6 Aralık 2023 Çarşamba

Reklam Aşkı Senaryo-Romantik Komedi Film Senaryosu

 

 

 

 

 

 

REKLAM AŞKI

 

 

Yazan: Evrim Özsoy

 

 

 

1.      RÜZGAR EV-SALON                                                                                     İÇ/GÜN

Rüzgar-Tarık

Kapı kırılırcasına çalınır. Rüzgar salonun ortasında uyuyakalmıştır. Koltuk ile halı arasındaki boşlukta yatıyordur. Yanında da bir sürü CD ve Albüm kapakları vardır. Bir an gözlerini açar ve güneş ışığı gözüne girer. Kapının dışından ses gelir.

Tarık: Rüzgar aç şu kapıyı!

Rüzgar yattığı yerden doğrulur. Koltuğun yanındaki panjur kumandasını alır ve gözüne giren güneşi engeller. Tarık kapıyı yumrukluyordu.

Tarık: Rüzgar aç kapıyı! Hadi!

Rüzgar bir gayretle ayağa kalkar ve kapıya doğru gider.

2.      RÜZGAR EV-ANTRE                                                                                      İÇ/GÜN

Rüzgar-Tarık

Kapıyı açtığı gibi menajeri Tarık içeri dalar.

Tarık: Oğlum neredesin sen? Kaç saattir kapıda kaldım. Bana anahtarını ver seni bi daha uyandırmayayım.

Rüzgar: Anahtarlarımı verirsem daha erken gelirsin.

Tarık: Zeki star seni... İçtin mi yoksa? Ses mes kalmayacak.

Rüzgar kinayeli bir bakış atar ve buzdolabını açıp soğuk suyu diker. Tarık hemen yanına koşup onun elinden şişeyi alır.

Tarık: İnadına mı yapıyorsun, unutma ses giderse konser de gider.

Rüzgar: Hiç konserlik enerjim yok, Adasu’nun vardır.

Tarık: Adasu sabah 7’de kalkıyor, meditasyon yapıyor. Diyetisyen kontrolünde kahvaltısını yapıyor. Sonra 4 saat dans dersi alıyor ve sonra stüdyoya gidiyor. Kız hem dans edip hem şarkı söylüyor. Türkiye’de böyle yeteneği zor bulursun.

Rüzgar: Nazar değmesin...

Tarık: Hadi ayıl da stüdyoya geçelim, insanları bekletmeyelim.

Rüzgar giyinmek için yatak odasına gider.

3.      RÜZGAR EV-Y.ODASI                                                                                    İÇ/GÜN

Rüzgar-Tarık

Rüzgar’ın canı hiç kimseyle konuşmak istemez. Yatağına uzanır. Bir şarkı mırıldanmaya çalışır ama olmaz. Yastığı başının üzerine koyar. Tarık gelir.

Tarık: Yarım saattir seni bekliyorum, giyinmemişsin.

Rüzgar: Beni rahatsız etmen için para ödemiyorum sana...

Tarık: Seni star yapmam için para ödüyorsun.

Rüzgar alaycı güler. Tarık üstüne gitmez.

Tarık: Bak Rüzgar her şey çok iyi gidiyor, binlerce hayranın var ve büyük bir anlaşma yaptık dün... Sen sadece programa uy yeter. Gerisini ben hallediyorum zaten.

Rüzgar: Ben sadece kendi şarkılarımı yapmak istiyorum...

Rüzgar üstünü giyinmeye başlar. Tarık koridorda onu beklerken cep telefonundan Rüzgar’ın konserde söylediği hareketli bir şarkıyı çalmaya başlar. Rüzgar bir an durur ve gülümser. Tarık içeri girer.

Tarık: İnanamazsın dünden beri yarım milyon tık almışsın.

Rüzgar: Sen işini iyi biliyorsun.

Tarık: Sen star olmak için doğmuşsun, oğlum!

İkisi gülerler, Tarık, Rüzgar’ın kolunu hafifçe yumruklar.

Tarık: Sporu bırakma, kızlar bu baklava dilimli fotoğraflarını odalarına asıyorlar.

Rüzgar: Peki ben kiminkini asıyorum?

Tarık: Yıldızlar aşık olmaz.

Rüzgar: Ama ben olmak istiyorum...

Tarık imkansız der gibi ona bakar.

