Ana içeriğe atla

Bakuman



Film manga yayınlayan Weekly Shōnen Jump dergisinde başlıyor. 1968 yılında kurulmuş olan dergi, önce pek ilgi çekmese de zamanla diğer dergilerle rekabete girecek kadar büyümüş hatta 1970 senesinde 2 milyonluk satış rekoru kırmıştır. Bu dergi sayesinde komik manga dergilerinin sayısı artmıştır. Akira Toriyama’nın mangası “Dr. Slump” 1980’de büyük tartışmalara yol açmış hatta filme aktarılmıştır. Yazarını da zengin etmiştir. Dergi günden güne Japonyada rekor kırar. Her iki çocuktan biri Jump okumaktadır. Dergideki mangaların teması ise “Arkadaşlık, çaba ve zafer”dir.  
Moritaka Mashiro okulun en güzel kızı Azuki’yi kalbine çizdiği gibi defterine de çizer. Sınıf arkadaşı Akito Takagi de o çizimleri bulur. Ona birlikte çalışmayı teklif eder. “Ben yazayım sen çiz” diye Moritaka’yı ikna etmeye çalışırken sakarlıkla merdivenlerden yuvarlanırlar. Azuki çizimleri görür. Akito da ona “Seslendirmen olmak istiyorsan gel bizimle çalış” diyerek kendince ekibi kurar. Böylece yazan çizen ekip yani mangaka oluşmuştur.  
Moritaka aniden kıza evlenme teklifi eder. Çünkü az önce merdivenlerden düşmüştür ve aşk yüzünden çizimler yapmaktadır... “Senin kafan iyi mi?” imasında arkadaşına bakan Akito bir şok daha yaşar. Azuki de ona karşı boş değildir. İkisi bu haberi bağırarak kutlarlar. 
Aslında Akito manga çizen amcası sayesinde bu işe girmiştir. Ancak o 8 sene önce çok çalışmaktan ölmüştür. İki kafadar amcanın ofisinde gezinirler. Akito hayranlığını gizleyemez. Moritaka amcasının çalışma prensiplerini anlatır ve nasıl bir yol izleyeceklerini belirlerler.  
Uzun bir çalışmadan sonra Moritaka ve Akito Shōnen Jump dergisine mangaları sunmaya gelmiştir. İlk etapta büyülenseler de yazı işlerine girince gördükleri karşısında dilleri tutulur. Her taraf çizimlerle doludur. Uyku halindeki bir görevliyi görürler ve değerlendirmeye alınırlar. Adam onlara manga için yeterli olmadıklarını ama umut verdiklerini söyler. Tekrar çizmeleri öğütler ve diğer yayıncılara göstermemek üzere onları uğurlar.  
İki haftada eksikleri tamamlayan mangaka yine dergiye gelir. Orada genel yayın yönetmeni çizdiklerinin ilginç olmadığını direkt olarak söyler. Moritaka çok sinirlenir. Çünkü yayın yönetmeni amcasının eski editörüdür ve onun çizdiği “Bakuman”ı bitiren kişidir. İki kafadar tam motivasyonla çalışmaya devam ederler. Ve yarışmada ikincilik ödülü alırlar. Bu Moritaka’ya yetmemiştir.  
Moritaka ve Akito önce diğer yarışmacılara burun kıvırsa da hepsinin farklı yönlerini ilgiyle incelerler. Hatta hep birlikte içmeye giderler. Konuştukları tek konu derginin bir numaralı çizeri olacak olan yetenekli bir liselidir. Hepsinin amacı dergide seri çizmektir. Bu sebeple hep bir yarışma halindedirler. Moritaka bir şeyleri anlamaya başlar. Mangayı manga yapan okuyucudur, tıpkı amcasının dediği gibi. Tüm mangakalar seri için çalışmaya başlarlar. 
Çalışma uykusuz kalınan geceler sonunda tamalanmıştır. Moritaka ve Akito’nun işi manga stillleri olmadığı gerekçesiyle dergi tarafından kabul edilmez. İki liseli üzülse de yılmadan yollarına devam ederler. Yaşadıkları onlara doğruyu göstermiştir. Derginin diğer seçmelerinde çizimleri onaylanır. Moritaka müjdeyi Azuki’ye verir. Onun da hayalleri gerçekleşmeye başlamıştır. Ve birbirlerine verdikleri sözü hatırlarlar. Moritaka’nın mangası anime olunca onu Azuki seslendirecektir. Ancak önlerinde aşk yaşamak için bazı engeller vardır.  
Kimi zaman birbirinden kopan kimi zaman da birbirine sımsıkı sarılan arkadaşlıklar... Jump dergisindeki mangaların ana temasını hatırlamak gerekirse “Arkadaşlık, çaba ve zafer”. Her zaman kazanmak dileğiyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...