Ana içeriğe atla

Ida-Paweł Pawlikowski


1960'lı yıllarda bir manastırda yaşayan Ida'nın öyküsü...
Hiç kimsesi olmadığı için  yetimhanede büyüyen Ida'nın, bağlılık yemini edip rahibe olmasına günler kalmıştır. Tam bu esnada daha önce hiç görmediği teyzesi Wanda'ya haber vermesi gerekir. Bu sebeple valizini alıp onun evine gider. Wanda Teyze biraz çapkındır ve birkaç kötü alışkanlığı vardır. Sürekli sigara içmek, alkol almak ve inanamak gibi... Ida bunları eleştirmez ama kabul de etmez.
Teyze aslında yargıçtır ve komünist direnişçi olduğu için "Kızıl Wanda" adıyla da bilinmektedir. Ida'nın ve teyzenin aileden kopuşu 2. Dünya Savaşı sırasında Yahudiler'in katledilmesi yüzünden olmuştur. Köydeki evlerinde yaşayan Lebenstein Ailesi, bir süre evin yeni sahipleri tarafından ormanda saklanmıştır. Ida'nın annesi, babası hatta Wanda'nın küçük oğlu da...
Ancak yakalanmaktan korkan İyi Hristiyan! ailenin oğlu hepsini öldürmüştür. Wanda ve Ida da bu gerçeğin peşine düşüp ailesinin kemiklerini aile mezarlığına gömmek için yola çıkarlar.
Yolculuk boyunca zaman zaman gücü tükenen Wanda Teyze, gerek alkol alarak gerekse tanımadığı adamlarla flörtleşerek kafasını dağıtmak ister. Bir yandan da Ida'nın rahibe olma kararını sorgular. Bu sorgulamalar ileride Ida'nın çok işine yarayacaktır!
Yoldan aldıkları otostopçu çocuk ise müzisyendir ve Ida'nın kaldığı otelde konseri vardır. İlk gece Wanda Teyze eğlencenin tadını çıkarır, İkinci gece ise Ida çocuk ile sohbet eder. Teyzesi için umut verici adımlar atsa da Ida kararından vazgeçmeyecektir.
Ölüm döşeğindeki adamın oğlu, Yahudi Ailesi'ni öldürdüğünü itiraf eder ve kemikleri onlara verme karşılığında hapse girmekten kurtulur! Oğlunun küçük kafatasına sarılan Wanda, dönüm noktasına yaklaşmıştır. Ida ile ikisi aile mezarlığına gidip kemikleri gömerler.
Yıllar sonra Yahudi olduğunu öğrenen Ida, ailesini öldürüldüğünü öğrenerek bir şok daha yaşamıştır. Bu şoklar onun gidişatını bozmuş gibi görünmese de teyzesinin intiharı Ida'nın kırılma noktasıdır. Cenazede rahibe kıyafetini çıkarmıştır. Hiç sorgulamadan kabul eden genç kız fani dünyayı da denemeye karar verir.
Ida bekaret yemini etmeden önce ondan müzisyen çocuk sayesinde kurtulur. Teyzesinin evinde onun topuklu ayakkabılarını giyerek onun gibi sigara içer ve alkol alır. Yine onun gibi bir erkekle dans eder. Hayatında hiç yapmadığı şeyleri denerken bile hissiz gibidir.
Zaten Ida'nın da hayatta kalma sebebi diğer Yahudiler'den farklı olarak açık tenli olmasıdır. Ayrıca küçük olduğu için kimse anlamaz denilerek yetimhaneye bırakılmıştır. Bir nevi şans eseri...
Çocukla seviştikten sonra hiç plan yapmaz çünkü plan yapmak isteyen bir erkek vardır. "Sahile gidelim, evlenelim, çocuklarımız olsun..." Ida tek bir soru sorar "Sonra?". Sonrası açıklanamaz.
Valizini toplayan genç kız manastırın yolunu tutar. Ida bizi hiç şaşırtmaz!
Siyah-beyaz çekilen bu filmde perspektifler çok güzel yaratılmış. Çekim açıları ve çerçeveleme tam olarak filmin temasına uygun. Özellikle Ida'nın müzisyen çocukla bar dışında konuştuğu sahnede arkanın sisli-dumanlı olması ve önde iki kişinin net olarak görünmesi gerçekten yönetmenin ne anlatmak istediğini ortaya koyuyor. Mezar kazan adamın kazdığı yerin içinde kalıp Ida'ya açıklama yapması ve Wanda Teyze'nin uzun, ince yollarda araba kullanması karakterlerin betimlenmesini destekliyor.
Polonya filmi olan Ida "Yabancı Dilde En İyi Film" Oscar adayı. Yolu açık olsun.








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...