4.      RÜZGAR ARABA                                                                                           DIŞ/GÜN

Rüzgar-Tarık

Rüzgar arabada giderken yeni çıkan albümünün tanıtımını billboardlarda görür. Kırmızı ışıkta durunca onu tanıyan kızlar gelip arabasının camına yapışırlar. Rüzgar onlara selam verir. Tarık onları kameraya çeker. Rüzgar ona bakar gülümser. Diğer arabalardan Rüzgar’ın şarkıları çalar.

5.      STÜDYO GİRİŞİ                                                                                              DIŞ/GÜN

Rüzgar-Adasu-Tarık-Gazeteciler

Stüdyo girişi Rüzgar Adasu ile karşılaşır. O anda kapıda bekleyen gazetecilerin flaşları patlar. Adasu onları görünce hemen Rüzgar’ın boynuna sarılır ve yanağına öpücük kondurur. Gazetecileri selamlar. Rüzgar içeri girmeye çalışırken Adasu onu çekiştirir, gazetecilere seslenir.

Adasu: Size bir sürprizimiz var!

Gazeteciler merakla sorarlar.

Gazeteci 1: Evlilik ne zaman?

Gazeteci 2: Hamile misiniz?

Gazeteci 3: Anlaşmadan kaç para aldınız?

Adasu: Ama sorular hep aşk, hep para, bizim sürprizimiz müzik ile ilgili...

Gazetecileri flaşları patlamaya devam ederken Tarık onları içeri çeker, Adasu’yu uyarır.

Tarık: Çok da samimi olma, bırak merak etsinler.

Adasu umursamaz.

Adasu: O fotoğraf sayesinde bir hafta tüm magazin programları bizi konuşacak.

Rüzgar kinayeli.

Rüzgar: Zaten konuşuyorlar.

Adasu, Tarık’a sorar.

Adasu: Nesi var bunun?

Tarık: Yok bir şeyi gayet iyi.

Rüzgar: Adasu 2 dakika sus.

Adasu: Bir Milyon dolarlık anlaşmayı imzalarken öyle demiyordun ama...

Tarık, Adasu’yu susturur. Rüzgar ise sesini çıkarmaz. Tarık, Adasu’yu uyarır.

Tarık: Yerin kulağı var, kafanıza yazın, siz reklam aşkı değil gerçek aşıklarsınız.

Adasu ve Rüzgar birbirlerine bakarlar. Son şarkıyı seslendirmek için stüdyoya girerler.

6.      STÜDYO                                                                                                         İÇ/GÜN

Adasu-Rüzgar-Tarık-Prodüktör

Adasu buğulu sesiyle şarkıyı söyler.

Adasu: Sen sen benim en kıymetlim… En sevdiğim…

Rüzgar bir türlü konsantre olamaz. Tam nakarat kısmında Rüzgar takılır.

Rüzgar: Gel gör beni ben… Ben… Gel bul beni…

Rüzgar kekeler.

Adasu: Ya Sabır!

Adasu beklerken bir yandan da oynamayı ihmal etmez. Koreografiyi çalışır dans eder. Rüzgar bir an duraklar.

Adasu: İstersen ara verelim?

Rüzgar oralı olmaz. Prodüktör çat kapı stüdyoya girer ve Rüzgar’a,

Prodüktör: Topla kendini!

Adasu kulaklığı bırakıp saçlarını savurarak stüdyonun dışına çıkar.

Prodüktör: Oğlum ne oluyor sana, dün gece de bir gariptin. Bak bir derdin varsa söyle beraber çözelim. Dün en büyük giyim markasıyla milyon dolarlık anlaşma imzaladınız. Adasu halinden çok memnun. Sense o parayı kaybetmiş gibisin...

Rüzgar: Ben…

Prodüktör dinlemez. Sertleşir.

Prodüktör: Anlaşmaya göre, Adasu ile birlikte sahneye çıkıp 1 sene boyunca tüm davetlerde boy göstereceksin, ayrılamazsınız, başka markaların kıyafetlerini giyemez ve başkalarıyla görüntülenip dedikodu malzemesi veremezsiniz gastecilere. Aksi taktirde 1’er milyonu geri vermek zorunda kalırsınız.

Prodüktör çalışan ekibi gösterir.

