Ana içeriğe atla

İstanbul Kısa Film Festivali Filmleri 3

Dün tam anlamıyla bütün gün kısaları izledim.
Saat 12 seansı için İtalyan Kültür'e koşarak gittim.
Tek tesellim dün izlediğim filmlerin öncekilere nazaran daha iyi olmasıydı.

Oscar Dorby ve Jeremie Duvall'ın "Saplantı" adındaki filmi yaklaşık 10 sene önce akciger rahatsızlığı yüzünden kızını kaybeden bir babayı anlatıyor. Gizlice bir doktorla bir eve giriliyor, bir adam bayıltılıyor ve ciğeri çalınıyor, peşindeki adamları atlatmaya çalışarak hastaneye kızına gidiyor ancak sedyeye takılıyor. Güzel bir geçişle görüyoruz ki aslında sedyede yatan kendisi ve kızını kurtramıyor.

Sonia Lisa Kenterman "Nicoleta" adlı filminde yıllar öncesinin Yunanistanın götürüyor bizi. Babası kominist diye yaftalanmış yer yurt bulamayan erkek çocuk ve küçük kardeşi Nicoleta... Süt bulup kardeşinin karnını doyurmak ve kendilerine yer yurt bulmak için dere tepe yürüyorlar. Teyzelerine gittiklerinde ise eniştelerinin suratsız halini pek kaldıramayarak ertesi sabah tekrar yola koyuluyorlar.

Nazan Kesal'ın "Salıncak" adlı filminde "kadına şiddet" olayını şiddetle kınamış. Kocasından şiddet gören bir kadın minicik bebeğiyle sıkışmış bir hayatı yaşıyor. Hiç dialog olmayan bu film tek planda sabit kamerayla çekilmiş. Sonunun biraz sert bitmesi beni üzse de farklı anlatım tarzları bu tür konuda denenmelidir diye düşünüyorum.

Thomas Kruithof "Belgesiz" adlı filminde, göçmenleri koruyan bir dernekte çalışan bir kadının çalışma şeklini ortaya koyuyor. Ukraynalı bir adam Fransa'dan sınırdışı edilecek ancak kötü bir şey yapmamış. Gereksiz yere nezarethanede bekleyen adam maalesef istediği sonuca ulaşamıyor. Adliye, karakol sürecinde zaman kaybı olmaması için yeni başlayan inşaatta hepsi birbirine yakın olarak kurgulanıyor.

Sedat Azazi'nin "Buğu" adlı filmi bakanlık desteği almış. Ücra bir evde buğulanmış cama bir şeyler çizen bir çocuğun kulağına top tüfek sesleri geliyor. Savaş karşıtı bir film.

Kaan Atilla Taşkın'ın "Öğretmenim Nerede?" filmi yine ücra bir köyün öğretmensiz kalan okulunu anlatıyor. Öğrenciler başıboş oyun oynuyorlar. Muhtar da tayini çıkan öğretmeni arıyor. Ancak olumlu bir cevap alamıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Gece Sahilde Tek Başına

Young Hee, Güney Kore'de ünlü bir aktristir. Yönetmenle yaşadığı bir ilişki sonucunda kalbi çok kırılır. Çünkü adam evlidir. Hamburg'a giden Young Hee, bir arkadaşının evinde kalır. Hem kalbinden aşkın izlerini silmeye çalışır hem de adamın gelip onu almasını bekler. Farklı bir ülkede her gün parkta yürüyüş yapar, yeni insanlarla tanışır ve biraz daha rahat davranmaya çalışır. Her ne kadar arkadaşı onun bir yemekte alkol alıp gevşemesinden hoşlanmasa da Young Hee o an canı ne isterse onu yapmaya kararlıdır. Ülkesine geri döndüğünde eski arkadaşlarını bulur ve onların değişimini gözlemler. Hala bekar olan erkekleri acımasızca eleştirir. Eski aşkının ne yaptığını merak etse de çok peşinde düşmez. Eninde sonunda hesaplaşacak kadar içinde biriktirdikleri vardır. Young Hee sadece sevilmek istediğini anlamıştır. O yüzden çevresindekilerle bu konuda rahatça tartışır. Arkadaşların onun zor zamanlarına destek olmak için seslerini çıkarmazlar. Young Hee sahilde uyuduğu bir gün es...

Balıkesir Şan Sineması

Balıkesir Şan Sineması'nın kapanacağını ve 4as market olarak açılacağını duydum veeee çok üzüldüm. İlk filmimi izlediğim yer olan Şan, benim için çok özeldir. 1994-1999 yılları arasında... İlk kez Batman'ı orada seyrettim ve sonraki 4 sene boyunca filmlerimi izlediğim tek yer oldu. Kısacası sinema nedir Şan'da öğrendim. Cumartesi ve pazar günleri hınca hınç dolu olurdu. Okuldan ve dersaneden kaçıp gittiğim tek yerdi. Ülkede sinema ve tiyatro salonları kapatılıyor yerlerine marketler ve avmler açılıyor. Köle gibi çalış, sanattan uzaklaş, para harca, daha çok kazanmak için çalış ve daha çok harca. Çark böyle dönecek artık. Anlayanlar anlamayanlara anlatsın.