Ana içeriğe atla

Tengo Ganas De Ti - Sensiz Olmaz


"Sensiz Olmaz" filmi 2 sene önce çekilen ve ülkemizde -nedense- geçen cuma vizyona giren bir İspanyol filmi. Avrupa'dan 2 sene gerideyiz sanki... Ya da "biz bu filmi nasıl kaçırdık, halkla hemen buluşturmalıyız" diyen dağıtımcının işgüzarlığı.
Film, birkaç yıl önce İngiltere'ye giden Hache'nin geri dönüşüyle başlıyor. Tüm arkadaşlarına "Merhaba" diyen genç delibozuk bir kızın karşısına çıkmasıyla aklı karışıyor. Gin istediğini yapan çılgın ve güzel biridir. Hache aradığı aşkı Gin'de buluyor. Ancak geçmişte bir de unutulamayan yaşanmışlık var.
Hache Babi ile güzel bir ilişki yaşarken şiddet işin içine giriyor ve ayrılıyorlar. Kendini affedemeyen başrol oyuncumuz çareyi herşeyi bırakıp gitmekte buluyor. Geri döndüğünde ise hiçbir şey aynı değil. Aslında aynı gibi. Senarist ve yönetmenin eksik anlatımı bu noktada devreye giriyor.
Güzel bir konu ancak dramatik temeli sağlam değil. Yan öykülerin de vurucu olması için ellerinden geleni yapmışlar maalesef olmamış. Yavaş yavaş gizli kalan noktaları ortaya çıkararak merak unsurunu tetiklemeye çalışmışlar. Ama izleyici zaten bu durumu tahmin ediyor. Gizli kalan nokta tam olarak da açığa çıkamıyor. Yani izleyici en sonunda "gel kardeşim ekrana direk söyle neden İngiltere'ye kaçtın" diye isyan edebiliyor.
Dövüş sanatlarında usta olan kız neden ona tecavüze yeltenenleri haklamıyor?
Babası show dünyasının piri olan jönümüz neden televizyon programında basit bir asistanlık işine giriyor?
Gin neden Hache'nin peşinde sürekli onun fotoğraflarını çekiyor?
Kameranın gösterdiği şeylerin anlamı nedir? Mesela üst geçitteki silinmiş yazı???
En anlamlı sahne ise Babi'nin annesinin aldatıldığını hissettiği ve evlilik yıldönümündeki masada kocasının ona aldığı "Damdaki Kemancı" CDsiyle bunu ıspat ettiği andı.))
Benim asıl amacım Spider Man 2'yi izlemekti geciktiğim için bir İspanyol filmine her zaman güvenirim mantığından yola çıktım ama yanıldım.
Buz gibi soğuk sinema salonunda 2 saatimi harcadım. Ama kötü filmin nasıl kıyısından dönülür onu anlamış oldum. Önce senaryo, masabaşında çözüm...
Oyuncuların hakkını vermek lazım. Hepsi oldukça yetenekli ve rollerinin hakkını vermişler. Görüntüler de yerli yerinde. Bu öğelerin tam olmasına rağmen film kurtarılamamış. 
Yaşasın bağımsız İspanyol Sineması. Buradan sinema desteğinde kısıtlamaya giden İspanyol yetkililere sesleniyorum: Bırakın İspanyol Sineması üretime geçsin yoksa bu tür filmlerle geriye düşmeniz an meselesi!



Yorumlar

Adsız dedi ki…
Yorumunuzun bir kısmına katılmıyorum. Zaten fransız ve Ispanyol filmleri genel olarak eksik duygusal yönden ama İspanyollar yine de fransızlar kadar vahim durumda degil. Filmi ilk filmle arka arkaya bir yıl once kadar izledim ve gayet beğendim. Bunun nedeni İspanyolların kültür olarak bıze amerıkanlardan yakın olması olabileceğini düşünüyorum .

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...