Prodüktör: Bu kadar adamı da işsiz, aç bırakırsın. Topla kendini!

Adasu dışarıda meyve suyunu içerken yan gözle onları izler. Tarık ise panik olur. Rüzgar’a kaş göz yapmaya başlar. Prodüktör devam eder.

Prodüktör: Kafanı toplamak istiyorsa 3 günlüğüne bir yere git.

Rüzgar: Tamam abi.

Adam kapıdan çıkarken ekler.

Prodüktör: Gittiğin yere Adasu’yu da götür, yoksa başımıza iş açma, anlaşma iptal olursa hepimiz yanarız.

Adasu havalı bir şekilde stüdyoya geri döner, gözlerini Rüzgar’a diker.

Adasu: Şu işi bitirelim, lütfen.

Rüzgar zoraki gülümser ve bir çırpıda şarkıyı okur. Ekip alkışlar.

7.      RÜZGAR ARABA                                                                               DIŞ/GÜN-GECE

Rüzgar-Barış

Rüzgar arabasına atlar ve boğaz kıyısında bir tur atar. Menajerine toparlanma sözü vermiştir. Güneşin batışını izler.

8.      RÜZGAR ARABA                                                                                           DIŞ/GECE

Rüzgar-Barış-Paparazziler-Vale

Eski okul arkadaşı Barış ile Bebek’te buluşur. Barış restoranın önünde beklerken Rüzgar aracını kenara çeker. Havalı bir şekilde anahtarı valeye verir. Barış ağzı açık ona bakakalır.

Barış: Oğlum bu ne hava?

Yolun karşısında bankamatiğin önünde bekleyen paparazziler birbirini dürter. Rüzgar, Barış’ı kolundan çeker.

Rüzgar: Hadi içeri girelim.

İçeri girerler.

9.      RESTORAN                                                                                                   İÇ/GECE

Rüzgar-Barış-FGR

Barış ile ikisi camdan uzak bir masaya oturdular.

Barış: Oğlum burada buluştuk ama benim bir aylık maaşım gitmesin bu gece?

Rüzgar: Sen rahat ol hesaplar şirketten.

Barış: Hangi şirketten?

Rüzgar: Pop star şirketinden.

İkisi kahkahalarla gülerler.

Rüzgar: İş güç nasıl gidiyor?

Barış: Beyaz yakalık çok zormuş ya, beyaz yalakalık deseler daha iyi.

Rüzgar: Her iş öyle, hatırlıyor musun bir aralar okuldayken anketörlük yapmıştık.

Barış: Hatırlamaz olur muyum? Sen canla başla çalışıyordun. Ben çok sıkılmıştım.

Rüzgar: Evet en sonunda kendin kafana göre soruları doldurmaya başlamıştın.

Barış: Ne kadar ekmek o kadar köfte, köfte mi yesek?

Rüzgar: Ben bugün somon yiyeceğim.

Garson gelir.

Barış: Çok havalı ben de ondan alayım.

Rüzgar: Bize iki somon ızgara olsun.

10.  RESTORAN KARŞISI                                                                                      DIŞ/GECE

Ercan-Paparazziler-Rüzgar-Barış

Paparazzi Ercan kapının önünde fotoğraf makinesiyle bekler. Bir telefon gelir.

Ercan: Adasu neredeymiş? Nişantaşı mı? Tamam, sağol.

Başka bir gazeteci yanına gelir.

Gazeteci 1: Ercan Abi, Rüzgar bu akşam erkek erkeğe takılıyor herhalde?

Ercan dalga geçer.

Ercan: He tabii, az sonra Elele çıkarlar bu kapıdan, sen de çeker haber yaparsın.

Gazeteci bozulur.

Gazeteci 1: Ne yapalım abi işimiz bu.

Ercan aşağılar.

Ercan: İşmiş, üç kuruş param olsa sokaklarda köpek mi olurum be!

Gazeteci 1: Köpek möpek deme abi ayıp oluyor, biz olmasak magazin de olmaz.

Ercan, Rüzgar’ı kasteder.

Ercan: Magazini biz yaratıyoruz zaten onlar değil.

Gazeteci 1: Abi Adasu gelecek miymiş?

Ercan: Gelmeyecekmiş bana söyledi, ne bileyim ya, git bekle işte karşıda.

