Gazeteden sabahın erken saatlerinde Alim Saffet Çeker ile röportaj yapmak için çıkıyorum. Bugün benim için çok önemli. Çünkü yaptığı filmlerle olduğu kadar siyasi duruşuyla da sanat dünyasında önemli bir yere sahip olan Alim Saffet demeç vermek için benim gibi genç bir gazeteciyi kabul etti. Nişantaşı’nda bulunan “Musalla Taşı” kafede buluşacağız. Üstümde Mara’dan aldığım mor-gri elbise çok mu şık kaçtı diye düşünüyorum. Hava yazdan kalma. Nişantaşı ünlü kaynıyor. Beni görmesinler diye dua ediyorum. Yoksa herkesle konuşup bu sevincimi paylaşacağım. Ve Alim Bey’i bekletmiş olacağım. Hocalarımızdan aldığım tavsiyelerden biri de “Servis bekletilmez beklenir” idi. Kafeye yarım saat önce varıyorum. İçeri mi otursam dışarı mı diye düşünürken ses kaydedicimin dış sesleri alma ihtimalini düşünerek içeride bir yer seçiyorum. Yarım saat boyunca masanın üzerini düzenleyip boğazımı temizliyorum. Bir gözüm dışarıda bir gözüm sorularımda. Koşar adımlarla Alim Saffet geliyor. Etrafına bile bakmadan dışarıda bir masaya oturuyor. Ben ayağa kalkıyorum. Bir ileri bir geri. Hemen karar vermem lazım. Masadakileri kucağıma alıp dışarı çıkıyorum. Alim Saffet’in mor kaşkolu gözümü alıyor. Yanına gidip “Merhaba ben Meşem Özsahapoğlugillerden” diyorum. “Otur kızım” diyor Alim Saffet ve garsona “iki tane” diyor. Başlıyoruz söyleşmeye…
Özsahapoğlugillerden: Neden sinema?
Çeker: Bir gün evde otururken canım çekti.
Özsahapoğlugillerden: Hımmm anladım. Biraz da son filminizden bahsedelim. Bir metropolde geçiyor. Entelektüel bakış açısıyla halkın bakış açısını bir potada eritip filme adapte etmişsiniz. Sanki biraz oryantalist geldi bana. Mahalle baskısı ve yetmez ama hayırcılar filme damgasını vurmuş.
Çeker: Evet kızım vurdular.
O sırada garson elinde iki kahveyle gelir. Tam gitmek üzereyken Alim Saffet “Şemsiye” der. Garson “Hemen efendim” der ve küçük kokteyl şemsiyelerinden bir tane getirir. Kahvesinin içine koyar. Bende sorularıma devam ederim.
Özsahapoğlugillerden: Sanki ras gele biri eline kamerayı almış çekmiş gibi.
Çeker: Özellikle o tarz çalıştım. Kimseyi de sete yanaştırmadım.
Özsahapoğlugillerden: Ne güzel?... bu kadar ödül alacağınız aklınıza gelmiş miydi?
Çeker: O gün evde otururken gelmişti.
Alim Saffet’in değerli vaktini almamak için röportajımı kısa ve öz tutma kararı alıyorum. Son sorumu soruyorum.
Özsahapoğlugillerden: Gençlere tavsiyeniz nedir?
Çeker: Hiç yılmasınlar, çok çalışsınlar, her türlü ortama girsinler-çıksınlar, bir sürü film izlesinler, her kapıyı çalsınlar, zilleri çalıp kaçmasınlar, çoğaltılabilir tabiî ki…
Şemsiyesini cebine atan Alim Saffet Çeker evinin yolunu tutuyor. Bense onunla sohbet etmenin vermiş olduğu keyifler kendime Sitiz’den bir ayakkabı ısmarlıyorum.
Sanat Koleksiyonu Olan Zengin Bir Adamın Öyküsü-7
God of Art- Sanat Tanrısı 7. ARTEMİS Sabah uyandıklarında Artemis pek bir şey hatırlamamaktaydı. Yatakta yalnızdı. Aklında tek kalan p...
-
Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gö...
-
God of Art- Sanat Tanrısı ARTEMİS Artemis kocaman bir sanat kitabındaki fotoğrafa bakıyordu. Bu fotoğraf Sistin Şapelindeki “A...
-
Young Hee, Güney Kore'de ünlü bir aktristir. Yönetmenle yaşadığı bir ilişki sonucunda kalbi çok kırılır. Çünkü adam evlidir. Hamburg...