Ana içeriğe atla

The Salt Of The Earth


Sebastiao Salgado dünyayı gezmiş bir fotoğraf sanatçısı. Oğlu Juliano Ribeiro Salgado babasının bu serüvenini filme aktarmaya karar vermiş. Wim Wenders gibi bir usta ile biyografik belgesel filmi çekmişler. Tarihe tanıklık eden bu film, Fransız-Brezilya ortak yapımı. Kaçıranlar için şiddetle tavsiye edilir.
Brezilyalı Sebastaio 7 kız kardeşi ile birlikte çiftlikte büyümüş. Babası onun düzgün bir mesleği olmasını istemiş. O da ekonomi okumuş. Brezilya'daki 1964 darbesinden sonra Fransa'ya gitmiş. Lelia isminde bir kızla tanışıp evlenmişler. Sebastaio, Lelia'nın fotoğraf makinesini kullanmaya başlamış. Ve sonra ikisi de işlerinden istifa edip tüm paralarını Sebastaio için profesyonel bir makine almaya yatırmışlar. Çünkü fotoğraf çekmek onda tutkuya dönüşmüş.
İlk çocukları (belgeseli çeken Juliano) doğduktan sonra Sebastaio uzun bir yolculuğa çıkmış. Lelia da foto muhabiri olan kocasını desteklemek için konular belirliyormuş. Örneğin göç temalı fotoğraflar çekmek için Somali, Sudan bölgelerine gitmiş. Oralarda uzunca bir süre kalmış. Sınır Tanımayan Doktorlar'ın nasıl hayat kurtardığını gözlemlemiş. Açlıktan ölen insanları, hayata tutunmak için kilometrelerce yürüyen halkları belgelemiş. 
İşçileri çekmek için Brezilya'nın kuzeyine gitmiş. Saddam'ın yaktırdığı petrol madenlerine gitmiş ve orada çalışan itfaiyecilerin fotoğraflarını çekmiş. Hatta patlamalardan dolayı işitme kaybı yaşamış. "The Other Americas", "Sahel", "Workers", "Migrations", "Genesis" projeleri ile sayısız sergi açmış ve bir sürü ödül almış.
Gözükara Sebastiao, ormanın derinliklerinde ya da kutuplarda yaşayan az sayıdaki kabileleri bulmuş ve bu onlardan haberi olmayanların ilgisini çekmiş. Yine de gördüğü soykırımlar ve canilikler yüzünden insanoğlunun ne kadar tehlikeli olduğunu farketmiş. Bir süre kendini arındırmak için doğaya dönmüş. Babasının çorak topraklarını karısının fikri sayesinde yeşillendirmiş. "Genesis" temalı projesinde de doğayı ve hayvanları fotoğraflamaya başlamış.
Oğluna verdiği en önemli öğütlerden biri de fotoğraftaki nesnenin arka planında bir temaya ihtiyaç duymasıydı. Yani bir ayıyı tek başına çekerse ayıyı fotoğraflamış olurdu oysa çerçevede başka bir detay daha olmalıydı.
Fotoğrafçıların ve sinemacıların kesinlikle izlemesi gereken bir film:)) İyi seyirler!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Gece Sahilde Tek Başına

Young Hee, Güney Kore'de ünlü bir aktristir. Yönetmenle yaşadığı bir ilişki sonucunda kalbi çok kırılır. Çünkü adam evlidir. Hamburg'a giden Young Hee, bir arkadaşının evinde kalır. Hem kalbinden aşkın izlerini silmeye çalışır hem de adamın gelip onu almasını bekler. Farklı bir ülkede her gün parkta yürüyüş yapar, yeni insanlarla tanışır ve biraz daha rahat davranmaya çalışır. Her ne kadar arkadaşı onun bir yemekte alkol alıp gevşemesinden hoşlanmasa da Young Hee o an canı ne isterse onu yapmaya kararlıdır. Ülkesine geri döndüğünde eski arkadaşlarını bulur ve onların değişimini gözlemler. Hala bekar olan erkekleri acımasızca eleştirir. Eski aşkının ne yaptığını merak etse de çok peşinde düşmez. Eninde sonunda hesaplaşacak kadar içinde biriktirdikleri vardır. Young Hee sadece sevilmek istediğini anlamıştır. O yüzden çevresindekilerle bu konuda rahatça tartışır. Arkadaşların onun zor zamanlarına destek olmak için seslerini çıkarmazlar. Young Hee sahilde uyuduğu bir gün es...

Balıkesir Şan Sineması

Balıkesir Şan Sineması'nın kapanacağını ve 4as market olarak açılacağını duydum veeee çok üzüldüm. İlk filmimi izlediğim yer olan Şan, benim için çok özeldir. 1994-1999 yılları arasında... İlk kez Batman'ı orada seyrettim ve sonraki 4 sene boyunca filmlerimi izlediğim tek yer oldu. Kısacası sinema nedir Şan'da öğrendim. Cumartesi ve pazar günleri hınca hınç dolu olurdu. Okuldan ve dersaneden kaçıp gittiğim tek yerdi. Ülkede sinema ve tiyatro salonları kapatılıyor yerlerine marketler ve avmler açılıyor. Köle gibi çalış, sanattan uzaklaş, para harca, daha çok kazanmak için çalış ve daha çok harca. Çark böyle dönecek artık. Anlayanlar anlamayanlara anlatsın.