27 Ekim 2016 Perşembe

Black Mirror-San Junipero


Black Mirror, bugünlerde en çok konuşulan dizilerden biri. Twitter'da sürekli TT oluyor ve yeni fanlarını yaratıyor. Ancak diğer dizilerden farklı konseptiyle hedef kitlesi çok geniş değil. Zaten yaratıcısı Charlie Brooker'ın da böyle bir amacı yok. Spekülatif kurgusuyla her bölüm farklı bir dünyayı izleyiciye sunuyor. Aslında içinde olduğumuz yaşamın böyle devam ederse varacağı karanlık noktayı bize bir nevi göstermeye çalışıyor. 
San Junipero, 3. sezonun 4. bölümü... Bizi genelde geleceğe götüren yazar bu sefer 80'lerle aklımızı başımızdan alıyor. Yorkie, 87 yılının eğlenceli bir akşamı sokaklarda gezinir. Yeni bir dünya keşfediyormuşcasına etrafına bakınan kız, arabada müzik dinleyerek gezen gençleri izler. Bir yandan televizyon satan bir mağazanın vitrinine takılır. "The Lost Boys" filminin afişinin asılı olduğu yerdeki Tucker's barı görür ve kapıdan içeri girmek üzere olan Kelly dikkatini çeker.
Yorkie kendini barda bulur. Atari bölümünde takılırken yanına gelen çocuk ona başka bir oyun önerir. Araba yarışı oyunundaki kaza anını gören kızın rengi değişir. O bölümden uzaklaşıp bir yere oturur. Herkes içki içerken o kola içmektedir. Peşindeki erkeklerden kaçan Kelly, ona bir numara yapmasını teklif eder. İkisi arkadaş olduklarını söylerler. Amacı tek gecelik ilişkisini başından savmaktır. 
Bu oyun Yorkie'nin de hoşuna gider. İkisi barda sohbet ederler. Yorkie'nin orada ilk gecesidir ve Kelly'nin gözünde o bir turisttir. Hiç dans pistine çıkmamış olmasına şaşıran Kelly ona dokunarak gece yarısını 2 saat olduğunu söyler. Amacı hiç yapmadığı bir şeyi ona yaşatmaktır. Yorkie ise tedirgin bir şekilde nişanlısı olduğunu söyler. Kelly'ye göre; San Junipero bir parti yeridir ve insanlar özgür olmalıdır.
Bir hafta sonra Yorkie yine aynı yere gider. Çünkü Kelly'yi görmek istemektedir. Evde seksi kıyafetler denese de yine en rahat olduğu şeyleri giyer. Kelly, her hafta olduğu gibi havalı bir şekilde peşindeki erkeği reddetmektedir. Başka biriyle vakit geçirirken Yorkie onu bir köşede bekler. Tuvalette buluşan ikili eve gitmeye karar verirler. Atlatılan bir trafik kazası Yorkie'nin korkmasına neden olmuştur. Kelly ise anlam veremez çünkü ikisi de orada ölümsüzdür. Güzel bir gecenin sonunda saat 12 olur ve ikisi yatakta öylece yatarlar. 
Kelly, Yorkie'ye aşık olmamak için gitmiştir. Yorkie onu aramaya başlar. Hatta "Bataklık" diye bilinen yere bile gider. Orada gördüğü Kelly'yi takıntı yaptığı çocuk, ona diğer zamanları denemesini önerir. Yorkie ısrarcıdır. 1980-1996-2002 senelerini dener. O sene çıkan filmler, reklamlar ve hit şarkılar eşliğinde aşkı arayan Yorkie, sonunda Kelly'yi bulur. İkisi tekrar birlikte olurlar ve gerçek dünyada birbirlerini görmeye karar verirler.
Yaşlı Kelly, huzurevinde sakince ölümü beklerken Yorkie'yi ziyarete gider. Onu hastanede bulur. Ailesi çok tutucu olan Yorkie, onlara lezbiyen olduğunu söyledikten sonra bir trafik kazası geçirmiş ve komaya girmiştir. 20 yaşlarından beri hareketsiz yatmaktadır. Nişanlısı da aslında hastabakıcısıdır. Onunla evlenip Yorkie'nin San Junipero'da dünyada yaşayamadığı hayatı yaşamasını sağlayacak kişidir. Kelly Yorkie ile evlenir ve onunla mutlu olmaya karar verir.  Ancak gerçek dünyada yaşanmışlıklar bu sefer onun engeli olur. 
Kelly aslında mutlu evliliği olan bir kadındır. Kızını kaybettikten sonra kocası San Junipero'yu reddetmiştir. Kelly de onların yanına gitmeye karar vermiştir. Ailesini bulma garantisi olmasa da San Junipero'da Yorkie ile eğlenceli bir hayatı seçip seçmeme konusunda kararsızdır. Yorkie ise ısrar eder ve hayatında ilk defa yakaladığı aşkı yaşamaya başlar.
"Heaven Is A Place On Earth" eşliğinde Kelly ve Yorkie buluşur, sonsuz mutluluğu yakalamışlardır. İnsan öldüğünde en sevdiği yaştadır. 




2 Ekim 2016 Pazar

Lizbon’a Gece Treni


Pascal Mercier'in romanı "Last Train To Lisbon" Bille August yönetmenliğinde filme çekilmiş. Tam sonbaharda izlenecek bir film olmuş. 
Profesör Raimund, üniversitede ders vermektedir. Bir İsveçli olarak sıradan bir yaşam sürmektedir. Aksiyondan ve kaostan uzaktır. Profesörün sabahları saatinin çalmasına gerek bile yoktur. Uyku sorunu çeken adam zaten hiç uyumamıştır. Notlarını alıp okula gittiği bir gün köprü üzerinde bir kız görür. Tam atlamak üzereyken onu kurtarır. Kırmızı pardesü giyen kız onunla okula gelir ve sonra bir anda ortadan kaybolur. Raimund'a kalan pardesü ve cebindeki bir kitaptır.
Kitabın nereden alındığını bulan profesör kızın izini sürerken bir yandan da onu okumaya başlar. Kitapta bulduğu Lizbon biletiyle trene biner. Ve yağmurlu günleri geride bırakarak Lizbon'un güneşiyle karşılaşır. İlginç bir şekilde ilk andan itibaren Lizbon ona iyi gelmiştir. Yazarın evini bulur ve kardeşiyle görüşür. Eski bir doktor olduğunu öğrendiği yazar, genç yaşta hayatını kaybetmiştir. İşin içine siyaset ve aşk da girince profesör parçaları birleştirmeye karar verir. 
Hiç beklenmedik bir anda çıktığı yolculuk Raimund'un hayatını da değiştirecektir. 

Sanat Koleksiyonu Olan Zengin Bir Adamın Öyküsü-6

God of Art- Sanat Tanrısı 6. ARTEMİS Artemis şaşkındı, garip bir mesajla uyanmıştı. Efil akşamüstü gelip onu alacak, Pertev’in dedesinin...