21 Şubat 2016 Pazar

Carol


Patricia Highsmith'in "Carol" adlı romanından uyarlanan film izleyicinin beğenisini kazanıyor. Ben de filmi izlemeye karar verdim  ve Başka Sinema'da bir bilet aldım.
Carol, 1952 yılında Noel arefesinde Manhattan'da geçiyor. Therese, Frankenberg's mağazasında satış sorumlusu olarak çalışmaktadır. Bir gün etkileyici bir kadın gelir ve kızı için oyuncak baktığını söyler. Adı Carol olan kadın aynı zamanda çok zengindir. Aralarında her şeyi başlatacak bir dialog geçer. Therese'nin küçükken ne tür oyuncaklarla oynadığını soran Carol "tren" cevabını alır. Oyuncak bebekleri neden tercih etmediğini sorunca da kız trenlerden anladığını söyler. Carol'ın aradığı yanıt budur ve kızdan hoşlanmıştır.
Carol'ın arkasından bakakalan Therese, onun eldivenlerini orada unuttuğunu görür ve evine postalar. Carol ise ona teşekkür yemeği borcunun olduğunu söyler. İkisi şehirde güzel bir restoranda buluşurlar. Carol yemek ve içecek siparişini hiç düşünmeden verir Therese ise "aynısından" diyerek hayatını onun seçimine bırakmış gibi karar verir. 
Therese aynı zamanda amatör olarak fotoğrafçılıkla uğraşmaktadır. Makinesi eski tarzda olduğu için istediği çekimleri yapamaz. Carol ile ilişkileri ilerleyince kadın ona son model bir fotoğraf makinesi alır. Ve Therese Carol'ın fotoğraflarını çekmeye başlar. 
Therese'in bir arkadaşı Times'da çalışmaktadır ve onun foto muhabir olarak işe başvurmasını önerir. Carol'ın kocası onun kadınlardan hoşlanmasını kaldıramaz ve küçük kızını göstermemekle tehdit eder. Carol alıp başını gitmeye karar vermiştir. Therese de onu yalnız bırakmak istemez ve her şeyi unutup sadece birbirleriyle vakit geçirmek için uzaklara giderler. Ancak bu pek mümkün olmaz. Carol'ın kocası peşlerine bir muhbir takmıştır. Ve Carol çocuğundan ayrı kalmayı göze alamaz, Therese'ten bir mektupla ayrılarak evine geri döner. 
Carol'ın tek amacı Therese'nin mutlu olmasıdır. Bu süreçte Therese evini boyar, Times'da işe girer yine de ağzının tadı yoktur. Carol ise lezbiyenlik ruhsal bir bozuklukmuş gibi psikolojik tedavi görmüş ve kocası istedi diye aile yemeklerine katılmak zorunda kalmıştır. Yine de sorun çıkaran kocasıyla uğraşmaktan yorulur. Oysa zamanla farkedecekleri bir şey vardır. İkisi birbiri olmadan çok mutsuzdur ve aşkı bulmuşken kaybetmek istemezler.
Carol Amerika'da tüm gazetelerin yazdığı gibi "Etkileyici bir güzellikte". Bu o dönemlerin büyüsünün yaşatılmış olmasından mı yoksa Cate Blanchett'in aurasından mıdır bilinmez ancak insanın gözlerini beyaz perdeden alamadığı kesin! Rooney Mara ise Cannes'da En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü almış.
Filmin müzikleri de dinlenmeye değer. The Clovers, Billie Holiday, Georgia Gibbs, Les Paul, Mary Ford ve Jo Stafford. Sizi film gibi bir geçmişe götürmeyi sağlıyor. İyi seyirler:))

Hiç yorum yok:

Sanat Koleksiyonu Olan Zengin Bir Adamın Öyküsü-7

  God of Art- Sanat Tanrısı 7. ARTEMİS Sabah uyandıklarında Artemis pek bir şey hatırlamamaktaydı. Yatakta yalnızdı. Aklında tek kalan p...