Ana içeriğe atla

İstanbul Kısa Film Festivali Filmleri 4


İtalyan Kültür'deki diğer seansın filmleri güzel bir karma oluşturmuş.
Helmy Nouh "Kağıttan Gemi" adlı filminde yalnız bir gencin bir kızla iletişime geçmesini konu alıyor. Sevimli bir tip olan çocuk yalnız kaldığı kimseyle konuşamadığı için dertlidir. Boş bir barda bira içerken yanında yalnız oturan editör ile sigara alışverişi bahanesiyle sohbete dalar. Ardından taksi ararken yolda dialoga devam ederler. Bu dialog aslında Mısır'ın hasret kaldığı bir durumdur.

Peter Volkart "Oda 606" adlı kısasında tam olarak hayal dünyasına dalmış. Takma gözcü bir adam 606 numaralı otel odasına yerleşiyor. Odadaki her nesnenin arka planı sağlam yani saatin içinde bir sandalyeye oturmuş tepesine su damlayan bir adam var. Havalandırma, lavabo, tablo vs. İçeri girince değişik bir dünyayla karşılaşıyor insan. Ama içeriden biri var ki dışarı çıkmak istiyor.

Renato Chiocca "Bir Kez Açılınca" isimli kısa filminde içeriden yeni çıkmış bir arkadaşını görmeye giden adamın yeğeniyle olan durumunu anlatıyor. Aslında sinemaya gidecekken gelen bir telefon üzerine yönlerini değiştirip bir arkadaşı görmeye giderler. Yönetmenin dediğine göre bir öykü ile çizgi romanı birleştirmiş. Bütünün ortasındaki bir anına şahit oluyoruz. Yine ortadan çıkıyoruz.

Fabian Giessler "İki Kişilik Oda" animasyonunda bir şehir efsanesini konu almış. Hastane odasında yatan 2 kişi biri cam kenarında diğeri uzakta. Cam kenarındakine neyi gördüğü soruluyor. Oda hayal dünyası elverdiğinde anlatıyor. Cam kenarına geçmenin bir tek yolu var o da oradakinin ölmesi...

Tato Kotetishvili "Karpuz" adlı çalışmasında yol kenarına arabasını park edip karpuz satmak için bekleyen tombiş bir adamın yolun karşısına gelen rakibiyle değişen durumunu anlatıyor. Havada uçuşan karpuzların yerlere saçılmaları yüzünden insan bu mevsimde karpuz yemek istiyor ancak nafile.

Matis Burkhardt "Parazit "adlı kısasında ev arkadaşlarıyla yaşayan yalnız bir kızın, radyo programcısı adamın sesine aşık olmasını ve ona olan saplantısını anlatıyor. Sürekli kulaklığıyla onu dinleyen tek taraflı bir bağ kuran kız programcının da ona aşık olduğunu düşünüyor ve bir gün programı arıyor. Canlı yayında ilanı aşk edince de tüm hayalleri yıkılıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...