Ana içeriğe atla

High And Low- Akira Kurosawa



Kingo Gondo’nun en büyük tutkusu işidir. Çocukken çırak olarak girdiği bir ayakkabı tamirciliğinden işi ilerletip büyük bir ayakkabı firmasının üst düzey yönetimine kadar gelmiştir. Gondo yaşlı patronun her ne kadar gelenekselci yapısından sıkılmış olsa da onun fikrini değiştirmek için gelen adamlara da pek yüz vermez. Malzemeden ve zanaatten yoksun ayakkabı üretip kara geçmek isteyen iş ortakları Gondo’yu kızdırır. Sehpa üzerinde duran çeşit çeşit kadın ayakkabılarından birini alır ve iki günde eskiyecek ürün yapıp firmanın adını lekelemeyeceğini söyler. O kadar hiddetlenmiştir ki adamları resmen kovar. Onlar da çareyi Gondo’un sağ koluna iş teklif etmekte bulurlar. Böylece adamı oyun dışı bırakacaklar amaçlarına ulaşacaklardır. 
İşler karışmaya başlasa da Gondo sakindir. Uzun zamandır hazırladığı alt yapıyla çalıştığı şirketin büyük payını alıp söz sahibi olmaya karar vermiştir. Harekete geçmeye hazırdır. Sağ kolu çeki götürünce şirketin yarısından fazlası ona ait olacak ve yaşlı patrona karşı çıkıp istediği ayakkabıyı üretebilecektir. Küçük oğlu şoförünün oğluyla oyun oynarken bir yandan ona öğüt vermeyi de ihmal etmez. Düşmandan kaçmamasını erken davranarak onu alt etmesini söyler. İki çocuk büyüklerin dünyasından uzakta oynamaya giderler. Ancak aniden gelen telefon herkesin keyfini kaçırır. 
Telefonun ucundaki adam Gondo’ya oğlunu kaçırdığını söyler ve fidye ister. Gondo ise neye uğradığını şaşırır karısının feryat figan ısrarı üzerine polise gitmemeyi ve adama istediği parayı vereceğini söyler... Bu esnada işler karışır. Gordo’nun oğlu içeri koşarak gelir. Ailesi sevinirken şoför yıkılır. Çünkü kaçırılan onun oğludur. Kıyafetlerini oynarken değiştiren çocuklar fidyeci için hedef şaşırtmıştır. Fidyeci için durum değişmez ancak Gordo hemen polisi arar ve istenilen parayı vermeyeceğini söyler. 
Polis kılık değiştirerek eve gelir ve fidyeciyi bulmak için gerekli hazırlıkları yapar. Her telefon çalışta Gordo daha da sinirlenir. Agresifliği son haddine ulaşmıştır. Fidyeciye net bir dille ödeme yapmayacağını söyledikçe şoför gerilir. En sonunda adam patronunun ayaklarına kapanır ve oğlunu kurtarmasını söyler. Çünkü telefonda onun sesini duymuştur. Gordo’nun karısı her şeylerini kaybedecek olmalarına rağmen kocasının fidyeyi vermesini ister. Tek amaçları çocuğu sağ salim geri alabilmektir. Gordo çok zor ikna olur. Şirketi ve geleceğini bir kenara attığının farkındadır. Ancak ailesi onu destekler, sıfırdan başlamaya hazırdırlar. 
Gordo polislerle bir trene biner ve fidyeyi camdan atar. Nihayet çocuğa kavuşmuşlardır. Bu sefer polis paranın peşine düşer çünkü Gordo büyük bir fedakarlık yapmıştır ve çocuk kaçıran adam kesinlikle bulunmalıdır. Gazete haberlerini okuyan halk, Gordo’ya karşı sempati beslemeye başlar. Tüm servetini bir çocuk için gözünü kırpmadan veren adam, bir halk kahramanı olmuştur. 
İş dünyası acımasızdır. Gordo’nun düşmanları paralarını istemeye gelirler. Haczin gelmesi ise eli kulağındadır. Etrafına kükreyerek güç gösterisi yapan Gordo gitmiş yerine sessiz, sakin bir adam gelmiştir. Şoförü ise ona olan borcunu ödemek için oğluna sürekli bir şeyler hatırlaması yönünde baskı yapar. Polis ise olayı yavaş yavaş çözmeye başlar. 
Çocuk kaçırma ile başlayan durum, uyuşturucu ve cinayete kadar uzanır. Komik polis teşkilatı şekilden şekle girmek suretiyle genç fidyecinin peşindedir. Adamı bulduklarında ise değişik bir kovalamaca onları beklemektedir. 
Gordo’nun şehre yukarıdan bakan, rüzgar alan evi varken fidyecinin kışın soğuk, yazın sıcak izbe bir evi vardır. Sürekli zengin evi gözleyen adam, kendi kendine intikam planları kurmuştur. Peki bu, bir çocuğu kaçırmak için yeterli bir sebep midir? İlk anda pek inandırıcı gelmese de sadece kıskançlık uğruna insanoğlunun yapmayacağı şeyin olmadığını bize hatırlatıyor.  
Akira Kurosawa ustanın film boyunca paranoyalarla kurduğu gerilim, izleyiciyi bir an olsun boş bırakmıyor. Ortada hummalı bir kaçma kovalamaca durumu olmasa da her an ne olacak merakı sıkı tutulmuş. Çerçeveleme içinde çerçeveleme tekniği ile çekilen sahnelerde katilin filmdeki konumlandırılması onu diğerlerinden ayırt ederek psikolojisini anlamamıza vesile oluyor.  
Ed McBain’in romanı ‘King’s Ransom’dan (1959) uyarlanan film, klasik sevenler için kaçırılmamalıdır. Ayrıca dönemin Japonyası’nı da görmekte fayda var. Geçmişten ders çıkarıp geleceğe daha umutla bakan bir toplum, diğer ülkeler için iyi bir örnek olabilir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Gece Sahilde Tek Başına

