Ana içeriğe atla

Boyhood - Richard Linklater

Boyhood 12 sene boyunca süren, Mason'un çocukluktan ergenliğe geçiş dönemini konu alıyor. Yönetmen sakince kamerasını bir köşeye koyup olan biteni 12 sene boyunca izlemiş gibi. 2 saat 45 dakika süren film ilk etapta izleyiciyi korkutabilir ama başlayınca akıp giden bir ritmi var. Anne rolünde izlediğimiz Patricia Arquette, filmin içinden yıldız gibi parlıyor. Bunun karşılığı olarak da geçtiğimiz hafta Oscar heykelciğini kucaklamış bulunuyor.
Berlin Film Festivali'nde En İyi Yönetmen ödülünü alan Richard Linklater, aynı zamanda filmin senaryosunu da yazmış.
Yönetmenin özgün bir işe imza atmış olması, sinemaya farklı bir bakış açısı getiriyor. Bazı belgeseller vardır, geçmişte çekilen biriktirilmiş görüntülerden oluşur. Boyhood da biraz onu andırıyor. Tabi kurmaca olduğu için bir belgesel ile karşılaştırılamaz. Naif tarzı ve anlatımı Mason'un büyümesine şahitmişiz gibi hissettiriyor. 
Anne babası boşanan Mason, her çocuk gibi kendinden büyük ablasıyla ara sıra kavga ediyor. Aslında hem annesi hem de babası onunda olması gerektiği kadar yakın ilişki kuruyor. Ne unutuluyor ne de şiddete maruz kalıyor. Annesinin üniversiteye geri dönmesi gerektiği için yaşadığı yerden ayrılıp arkadaşlarından koparılsa da sükunetini koruyor. Annesinin hocasıyla evlenmesi ilk başlarda onu etkilemese de sonra işler değişiyor. Oysa üvey babasının da Mason yaşlarında oğlu ve ablası yaşlarında kızının olması ve bu 4 çocuğun gerçekten iyi anlaşması "büyük mutlu bir aile" ihtimalini kuvvetlendiriyor. Ne yazık ki babanın alkol bağımlılığı ve anlamsız disipline etme çabaları bu aileyi de parçalıyor.
Mason biraz daha büyüyünce annesi yine yanlış bir tercih yapıp Irak'ta askerlik yapmış genç bir adamla evleniyor. Çocuklar her ne kadar annelerinin mutluluğu için alttan alsalar da üvey baba üveyliğini yapıyor.
Boyhood biraz Mason ve annesinin öyküsü, baba ve kız kardeş ikinci plana atılmış. Ethan Hawke'ın gençliğini tekrar beyazperdede görmemiz izleyiciyi biraz geçmişe götürüyor. İnsanın içinde garip bir his uyandıran Boyhood'a çok emek verilmiş. İyi seyirler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Gece Sahilde Tek Başına

Young Hee, Güney Kore'de ünlü bir aktristir. Yönetmenle yaşadığı bir ilişki sonucunda kalbi çok kırılır. Çünkü adam evlidir. Hamburg'a giden Young Hee, bir arkadaşının evinde kalır. Hem kalbinden aşkın izlerini silmeye çalışır hem de adamın gelip onu almasını bekler. Farklı bir ülkede her gün parkta yürüyüş yapar, yeni insanlarla tanışır ve biraz daha rahat davranmaya çalışır. Her ne kadar arkadaşı onun bir yemekte alkol alıp gevşemesinden hoşlanmasa da Young Hee o an canı ne isterse onu yapmaya kararlıdır. Ülkesine geri döndüğünde eski arkadaşlarını bulur ve onların değişimini gözlemler. Hala bekar olan erkekleri acımasızca eleştirir. Eski aşkının ne yaptığını merak etse de çok peşinde düşmez. Eninde sonunda hesaplaşacak kadar içinde biriktirdikleri vardır. Young Hee sadece sevilmek istediğini anlamıştır. O yüzden çevresindekilerle bu konuda rahatça tartışır. Arkadaşların onun zor zamanlarına destek olmak için seslerini çıkarmazlar. Young Hee sahilde uyuduğu bir gün es...

Balıkesir Şan Sineması

Balıkesir Şan Sineması'nın kapanacağını ve 4as market olarak açılacağını duydum veeee çok üzüldüm. İlk filmimi izlediğim yer olan Şan, benim için çok özeldir. 1994-1999 yılları arasında... İlk kez Batman'ı orada seyrettim ve sonraki 4 sene boyunca filmlerimi izlediğim tek yer oldu. Kısacası sinema nedir Şan'da öğrendim. Cumartesi ve pazar günleri hınca hınç dolu olurdu. Okuldan ve dersaneden kaçıp gittiğim tek yerdi. Ülkede sinema ve tiyatro salonları kapatılıyor yerlerine marketler ve avmler açılıyor. Köle gibi çalış, sanattan uzaklaş, para harca, daha çok kazanmak için çalış ve daha çok harca. Çark böyle dönecek artık. Anlayanlar anlamayanlara anlatsın.