Ana içeriğe atla

Leviathan


Leviathan; su canavarı ya da büyük balina demek. Ünlü İngiliz düşünürü Thomas Hobbes’un 1651 yılında yayımladığı eseri­nin adı.. Leviathan, yani Ejderha, toplum sözleşmesinden sonra ortaya çıkacak devletin birey karşısında güçlü olması gerektiğini göstermek amacıyla, Hobbes tarafından bilinçli olarak seçilmiş bir terimdir.
Dönüş ve Sürgün filmlerinin yönetmeni Andrey Zvyagintsev bir başyapıta daha imzasını atıyor. 
Nikolay Rusya'nın kuzeyinde küçük bir kasabada kendi elleriyle yaptığı evde ikinci karısı ve oğluyla yaşar. En büyük sıkıntıları evlerini elinden almak isteyen mafyavari belediye başkanı. Eski asker arkadaşı Dimitri bir avukat olarak Moskova'dan onu savunmak için gelir. Mahkemeyi kazanmak için belediye başkanının pis işlerini araştıran Dimitri, ondan bir miktar para alarak arkadaşını ve ailesini kurtarmak ister. Çünkü başkanın gücü adaleti ele geçirmiştir, Nikolay için pek çıkar yol kalmamıştır.
Nikolay'ın biraz sinirli ve gergin olması zaten aleyhine işleyen süreci hızlandırır, kısa bir süre gözaltına alındığında karısı arkadaşı Dimitri ile birlikte olur. Bu durumu arkadaşlarıyla gittiği bir piknikte öğrenen adam gözü dönmüş gibi ikisine saldırır ve karısını öldürmekle tehdit eder.
Avukat Dimitri belediye başkanının da hışmına uğrar. Apar topar şehri terk etmek zorunda kalır, aksi taktirde canından olacaktır. Yalnız kaldığını hisseden kadın ise hiçbir tepki vermeden ortadan kaybolur. Son gördüğü şey ise kocaman bir balinadır...
Karısının arkadaşına kaçtığını düşünen Nikolay ise kendini alkole verir. Ani bir haberle öldüğünü öğrenince ne yapacağını bilemez. Bela peşini bırakmamıştır, bu kez karısını öldürmek suçundan tutuklanır. Oğlu ise evde bir başına kalır.
Filmin girişindeki huzur veren deniz sahneleri sonunda yine aynı hissiyatı yaratıyor. Ancak bu kez adalet yerini bulmamış olduğu için izleyicinin canı biraz sıkkın oluyor. İyi Hristiyan kavramı; kiliseye giden, düzenli günah çıkaran ama kendi çıkarları için her şeyi yapabilen bir insan mıdır? sorusunu akla getiriyor. 
İktidarın gücü kaba kuvvetinden mi ibarettir? Yoksa adalet mülkün temeli midir?
İzleyici olarak biz de adalete ve temel değerlere inanmayıp suçlayacak bir insan buluyoruz. O da Nikolay... Gözünün önünde hem karısını hem evini kaybetti, üstüne üstlük suçsuz yere hapishaneye girdi. 15 yıl boyunca çocuğuyla ilgilenemeyecek ve orada unutulup gidecek. Bir erkeğin yapması gerekeni yapamadı... Belki baştan belediye başkanını öldürseydi en azından ailesini ve evini kurtarmış olacaktı diye düşünmeden edemiyoruz. Bu da değişen düzen anlayışına karşı değişen izleyici anlayışı.
Sessiz kalan zayıf, zorbalık yapan haklı mı? Belki bir gün Leviathan hepimize görünür. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...