Ana içeriğe atla

Trumbo


Dalton Trumbo Hollywood'un en çok iş yapan senaristlerindendir. 1947'li yıllarda siyasi duruşu yüzünden arkadaşlarıyla birlikte mahkemeye çıkarılır. Komünizmi savunduğu için kara listeye alınmıştır.  Hollywood'daki 10 tehlikeli kişi arasına girer. Diğerlerine göre; komünistler devleti içten çökerteceklerdir bir an önce onları temizlemek gerekir. Dolayısıyla Trumbo gece gündüz sinema için yazan bir adam iken bir anda siyasi şöhretiyle tanınmaya başlar. Fırsattan istifade bazı güçler onu sektörden uzaklaştırmak için harekete geçer.
Mahkemeyi aşağılayan Trumbo aynı zamanda hapse mahkum edilir. Orada da kendine bir daktilo bulur. Senaryo yazamasa da en azından arşivi düzenlemektedir. Karısı ve 3 çocuğu geri döndüğünde evlerinde onu beklemektedir. Maddi imkansızlıklar yüzünden çiftlik evi satışa çıkarılır ve milliyetçilerin oturduğu bir mahalleye taşınmak zorunda kalırlar. Günden güne büyüyen çocuklarının duygularını, karısının evi ayakta tutmak için verdiği mücadeleyi bir süre görmezden gelir.
Eve kapanıp sadece yazmaya başlar. Amacı gururunu kurtarmak, jenerikten silinen ismini tekrar yazdırmaktır. Bir arkadaşına verdiği 'Roma Tatili' Oscar alınca sevinçten ne yapacağını bilemez. Söylentiler kulaktan kulağa yayılır. O ise 3. sınıf korku-macera filmleri yapan bir yapımcıya 1000 dolara filmler yazmaktadır. Hem de kendi ismini kullanmadan. 
Trumbo hiç kavgacı bir adam değildir ve mücadelesini sessiz sedasız sürdürür. İnatla yazmaya devam etmesi onu istediğine ulaştırır. Ancak arkadaşı Arlen'in dediğini de düşünür 'Değer mi?'. Bir anda Otto Preminger  için Exodus'u, Stanley Kubrick içinse Spartacus'ü yazmaya başlar. Adını jeneriğe koyacağını söyleyen ilk yönetmen Otto'dur ve sürekli onun başında bekleyerek uyarlama senaryoyu yazdırır. Trumbo nihayet The Brave One ile de Oscar'ını almıştır. Artık başka isimlerle yazmasına gerek yoktur. Televizyon kanallarına gerçekleri açıklamaya hazırdır.
Dalton Trumbo karakterini Breaking Bad dizisinden tanıdığımız Bryan Cranston canlandırıyor. Her ne kadar dizideki değişimi bu karakterin yapısı gereği göremesek de oyuncu ödülleri toplamaya başlamış gibi görünüyor.
Trumbo, yazarak verilen bir mücadelenin öyküsü. İyi seyirler:))


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...