Gazeteci 1: Neden kovuyorsun beni, duyum mu aldın? Bak bir şey biliyorsan söylemezsen ölümü gör.

Ercan: Ne dirini göreyim ne de ölünü, git ötekilerin yanına çok konuştun.

Gazeteci çocuk gülerek yolun karşısına geçer. O esnada başka bir son model araba gelir, bankamatiğin önündeki ekip oraya doğru koşar, Ercan ise aldırmaz Rüzgar’ı izlemeye devam eder.

11.  RESTORAN                                                                                                    İÇ/GECE

Rüzgar-Barış-Ercan-FGR                                          

Rüzgar, Barış ile eski günleri anarken telefonu çalar. Arayan Adasu’dur.

Rüzgar: Adasu naber?

Adasu: İyidir aşkım sen nasılsın?

Rüzgar: İyiyim sağol.

Adasu: Şu an Nişantaşı’nda kız arkadaşlarımlayım, sen neredesin kiminlesin?

Rüzgar: Hesap mı veriyoruz?

Adasu: Şaşkın mısın az sonra gazeteciler soracak, sana çok bayılmıyorum ya!

Rüzgar: Okuldan Barış ile Bebek’teyim.

Adasu çat diye telefonu kapar. Rüzgar telefona bakakalır. Barış güler.

Barış: Oğlum senin hatun sert çıktı.

Rüzgar bir an Barış’a bakar, bir şey diyemez.

Barış: Güzel kız ama helal olsun yakışıyorsunuz.

Rüzgar yutkunur.

Rüzgar: Sağol.

Rüzgar, arkadaşına gerçeği söyleyememiştir. Tam kafasını boşaltacakken tekrar gerilir. Restoranın önünde duran Ercan inatla onları izler.

12.  RESTORAN ÖNÜ                                                                                           DIŞ/GECE

Rüzgar-Barış-Ercan-Paparazziler-FGR

Rüzgar kapıda görününce tüm gazeteciler gelir. Barış ile vedalaşırlar.

Gazeteci 1: Adasu nerede Rüzgar Bey? Neden onunla yemeğe çıkmadınız?

Rüzgar durumu toplar.

Rüzgar: Adasu kız kıza çıkacakmış, Nişantaşı’nda, ben de arkadaşımla yemek yedim.

Gazeteci 2: Reklam anlaşması için ne kadar aldınız?

Rüzgar valeye bahşişini verir ve aracına binip son soruya cevap vermez.

Rüzgar: İyi akşamlar.

Rüzgar araçla uzaklaşır. Ercan ise arkasından bakar. Bir taksiye el kaldırır. Diğer gazeteciler ise yolun karşısında gördükleri ünlüyü görürler.

Gazeteci 1: Bakın Lale Akmış geliyor.

Gazeteci 2: Hadi bir görüntü alalım.

Gazeteciler diğer tarafa doğru koşarlar.

13.  RÜZGAR-GARAJ ÖNÜ                                                                                   İÇ-DIŞ/GECE

Rüzgar-Ercan-FGR

Rüzgar evinin önüne gelir tam garaja girer. Ercan da taksiyle oraya varmıştır. Bir süre kapının önünde bekler. Bir süre sonra. Rüzgar üstündekiler değiştirmiş, kafasına kapüşon takmış bir şekilde dışarı çıkar. Ercan mırıldanır.

Ercan: Ben bir haltlar karıştırdığını biliyordum...

Rüzgar başka bir taksiye biner. Ercan neler olup bittiğini öğrenmek için peşindedir.

14.  TAKSİ                                                                                                            İÇ-DIŞ/GECE

Ercan-Rüzgar-FGR

Rüzgar, taksiyle Kadıköy’e gelir. Ücretini ödedikten sonra taksiden iner, dar bir sokağa girer.  Arkasına bile bakmadan yürür. Ercan da taksiden iner Rüzgar’ın peşindedir.

15.  SOKAK                                                                                                          DIŞ/GECE

Ercan-Rüzgar

Ercan fotoğraf makinesini ayarlar. Rüzgar sokağın köşesindeki kafeye girer. Ercan ise o içeri girdikten bir dakika sonra kafenin karşısındaki başka bir kafeye oturur, çay söyler. Çantasından çıkardığı şapkayı takar. O da kamufle olmuştur.

