Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Billions dizisinin setindeyken:))

Yaz sıcağında ekip çalışıyor:)) Dizi kar yağarken kışın izlenebiliyor.)) Üstte dizideki bir sahne, altta gerçek hayat:))

Brooklyn

Eilis, İrlanda'da annesi ve kız kardeşiyle yaşar. Orada ne istediği işi bulabilmiş ne de beyaz atlı prens ile tanışabilmiştir. Çalıştığı fırındaki kadının tutumu ve çevresindekilerin gelenekselci yaklaşımı onu doğduğu yerden soğutmuştur. Eilis, nasıl olsa annesine bakacak olan biri var diye evden ayrılmaya karar verir.  Pederin de yardımıyla Amerika biletini alır. Orada kalacak yeri ve işi hazırdır. Hepsi Brooklyn'dedir. Makyaj malzemeleri satan büyük bir mağazada satış sorumlusu olarak işe başlar. Vatan hasreti çektiği için suratı biraz asıktır. İşverenin ve pederin yardımıyla bunun üstesinden gelmeye çalışsa da karşısına çıkan İtalyan bir erkek onu mutlu edecektir. Kaldığı pansiyondaki kızlarla kilisenin düzenlediği bir eğlenceye katılır. Tony ile dans eden Eilis günden güne onunla yakınlaşır. Haftanın bazı akşamları gideceği muhasebe okuluna başlar. İş hayatında daha bir girişken olmuştur. Ayrıca sevgilisinin olması arkadaşlarının gözünde yükselmesini sağlar. Zaman s...

Trumbo

Dalton Trumbo Hollywood'un en çok iş yapan senaristlerindendir. 1947'li yıllarda siyasi duruşu yüzünden arkadaşlarıyla birlikte mahkemeye çıkarılır. Komünizmi savunduğu için kara listeye alınmıştır.  Hollywood'daki 10 tehlikeli kişi arasına girer. Diğerlerine göre; komünistler devleti içten çökerteceklerdir bir an önce onları temizlemek gerekir. Dolayısıyla Trumbo gece gündüz sinema için yazan bir adam iken bir anda siyasi şöhretiyle tanınmaya başlar. Fırsattan istifade bazı güçler onu sektörden uzaklaştırmak için harekete geçer. Mahkemeyi aşağılayan Trumbo aynı zamanda hapse mahkum edilir. Orada da kendine bir daktilo bulur. Senaryo yazamasa da en azından arşivi düzenlemektedir. Karısı ve 3 çocuğu geri döndüğünde evlerinde onu beklemektedir. Maddi imkansızlıklar yüzünden çiftlik evi satışa çıkarılır ve milliyetçilerin oturduğu bir mahalleye taşınmak zorunda kalırlar. Günden güne büyüyen çocuklarının duygularını, karısının evi ayakta tutmak için verdiği mücadeleyi bir...

Suffragette

Maud, çamaşırcı olan annesinin yanında mesleği öğrenmiştir ve yıllardır aynı yerde çalışmaktadır. Annesini erken yaşta kaybetmiştir, evli ve bir çocuk annesidir. Bir gün iş arkadaşı Violet'in kadın hakları savunucusu olduğunu farkeder. Ona destek olmak istese de önceleri çekinir. Çünkü kaybetmek istemediği bir işi ve bozmak istemediği bir yuvası vardır. Violet'in belediye meclisi önünde konuşacağı gün dayak yemiş olması yüzünden iş oraya dinleyici olarak gelen Maud'a düşer. Etkileyici bir konuşma yaptığı kabul edilse de istekleri reddedilir. Ve polisten şiddet görerek gözaltına alınırlar. Maud, artık polis tarafından da mimlenmiş biridir.  Hatta peşinde bir dedektif bile vardır. Erkeklerin kadınlara yaptıklarını görüp bir de ünlü direnişçi Pankhurst'u dinleyince içindeki gücü keşfeder. Günden güne kendini kadınların oy hakkı için savaşmaya adar. Önce ailesi ona sırt çevirir sonra iş yerinden kovulur. Hatta kocası çocuğunu evlatlık bile verir. Maud, evsiz ve işsi...

