Ana içeriğe atla

Mart Geldi Mi Ne?

Hello Mart hoşgeldin!
Bugün kar vardı o yüzden ılık hava getiremedin. Ancak cemreler düşmeye başladı. Artık belirgin farklar yaratır kendisi.
Cüzdanım yırtıldı, güzel değişik bir cüzdan bulmalı almalı kullanmalı. İçine madeni para da koyabilmeliyim. Türk Lirası'nın simgesi var ya yeni.Ne kadar iyi oldu. İhtiyaç vardı.
Dün yola çıkan Bakanlık dosyam muhtemelen bugün varmıştır Ankara'ya. Bir güzel çıktı aldım, yarım kapaklı dosyaya yerleştirdim onları spiralsizce.Yoksa sorun çıksın istemem. Hayırlısıyla sinema desteğimizi alırız inşallah. Bu blogta da gittikçe kadere bağlıyorum.
Yarın son iş günü çıkışta Taksim'e gideceğim. Haluk Akakçe'nin Galerist'te sergisi açılacak. Özel davetiye geldi yaaaa. Bende arkadaşlara söledim sanırım tek Adar gelecek. Gidip azıcık değişik insan göreceğim. Ne giysem diye düşünürken malesef rengarenk kıyafetlerim olduğundan bir kombinasyon sağlayamadım, dün aldığım yeni kareli eteği fırfırlı gömleğimi de giyemicem. Haftaya artık.
Unutmadan fotoğraf makinemi de alayım bir iki poz sergiyi çekeriz. Tülay olsa onunda giderdik. Rahat bir ortam insanı kendisi, neşeli şen şakrak sosyal. Fazla övdüm ve özledim. Viyana'da dilek mumunu yakmış kedisini severken boş kalan eliyle de öyküler yazıyor şimdi.
Dün Pileki'den aldığım mozaik pasta biraz sert geldi. Hem tat hem ısırık anlamında. Pileki'ye doğumgünümde attığım mail aklıma geldi. "Lütfen Üsküdar'daki şubenize bir pasta bırakın oradan alırım" gibilerinden. Hiiiiç cevap yazan olmadı çok alındım. Bu daha doğrusu o mutlu günümde duvar tavrı takınmak hoş değildi. Ben olsam oranın halka ilişkileri bak neler yapıyorum.
Yarın sergi çıkışı Özlem'e gideceğim, kızın mezarlı tezi bitemedi gitti. Hasta bir de. Belki bir işe yararım onun adına. Kendimden pek umudum yok ama...
Ayrıca cumartesi SE'lerle buluşum bana laptop alacaz. Yatan maaşı bitirmek lazım.
Her hafta bir kez fön çektirmem lazım. Eski saçlarım yok ve artık ben bunu kabullenmeliyim. Kabullenmezsem çevremdeki insanlar yüzüme daha doğrusu kafama bakmayacaklar.
Pazar yine yine yine çizgi film yazma planımız var. Bu sefer en az 2 tane yazmalıyız. Zihin açıklığı umut ediyorum.
Lütfen yarın kar yağmasın:)
Beklediğim bir sürpriz gerçekleşsin!
Sevgilerle

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...