Ana içeriğe atla

The Revenant-Alejandro González Iñárritu


"The Revenant" filminin yönetmeni Alejandro Gonzalez Inarritu, başrolde ise Leonardo Di Caprio var. Michael Punke'ın "The Revenant: A Novel Of Revenge" adlı kitabından sinemaya uyarlanmış. Biraz filmden bahsetmek gerekirse; 1823 yıllarının Amerikası nasıldı sorusunun cevabı kafamızda canlanıyor. Bakir, ıssız ve tekinsiz. Fransız birlikleri, Kızılderililer, İngilizler, ve diğerleri... 
Hugh Glass, bir şirket için avcı olarak çalışmaktadır. Yabani hayvanları kürkleri için avlayan bir grupla birlikteyken Kızılderililer tarafından ani baskın yerler. O sırada Glass, Kızılderili oğluyla birlikte bir geyiğin peşindedir. Ve silah seslerini duyunca hemen harekete geçer. Tek çare ölen arkadaşlarını orada bırakıp kurtarabildikleri kürklerle kaçmaktır. 
Glass'ın önderliğinde yolculuklarına devam ederler. Deniz yoluyla gitmek tehlikeli olduğu için karaya çıkarlar. Burada kürkleri saklar ve en yakın kampa gitmeye karar verirler. Ancak beklenmedik bir olay olur. Ormanda gezinen Glass ayı yavrularına silahını doğrultmuşken anne ayı tarafından saldırıya uğrar. Hem de öyle darbeler alır ki her an öldüğünü düşünürüz. (Çok gerçekçi bir sahne özellikle ayının nefesinin kameranın buğulanmasına neden olduğu an:) Mücadele sonunda ayıyı da öldürür. Ancak kendisi yaşamın kıyısındadır. 
Glass'ı taşıyanlar canından bezmiştir ve yüzbaşı onu refakatçi 3 kişiyle ormanda bırakıp yola devam etme emri verir. Glass'ın oğlu Hawk da onların arasındadır. Açgözlü Fitzgerald alacağı 300 Doların peşindedir ve orada daha fazla beklemeye niyeti yoktur. Glass'ın oğlunu öldürür ve diğer refakatçi çocuğu da kandırarak onu tek başına ölüme terkeder. Gözü önünde öldürülen oğlu için intikam almaya karar veren Glass, kendini toplar ve zorlu bir yolculuğa çıkar.
Zaman zaman yakılan köyü, öldürülen karısı gözünün önüne gelir. Eskiden ölmekten korkarken oğlunu da kaybedince gözü kara birine döner. Tek amacı adaletin yerine gelmesidir.
Di Caprio'nun dediğine göre filmin çekimleri tam 9 ay sürmüş ve zaman zaman aşırı kar yağışı nedeniyle sete ara vermek zorunda kalmışlar. Ancak ışık ve çerçeveleme görülmeye değer. Hatta oranın bir cehennem olduğunu bile söyleyenler var. İzlerken de insanın içini soğutan bir film olmasının sebebi bu olabilir:)
İyi seyirler:))

Yorumlar

Hala izleyemedim!!!! :(

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...