Ana içeriğe atla

The Intern


Ben, bir ajanda firmasından yönetici olarak çalıştıktan sonra emekli olmuştur. Ancak iş hayatından kopmak istememektedir. Karısını kaybeden adam her gün hayatın içinde olmak için gazetesini alıp kafelere gider ve insanların içinde vakit geçirir. 70 yaşında olduğu halde çalışmak onun için aynı zamanda kutsaldır. 
Bir gün gördüğü ilanla hayatı değişir. Bir e-ticaret sitesi yaşlı bir kişiyi staj programına alacaktır. Ben yeni nesle uygun bir şekilde video çekip onlara gönderir ve görüşmeye çağrılır. Diğerleri serbest giyinirken o takım elbisesiyle iş görüşmesine gider. Şirkette çeşitli pozisyondaki insanlar onunla ayrı ayrı görüşürler ve staj programına kabul edilir. Artık Ben'in her sabah erken kalkması için bir nedeni vardır. 
E- ticaret sitesinin yöneticisi Jules ise genç yaşta başarıyı yakalamıştır. Evli ve bir çocuk sahibi olan genç kadın işine gecesini gündüzüne katarak sahip çıkar. Evde kurduğu site için bugün yüzlerce insan çalışmaktadır. Tesadüf odur ki kiraladığı bina Ben'in yıllarca çalıştığı eski ofisidir. 
Jules için 1 dakika bile çok önemlidir. İş arkadaşı onun bir destekçiye ihtiyacı olduğunu düşünür ve Ben'i ona kişisel asistan olarak atar. Bu durumdan bir tek Ben memnun olur. Jules ise ona iş vermeyi reddeder. Ancak Ben inatçıdır ve patronun gözüne girmek için çabalamaya başlar.
İş yerinde günden güne sevilen Ben'in evi yeni genç arkadaşlarıyla dolup taşmaya başlar. Eski yaşlı arkadaşları bu durumu kıskanırken şirketin masörü güzel bir kadın Ben'in kalbini kazanacaktır.
Bir gün Jules toplantıya yetişecektir ve Ben onun şoförünün içki içtiğini görür. Duruma hemen el koyan adam Jules ile yakınlaşmaya başlar. Şirket için CEO arayan Jules sıkıntılı zamanlar geçirmektedir. Evde de gözle görülmeyen sorunlar vardır. Ben farkında olmadan Jules'a yön gösterir. Jules ise ilk defa kalbini bir yabancıya açar.
70 yaşlarında birinin hala üretme çabası görülmeye değer. Robert De Niro gibi bir ustayı bu kıvraklıkta görmek izleyici için güzel bir örnek. Aynı zamanda genç yaşta başarıyı yakalayan Jules da hayatta her şeyin mükemmel gitmeyeceğinin iyi bir ispatı. Güzel ve eğlenceli bir film. İyi seyirler:))


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Gece Sahilde Tek Başına

Young Hee, Güney Kore'de ünlü bir aktristir. Yönetmenle yaşadığı bir ilişki sonucunda kalbi çok kırılır. Çünkü adam evlidir. Hamburg'a giden Young Hee, bir arkadaşının evinde kalır. Hem kalbinden aşkın izlerini silmeye çalışır hem de adamın gelip onu almasını bekler. Farklı bir ülkede her gün parkta yürüyüş yapar, yeni insanlarla tanışır ve biraz daha rahat davranmaya çalışır. Her ne kadar arkadaşı onun bir yemekte alkol alıp gevşemesinden hoşlanmasa da Young Hee o an canı ne isterse onu yapmaya kararlıdır. Ülkesine geri döndüğünde eski arkadaşlarını bulur ve onların değişimini gözlemler. Hala bekar olan erkekleri acımasızca eleştirir. Eski aşkının ne yaptığını merak etse de çok peşinde düşmez. Eninde sonunda hesaplaşacak kadar içinde biriktirdikleri vardır. Young Hee sadece sevilmek istediğini anlamıştır. O yüzden çevresindekilerle bu konuda rahatça tartışır. Arkadaşların onun zor zamanlarına destek olmak için seslerini çıkarmazlar. Young Hee sahilde uyuduğu bir gün es...

Balıkesir Şan Sineması

Balıkesir Şan Sineması'nın kapanacağını ve 4as market olarak açılacağını duydum veeee çok üzüldüm. İlk filmimi izlediğim yer olan Şan, benim için çok özeldir. 1994-1999 yılları arasında... İlk kez Batman'ı orada seyrettim ve sonraki 4 sene boyunca filmlerimi izlediğim tek yer oldu. Kısacası sinema nedir Şan'da öğrendim. Cumartesi ve pazar günleri hınca hınç dolu olurdu. Okuldan ve dersaneden kaçıp gittiğim tek yerdi. Ülkede sinema ve tiyatro salonları kapatılıyor yerlerine marketler ve avmler açılıyor. Köle gibi çalış, sanattan uzaklaş, para harca, daha çok kazanmak için çalış ve daha çok harca. Çark böyle dönecek artık. Anlayanlar anlamayanlara anlatsın.