Ana içeriğe atla

Ixcanul Volcano-Jayro Bustamante


Ülke sineması farklı tattadır... Hiç bilmediğiniz bir ülkede çekilen filmi izlersiniz. Görüntüler sayesinde çevreyi, konu sayesinde bakış açılarını ve oyuncular sayesinde yerel halkı tanırsınız. Sadece 90 dakikada bir ülke hakkında bir sürü şey öğrenebilirsiniz. Çok izleyen böylece çok bilen olur. İleride bir gün o ülkenin insanıyla karşılaşınca konuşacak malzemeniz olur. Bu da iletişim kurmanızı kolaylaştırır.
Mayalarla ne zaman karşılaşabiliriz? Belki de Guatemala'ya gidince. Orada bile onları görmek çok kolay olmayabilir çünkü Mayalar dağlarda çalışıyor ve yaşıyorlar. Tıpkı Maria'nın ailesi gibi. 
Kaqchikel Mayaları'ndan olan Maria, 17 yaşındadır ve kahve bitkisi üretiminde çalışmaktadır. Filmin açılışındaki sahnede annesi onu giydirir, süsler, çiftliğin kahyası onu istemeye gelecektir. Ailenin amacı kızlarının biraz da olsa rahata kavuşmasıdır. Kahyanın ailesi eli kolu dolu gelir. Sofra kurulur ve yemeğe başlarlar. Maria ve kahya masanın başında otururlar. Maria'nın ailesi onun özelliklerini anlatır. Aynı şeyi damat adayının ailesi de yapar. İyi kötü tüm sırlar masaya dökülür. Gecenin sonunda Maria biraz da olsa rahatlayabilmiştir. Ancak aklını kurcalayan başka bir şey vardır. Yanardağın arkası...
Tarlada işçi olarak çalışan bir çocuğun Amerika'ya gideceğini duyunca Maria ona yaklaşmaya karar verir. Onunla kaçma fikri aklına yatar. Ancak çocuğun tek şartı yola çıkmadan önce onunla birlikte olmasıdır. Maria ne cesurdur ne korkak. Çocukla birlikte olur. Ve bundan pişmanlık da duymaz. Yarı yolda bırakılır. İşçi onsuz kaçmıştır. Yine de yıkılmaz Maria. Karnındaki canlıyı hisseder ve ona sahip çıkar. 
Annesi gece gündüz çocuğu düşürmesi için Maria'yı zorlar. Yanardağa adaklar adar. Oysa çocuk hayata tutunmuştur ve Maria da onu doğurmaya karar verir. Kahyanın ise onları işten çıkarması an meselesidir.
Tarlaları yılan basmıştır ve o sene mısır bile ekemeyeceklerdir. Maria ailesi işsiz kalmasın diye yılanları kovacağını düşünür ve yalınayak tarlaya girer. Oradaki inanışa göre hamile kadınlar tarlada yürürse tüm yılanlar orayı terk edecektir. Ne yazık ki Maria'yı yılan sokar ve hastaneye kaldırılır. Hemşirenin dediğine göre bebeği doğduktan sonra ölmüştür, kendi de iyileşecektir.
Aile cenazeyi de alıp köye döner. Bir törenle bebek gömülür. Maria ise kısa bir süre sonra çocuğunun mezarını açar. Onun öldüğüne inanmamaktadır. Ve haklıdır da, tabut boştur. 
Maria'nın annesi kendini suçladığı için bebeğin peşine düşer. İspanyolca bilmedikleri için kahya hastanede ve karakolda söylenenleri onlara yalan yanlış tercüme eder. Çünkü adam Maria'nın çocuğunu istememektedir. Maria'nın bebeğini bulmak için mücadele edecek gücü de yoktur.
Aktif bir yanardağın eteğinde çekilen filmi izlerken yanardağın içten patlamaları duyuluyor. Maya Dili'nde konuşulanları dinlemek de ayrı bir deneyim. Ayrıca film gerçek bir karakterin yaşadıklarına dayanıyor. 2015 Berlin Gümüş Ayı ödülü- 2015 Guadalajara En İyi Latin Amerika Filmi, En İyi Yönetmen ödülünü alan Ixcanul'u izleyeceklere; İyi seyirler dilerim:)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...