16.  KAFE                                                                                                              İÇ/GECE

Rüzgar-Berk-Sıla-FGR

Rüzgar içeri girer. Barista onu selamlar.

Berk: Ooo Tolga Abi nasılsın?

Rüzgar: İyidir Berk, sağol sen nasılsın?

Berk: Napalım abi bıraktığın yerdeyiz.

Rüzgar: Daha iyi... Bana bir cappucino lütfen.

Berk: Hemen hazırlıyorum, Abi sen ne doktoruydun? Unuttum ben...

Rüzgar afallar.

Rüzgar: Ben, iç doktoruyum yani iç hastalıkları doktoru.

Berk: Haa, ya aklımda ortopedi uzmanısın diye kalmış, elim ağrıyor onu soracaktım.

Rüzgar: Yok o alanda uzman değilim, ağrıyan elini pek kullanma yeter.

Berk: Tamam abi deneyeceğim.

Berk kahveyi uzatır.

Rüzgar: Eline sağlık.

Berk eyvallah gibi elini göğsüne götürür. Elini kullanmamak için onu indirir, gülümser. Rüzgar kafenin arkasında bahçeyi gören bir masaya geçer. Kahvesini yudumlamaya başlar. Kafe pek kalabalık değildir. Yan tarafında sürekli yiyişen genç bir çift, karşısında gözlerini ona dikmiş orta yaşlı bir kadın ve çaprazında kafasını öne eğmiş bir kız vardır. Genç sevgilileri rahatsız etmemek için kafasını o tarafa pek çeviremez. Rüzgar karşısındaki yaşlı kadın ile de göz göze gelmeye korkar ya onu tanırsa diye. Çaprazındaki kız ise masanın üstüne mendili koyar. Kız içli içli, sessizce ağlıyordur.

Rüzgar’ın gözü kıza takılır. Merak eder. Omuzları bir inip bir kalkar, yüzünü göğsüne değdirecek gibidir, sadece saçları ve arada mendille burnunu silerken gördüğü elleri vardır. Rüzgar karşısındaki kadına bakmaz ama kadın onu izler. Rüzgar kahvesini içerken bir an aklından kızın yanına gitmeyi geçirir. Sonra da dışarı bakmaya devam eder. İçeri baktığında karşısındaki kadın yok olmuştur. Rüzgar irkilir ve kadını kafeden çıkarken görür rahatlar. Birbiriyle öpüşen genç çiftten başka kimse kalmamıştır.

Rüzgar şimdi kızın yanına gitse kimse onu görmeyecektir. Kız onu yanından kovsa bile bu durum fark edilmeyecektir. Zaten onu bu kapüşonuyla kimse tanımamıştır. Rüzgar kahvesinden bir yudum içer. Masadaki peçetelerden bir tane alır ve kıza doğru gider. Kız kafasını kaldırmaz. Rüzgar bir süre bekler. Kız onu farketmez. Nefes almak için başını yukarı kaldıran kız Rüzgar’ı görür. Ve aniden ağlama halinden çıkar. Rüzgar bir şey demek için kendini toplar.

Rüzgar: Lütfen ağlamayın.

Diyerek ona mendili uzatır. Kızın gözlerine takılı kalmıştır. Nemli gözler ağlamaktan kızarmıştır. Yanakları al al olmuştur. Saç dipleri ise ıslanmıştır. Kız burnunu bir kerede Rüzgar’ın verdiği mendile sümkürür. Rüzgar geri çekilir.

Sıla: Teşekkür ederim...

Rüzgar cümlenin devamını bekler ancak kız bir kere daha sümkürür.

Sıla: Gerçekten çok rahatladım, lanet olsun her şeyden nefret ediyorum. Herkesi öldürebilirim…

Rüzgar korkar.

Rüzgar: İyi misiniz?

Sıla: Şu an çok iyiyim, 5 dakika ağlamak iyi geldi.

Rüzgar başıyla onaylar.

Sıla: Benim adım Sıla, lütfen oturun.

Rüzgar çok heyecanlanır. Oturursa tanınmaktan korkar aynı zamanda kız ile konuşmak ister. Eli ayağı titrer kızın sesi onu çok etkilemiştir.

Rüzgar: Ben Tolga, 5 dakika oturabilirim.

