Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi.
Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle.
Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.
Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıktan sonra bardan hızla çıkar. Peşinde ise Elena vardır. İkisi motora binip giderler. Fonda ise güzel bir Kürtçe şarkı çalar. Bu sahnenin büyüsü, ikisinin aşkını en iyi anlatan sahnedir.
Elena'nın çatlak teyzesi ve annesi ona arkadaşının aşkını çaldığı için baskı yaparlar. Elena'da buna dayanamaz ve Silvia ile bir öğle yemeği ayarlar, Antonio ile birlikte olduğunu itiraf edecektir. Ancak Silvia ondan önce davranır, Elena'nın sevgilisine aşık olduğunu söyler. Bu bölümü filmin ikinci yarısında görürüz. Bu ve buna benzer birkaç sahne, olay farklı yerlerde -etkisizce- anlatıldığı için senaryonun matematiği bozulmuştur.
Aslında filmde bazı şeyler çok bazı şeyler az sürede anlatılmıştır. Masabaşında senaryo eksiklikleri tamamlansaydı film tam bir bütünlüğe ulaşabilirdi.
Antonio ve Elena motora atlayıp denize giderler, tam sahile varacakken bir cip ile çarpışmaya ramak kalır. Bu sahne filmin sonuna doğru cipin içindeki evli Antonio ve Elena ile bizi karşılaştıracaktır. Kendi gençlikleri ve orta yaşlılıkları aniden kesişirler.
13 sene sonra...
Fabio ile Elena ortak açtığı bar sayesinde rahat bir hayat geçirirler. Antonio ile evlenen Elena'nın bir oğlu ve bilmiş bir kızı vardır. Çapkın, sorumsuz ve kaba Antonio ilk günkü gibidir, Elena ise başarılı bir iş kadını, sorumluluk sahibi annedir. Tesadüfen gittiği mamografi taramasının sonucu pozitif çıkar. Ve kanserle mücadele başlar. Bu süreçte geçmişi, bugünü ve yaşadıklarını sorgulayan Elena hastanede Egle ile tanışır. İlginç bir arkadaşlık kurarlar.
En güzel sahnelerde biri de Elena'nın minik kızının peruklu annesinin fotoğrafını çekmesiydi. Anı bırakmak böyle bir şey olsa gerek...
Bir gece vakti aşka gelip hastaneye giden Antonio ise karısı Elena'nın ona aşık olup olmadığını öğrenmek ister. Elena ise onu herşeye rağmen çok sevdiğini, olduğu gibi kabul ettiğini söyler. Gurunu okşanan Antonio karısını şevkle mutlu eder. Asıl mutlu ettiği ise ölmek üzere olan odadaki diğer kişi Egle'dir.
Bazen ters köşe yapmak için aklındaki ilk şeyi çekmeyen yönetmen Ferzan Özpetek, herşeyin 3. ya da 4. alternafitiyle filme biraz yazık ediyor. Seyirci filmin içine girip kendini teslim etmesine rağmen memnuniyetsiz ve tatminsiz bir şekilde kapanış jeneriğini izliyor. Sol tarafta akan görüntüler çekilip filme konulmayanlar. Belki oraya bakarak biraz daha izlediğiniz filme ekleme yapabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder