Ana içeriğe atla

Jauja / Hayal Ülkesi-Lisandro Alonso


Jauja, bir babanın kayıp kızını aramasını anlatıyor. 1882 senesi Arjantin'de yerli halka karşı soykırım vardır ve çölde Zuluaga adlı acımasız önüne çıkan herkesi öldürmektedir. Danimarkalı yüzbaşı Gunnar ise bir çöl karakolunda görev yapmaktadır. 15 yaşındaki kızı Ingeborg de onunla çadırda yaşar. Lieutenant adlı orta yaşlı bir asker Gunnar'a kızına at hediye etmek istediğini ve onu dansa götürmek istediğini söyler. Gunnar ise buna karşı çıkar. Kızı Ingeborg, genç asker Corto ile kaçma planı yapar ve bir gece vakti ortadan kaybolurlar.
Gunner ise gün ağarırken yola çıkar, her ne pahasına olursa olsun kızını bulmayı kafasına koyar. Ancak girdiği yasak bölgede hiç hoş olmayan durumlarla karşılaşır. Zuluaga Corto'nun boğazını kesmiş ve Ingeborg'u kaçırmıştır. Gunner aç ve susuz yoluna devam eder. Zaman ilerledikçe yönünü şaşırır ve halüsinasyonlar görmeye başlar. Bir köpek onu mağaraya götürür ve orada yaşlı bir kadınla karşılaşır. Ona yiyecek veren kadın Gunner'ın kızına benzemektedir. Ve kocasının yılan sokması sonucu öldüğünü, Gunner'ın istediği zaman oraya dönebileceğini söyler. 
Günümüzdeki geçen bir bölümde de Danimarka'da bir evde uyanan genç kız bahçedeki köpeklerle ilgilenir ve içlerinden bir tanesi kendini ısırmıştır. Onunla ormanda küçük bir gezintiye çıkar ve oyuncak asker bulur. 
Film bu anlatılanlardan belki biraz daha fazla ancak uzun planlar izleyiciyi sıkıyor. Film durağan bir akışta ilerliyor ve sonuç bölümü pek tatmin edici olmuyor. Bol vakti olanlar için; iyi seyirler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...