Ana içeriğe atla

Kraftidioten


Nils Dickman, karla kaplı yolları büyük iş makineleriyle açan bir memurdur. Görevini layığıyla yerine getiren adam, çevresinde örnek biri olarak bilinir. Norveçli olmamasına rağmen yılın vatandaşı seçilir. Havalimanında çalışan oğlu aşırı doz uyuşturucudan ölmüştür. Nils, polise oğlunun uyuşturucu kullanmadığını söyler ve olayın arkasındaki insanları araştırmasını rica eder. Ancak Norveç polisi uyuşturucuyla ve Norveçli olmayan birinin ölümüyle pek ilgilenmek istemez. Bu da Nils'in oğlunun katillerini bulup cezalandırmasına yol açar.
Oğlunu kaybeden kadın, kocasının hiçbir şey yapmadığını savunarak evi terkeder. Ölürken oğlunun yanından kaçan arkadaşı da Nils'e sığınır. Aslında çocuğun masum olduğunu söyleyerek kaçması için para ister. Nils ise büyük patrona giden yolda ilerlemeye başlar. Önce uyuşturucu satıcısını bulur ve bağlı bulunduğu kişinin adını alıp onu öldürür. Yüksek bir yerden cesedini suyun dibine fırlatır. 
Bu kurban diğer kurbanların yolunu açar. Etrafındaki adamların azaldığını anlayan Norveçli mafya babası bu ölümleri Sırplardan bilir ve onların üstüne gider. Bir de işin içinde Arnavutlar vardır. Nils farkında olmadan Norveç uyuşturucu satıcılarının yaptığı anlaşmayı bozar. Hepsi birbirine girer. Kardeşi eski mafya üyesi olan Nils yardım için ona gider ve bu onun hayatına malolur. Tek çözüm yolu mafya babasının oğlunu kaçırmaktır. Nils de asla bir çocuğa zarar vermeyi göze alamaz. Onu kendi oğlu yerine koyar ve tüm tehlikelerden uzak tutar.
Kanlı hesaplaşma sonunda adalet yerini bulmuştur. Bu soğuk Norveç filmi biraz da olsa izleyiciyi güldürmeyi başarıyor. Tabii ki espri anlayışımız onlardan çok farklı. İçinde cinayet, intikam olmayan bir kara komedi izlemeyi tercih ediyor olsak da farklı bir bakış açısına açık olmak lazım.
İyi seyirler.))



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...