Ana içeriğe atla

An Inspector Calls


"An Inspector Calls" J. B. Priestley tarafından yazılan bir tiyatro oyunu. 1954 yılında Desmond Davis tarafından senaryolaştırılmış ve Guy Hamilton tarafından sinemaya aktarılmış. 2015 yılında TV Draması olarak Helen Edmundson'ın adapte ettiği oyunu Aisling Walsh yönetmiş. 
1912 yılında bir İngiltere akşamında geçen cinayet soruşturmasını konu alıyor. Dedektif Goole zengin bir ailenin kapısını çalar ve onlara soracak birkaç sorusu vardır. Arthur Birling fabrika sahibi bir siyasetçidir. Şövalyelik ünvanı alması an meselesidir. Ayrıca o gece kızı Sheila'yı Gerald isimli zengin biriyle nişanlamıştır. Bu kutlama aynı zamanda şirket evliliğini de kapsamaktadır.
Dedektif Goole, bir genç kızın intihar ettiğini söyler. Önceleri kimsenin bu durumla ilgisi yokken bir anda herkes kendini suçlu hisseder. Çünkü genç kızı işten atan Arthur'dur. Fabrikada çalışan kız grevden vazgeçmediği için acımasızca ona yol verilmiştir. İkinci şansını bir mağazada deneyince bu sefer de Sheila'nın kıskançlığından nasibini alır. Yine işsiz kalınca kendini barlarda bulan kıza Gerald sahip çıkar ve onunla aşk yaşamaya başlar. Başını sokacak bir ev ve bir miktar para temin eder. 
Gerald aniden kızdan ayrılır. Ayakları üstünde durmaya çalışırken Arthur'un alkolik oğlu tarafından tecavüze uğrar ve hamile kalır. Kendini kurtarmak için Arthur'un karısının yardım derneğine gider ve red cevabı alır. Kızın tutunacak bir dalı kalmamıştır ve tüm aile işbirliği içerisinde onun hayatını mahvetmiştir. 
Dedektifin dediğine göre böyle olmuştur. Ancak o gece morga ölü bir kız gelmemiştir ve kız birkaç isim kullandığı için durum şüphelidir. Goole onları vicdanıyla başbaşa bırakıp gittikten sonra hepsi eski kutlama havasına döner. Arthur'un kızı ve oğlu hala üzüntülüdür. Ta ki çalan telefona kadar. Anlatılan olay gerçekleşmiştir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...