Ana içeriğe atla

'Bu Tarz Benim'in Ratingleri Nasıl Yükselir?

Hem Show TV'de hem de TV8'de aynı isimde iki yarışma programı var: "Bu Tarz Benim".
Mahkeme kararına göre isim hakkı Show TV'de kalırken format hakkı ise TV 8'in oldu.
Ancak Show TV program içinde bazı değişikliker yapmak zorunda.
Aslında iki kanal da bu durumu lehine kullanabilir ama pek değişikliğe açık değiller gibi.
Eskisinde yarışmacılar daha bir gıcık-uyumluydu bu yeni sezonda iki kanalda da umut vaadeden yarışmacılar yok. Onun yerine biraz kavga gürültü lazım ama bu tarz değil.
Ben yapımcı olsam saç baş giriştirir ardından kulise kameralarımı çevirirdim. Esra Erol'da bazen böyle çalışıyor. Gerçi onun programı her zaman izlenecek malzemeye sahip o ayrı bir konu.
Döven şahsı hemen diskalifiye eder ardından sokakta süründüğü halini gösterir, merhamet duygusunu uyandırırdım. Ve büyük bir geri dönüşle dayak yiyen yarışmacı tarafından affedilip sarılmalarını herkese izlettirirdim.
Tabii gözyaşı sattırır, ancak ilgi çekici konular lazım. Bir yarışmacı ötekinin sevgilisine sarksa bak sen ortalık nasıl karışıyor, benim başıma gelse ben kızı jüri masasında sürürüm ve balıklara yem ederim.
Oturaklı bir baba evinde televizyon olmadığı için kızının yarışmacı olup kıçını başını açtığını görmüyor. Hasbelkader ekranda kızını mini etekli görünce stüdyoyu basıyor ve fakirlikten şöhrete uzanan öyküyü merakla dinliyoruz.
Aniden zengin olanlar da ilgimizi çeker, üvey ana dayağı da... Artık seçim formatçıya kalmış.
Her kıza derinlikli öykü lazım. Birini kocası boşasa ne güzel olur, rating açısından. Ayakta durmaya çalışan kadına hemen acır, kucak açarız. Onların da bizi yediğini, numara yaptığını görünce de ayıplar ayar çekeriz. Böyle gider işte.
Şaka bir yana doğru birkaç taktikle iki yarışmalardan biri ratingleri silip süpürebilir. Akıl akıldan üstündür:)))
Bakalım binbir zahmetle kanal değiştiren mi kazanacak, yoksa aynı yerde kalıp jüri değiştiren mi?


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...