Spotlight

Spotlight'ın "Yılın En İyi Filmi" olabileceğini savunan birkaç yazı okuduktan sonra merakla filmi izlemeye karar verdim. Sevdiğim oyuncuların biraraya geldiği film, Boston Globe gazetesinin bir araştırmasını konu alıyor. Daha doğrusu gazetenin içinde Spotlight adında bir birim mevcuttur, kendi konularını seçen ve onu uzun süre araştıran sağlam gazetecilerden oluşmaktadır. Sonuca ulaşınca da yazı dizisi olarak Boston Globe'da yayınlanmaktadır. Her yazdıkları ses getiren ekip bu sefer eski bir dosyayı açacaktır. Gazetenin başına getirilen Marty, Katolik Kilisesi'nde rahiplerin çocukları taciz etme olayının üstüne gidilmesini ister. Ekip ise ellerindeki başka bir dosyayı bırakarak yeni araştırmalarına yönelirler. Marty, Yahudi olduğu için dışarıdan bir göz olarak tacizci rahiplerin peşine düşülmesini ister. Ancak onları zorlu bir yolculuk beklemektedir. Daha önce kapatılmış davaların kararlarına ulaşmak son derece zordur. Onların halka açılması için Mike amansı...

Love-Gaspar Noe

"Dönüş Yok" filmi ülkemizde vizyona girdiğinde çok ses getirmişti. Gaspar Noe adı pek hatırlanmasa da Monica Bellucci'nin tecavüz sahnesi herkes tarafından izlenmiş hafızalara kazınmıştı. Hem sert hem de rahatsız edici bir film olan "Dönüş Yok", özellikle kurgusu açısından izleyiciyi ters yüz etmekteydi. Yönetmen tüm cesaretiyle, titreyen bir kamerayla yaşanan travmayı anlatmıştı. Yine bir çift ve bir eski sevgili vardı.  "Love" filmi adından anlaşılacağı gibi bir aşk öyküsünü anlatıyor ama Gaspar Noe'nin kamerasından... Murphy, sinema okurken sanat öğrencisi Elektra ile tanışır ve ikisi birlikte olurlar. Bunun aşk olacağını daha sonra anlayacakları bir ilişki ortaya çıkar. Üstelik başrolde şehvet vardır. Klasik Noe planları devreye girer, iç gıcıklayan durumlar, tahrik edici mekanlar ve sevişen insanlar...  Murphy kanunları gibi bazı şeyler ters gitmektedir. Evli, mutlu ve çocuklu olması gereken adamın kafasında başka bir şey vardır. Elekt...

The Lobster-Yorgos Lanthimos

"The Lobster" alışılmış filmlerin biraz dışında kalıyor. Yakın gelecekte olabilecek bir distopya öyküsünü Yunanlı yönetmen Yorgos Lanthimos anlatıyor. İzlemeden önce tek bildiğim başrolünde Colin Farrell'in oynamış olduğuydu. Bol ödül aldığını da arkadaşlarımdan duymuştum.  Şehir kurallarına göre bekar insanlar tutuklanmaktadır. Eğer partnerleri yoksa uzaktaki bir otele gönderilirler ve 45 gün süreleri vardır. Orada kendileriyle aynı bir özelliğe sahip eş bulmaları gerekir. Yaşam sürelerini uzatmak için ormanda bekar avına çıkarlar. Eğer bir bekar öldürürlerse otelde fazladan bir gece kalma şansı yakalarlar.  Eş buldukları taktirde deneme süresinde birlikte yaşarlar sonra yatta bir süre daha kalıp şehre geri gönderilirler, aralarında sorun çıkarsa onlara bir de çocuk verilir. Bunların hiçbirini başaramazlarsa istedikleri bir hayvana dönüşeceklerdir. Sonsuza kadar. David'in yolu da otele düşer. Yanında köpeğe dönüşmüş kardeşi vardır. O da başaramazsa denizi ç...

