Ana içeriğe atla

İtalya'da bir zamanlar...


CENTİLMEN
Tür : Gerilim / Dram
Gösterim Tarihi : 10 Eylül 2010
Yönetmen : Anton Corbijn
Senaryo : Rowan Joffe , Martin Booth
Yapım : 2010, ABD
Oyuncular : George Clooney (Jack) , Bruce Altman (Larry) , Thekla Reuten (Mathilde) , Thekla Reuten (Mathilde) , Irina Björklund (Ingrid) , Violante Placido (Clara)

İsveç’de güzel bir dağ evinde yanında güzel bir kadınla beraber vakit geçiren Jack sabah olacakları hiç aklından geçirmemiştir. Ancak o zaten aklına gelmeyenleri yaşar. Soğukkanlılığıyla. ..Sabahki yürüyüş  üç kişinin diğer dünyaya gönderilmesiyle sonuçlanır. Ve kahramanımız kendini İtalya’da bulur. Kiralık katil olan Jack (George Clooney) yaşlılıktan mıdır bıkkınlıktan mıdır eskisi kadar seri değildir!  Patronun isteği O’nun Castelvecchio’ya gidip sessiz sedasız ondan haber beklemesidir. Jack, Abzurro’da küçük bir kasabaya yerleşir. Oradaki birkaç kişiyle yakınlaşmaya başlar. (Patronun tüm uyarılarına rağmen).Haklıdır da insan sosyal bir varlıktır. Hep iş hep iş nereye kadar?

Güzel manzaraların tadını Rahip Benedetto (Paolo Bonicelli) ile sohbet ederek çıkarır. Aşkın tadını ise güzel İtalyan Clara (Violante Placido) ile. Fahişe olarak çalışan Clara’nın odasının rengi filmde keskin bir geçiş sağlıyor. Jack’in yaşadığı mekan hem renk hem de dekor açısından gerçeğe oldukça yakın. Görüntü yönetmeninin bu güzel kasabayı olduğu gibi göstermesi de takdir edilmesi gereken bir başka unsur. İsveç’deki cinayetin intikamı almak isteyenler bir yandan Belçikalı Mathilde (Thekla Reuten) bir yandan Jack’in kafasını meşgul eder. Bir eli hep silahtadır. Aklı ise özgürlükte.

“Bay kelebek” adı ona yakıştırılmıştır. Ömrü kısa olan kelebek…

Aşık olduğu Clara da fahişeliği bırakmak başka bir ülkeye gidip temiz bir hayata başlamak istemektedir. Bu yüzden akan suda yıkanır. Tıpkı kahramanımız gibi. Yeni hayatlar yeni umutlar. Filmin sonunda aslında herkes kurtulmuştur. Farklı şekillerde olsa bile.

Abartılı kiralık katil filmlerine benzemeyen “Centilmen” Martin Booth imzalı “A Very Private Gentleman” adlı romandan sinemaya uyarlanmıştır. İyi seyirler dileriz.



                                                                                                                                                     

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...