Seyahat etmek yararlıdır, hayal gücünü geliştirir.
Geriye kalan her şey hüsran ve angaryadır.
Yolculuğumuz tümüyle hayalîdir. Gücünü buradan almaktadır.
Yaşamdan ölüme yol alır.
İnsanlar, hayvanlar, şehirler, olaylar birer hayal ürünüdür.
Bu bir romandır, yalnızca kurgusal bir hikâyedir.
Littré öyle söylüyor ve o hiç yanılmaz. Ayrıca o kadarını
herkes yapabilir.
Siz sadece gözlerinizi kapayın. O, yaşamın diğer
tarafındadır.
Louis-Ferdinand Céline
“Gecenin Sonuna Yolculuk”
Filmin başında müthiş bir doğumgünü partisi var. Herkes deli gibi eğleniyor... Özellikle kadınların ve erkeklerin koreografiyle karşılıklı dans etmesi izleyiciyi yerinden kaldırıp oynatmaya yönelik:)
Neden biz Roma'da böyle bir partiye gitmiyoruz diye kendi kendimize uzun bir süre soruyoruz. Doğumgünü çocuğu ise; Jep. Gazeteci-yazar, Roma gece hayatının temel taşlarından biri... Jep ilk romanının üstünden uzun yıllar geçmesine rağmen ikincisini yazamamasının sıkıntısını çekiyor. Aslında romana nereden nasıl başlayacağını, ne yazacağını da bilmiyor. Çünkü seyahat etmesi gerekiyor. Cüce editörü ona "kitabını yazman için sakin bir yere gitmen gerekiyor" dediğinde onun inzivaya çekilip roman yazma ihtimalini düşünüyorsunuz. Roma'ya genç yaşta gelen ve gece hayatına kendini kaptıran bir adam oradan uzaklaşabilir mi? HAYIR. Ama belki yapması gereken yolculuğa orada da çıkabilir.
Jep doğumgünü hediyesi olarak temizlikçisinden bir hediye alır. Şans getirdiği söyleyen bu küçük totem için "çok çirkin nasıl şans getirsin" der. Aslında şanslı bir adamdır, gözlem yeteneği vardır ve çevresinde bulunan insanlar tam karakterdir! Bir kadına takıntılı tiyatro yazarı, uyanık oyuncak imalatçısı, saplantılı evlada sahip anne, başarılı cüce editör, fantezi düşkünü komşuları ve Fellini filmlerini hatırlatan yan oyuncuları.
Bitmeyen güzel yemekler ve yeni insanlarla tanışılan ev partileri...
"Etrafımdaki insanlar bir bir ölüyor" diyen Jep doğru bir tespitte bulunuyor. Özellikle arkadaşının oğlunun tabutunu taşırken gözyaşlarına hakim olamıyor. Gece klübü işleten eski dostunu ziyarete giden Jep, adamın striptizci kızı ile tanışıyor. "Kızıma bir koca bul" önerisiyle kızı bir süre yanında gezdiriyor ta ki...
Yıllar önce aşk yaşayamadığı güzel kızın ölümü ile sarsılıyor. Jep yaşlarında bir adam onun kapısına gelip ağlıyor. "Karım sana aşıkmış günlüklerinde okudum". Ne yapacağını bilmeyen Jep neden o aşkı yaşayamadığını sorgulamaya başlıyor.
Ona misafirliğe gelen Aziz Maria'yı evinde ağırlıyor ve ondan duyduğu en önemli şey "fakirlik anlatılamaz yaşanır" cümlesi oluyor.
Ona misafirliğe gelen Aziz Maria'yı evinde ağırlıyor ve ondan duyduğu en önemli şey "fakirlik anlatılamaz yaşanır" cümlesi oluyor.
Jep'in kolezyumu gören muhteşem evi, içine istiflenmiş sayısız kitapları, evinin yakınındaki manastır, gizlice görmeye gittiği müze, koroları dinlediği tarihi mekanlar, izlediği performanslar ve şahit olduğu hayatlar...
Kıskanılacak yazar!
Paolo Sorrentino "Muhteşem Güzelliği" arayan bir yazarın çıktığı farklı yolculuğu bize anlatmış. İtalya'nın Oscar'a aday gösterilen filmi izlenmeye değer. Başroldeki Toni Sevillo ise büyük övgüyü hakediyor.
İyi seyirler.))
Özellikle yukarıdaki sahnede sanat experi bir adamın kızı ağlayarak kızgın bir şekilde boyalarla resim yapıyor. Amaç; eve gelen sosyete camiasını şaşırtmak. Arkadaşlarıyla oyun oynarken zorla gösteri yapması için dayak yiyiyor. Ramona, Jep'e kızın bunu yapmak istemediğini söylüyor endişeli bir şekilde ancak Jep kızın bu işle çok iyi para kazandığını savunuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder