Ana içeriğe atla

Still Alice


Alice, Columbia Üniversitesi'nde ünlü bir Dilbilim profesörü olarak çalışmaktadır.Bir gün koşu yapmak için evden çıktığında kampüste kaybolur. Ve bir şeyleri unuttuğundan şüphelenip doktora gider. Yapılan testlerde tümöre rastlanmaz ancak detaylı olarak incelendiğinde genetik bir türü olan Alzheimer hastalığına yakalanmıştır. Alice üzülse de bunu kabullenir ancak eşi ikna olmaz. Asıl sorun bu genin çocuklarına da aktarıldığıdır. 
Zor bir andır, Alice hastalığını çocuklarına anlatır. Oyuncu olan kızı Lydia kendine test yaptırmak istemez, Tom ise negatiftir, büyük kızı Anna ise hamile kalmak üzeredir ve yapılan testte pozitif çıkmıştır. Tüm aile Alice'e destek olur. Sabırla, tekrar tekrar anlatırlar ve onun gururunun incinmemesi için davranışlarına dikkat ederler. Alice doktorunun da desteğiyle Alzheimer konferansında oldukça beğeni toplayan bir konuşma bile yapar. Maalesef iyileşme ihtimali günden güne azalır.
Bazen evde banyoyu bulamayan, çıktığı koşulardan geç dönen ve kızlarının yüzünü unutacak hale gelen Alice, kendi için bir video hazırlamıştır. "Kelebek" isimli videoda "eğer bunları unutursan videoyu izle" diye kendine de not düşmüştür. Videodaki talimatlara göre; odasındaki bir çekmecede bir kutu dolusu hap vardır ve onları bol suyla içip yatağa uzanıp uyuyacaktır. Henüz tam rahatsızlanmadan düzenlediği bu intihar işi, Alice'nin kimseye yük olmak istemediğinin açık ifadesidir. Bir gün yanlışlıkla açtığı videodaki talimatları geç de olsa yerine getirir ancak kapıdan içeri giren bakıcı yüzünden ilaçları elinden düşer ve tüm plan alt üst olur. Alice bunu da unutacağı için intihar edemeyecektir.
Genç yaşta kaybettiği kız kardeşi ve annesinin özlemi, eski fotoğraflar ve anılar Alice'in peşini bırakmaz. Eşi, başka bir şehirde iyi bir iş bulmuştur ve taşınmaları gerekmektedir. Kızı Lydia annesinin anılarla dolu evde kalması gerektiğini savunur ve onu desteklemek için eve geri döner. 
Unutmak istedikleri istemedikleriyle bir bir yok olur. Ve her gün yeni baştan başlar, hatırlanmamak üzere...




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Gece Sahilde Tek Başına

Young Hee, Güney Kore'de ünlü bir aktristir. Yönetmenle yaşadığı bir ilişki sonucunda kalbi çok kırılır. Çünkü adam evlidir. Hamburg'a giden Young Hee, bir arkadaşının evinde kalır. Hem kalbinden aşkın izlerini silmeye çalışır hem de adamın gelip onu almasını bekler. Farklı bir ülkede her gün parkta yürüyüş yapar, yeni insanlarla tanışır ve biraz daha rahat davranmaya çalışır. Her ne kadar arkadaşı onun bir yemekte alkol alıp gevşemesinden hoşlanmasa da Young Hee o an canı ne isterse onu yapmaya kararlıdır. Ülkesine geri döndüğünde eski arkadaşlarını bulur ve onların değişimini gözlemler. Hala bekar olan erkekleri acımasızca eleştirir. Eski aşkının ne yaptığını merak etse de çok peşinde düşmez. Eninde sonunda hesaplaşacak kadar içinde biriktirdikleri vardır. Young Hee sadece sevilmek istediğini anlamıştır. O yüzden çevresindekilerle bu konuda rahatça tartışır. Arkadaşların onun zor zamanlarına destek olmak için seslerini çıkarmazlar. Young Hee sahilde uyuduğu bir gün es...

Balıkesir Şan Sineması

Balıkesir Şan Sineması'nın kapanacağını ve 4as market olarak açılacağını duydum veeee çok üzüldüm. İlk filmimi izlediğim yer olan Şan, benim için çok özeldir. 1994-1999 yılları arasında... İlk kez Batman'ı orada seyrettim ve sonraki 4 sene boyunca filmlerimi izlediğim tek yer oldu. Kısacası sinema nedir Şan'da öğrendim. Cumartesi ve pazar günleri hınca hınç dolu olurdu. Okuldan ve dersaneden kaçıp gittiğim tek yerdi. Ülkede sinema ve tiyatro salonları kapatılıyor yerlerine marketler ve avmler açılıyor. Köle gibi çalış, sanattan uzaklaş, para harca, daha çok kazanmak için çalış ve daha çok harca. Çark böyle dönecek artık. Anlayanlar anlamayanlara anlatsın.