Rüzgar öpüşen çifti göz ucuyla kontrol eder, onlar oralı bile değildir. Rahatlar, Rüzgar zaten artık Tolga adındadır. Kız onu tanımamıştır. Sıla konuşmaya başlar.

Sıla: Ben Almanya’dan yeni geldim, iş arıyorum ama her girdiğim işten bir felaketle ayrılıyorum. Bu Türkler çok garip...

Rüzgar: Ee sen Türk değil misin?

Sıla: Evet ama Alman disipliniyle yetiştik… Almanya’da Gazetecilik okudum ben, burada çalışmak istiyorum. Sanırım olmayacak. Durumum çok kötü, geri dönsem aileme yapamadım demek istemiyorum...

Rüzgar: Anladım sıkıntılı bir durum yani, gazetecilik deme bana, hiç sevmiyorum gazetecileri.

Sıla şaşırır.

Sıla: Neden ki?

Rüzgar boş bulunmuştur paparazzileri hatırlar. Peşinde olmaları onu sinir etmektedir.

Rüzgar: Zor meslek ondan dedim.

Sıla: Sen ne iş yapıyorsun?

Rüzgar: Doktorum.

Sıla gülümser.

Sıla: Güzel meslek, keşke matematiğe ve fene yeteneğim olsaydı ama yok. Ben daha çok araştırma yapmayı seviyorum, bir olayın peşinde düşüp gerçekleri ortaya çıkarmayı.

Rüzgar kaşlarını kaldırır kızın son dedikleri onu korkutmuştur. Bir anda masadan kalkacakken Sıla elini tutar.

Sıla: Nereye gidiyorsun?

Rüzgar kalır.

Rüzgar: Kahvemi alacaktım.

Sıla: Tamam git al, gel. Bekliyorum.

Rüzgar masasına gider kahvesini alır, kızın açık sözlülüğü, araştırmacı kişiliği onu korkutur. Ama güzelliğinden etkilenmiştir.

Bir süre sonra

İkisi bir süre sohbet ederler. Rüzgar Sıla’nın anlattıklarına kahkahalarla güler.

Sıla: Şimdi ben bir staj işi buldum hemen atladım, sabah 8 akşam 8 dediler. Ama akşam 10 oldu kimse git demiyor, kimsenin eve gidesi de yok. Ben 10’da çıktım eve gittim. Arkamdan aradılar, gelme dediler. Küfrettim ben de…

Sıla diğer iş tecrübesini anlatır, Rüzgar güler.

Sıla: Kızlarla dolu bir ofiste işe başladım, iyi dedim aynı dili konuşuyoruz, ama kızın biri ben otururken sandalyemi çekti, ben de düştüm.

Rüzgar güler.

Rüzgar: Eee sen ne yaptın?

Sıla: Ben onun sandalyesini kendi kafasına geçirdim...

Rüzgar: N’oldu iş?

Sıla: Yok o halde gitmeye devam etseydim bari...

Sıla Rüzgar’a anlatır. Rüzgar çok mutludur.

Sıla: Bir tane adam beni işe aldı ve sarkıntılık etti biliyor musun?

Rüzgar: Hiç şaşırmadım.

Sıla: Neden şaşırmadın, çok mu normal bir şey burada?

Rüzgar: Maalesef öyle hatta iş hayatında bir yere gelmek için buna katlanan bir sürü insan var. Sen ne yaptın?

Sıla: Adamın elini büktüm, geriye.

Sıla sinirlenir, Rüzgar güler.

Sıla: İş için böyle bir şeye katlanamam hele de özel hayatıma müdahale edilmesine.

Rüzgar bir an düşünür kendi yaşadıklarını sorgular.

Sıla: İyi misin?

Rüzgar başıyla onaylar.

Sıla: Mobbing bunun adı, adam taciz ediyor, seni şikayet edecem dedim çıktım işten adam özür diledi, yalvardı, mesajlar attı.

Rüzgar: Sert kızmışsın.

Sıla: Çok kızdım tabi, ah Almanya’da olacaktım... Polizei gelecekti onların suratı düşünemiyorum.

Rüzgar güler, Sıla kinayeli.

Sıla: Seni bu akşam çok güldürdüm.

Rüzgar: Sen de ağlıyordun...

Sıla toplanır.

