.

BARTU: Saplantılı biri, eskiden bana aşıktı… Sizde işinizin başına hadi…

Seda dışarıdan aldığı bir vazoyla camları indirir. Herkes zıplar. Vazodaki çiçekler yerlere dağılmıştır.

17.  RESTORAN TUVALET                                                                                   İÇ/GÜN

Yonca

Yonca biraz daha toparlanmıştır, sesi duyunca korkar. Aynaya bakarak konuşur.

YONCA: Kalbim çok kırıldı, duyuyor musunuz?

Yonca ağlamayı keser kendini telkin eder.

YONCA: Şimdi gidiyorsun, düz çizgide yürüyerek çantanı alıp çıkıyorsun, en son da suratına bir güzel tükürüyorsun. Hayır! Tükürme kaliteli bir insan ol, kaçırdığına bin pişman olsun.

Yonca üstünü başını düzeltir, peçeteyle kurulanır ve tuvaletten çıkar.

18.  RESTORAN                                                                                                   İÇ/GÜN

Bartu-Yonca-Garsonlar

Bartu garsona yerdeki vazoyu gösterir. Adam süpürge almak için koşturur. Yonca ise hiç sarhoş olmamış gibi tuvaletten çıkıp Bartu’ya doğru gelir. Bartu hiç bozuntuya vermez ama olan biten için onu uyarmak ister.

BARTU: Ne duyduysan unut.

YONCA: Nasıl yani röp. yalan mıydı?

Bartu bir an uyanır ve kıvırmaya başlar.

BARTU: Yok canım röportaj doğru, sen nasılsın?

YONCA: Taş gibiyim, turp gibiyim.

BARTU: Sen çok güzel bir kadınsın.

Yonca kırılan camı farkeder.

YONCA: Kalbim kırıldı sanmıştım…

BARTU: Kuş girdi içeri, sen çok korkarsın kuştan…

YONCA: Yok o benden bir öncekidir. Neyse benim işim bitti.

Yonca ses kayıt cihazını alır, çantasını toplar.

BARTU: Röportaj çıkmadan bir gönderirsin değil mi?

YONCA: Neden korkuyorsun?

BARTU: Kontrol amaçlı demiştim neyse sen en iyisini bilirsin. Şansın açık olsun.

YONCA: Aynı şeyleri senin için de dilesem mi?

Bartu elini uzatır.

BARTU: Umarım karşına sevebileceğin biri çıkar ve asla vazgeçmezsin.

Yonca bir an duygusal olsa da Bartu’nun elini sıkar. Ve arkasını dönerek uzaklaşır. Yerdeki çiçeklerin üstüne basarak restorandan çıkar. Bartu ise üstünü başını düzeltir.

19.  BEBEK SAHİL                                                                                                 DIŞ/GÜN

Yonca

Hafif bir müzik

Yonca sahilde yavaş yavaş yürür, yanından koşarak geçen süslü kadınlara bakar. Ve köpeğiyle gezen bir kadın görür. Yaşlı çiftlere bakıp gülümser. Telefonu çalar arayan Çınar’dır.

ÇINAR: Nerdesin?

YONCA: Bebek.

ÇINAR: Olanları görebildin mi?

YONCA: Ne oldu ki?

ÇINAR: Restoranda değil miydin? Bartu’nun metresi varmış o basmış mekanı tüm camları indirmiş, Bebek çalkalanıyor.

YONCA: Ne zaman?

ÇINAR: Yapma Yonca oradasın nasıl atlarsın böyle bir olayı?

Yonca bir an düşünür ve hatırlamaya çalışır. Camları hatırlar ve kadının sesini duyar gibi olur. Kafasına vurmaya başlar.

YONCA: Off aptal kafam… Özür dilerim…

ÇINAR: Ne için, haberi kaçırdığın için mi? Şu an röportajın bir değeri kalmadı. Bombayı da öğrenemedin?

YONCA: Hangi bomba, ofise geliyorum bir saniye…

ÇINAR: Gelme, şu an çok sinirliyim.

YONCA: Özür dilerim Çınar Be…

Çınar telefonu kapatır. Yonca ise ağlamaya başlar.

YONCA: Çok salağım ben.

20.  YONCA EV-SALON                                                                                        İÇ-GECE

Yonca

Yonca çalışma masasında duran ses kayıt cihazına bakar cihaz hala kaydetmektedir. Bir an bakar ve onu durdurur. Kafasına yün bir bere takar ve gözleri nemlidir. Masadaki Nutella’yı yer ve Nutella şarkısını söyler.

Nuri Harun Nutella Şarkısı

Eline telefonu alır ve eski sevgililerine bakar. İçlerinden birine mesaj atar.

