21 Kasım 2013 Perşembe

Kısa Filmlerden Seçmeler-25. İstanbul Short Film Festival

Bahaa El Gamal'ın "Altı" isimli filmiyle ilk seansıma başladım.
Bir otel odasına kırmızı elbiseli bir sanatçı kadın. Çirkin ama alımlı, elinde silahla dolanıyor.
Kocasına doğrultuyor sonra da kendine, sırayla çekiyor tetiği ancak içinde tek kurşun olan silahta doluya denk gelmez zor...
Rus ruleti kıvamında ölüm denemelerinden önce bir sır açıklanıyor.
Kadın kafasına dayar silahı ve Mısır'da bir bomba patlar. Gayet anlamlı.

Rıdvan Çevik'in "İrfan" adlı animasyon çalışması çok başarılı ancak senaryo yönünden biraz eksik duruyor.

Marina Sereseky "Düğün" adlı kısa filminde hem bizi renklendirip neşelendiriyor hem de sonunda boğazımızı biraz düğümlüyor. Uzakta olan annelere adadığı film gerçekten İspanyol sıcaklığını özleyen beni sevindiriyor.
Özellikle de Madrid bu kadar burnumda tüterken.

Benjamin Parent "Bu Bir Kovboy Filmi Değil" ile Fransızların komik filmler yapabileceğini de ıspat ediyor. Brokeback Mountain filmini izleyenlerle izlemeyenlerin aralarındaki tartışmalar, konuşmalar kısa filmi oluşturuyor. Lise tuvaletinde yaşanan bu konuşmalar biraz gaylik üzerinde baskıya sebep olsa da hoş izlenen bir film sayılabilir.

Ayce Kartal "Tornistan" adlı animasyonuyla harikalar yaratmış. Gezi olaylarının medyaya yansımasını, basının özgür olmamasını ve sivil duyarsızlığı gayet yerinde bir şekilde eleştirmiş. Devam filmlerini izlemek isterim.

Julietta Baily "Atlamak" adlı animasyonunda havuza atlamakla atlamamak arasında kalan birinin iç sesini bize yansıtıyor. Mecburen atlıyor. Sonrasında yüzüyor, tekrardan atlamak istiyor.

Luc Janin-Franck Janin bizim gezi olaylarına benzeyen -daha vahşisi- kırmızı gömlek giyenleri polisin Banghok'da katlettiği direnişi temel alıyor. "Sadece Su Ekle" yine Bangkok'da yılda bir kez halkın yaptığı su şakalarını gösteriyor. Paralel olarak kurgulanan bu kısa filmden anlıyoruz ki su tabancası doğrultmak insanı güldürür, diğeri ise öldürür.

37"4 Derece filmini çok sevdim. Adriano Valerio'nun bu filmi 2013 Cannes kısa film seçkisinde gösterilmiş.
Atlantik okyanusunun ortasındaki Tristan da Cunha adasında sadece 270 kişi yaşıyor. Birbirini küçüklüğünden beri tanıyan Nick ve Anne güzel bir birliktelik yaşamaktadır. Ancak Anne okumak için İngiltere'ye gitmeye karar verir. Nick de adadane yapacağını düşünür ve Anne ile geçen günlerini anar. Güzel mütevazi bir kısa film. Yönetmenin de eline sağlık:) Devamı gelir muhakkak.

Kısa filmleri kısaca özetledim Türk kısaları beni çoook farklı yerlere götürmüyor, senaryo eksikliği ve sinematografi açısından. Yine de umudumuz var biraz daha izlemek ve uygulamak lazım. Büyükburunluluk yapmadan işi bilenlere senaryo yazdırmak gerek.

Festival 5 gün daha Fransız, İtalyan ve Alman Kültür'de izlenebilir.





Hiç yorum yok:

Sanat Koleksiyonu Olan Zengin Bir Adamın Öyküsü-7

  God of Art- Sanat Tanrısı 7. ARTEMİS Sabah uyandıklarında Artemis pek bir şey hatırlamamaktaydı. Yatakta yalnızdı. Aklında tek kalan p...