Sıla: Artık ağlamayacağım, yarın bir görüşmem daha var, şimdi kalkmam lazım, çok memnun oldum Tolga , iyi geceler.

Rüzgar ayağa kalkar.

Rüzgar: İyi geceler.

Sıla bir anda gider. Rüzgar kalakalır. Rüzgar aynı yerde oturur, yiyişen çift gider, Berk ona bakar ve uzaklaşır. Rüzgar suratında bir gülümseme içinde bir heyecanla Sıla’nın masasında oturur. Kızın mendillerinden bir tane alır cebine koyar.

17.  KAFE ÖNÜ                                                                                                     İÇ-DIŞ/GECE

Berk-Ercan

Ercan 5 tane çay içmiştir. Berk çıkar ve kafeyi kilitler. Ercan Rüzgar’ı kaçırdığını anlar. Heyecanla etrafına bakar. Sokakta kimseler yoktur. Hayal görüp görmediğini sorgular.

Ercan: Ercan oğlum, yanılmış olamazsın.

18.  RÜZGAR EV-SALON                                                                          İÇ/GECE-GÜN

Rüzgar

Rüzgar, boğaza bakan salonundaki geniş koltukta oturur. Kucağında gitarı vardır ve sehpanın üzerinde Sıla’nın mendili. Rüzgar, kızın burnunu sildiği mendili alıp eve getirmiştir. Hiç de tiksinmemiştir. Gözlerini kapadıkça Sıla’nın gözlerini görür. Flashback 16. Sahne. Onun bakışı, kahve fincanını tutuşu ve elleriyle saçını arkaya atışı... Hepsi an an aklındadır.

Elinde gitarı önünde kağıt kalem bir mırıldanıp bir karalar, yıllar sonra ilk defa şarkı yazıyordur. Heyecanla bir saat daha çalıştı. Şarkı bitmiştir. Tekrar tekrar söyler.

Rüzgar: Seni gördüğüm yerde, inan şu an kalbim ellerinde... Var mı cesaretin bu yola çıkmaya, ölene kadar ellerimi bırakmamaya...

Rüzgar, derin bir nefes alır, gitarını öper.

Rüzgar: İşte başardım… Bak kimse artık bana inanmıyordu, tek eksik olan duyguymuş.

Koltuğun üstünde kucağında gitarıyla uyuyakalır.

Gündönümü

Sabah saat 9’da uyanır. Bir an akşamüstü olduğunu düşünür. Kendine gelince dün gece yaptığı şarkıyı hatırlar. Hemen cep telefonundan ses kaydını açar. Şarkıyı dinler. Gülümser.

Rüzgar: Aferin oğlum sana!

19.  RÜZGAR EV-BANYO                                                                                     İÇ/GÜN

Rüzgar

Rüzgar banyoya gider üstünü çıkarır, aynada vücuduna bakar ve kendine gülümser. Küveti doldurur ve içene girer. Telefonda kaydettiği şarkı çalmaktadır.

20.  ARABA                                                                                                           İÇ-DIŞ/GÜN

Rüzgar

Rüzgar arabasıyla hızla stüdyoya doğru gider.

Rüzgar: Hadi bakalım şarkıyı bir de stüdyoda okuyalım…

21.  SOKAK                                                                                                          DIŞ/GÜN

Sıla

Sıla ise evinden çıkmış sokağın köşesinde taksi bekler. Saatine bakar taksi gelmez.

22.  ARABA                                                                                                          İÇ-DIŞ/GÜN

Rüzgar-Sıla

Rüzgar ilerlerken yol çalışması olduğunu görür yol kapalıdır ve bir ara sokağa girer. Tam köşeyi dönerken Sıla’yı görür. Aniden frene basar ve tam bağıracakken kendini toplar. Mırıldanır.

Rüzgar: Sıla! Ya bir gören olursa… Off!

Eğer onu arabaya alırsa Rüzgar’ın gerçekten Tolga değil, bir şarkıcı olduğu açığa çıkacaktır. Hem kızı arabada gören gazeteciler haber yapıp anlaşmayı tehlikeye atacaktır. Rüzgar, Sıla’yı arabaya almayı ve o an şarkıyı dinletmeyi o kadar ister ki. Sinirden direksiyonu yumruklar.