Joy-David O. Russell

Joy, küçükken hayalperestliğiyle bilinen çocuktur. Üvey ablası Peggy'nin suratsızlığı, annesinin pembe dizi takıntısı, babasının sürekli evi terketmesi onun canını sıksa da yarattığı farklı dünyayı bozmak istemez. Hatta ailesini her türlü kusurlarına rağmen sevmeye devam eder. Bu sırada en büyük destekçisi büyükanne Mimi'dir. Ona hayallerinden vazgeçmemesini o ailenin kaderini değiştireceğini söyleyen Mimi, farkında olmadan Joy'a büyük bir azim vermiştir.  Küçükken bir köpek tasması yaratır ve babası maliyetli olacak diye onun patentini almaz. Oysa bir başkası bulduğu tasmayla çoktan zengin olmuştur. Joy yine aklındakilere ulaşamaz, ailesi ona hep engel teşkil eder. Havalimanında çalışmakta olan Joy, 2 de çocuk sahibidir, boşandığı şarkıcı kocası ise hala evinin bodrumunda yaşar. Babası Rudy de geri gelince Joy para kazanacak bir iş bulmaya karar verir. Yani kendi işini yapacaktır. Yeterli parası olmadığı için kendine yatırımcı bulmak zorundadır. Bu maddi desteği ba...

The Hateful Eight-Quentin Tarantino

Tarantino'nun 8. filmi geçen hafta Türkiye'de vizyona girdi. Kanlı bir western olan film, aynı zamanda karlı bir yerde geçiyor:) John, azılı bir katil olan Daisy'yi şehre götürmek için yola çıkmıştır. Kar fırtınası onları yakalamak üzeredir. Yolda karşısına Marquis çıkar. Birkaç kanun kaçağını adalete teslim edip azıcık bir para kazanma peşindedir. Yanındaki ölüleriyle birlikte arabaya binmek ister. İkisi aslında 8 ay kadar önce oturup birlikte yemek yemişlerdir. Yine de birbirlerine güvenemezler. John, Abraham Lincoln'un Marquis'e yazdığı mektubu tekrar görmek ister. Bu pazarlık sonrasında onu aracına alır. İkide bir lafa giren Daisy ise sürekli John'dan dayak yer. Onun 10 bin $ etmesi Marquis için çekici bir durumdur. Yani yanındaki ölüleri taşımaktansa bir kadını taşımak daha mantıklıdır, üstelik daha fazla değeri vardır. Ancak bunun iyi bir fikir olduğunu gören John onunla anlaşma yapar. Yol üstünde bir başkasına daha denk gelirler. Önce John ikisi...

Dheepan

Başka sinema kapsamında gösterilen bir film de Dheepan... Sri Lanka'daki iç savaştan kaçmaya çalışan bir asker çözümü ölmüş birinin yerine geçmekte bulur. Dheepan ismindeki bu kişiyi birçok kez işkence gören bir gazeteci olarak tanımlar ve pasaportları kullanabilmesi için bir eşe ve bir çocuğa ihtiyacı vardır. Aslında kendisi 'Tamil Kaplanları'yla savaşan tüm ailesini kaybeden biridir. Pasaporttaki fotoğrafa benzer bir eş bulunur ve sıra 9 yaşlarındaki çocuğu bulmaya gelmiştir. Kampta sahipsiz kız çocuğu arayan Yalini, İllayaal'ı bulunca ailenin son ferdi tamamlanmış olur. Hepsi Fransa'ya gitmek için yola çıkarlar.  Birbirlerini hiç tanımayan bu 3 kişi yeni bir hayata başlar. Paris sokaklarında gecenin bir vakti ışıklı oyuncaklar satmaya çalışan Dheepan, karın tokluğuna yaşamaya çalışan diğerleri... Paris dışında bir toplu konuta yerleştirilen aile, orada kaçtıkları savaşın başka bir halini yaşayacaklarından habersizdir. Dheepan, kapıcı olarak birkaç bloğa ...

Börek Storyboard

"Kürt Böreği" isimli kısa metraj filmimin örnek storyboard çalışması.