12 Ocak 2016 Salı

The Lobster-Yorgos Lanthimos


"The Lobster" alışılmış filmlerin biraz dışında kalıyor. Yakın gelecekte olabilecek bir distopya öyküsünü Yunanlı yönetmen Yorgos Lanthimos anlatıyor. İzlemeden önce tek bildiğim başrolünde Colin Farrell'in oynamış olduğuydu. Bol ödül aldığını da arkadaşlarımdan duymuştum. 
Şehir kurallarına göre bekar insanlar tutuklanmaktadır. Eğer partnerleri yoksa uzaktaki bir otele gönderilirler ve 45 gün süreleri vardır. Orada kendileriyle aynı bir özelliğe sahip eş bulmaları gerekir. Yaşam sürelerini uzatmak için ormanda bekar avına çıkarlar. Eğer bir bekar öldürürlerse otelde fazladan bir gece kalma şansı yakalarlar. 
Eş buldukları taktirde deneme süresinde birlikte yaşarlar sonra yatta bir süre daha kalıp şehre geri gönderilirler, aralarında sorun çıkarsa onlara bir de çocuk verilir. Bunların hiçbirini başaramazlarsa istedikleri bir hayvana dönüşeceklerdir. Sonsuza kadar.
David'in yolu da otele düşer. Yanında köpeğe dönüşmüş kardeşi vardır. O da başaramazsa denizi çok sevdiği için ıstakoz olmayı talep eder. Etrafındakileri gözlemlemeye başlar. Bir ayağı sakat olan çocuk, sürekli bisküvi yiyen kadın ve garip otel yönetimi. Özellikle kalpsiz kadının kendisi için uygun bir eş olduğunu düşünür ve onun üstünde çalışmaya başlar. İkisi özel odaya alınınca tek ortak özellikleri olan 'duygusuzluk' kadın tarafından sınanır. David'e köpek olan kardeşini öldürdüğünü söyler ve David üzülünce onu yönetime bildirmeye karar verir. Ancak David onu ortadan kaldırır.
Artık tek çaresi ormana kaçmaktır. Avlanana kadar orada saklanacağını düşünen David bekarların grubuna katılır. Serbestçe yaşadıkları düşünülse de onların da kendi içlerinde kuralları vardır. Nasıl otelde çift olma zorunluluğu varsa ormanda da bekar kalma zorunluluğu vardır. Yani aşk yasaktır.
Yasak olan her şey çekicidir:)) David ise orada yaşayan bir kadına aşık olur. Önünde aşması gereken pek çok engel vardır. Bir yandan da onunla ortak nokta aramaktadır:)

Notlar:
Colin Farrell bir röportajında filmin çok garip olduğunu ve oynamak için kilo aldığını söylemiş.
Otel yönetiminin yalnız olanlar ve evli olanlar için hazırladığı temsili skeçler izlenmeye değer!
Bazı sahnelerde ortada gezinen hayvanların önceden insan olduğunu unutmuyorsunuz.
Tüm oyuncuların mimiksiz oynaması ayrı bir detay.
Bekarların 2. sınıf insan muamelesi görmesinin uç noktası özellikle alışveriş merkezlerinde kendini hissettiriyor.
Farklı bir dünyaya gitmek isteyenler için iyi seyirler.))



Hiç yorum yok:

Sanat Koleksiyonu Olan Zengin Bir Adamın Öyküsü-7

  God of Art- Sanat Tanrısı 7. ARTEMİS Sabah uyandıklarında Artemis pek bir şey hatırlamamaktaydı. Yatakta yalnızdı. Aklında tek kalan p...