Ana içeriğe atla

Hrant İçin Adalet İçin

ÖLDÜRÜLEN GAZETECİLER

Bu listenin uzamaması gerek!

GAZETECİ/KURUM ÖLÜM TARİHİ VE YERİ
Hasan Fehmi Bey / Serbesti
İstanbul 6 Nisan 1909
Ahmet Samim / Sada-yı Millet
İstanbul 19 Temmuz 1910
Zeki Bey / Şehrah
İstanbul 10 Temmuz 1911
Şair Hüseyin Kami / Alemdar
Konya 1912 veya 1914
Hasan Tahsin (Osman Nevres) / Hukuk-u Beşer
İzmir 15 Mayıs 1919
Silahçı Tahsin / Silah ve Bomba
İstanbul 27 temmuz 1914
İştirakçi Hilmi / iştirak,Medeniyet
İstanbul 1922
Ali Kemal / Peyam-ı Sabah
İzmit 1922
Hikmet Şevket
1930
Sabahattin Ali / Marko Paşa
Edirne 1948
Adem Yavuz / Anka Ajansı
Kıbrıs 27 Ağustos 1974
Ali İhsan Özgür / Politika
İstanbul 21 Kasım 1978
Cengiz Polatkan / Hafta Sonu
Ankara 1 Aralık 1978
Abdi İpekçi / Milliyet
İstanbul 1 Şubat 1979
İlhan Darendelioğlu / Ortadoğu
İstanbul 19 Kasım 1979
İsmail Gerçeksöz / Ortadoğu
İstanbul 4 Nisan 1980
Ümit Kaftancıoğlu / TRT
İstanbul 11 Nisan 1980
Muzaffer Fevzioğlu / Hizmet
Trabzon 15 Nisan 1980
Recai Ünal / Demokrat
İstanbul 22 Temmuz 1980
Mevlüt Işıt / Türkiye
Ankara 1 Haziran 1988
Seracettin Müftüoğlu / Hürriyet
Nusaybin 29 Haziran 1989
Sami Başaran / Gazete
İstanbul 7 Kasım 1989
Kamil Başaran / Gazete
İstanbul 7 Kasım 1989
Çetin Emeç / Hürriyet
İstanbul 7 Mart 1990
Turan Dursun / İkibine Doğru ve
Yüzyıl Dergileri
İstanbul 4 Eylül 1990
Gündüz Etil
1991
Mehmet Sait Erten / Azadi
Denk Diyarbakır 1992
Halit Güngen / İkibine Doğru
Diyarbakır 18 Şubat1992
Cengiz Altun / Yeni Ülke
Batman 25 Şubat 1992
İzzet Kezer / Sabah
Cizre 23 Mart 1992
Bülent Ülkü / Körfeze Bakış
Bursa 1 Nisan 1992
Mecit Akgün / Yeni Ülke
Nusaybin 2 Haziran 1992
Hafız Akdemir / Özgür Gündem
Diyarbakır 8 haziran 1992
Çetin Ababay / Özgür Halk
Batman 29 Temmuz 1992
Yahya Orhan / Özgür Gündem
Ceylanpınar 9 Ağustos 1992
Hüseyin Deniz / Özgür Gündem
Ceylanpınar 9 Ağustos 1992
Musa Anter / Özgür Gündem Diyarbakır 20 Eylül 1992
Yaşar Aktay / Serbest
Hani 9 Kasım 1992
Hatip Kapçak / Serbest
Mazıdağı 18 Kasım 1992
Namık Tarancı / Gerçek
Diyarbakır 20 Kasım 1992
Uğur Mumcu / Cumhuriyet
Ankara 24 Ocak 1993
Kemal Kılıç / Yeni Ülke
Şanlıurfa 18 şubat 1993
Mehmet İhsan Karakuş
Silvan 13 Mart 1993
Ercan Gürel / HHA
20 Mayıs 1993
İhsan Uygur / Sabah
İstanbul 6 Temmuz 1993
Rıza Güneşer / Halkın Gücü
14 Temmuz 1993
Ferhat Tepe / Özgür Gündem
Bitlis 28 Temmuz 1993
Muzaffer Akkuş / Milliyet
20 Eylül 1993
Nazım Babaoğlu / Gündem
12 Mart 1994
Erol Akgün / Devrimci Çözüm
1994
Seyfettin Tepe / Yeni politika
28 Ağustos 1995
Metin Göktepe / Evrensel
İstanbul 8 Ocak 1996
Kutlu Adalı / Yeni Düzen Kıbrıs 8 Temmuz 1996
Selahattin Turgay Daloğlu İstanbul 9 Eylül 1996
Reşat Aydın / AA, TRT 20 Haziran 1997
Ayşe Sağlam Derince
3 Eylül 1997
Abdullah Doğan / Candan Fm
Konya 13 Temmuz 1997
Ünal Mesutoğlu / TRT Manisa
8 Kasım 1997
Mehmet Topaloğlu / Kurtuluş
Adana 1998
Ahmet Taner Kışlalı / Cumhuriyet
Ankara 21 Ekim 1999
Hrant Dink / Agos
İstanbul 19 Ocak 2007
İsmail Cihan Hayırsevener
Bandırma 19 Aralık 2009




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...