Young Hee, Güney Kore'de ünlü bir aktristir. Yönetmenle yaşadığı bir ilişki sonucunda kalbi çok kırılır. Çünkü adam evlidir. Hamburg'a giden Young Hee, bir arkadaşının evinde kalır. Hem kalbinden aşkın izlerini silmeye çalışır hem de adamın gelip onu almasını bekler. Farklı bir ülkede her gün parkta yürüyüş yapar, yeni insanlarla tanışır ve biraz daha rahat davranmaya çalışır. Her ne kadar arkadaşı onun bir yemekte alkol alıp gevşemesinden hoşlanmasa da Young Hee o an canı ne isterse onu yapmaya kararlıdır. Ülkesine geri döndüğünde eski arkadaşlarını bulur ve onların değişimini gözlemler. Hala bekar olan erkekleri acımasızca eleştirir. Eski aşkının ne yaptığını merak etse de çok peşinde düşmez. Eninde sonunda hesaplaşacak kadar içinde biriktirdikleri vardır. Young Hee sadece sevilmek istediğini anlamıştır. O yüzden çevresindekilerle bu konuda rahatça tartışır. Arkadaşların onun zor zamanlarına destek olmak için seslerini çıkarmazlar. Young Hee sahilde uyuduğu bir gün es...

Balıkesir Şan Sineması

Balıkesir Şan Sineması'nın kapanacağını ve 4as market olarak açılacağını duydum veeee çok üzüldüm. İlk filmimi izlediğim yer olan Şan, benim için çok özeldir. 1994-1999 yılları arasında... İlk kez Batman'ı orada seyrettim ve sonraki 4 sene boyunca filmlerimi izlediğim tek yer oldu. Kısacası sinema nedir Şan'da öğrendim. Cumartesi ve pazar günleri hınca hınç dolu olurdu. Okuldan ve dersaneden kaçıp gittiğim tek yerdi. Ülkede sinema ve tiyatro salonları kapatılıyor yerlerine marketler ve avmler açılıyor. Köle gibi çalış, sanattan uzaklaş, para harca, daha çok kazanmak için çalış ve daha çok harca. Çark böyle dönecek artık. Anlayanlar anlamayanlara anlatsın.