Ana içeriğe atla

Kingsman: The Secret Service


Eggsy, asker olan babasını gizli görevdeyken kaybeder. Ancak bunu anlayamayacak yaştadır, gözü yaşlı annesi acılı haberi veren Harry'yi evden kovar, sadece kocasını geri istemektedir. Harry, kadına açıklama yapar, görevde onu korumak isteyen kocası kahramanca ölmüştür ve bir madalya uzatır, başı sıkışınca arkasındaki telefon numarasını arayıp söyleyebileceği kodu belirtir. Kadın yine reddedince madalyayı minik Eggsy'ye verir. 
Yıllar geçer Eggsy büyür ancak özgüveni büyümemiştir. Annesi bir çete lideriyle birliktedir ve her gün dayak yemektedir. Eggsy ailesi için hiçbir şey yapamamaktadır. Kendini çok zayıf ve güçsüz hisseder.
Arkadaşlarıyla üvey babasının çetesindekilere bulaşır. Onların araçlarını kaçırır ve polisle başı belaya girer. Tek çıkar yol olarak boynundaki madalyayı görür ve telefonla arar. Hemen Harry onu hapisten çıkarır ve bir bira içmeye giderler. İşte ikisinin de kaderi o saatten sonra değişir.
Harry, bağımsız istihbarat servisindendir. Aslında o bir Kingsman beyefendisidir. Sıradan işleriyle uğraşırken kaynağı belirlenemeyen bir güç insanların kendilerini itlaf etmeleri için plan yapmıştır. Dünya nüfusu günden güne artmaktadır, zenginlerin ve soyluların yaşaması için gereksiz insanların topluca ölmeleri gerekir. Buna giden yolda teknolojiyi kullanır. Herkesin ücretsiz edinebileceği çip ile onların beynine girip tek tuşla yönlendirme yapabilecektir. Valentine bu işin başındadır, güzel paralimpik bacaklı Gazelle ise sağ koludur.
Harry Eggsy'yi hapisten ve başıbozuk serserilerden kurtarmakla kalmaz ona bir fırsat sunar. Servise yeni bir ajan alınacaktır ve dokuz aday vardır. Eggsy de onuncu olur. Ve onu zorlu günler beklemektedir. 
Bakalım bu serseri çocuk dünyayı kurtarıp babasını gururlandırabilecek midir?
Aksiyon filmi izlemek isteyenler için bire bir. Hem türüyle ve klişeleriyle dalga geçiyor hem de günümüz teknolojisinin imkanlarını sonuna kadar kullanıyor. Filmden çıkınca hangi kafada yazılmış bu senaryo diye kendi kendinize soruyorsunuz:))



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Gece Sahilde Tek Başına

Young Hee, Güney Kore'de ünlü bir aktristir. Yönetmenle yaşadığı bir ilişki sonucunda kalbi çok kırılır. Çünkü adam evlidir. Hamburg'a giden Young Hee, bir arkadaşının evinde kalır. Hem kalbinden aşkın izlerini silmeye çalışır hem de adamın gelip onu almasını bekler. Farklı bir ülkede her gün parkta yürüyüş yapar, yeni insanlarla tanışır ve biraz daha rahat davranmaya çalışır. Her ne kadar arkadaşı onun bir yemekte alkol alıp gevşemesinden hoşlanmasa da Young Hee o an canı ne isterse onu yapmaya kararlıdır. Ülkesine geri döndüğünde eski arkadaşlarını bulur ve onların değişimini gözlemler. Hala bekar olan erkekleri acımasızca eleştirir. Eski aşkının ne yaptığını merak etse de çok peşinde düşmez. Eninde sonunda hesaplaşacak kadar içinde biriktirdikleri vardır. Young Hee sadece sevilmek istediğini anlamıştır. O yüzden çevresindekilerle bu konuda rahatça tartışır. Arkadaşların onun zor zamanlarına destek olmak için seslerini çıkarmazlar. Young Hee sahilde uyuduğu bir gün es...

Balıkesir Şan Sineması

Balıkesir Şan Sineması'nın kapanacağını ve 4as market olarak açılacağını duydum veeee çok üzüldüm. İlk filmimi izlediğim yer olan Şan, benim için çok özeldir. 1994-1999 yılları arasında... İlk kez Batman'ı orada seyrettim ve sonraki 4 sene boyunca filmlerimi izlediğim tek yer oldu. Kısacası sinema nedir Şan'da öğrendim. Cumartesi ve pazar günleri hınca hınç dolu olurdu. Okuldan ve dersaneden kaçıp gittiğim tek yerdi. Ülkede sinema ve tiyatro salonları kapatılıyor yerlerine marketler ve avmler açılıyor. Köle gibi çalış, sanattan uzaklaş, para harca, daha çok kazanmak için çalış ve daha çok harca. Çark böyle dönecek artık. Anlayanlar anlamayanlara anlatsın.