Our Little Sister, Yoshida Akimi’nin aynı adlı çok satan mangasından uyarlanan filmin senaristi ve yönetmeni Hirokazu Koreeda. Film ayrıca 2015 senesinde Cannes’da Altın Palmiye için yarışmış.
Yoshino, Sachi ve Chika aynı evde yaşayan üç kızkardeştir. 15 senedir görmedikleri babaları ölmüştür ve cenazeye kimin gideceğini kahvaltıda kararlaştırırlar. Herkesin anıları farklıdır... Chika’ya göre iyi biridir çünkü onları küçükken hayvanat bahçesine götürmüştür. Sachi de babasının annesine geceleri bağırdığını hatta ona bir kez tokat attığını hatırlamaktadır. Bu sebeple cenazeye gitmekte gönülsüzdür. Kardeşlerin asıl merak ettikleri ise babalarının son evliliğinden olan kız kardeşleridir.
Suzu, üvey ablalarını istasyonda karşıladıktan sonra güzel bir konaklama yerine bırakır. Yaşından olgun davranan kız ablalarının taktirdini kazanır. Siyahlar içindeki cenaze evinde tam bir yas havası vardır. Yaşamının son yıllarında çok iyi ve saygıdeğer olduğu söylenen babaları duygusal bir şekilde uğurlanır. Sachi’ye göre ise kibar ancak ikiyüzlü bir babadır. İnsanların onu bu kadar sevmesine biraz şaşırmıştır.
Cenazeden sonra yola çıkmaya karar veren kardeşler Suzu’nun getirdiği mektupla orada biraz daha vakit geçirirler. O süreçte küçük kızkardeşlerine birlikte yaşamayı teklif ederler. Suzu da onlara taşınmayı kabul etmiştir. Eşyalarıyla yeni odasına yerleşen kız çoktan okula başlamıştır. Teyzesi Sachi’yi uyarır “Çocuk büyütmek zordur”.
Suzu kendi düzenini kurmuş hatta yerel futbol takımına bile girmiştir. Ablalarıyla aynı evde yaşamaktan onların tatlı çekişmelerini izlemekten çok memnundur. Maçta gol attığı bir akşam Yoshino ve Chika ona içki içirirler. Suzu sarhoş olur. Gözünü açtığında onunla ilgilenen 3 ablasını başında görür. Yani emin ellerdedir. En çok hoşuna giden an da ona müdahale edilmesidir, “Suzu yemek yerken tabağı kafana dikme” demeleri onu benimsedikleri anlamına gelir.
Suzu’nun yeni eğitim-öğretim yılı başlar. Bir arkadaşının da ona aşık olduğunu öğrenir ve onunla meşhur kiraz çiçeklerini görmeye giderler. Yoshino aşkta yine kaybetse de işinde terfi almıştır. Ayrıca gözünün önündeki iyi erkekleri görmesi gerektiğini farketmiştir. Sachi de her ne kadar aklı başında görünse de aşk konusunda kimseye söyleyemediği problemler yaşamaktadır. Suzu’nin sarhoş olduğu gece gözüne kestirdiği erikleri toplama zamanı gelmiştir. Kocaman yeşil erikler likor olmak için sepetteki yerlerini alırken bir haber gelir. Üç kızkardeşin annesi büyükannesinin cenazesi gelecektir. Bu da onlar için sorun demektir.
Yıllar sonra gelen anne, kızların kaldığı evi satmayı düşündüğünü söyler. Bu sebeple Sachi ile tartışırlar. Onun da tek amacı aileyi birarada tutmaktır. Suzu’yi de o sebeple eve getirip sorumluluğunu almıştır. Chika ve Yoshino annelerinin apartmana taşınma fikrine çoktan sıcak bakmaya başlamışlardır. Sachi ise annesi tekrar onu bırakıp gitmeden arayı düzeltmeye niyetlidir. Onunla mezarlığa gider ve ona erik likörü ikram eder. Tüm cesaretiyle sık sık ziyarete gelmesini söyler. Annesi de “Bir dahaki sefere siz gelin” diye kızlarını davet eder.
Sachi’nin sırrı ise evli bir doktor ile birlikte olmasıdır. Son derece kontrollü giden ilişki adamın Amerika’ya gitme kararıyla altüst olur. Ayrıca karısından ayrılamaması onu gözünde güçsüzleştirmiştir. Aşk acısı çekme sırası Yoshino’dan sonra ona gelmiştir. Doktorun Amerika’ya birlikte gitme teklifini reddeder çünkü evli bir adamla olmak Suzu’nin dediğine göre çok kötü bir davranıştır. Sachi babasının ölümünden sonra Suzu’ye yol göstermeye çalışmıştır. Şimdi de sıra küçük sözü dinlemektedir.
Dünya, yaşam kadar ölümleri de kapsar. Bu sebeple insanlar hayattayken birbirlerine duygularını söylemelilerdir. Suzu her ne kadar ablalarıyla kalmayı sevse de annesiyle daha fazla zaman geçiremediği için kızgındır. Yine başka bir cenaze sonrası kardeşler sorgulamaya başlarlar. “Biz nasıl öleceğiz?”, “Nasıl bir hayat yaşayacağız” ve “Kiminle evleneceğiz?”. Daha da önemlisi ne olursa olsun ebeveynlerini affetmeyi öğrenmişlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder