Ana içeriğe atla

"Kor" Zeki Demirkubuz


Başka Sinema kapsamında Salı gecesi 21.15 seansına "Kor" filmi için biletimi aldım. Hava yağmurlu ve soğuktu. Zeki Demirkubuz filmi izlemenin tam zamanıydı. Rexx Sineması'dan Salon 1'de film gösteriliyormuş. İçimden o kadar büyük salon nasılsa dolmayacak neden daha küçük bir yer seçmemişler diye düşünürken bir önceki seanstan çıkanlar beni şaşırttı. Durgunlukları değil sayıları şaşırttı. Yaklaşık 40 kişi salondan çıktı. Yerime oturdum ve salona gelenleri saymaya başladım. Bir 40 kişi daha 9 seansına gelmişti. Şok içinde filmi izlemeye başladım.
Demirkubuz'un son filmi "Bulantı" açıkçası beni çok memnun etmemişti. Yönetmenin ısrarla kendi oynaması beni filmden uzaklaştırmıştı. Zaten hem oynamak hem de yönetmek biraz anlamsız kaçıyordu. Neticede ikisi farklı işler ve farklı zamanlarda yapılmalı diye düşünüyorum. Filmdeki kısır döngü de biraz izleyiciyi sıkmıştı. Oysa Demirkubuz filmleri her ne kadar kasvetli olursa olsun izlemesi zor değildi. En azından bazıları için.
"Kor" un 145 dakika olması "Bir aldatma öyküsü ne kadar uzayabilir?" diye düşündürmüyor değil. Nuri Bilge Ceylan'dan hatırladığımız "Üç Maymun"un konusuna benzetenler olabilir. Duyumlarıma göre; Demirkubuz çekmek istediği aldatma öyküsünü yıllar önce Nuri'ye anlatır ve ardından filmi çekilmiş halde bulur. "Ya sabır" diyerek bir şey yapmaz. Ya da ne yaptığı bilinmiyor.)) Bunun üzerine usta bir süre sonra farklı bir şekilde bu konuyu işler. (Nuri Bilge Ceylan'ın o zamanlar konu sıkıntısı çektiği bilinen bir durumdu, hatta Ercan Kesal ile yollarının kesişmesi de yararına olmuştur).
Bence "Kor" seyirciye çok iyi anlatılmış bir film. Oyuncuların ne hissettiği ve düşündüğünü doğal bir şekilde canlandırıyor. Düzgün Türkçeleri de Demirkubuz filmlerinin vazgeçilmezi. (Ne yazık ki gecekondu güzelleri o kadar felsefik konuşmuyor.) Belki de film diyalogsuz olarak çekilse daha başarılı olabilir.
Emine oğlu ile küçük bir mahallede yaşar. Kocası şeytana uyup Romanya'ya gitmiştir. Ne zaman geri döneceğini bilemez. Ele güne karşı da durumu açık etmez. Ancak oğlunun hastalığı yüzünden eski patronu Ziya Bey ile yolları kesişir. Zengin işadamı yardım amaçlı kalbi delik çocuğu ameliyat ettirir ve eskiden beri aşık olduğu Emine'nin kalbini çalar. Emine aniden gelen kocası Cemal'e bir şey belli etmez. Cemal oğlunun ameliyatını öğrenir. Asıl kafayı kırdığı durum karısına yardım edenin Ziya olmasıdır. Ziya'nın, Emine'ye yıllardır aşık olduğunu hissetmektedir. Aslında tüm film Cemal haklı yere şüphelense de hem karısı hem Ziya o kadar sakince olayı örterler ki adam açık bulmakta zorlanır. Ama içindeki ses ona doğruyu söyler.
Cemal o sesi bastırmak için şiddete başvurur ve karısını döver hatta kendi kafasını da duvarlara vurur. Ziya ve Emine birbirine iyice abayı yakmıştır. Birkaç birliktelikten sonra aralarında hala duvarlar olsa da Ziya karısına gerçeği anlatır ve boşanmaya karar verir. Emine o kadar cesur değildir. Çünkü Ziya onu kendine yaklaştırmış yeni kurduğu işte Cemal'e sorumluluk yüklemiştir. Emine cesur olduğunda Ziya kendini geri çeker ve karı kocayı birbirine bağlamaya çalışır. 
Hazin son kaçınılmazdır. Ziya ölünce Emine de ölmek ister. Cemal bir an onu hastaneye götürmekte tereddüt etse de neticede karısıdır ve aralarındaki engel de ortadan kalmıştır. 
Oyuncu seçimi çok başarılı. Aslıhan Gürbüz, Emine'ye bakışlarıyla hayat verirken, Caner Cindoruk da Cemal için 'olanları biliyorum ama...' diye oynuyor. Taner Birsel ise hafif bir ikiyüzlülükle aynı zamanda Emine'ye aşık işadamının hakkını veriyor. Kahvedeki karakteri oynayan Çağlar Çorumlu ise sürekli Cemal'e açık saçık şeyler sorup Romanya anılarını anlattırmaya çalışıyor. Bir nebze Cemal'in kafasını dağıtıyor ve sonra toplayıp harekete geçmesini sağlıyor.
Demirkubuz sinemasını özleyenlere iyi seyirler.))

Notlar:
-Gıcırdayan kapılar:))
-Cemal'in banyodan çıktıktan sonra havluyla karısının yakınına gitmesi ve sırtını kurulamasını beklemesi. Çok iç burkan bir an.
-Televizyondaki haberlerde karısını öldüren bir adamın ifadesinin anlatılması ve Cemal'in aklına düşmesi.
-Emine'nin sevildiğini hissetmek için Ziya'ya kendisi hakkında sorular sorması.
-Aslında Kor filminde de tüm karakterler üç maymunu oynuyor. Kimse direkt olarak bir şey söylemiyor ve yaşananlar açık edilmiyor. Selahattin'in bazı soruları dışında.
-Emine'nin karnındaki çocuk kimden? 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...