YONCA MESAJ: Nasılsın?

Cevap gelmez sonra telefonu bırakır ve bilgisayarını açar. Bir ses gelir telefondan çıktı sanır ama bilgisayardan çıkmıştır. Yonca ses kayıt cihazını açar ve dinlemeye başlar. Cep telefonuna mesaj gelir.

GELEN MESAJ: Spordayım.

Yonca iyice sinir olur. O esnada mailine Selen’in spor salonunun kapısında çektiği fotoğraflar gelir. Çınar hemen ona teşekkür maili yazar. Yonca bozulur.

21.  YONCA KAPI ÖNÜ                                                                                        DIŞ/GECE

Ozan

Starbucks’da çalışan Ozan yavaş yavaş yürüyerek Yonca’nın kapısına gelir, ışığı yanan eve bakar ve gülümseyerek karşı apartmanın kapısını açar. İçeri giren Ozan evine çıkar.

22.  YONCA EV-SALON                                                                                       İÇ-GECE

Yonca

Zaman geçmiştir, Yonca röp.ü yazmaktadır. Dinler ve son cümleleri duyunca siniri bozulur.

KAYIT SESİ

BARTU: Tatlım ben buradayım, kiminle konuşuyorsun?

YONCA: Ay senden iki tane mi oldu, ölmek istiyorum…

BARTU: Elinizi yüzünüzü yıkamak isterseniz, lavabo şu tarafta.

Yonca yüzünü kapar.

YONCA: Ne kadar rezil oldum inanmıyorum.

Yonca kayıt cihazını durdurmak için düğmeye basar ancak cihaz çalışmaya devam eder. Yonca kahve almak için mutfağa doğru gider. Bir süre sonra kayıt cihazındaki sesleri duyar. Koşarak içeri geri gelir.

KAYIT SESİ

SEDA: Bartu!

BARTU: Ne işin var senin burada?

SEDA: Bir haftadır telefonlarımı açmıyorsun, sen ne düzenbaz adam çıktın!

BARTU: Saçmalama kes sesini.

Yonca şaşkınlıkla cihaza sarılır ve gözleri büyür. Ağzı burnu çikolata olan kız can kulağıyla konuşmaları dinler.

SEDA: Rezil edeceğim seni elaleme herkes duysun.

SEDA: Bartu, adi adam beni kandırdın.

Yonca onaylar. Kendince alkışlar.

SEDA: Aldırmıyorum bu çocuğu senin inadına aldırmıyorum. Çatır çatır karından boşayacağım seni.

Yonca çok mutlu olur ses kayıt cihazını öper, çikolata olan cihazı temizler.

BARTU: Tam psikopat çıktın, defol git buradan yoksa polis çağırırım.

SEDA: Hayatını mahvedeceğim senin, doğduğuna pişman olacaksın.

BARTU: Saplantılı biri, eskiden bana aşıktı… Sizde işinizin başına hadi…

Yonca çok sevinmiştir.

YONCA: Bombayı patlatıyorum.

Hemen telefona sarılır ve Çınar’ı arar.

YONCA: Alo patron bomba bende, bugün baskını yapan Bartu’nun metresiymiş hem de kadın hamile.

ÇINAR: Nerden öğrendin?

YONCA: Ses kayıt cihazı açık kalmış da, benim mide bulanmıştı tuvalete gitmiştim.

ÇINAR: Tamam hemen deşifreyi yap at bana, haa bir iki fotoğraf da bul.

YONCA: Tamam sen merak etme. Kızma bana patron.

ÇINAR: Şanslı günündesin…

YONCA: İyi akşamlar.

ÇINAR: İyi akşamlar.

Yonca sevinçle kaydı tekrar dinler ve hemen yazmaya başlar. Kendi kendine bir yandan söylenir.

YONCA: Gözümün önündekini görmüyorum ya!

23.  TERAS                                                                                                           DIŞ/GECE

Ozan

Karşı terasta Ozan Yonca’nın evinde yanan ışığa uzaktan bakmaktadır.

 

İlk bölüm biter…

 

 

 

 

 

 

 ESER SAHİBİ EVRİM TANIŞ İZİNSİZ KULLANILAMAZ. TELİF ÖDENMESİ GEREKİR.

 

 

 

Hiç yorum yok:

Sanat Koleksiyonu Olan Zengin Bir Adamın Öyküsü-6

God of Art- Sanat Tanrısı 6. ARTEMİS Artemis şaşkındı, garip bir mesajla uyanmıştı. Efil akşamüstü gelip onu alacak, Pertev’in dedesinin...