Ana içeriğe atla

Bayan Amerika-Noah Baumbach


Tracy, New York'ta Edebiyat Bölümü'nde okumaya başlamıştır. Daha üniversite yaşamını keşfedememiştir. Bir yandan öykü yazmaya çalışırken diğer yandan da arabası olan sınıf arkadaşı ile sevgili olmak üzeredir. Tam çocukla işi resmiyete dökecekken onu el ele başka bir kızla görür ve ne yapacağını bilemez. Biraz içine kapanık olduğu için kendini oyalamaya çalışır. Bir gün annesi onu arar ve NYC'de evleneceği adamın kızının olduğunu söyler. Tracy ise önce oralı olmaz. Çünkü kız 30 yaşlarındadır, ne kadar eğlenceli olabilir ki?
Yalnızlıktan bunalan Tracy üvey kardeşi olmak üzere olan Brooke'a sesli mesaj bırakır ve kız anında onu arar. İkisi gecelere akarlar. Brooke onu en güzel gece klüplerine ve barlara götürür. Orada şarkı söyler, dans eder ve arkadaşlar edinir. Brooke'un popüler olması ve herkes tarafından ilgi çekmesi Tracy'i büyüler. Tüm gece eğlenirler. 
Tracy bir yandan Brooke'u araştırır. Twitter'da bir sürü takipçisi vardır ve aynı zamanda yaşam koçudur. "Hepsini bir arada nasıl yapıyor? Nasıl bu kadar mutlu olabiliyor?" Diye Tracy üvey kardeşini sorgulamaya başlar. Çünkü Brooke son derece pozitif ve canlıdır. Ayrıca erkek arkadaşıyla restoran açacaktır. Tracy, Brooke'a özenmeye başlar ve kendini artık daha özgüvenli hisseder. O değişimle birlikte Brooke'un öyküsünü yazmaya karar verir. Tek amacı okulun edebiyat kulübüne kabul edilmektir. 
Brooke'un sevgilisi onu terkeder. Çünkü barda bir çocukla öpüştüğü fotoğrafını sosyal medyada görmüştür. Brooke işleri halletmeye çalışırken restoran hayali suya düşer ve çökmüş bir halde falcıya gitmeye karar verir. Tracy de onun peşindedir. Falcının geçmişle yüzleşme öğüdü onları etkiler. Eski sevgilisinin evine gitmeye ve restoran için maddi destek istemeye karar verir. Brooke, Tracy, Tracy'nin bir türlü sevgili olamadığı çocuk ve onun kız arkadaşı 4 kişi garip bir araba yolculuğu sonrası güzel bir villaya varırlar. Brooke sevgilisini elinden alan kız ile yüzleşir. Brooke'un verdiği akıllar ve taktikler sayesinde kız evlenmiştir. Aslında onun sevgilisini elinden almıştır. Bu sebeple ona restoran için borç vermek zorundadırlar. Ve içinden çıkılamaz bir duruma düşerler.
Tracy ise Brooke'u anlattığı "Bayan Amerika" adlı öyküsüyle edebiyat kulübüne kabul edilmiştir. Ayrıca ikisinin anne ve babası evlenmekten vazgeçmişlerdir. Asıl olay Brooke kendisi hakkında yazılan öyküyü okuyunca patlar, Tracy ile kavga ederler. Brooke maddi desteği de reddeder ve kabuğuna çekilir.
Daha önce Frances-Ha adlı filminde senaryosunu birlikte yazar Noah Baumbach ve Greta Gerwig komik ve naif bir film ortaya çıkarmışlar. New York'ta kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan 30 yaşlarında bir kızın nasıl "Ben iyiyim" imajını yarattığını ve aslında içinde fırtınalar koptuğunu hayatına giren biriyle anlatmışlar. Komik dialogları ile tekrar izlenebilecek bir film ortaya çıkarmışlar. 
Festivalde izlediğim bu film belki Başka Sinema ile tekrar izleyiciyle buluşur.
İyi seyirler:)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...