Ana içeriğe atla

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"


Kim ölür kim kalır meselesi...
İzlemeden okumayalım lüften.
4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu.
Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu.
Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı.
Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu.
Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı.
8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi.
Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar?
Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dialog şeklinde tartışan küçük Carl büyüdüğünü kanıtladı. Ancak Rick'in eskisi gibi olmadığını "işe yaramaz" hale geldiğini sertçe yüzüne vurdu.
Tabii ki Rick yeniden doğacaktı hemde en vahşi haliyle.
Daryl ise hızla dizinin yıldızı oldu. Beth ile ormanda saklanıp gerektiğinde okuyla walker öldürmeye devam etti. Ancak Beth için sıkıcı bir durumdu. Hiç konuşmayan bir adamla ömür geçmezdi. Hayatında ilk defa içki içmek isteyen Beth'in sonu ortadan kaybolmak oldu. Geride Daryl kaldı. Yolda onu bulan adamlarla takıldı Rick ile karşılaşana kadar. 
Yarı finalden sonra herkes ormanda yolunu aradı ve zombilerin kafasına keskin bir alet sapladı... Özellikle Michonne'in etrafındaki zombileri bir çırpıda kılıcıyla yoketmesi izlenesi bir sahneydi.
4. sezon sıkıcı olmaya başlayan hapishane muhabbetini bitiren valiye özelden teşekkür etmek isterim. Bir önceki sezon bitirse daha çok sevinirdim. Çünkü uzun süre bir yerde kalmaları onları kısır döngüye hapsediyor. Sürekli birbirini yiyen zombi öldüren insan topluluğu da bir yere kadar tabii.

TERMINUS 
Bir şekilde sağ kalan herkesin karşısına demiryolu çıktı. Tabelalarda "Terminus kampına gelin" gibi bir takım yazılar gördüler.Ve rayları takip ettiler. Birbirlerini kaybeden Glenn ve Maggie de bu yolla kavuştular.
(Birbirlerini arama sürecinde aşkın getirdiği cesareti gayet güzel göstermiş oldular. Ve ikisi de birbirinin yaşadığına sonuna kadar inandı.)
Washington'a götürülmesi gereken bilim adamı ve ondan sorumlu asker de onlara katıldı. 
Ancak Terminus nasıl bir yerdi? İlk giden ekip bunu pek sorgulamadı. "Artık hayatta kaldık, kampa sağ salim vardık" diyerek içeri girdiler ve Mary teyzenin barbekülerinden yediler.
Sonradan oraya varan Rick cephanesini toprağa gömdükten sonra Terminus'a daha şüpheci yaklaştı. Bu yüzden kapıyı kullanmadan içeri girdi. Pek de haksız sayılmazdı. 
Eski dostlarının eşyalarını başkalarının üstünde görünce dayanamadı ve onlara kavuşacak zemini sağladı. 
Rick-Carl-Daryl-Michonne-Glenn-Maggie ve yeni dostları bir vagonun içindeydiler.
Tyreese, Carol ve Judith ise dışarıda.
Rick: "onlar kendilerini akıllı sanıyorlar, sert taşa çarptıklarının farkında değiller" diyerek sezon finalinin son cümlesini çok karizmatik bir şekilde söyledi.
Yani küllerinden yeniden doğmak nasıl olurmuş sevgili senaristler bize göstermiş oldu.

5. Sezonda ne olur?
Merakla yaklaşık bir sene boyunca 5. sezonun başlamasını bekleyeceğiz.
Bu sürede izlenimler tazeyken eşle dostla bunları paylaşmak lazım.
Tahminler de cabası, kim ölür kim kalır, Terminus'dan nasıl kurtulurlar?




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...