Ana içeriğe atla

Gölyazı Köyü


Dün sabah saat 6.30'da kalkmak inanılmaz zordu.
Ancak Gölyazı Köyü çok güzeldi.
Otobüste uyurum diye kafamda kurdum ancak koltukları görünce yıkıldım.
Eskihisar-Topçular feribotunda yediğimiz sandviç ve poğaça yanında çay üstüne Türk kahvesi...
Havanın 20 derece olacağını bilseydim kalın sweatimi giymezdim. Güneş burnumu kırmızı yaptı. Diğer arkadaşların yüzü kırmızı gerçi ama bugün fondötenle kamufle ettim.
Yansıma cenneti Gölyazı Köyü, güzel bir efsanesi var.  Kayıkçı amca da baya anlattı.
Gölün ortasında motoru durdurup -Bu göl her sene 2-3 kişiyi yutuyor. Bir yandan da elinde bir ip, amca ayağa kalktı ölüleri anlatmaya devam ederek. -Amca elindeki ip ne için? diye sordum herkesler koptu. Amca çok şeker hemşerim Selanikli. Binmek: Pinmek. Pahalı: pahacı gibi kelimeleri kullanıyor. Aynı bizim ailedekiler gibi. Oğlu mimar olmak istiyormuş. Ekipteki diğer mimar arkadaşlar e-maillerini verdiler. Rapido mapido soruları için...
20 Lira ödememiz gerekirken amca bizden 15 aldı. -Bizim hanım size balık da yapardı dedi.
Turdaki diğer insanlardan koptuğumuz için kendi başımızın çaresine baktık. Yemeğimizi de kendimiz yedik, motorumuzu da kendimiz bulduk. Günbatımı çekmek için 3 saat kaybettik ama napalım çoğunluğa uymak lazım.
Dönüş yolunda feribot sırası beklerken de bayıldık resmen allahtan hava güzeldi.
Bir daha sanırım turla bir yere gitmeyeceğim.
Kendim gezmeye devam.
Sorunsuz insanları yanıma alabilirim bir de  + olanları.

Yorumlar

Yusuf Aygün dedi ki…
Günün ve gezin güzel geçmiş..Ne mutlu sana..Turla gezi mecbur kalınmadıkça tercih edilmemeli diye de eklemek isterim..Saygılar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...