Ana içeriğe atla

Tabut reklamı tabu mu? Tabuta reklam alınır mı?


İnsan doğar, büyür ve ölür. Bu süreçte birçok gereksinimi vardır. Yeni doğan bebeğin; mamaya, yeni giysilere ve oyuncaklar ihtiyacı vardır. Büyürken insanın gıdaya, barınmaya ve giyinmeye ihtiyacı vardır. Tabiiki bunlar temeldir. Ama ölürken?
Kapitalizmle birlikte yeni gereksinimler de yaratılır. Mesela yakın çevrenizde hiç yeşillik yokken sırf indirimde ve ucuz diye çim biçme makinesi alabilirsiniz. "Evde bulunsun bir gün lazım olur ya da bilmem kimin bahçesine giderken yanımızda götürürüz" düşüncesine kapılabilirsiniz. İşte hep bunları sinsi tüketim çılgınlığı yaptırıyor. Siz o alakasız çim biçme makinesini alınca çok mutlu oluyorsunuz. Nedense bir özgüven, bir rahatlama, bir sınıf atlama hissediyorsunuz. Doğru ya "Reklam Kıskanılacak İnsan Yaratır"....
Reklam sadece yaşayanlar için midir? Doğrudan evet çünkü tüketici onlardır!
Tabut kime satılır? Ölüsü olana. Ölmek üzere olana ya da para harcamak isteyene...
Cenaze törenleri önemlidir. Özellikle Hristiyan toplumlarla tabut ne kadar kaliteliyse ölünün de o kadar kaliteli olduğu düşünülür. Oyması, işlemesi, malzemesi, rengi vs. baya tartışılır... Ailenin namı alır yürür.
"Lindner" Polonyalı bir tabut firması. Geçen hafta Pirelli kızları gibi güzelleri toplayıp tabut başında çeşitli kompozisyonlarla poz verdirtmiş ve de bunları takvime basmış.
Özellikle bizim gibi ülkelerde gazetelerin siteleri çok tıklansın diye kadın fotoğrafı lazım olur. Şimdilik 1 haftalık uzun vadede ısıtıp ısıtıp önümüze getirilmek üzere 1 senelik malzeme bulunmuştur.
Yani şu tabutlar Türkiye'de satılsa eminim ki birçok emekli yaşlı dede gidip takside bağlardı.
Bu benim kefen param diyen bu da tabut param der.
Ölüm de doğanın kanunu... Allah gecinden versin, öbür dünya için hazırlık yapmak belli bir yaştan ya da hastalıktan sonra insanın aklına geliyor. Tabut da bir ihtiyaç gayet doğal reklamı yapılabilir.
Yerinde ve doğru bir pazarlama taktiği izlenmeli!
"Yanmaz kefen" satan insanlar ölülerin çalınmaması için "özel kilitli tabut" reklamı da yapabilir.
Tabii önce devletin tabutla gömülmek gerekir diye kanun çıkarması lazım.
Daha öncesinde devlet bağlantılı birilerinin tabut üretici olması gerek!

Tabuta reklam alınır mı bence bu biraz ayıp olabilir. Aşağıda Neşet Ertaş'ın cenazesinden bir görüntü var. Kırşehir Belediyesi özellikle adı görünsün diye tabutun örtüsünü araya sıkıştırmış. Tabii bu duyarlı insanların gözünden kaçmamış ve baya tepki almıştı. Reklam kabul edilmiş baya eleştirilmiş bir durum. Tabuta ne reklamı verilebilir diye düşünüyorum. Ölü için bir sonraki aşama üstüne dikilen çiçek, ağaç ve mermerden mezar. Kapitalizm ölmeye izin vermese de bir ihtimal öteki dünya için gerekli olabilir.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...