Ana içeriğe atla

Wanda Dijital "Nefes Alsın Yeter!"


"Kadına Şiddete Hayır" kampanyaları eskiden beri bana pek samimiyetsiz gelir. Keza bunun için kurulmuş derneklerin bile bundan nemalandığını düşünürüm. Yok "Kadına kalkan eller kırılsın" yok "Kadına şiddet uygulayan erkek değildir" yazıları... Haa bir de mora boyanmış suratlarla ağlak duran ünlülerimiz "kadına şiddete dur demek" için bir olurlar!!! Belki bir vakıftan, belki de devletten ödenek alarak bu işlerle alakası olmayan tipler sırf ünlü görsün, ortamlarda adı duyulsun diye kolları sıvarlar. Sorsan o tiplerde evde kadın döverler. Yıldızlarımızın da "sosyal sorumluluk" adı altında bu tiplere kendini kullandırıp etrafa karşı da ününü arttırırlar. 
Wanda Dijital'in 5 Aralık tarihinde dikkat çekmek için sunduğu görsel üstte... Afişte "Nefes Alsın Yeter" yazıyor, seksi üstsüz bir kadın yatakta yatıyor ancak kafasından vurulduğu için nefes alamıyor. Buraya kadar anladık da biraz ters olmuş. Tüm twitter camiası ajansa yüklenmiş. Bundan sonrası daha bomba, görselin stok fotoğraflardan alındığı ortaya çıkarıldı. Genelde böyle çalışır camia zaten 3-4 dolar verir ya da bir siteye üyeliği vardır oradan aradığı fotoyu alır. Aslında yaratıcı ekip, yatakta bir kadın yatsın üstü çıbıldak olsun diye beyin fırtınası yapmaz. Stajerler sabaha kadar fotoğraf arar, bulunanların üstünden gidilir. Yani fikir üretilmez, daha önce üretilen değerlendirilir. (Ne müşteri ne de halk hazır böyle bir şeye, hazır olsa da yaratıcılık kavramı elimizde yok).
Neyse stoktan çekilen fotoğrafta 3-5 değişiklik yapılmış. Neticede "fotoğraf projesi" yapan alakasız tipler gibi yapmazlar:))) İşi bildikleri için! Göğüs büyütülmüş, popo da kocamanlaşmış, bir iki yazı ve kan eklenmiş hooop sosyal medyaya iş atılmış. İnsanlar kızmış haliyle bir kadın böyle mi tasvir edilir, siz sapık mısınız diye bir sürü yazmışlar da yazmışlar. İnsanlar başörtülü, bol etekli hizmetçi kadın dayak yer sanıyor tabi algıyı değiştirmemişler. Oysa sosyetede de dayak yiyen var! Bu yataktaki kadın hayatta vurulmaz zaten! Ajans bir akepeli edasıyla twitterda onları eleştirenleri hemen bir yetkiliye şikayet edip hesapları kapatmış. Çok üzücü!!! Bu adamlar zaten kızgın ajansı basmaları an meselesi.))Ben olsam korkardım!
Tabii ajans özür yayınlamış "Yanlış anlaşılmalardan dolayı özür diliyor" yaptıkları şeye istinaden değil. Siz salaklar yanlış anladınız, biz sizin yerinize özür dileriz gibi. Başarılı bir politika dili, ama bu twitterda kızanlar okumuş etmişler anlıyorlar amaçlarını, hiçbir şeyi de yemezler. Ajanstaki stresi görmek isterdim bir reklam düşünürken bile yaşamamışlardır eminim.
Asıl sorunuma gelince yapılan bir işin arkasında durup savunamama yeteneksizliğidir. Reklamcıyım diye ortada gezen züppelere işlerini eleştirsen kuyruğunu sıkıştırarak kaçarlar, bi Hulusi var gerçi havlamadan ısıran:))
Ajans adını değiştirsin bende "Panda Dijital" olabilir "Manda" da olsa fena olmaz:))) Anca öyle sıyırtırlar.
Kadına şiddet konusunda ise; sana vurana sende vuracan!




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...