Ana içeriğe atla

Sicario-Denis Villeneuve


FBI ajanı olarak çalışan Kate, Arizona'daki rehine krizini çözmek için bir eve baskın düzenler. Ortağı Reggie ile bir çatışmaya girerler ve tesadüfen evdeki duvarlara saklanmış bir sürü ceset bulurlar. Ardından 2 polisin ölümüyle sonuçlanan bir patlama yaşanır. Bıçak kemiğe dayanmıştır. Uyuşturucu kartelleri Amerika'da cirit atmakta ve izlerini kaybettirmektedirler. 
Kate ne yapabileceğini düşünürken üst düzey görevliler toplanmıştır. Savunma Bakanlığı'ndan Matt ile tanışır ve El Paso'ya gidip sorunu kökünden halledebilecekleri bir operasyona katılma görevi teklif edilir. Kate gözü kapalı görevi kabul eder ve uçağa biner. Orada Alejandro'yu görür, kendini savcı olarak tanıtan adamda içine sinmeyen bir şeyler vardır. Uçak El Paso yerine Meksika'daki Juarez'e inince Kate 'Nasıl bir işe girdim?' diye düşünmeye başlar.
Matt ve Alejandro ne yaparsa onların peşinde sesini çıkarmadan gezmek Kate'in canını sıkar. Ancak hamle yapmaya çalıştığında da sert tepkilerle karşılaşır. Sınır dışında illegal işler yapmak Kate'in içine sinmez ve derinlere inip kurcalamaya başlar. 
Reggie ve Kate bir akşam barda içip kafa dağıtmaya karar verirler. Reggie eski bir arkadaşını görür ve sohbete devam ederler. Adam Kate ile ilgilenir ikisi başbaşa kalınca yakınlaşırlar. Adam aslında Kate'i yok etmek için gönderilmiştir. Alejandro gelir ve onu kurtarır. 
Uyuşturucu geçişinin sağlandığı tünellerin temizlenmesi için operasyonu düzenlenir. Kate orada görmemesi gereken bir şeyi görür. Alejandro tünelin sonunda uyuşturucu yüklü bir polis aracına binip oradan uzaklaşır. Amacı barona ulaşmaktır. Polis aracıyla uydudan takip edilen bir aracı yakalar. Baronun evine girer ve tüm ailesiyle birlikte onu öldürür. Aslında Alejandro Colombia'nın uyuşturucu baronudur. Karısını ve kızını öldürenlerden intikam almak için gelmiştir. 
Kate bunu öğrenir ancak çok çaresizdir. Silah zoruyla resmi belgeleri imzalar ve Alejandro'ya tek bir hamle bile yapamaz. Adalet sisteminin nasıl işlediğini gören idealist polis bunu nasıl sindireceğini bilememektedir. Alejandro ise istediğine Amerika desteğiyle kavuşmuştur. 
Meksikalı polis aynı zamanda uyuşturucu taşıyıcısıdır. Futbol oynamayı seven oğlu onu her sabah uyandırır ve babasının onu izlemesini ister. Birlikte kahvaltı yaparlar. Alejandro'nun aracına bindiği zaman polis "Bir oğlum var" der ve Alejandro da ona "Bütün bunları ailen için yaptığını söyleme" der. Paralelde gördüğümüz polis aslında oradaki yaşamı gözler önüne seriyor. Bazen hayatta başka seçeneği olmayan insanlar yine bu sebeple hayatlarını kaybedebiliyorlar. Filmin sonunda polisin oğlu futbol oynamaya devam ediyor bu sefer onu annesi izliyor.
Kate ise Amerika'yı temsilen olaylara uzaktan bakar ve güçlü olanın illegal yöntemlerine sesini çıkaramaz. O da bir destekçi olmuştur. Her ne kadar uyuşturucuyu bitirmeyi hayal etse de uygulamada geçici bir çözüm bulmuştur.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Gece Sahilde Tek Başına

Young Hee, Güney Kore'de ünlü bir aktristir. Yönetmenle yaşadığı bir ilişki sonucunda kalbi çok kırılır. Çünkü adam evlidir. Hamburg'a giden Young Hee, bir arkadaşının evinde kalır. Hem kalbinden aşkın izlerini silmeye çalışır hem de adamın gelip onu almasını bekler. Farklı bir ülkede her gün parkta yürüyüş yapar, yeni insanlarla tanışır ve biraz daha rahat davranmaya çalışır. Her ne kadar arkadaşı onun bir yemekte alkol alıp gevşemesinden hoşlanmasa da Young Hee o an canı ne isterse onu yapmaya kararlıdır. Ülkesine geri döndüğünde eski arkadaşlarını bulur ve onların değişimini gözlemler. Hala bekar olan erkekleri acımasızca eleştirir. Eski aşkının ne yaptığını merak etse de çok peşinde düşmez. Eninde sonunda hesaplaşacak kadar içinde biriktirdikleri vardır. Young Hee sadece sevilmek istediğini anlamıştır. O yüzden çevresindekilerle bu konuda rahatça tartışır. Arkadaşların onun zor zamanlarına destek olmak için seslerini çıkarmazlar. Young Hee sahilde uyuduğu bir gün es...

Balıkesir Şan Sineması

Balıkesir Şan Sineması'nın kapanacağını ve 4as market olarak açılacağını duydum veeee çok üzüldüm. İlk filmimi izlediğim yer olan Şan, benim için çok özeldir. 1994-1999 yılları arasında... İlk kez Batman'ı orada seyrettim ve sonraki 4 sene boyunca filmlerimi izlediğim tek yer oldu. Kısacası sinema nedir Şan'da öğrendim. Cumartesi ve pazar günleri hınca hınç dolu olurdu. Okuldan ve dersaneden kaçıp gittiğim tek yerdi. Ülkede sinema ve tiyatro salonları kapatılıyor yerlerine marketler ve avmler açılıyor. Köle gibi çalış, sanattan uzaklaş, para harca, daha çok kazanmak için çalış ve daha çok harca. Çark böyle dönecek artık. Anlayanlar anlamayanlara anlatsın.