Rüzgar: Lanet olsun! Şarkımızı dinlemeni istiyorum…

Rüzgar Sıla’nın yanından geçer, ona görünmez biraz ileride park eder. Sıla taksiye binene kadar bekler. Stüdyoya gidip gitmeme konusunda kararsızdır. İçinden taksiyi takip etmek gelir ve öyle yapar. Sıla, 10 dakika sonra büyük bir binanın önünde taksiden iner. Saray Gazetesi’ne doğru yürürken Rüzgar onu izler. Sıla’nın saçları rüzgarda uçuşur. Hemen telefonundan şarkıyı açar ve kıza derin derin bakar.

23.  STÜDYO                                                                                                         İÇ/GÜN

Rüzgar-Adasu-Prodüktör-Tarık-FGR

Rüzgar’ın arabada şarkı dinlediği sahneden stüdyoda şarkıyı söylemesine geçeriz. Saat 12 olmuştur. Ekip ile birlikte defalarca tekrar alıyordur. Birkaç kişi bozulur.

Rüzgar: Şarkıyı bir daha alalım mı?

Miksaj yapan kişi eliyle onaylar. Tarık alkışlamaya başlar. Rüzgar içeriden ona el sallar. Prodüktör ve Adasu gelirler. Adasu alaycı bir biçimde şarkıyı dinler, prodüktör ise tepkisizdir. Birkaç kez dinleyince şarkıyı hepsi beğenir.

Rüzgar: Seni gördüğüm yerde, inan şu an kalbim ellerinde... Var mı cesaretin bu yola çıkmaya, ölene kadar ellerimi bırakmamaya...

Rüzgar onların yanına gelir.

Tarık: Rüzgar nereden çıktı bu şarkı?

Rüzgar: Dün gece yazdım.

Prodüktör: Ben senin ne kadar yetenekli olduğunu biliyordum, bakın her zaman dedim bu çocuk müzik yapmak için doğmuş.

Rüzgar biraz utanır. Adasu ise son noktayı koyar.

Adasu: Şarkıyı yapana değil yaptırana teşekkür etmek lazım!

Herkes bir an donakalır. Rüzgar’ın ağzı kulaklarına varmıştır. Tarık kafasını bir sağa bir sola ‘Hayır’ dermişçesine sallar. Prodüktör ise Rüzgar’ın omuzunu tutar.

Prodüktör: Ben her zaman dedim sen akıllı çocuksun, 1 Milyon Doları kolay kolay kaybetmezsin.

Rüzgar’ın içinde kelebekler uçuşuyordu, insanların ne dediği umurunda değildir.

24.  ÖDÜL TÖRENİ                                                                                                İÇ/GECE

Rüzgar-Adasu-Gazeteciler-FGR

Rüzgar ödül törenine Adasu ile birlikte gitmiştir ve gazetecilere çok samimi pozlar verirler.. İkisi sevgiliymiş gibi vakit geçirirler. Yılın çifti seçilirler. Flaşlar patlar tüm ilgi üstlerindedir. İkisi de mutlu davranırlar.

25.  ARABA                                                                                               DIŞ/GECE

Rüzgar-Adasu-FGR

Rüzgar, Adasu’yu eve bırakır. Adasu arabadan inerken onun elini tutar ve dudaklarına yaklaşır. Rüzgar ne olduğunu anlamaz. Adasu onu öper.

Adasu: Karşı köşede bir gazeteci var, bozma.

Adasu fısıldar ve arabadan iner. Rüzgar derin bir nefes alır arabasıyla uzaklaşır.

26.  RÜZGAR EV                                                                                                   İÇ/GECE

Rüzgar

Rüzgar eve girer koşarak yatak odasına gider. Dolabın altından kamufle kıyafetlerini çıkarır. Amacı çok geç olmadan bir gece önceki kafeye gidip Sıla’yı görmektir. Rüzgar giyinip dışarı çıkar.

27.  TAKSİ                                                                                                 İÇ-DIŞ/GECE

Rüzgar-FGR

Kamera takip eder gibi. Rüzgar takside oturmuştur arkasına bakar, bir arabanın onu takip ettiğini düşünür ve taksiden erken iner. Arabanın ışığını görünce sokaktaki bir evin kapı aralığına saklanır. Araba geçip gider. Kendini polisiye filmlerdeki gibi hisseder. Arabayı atlatmanın mutluluğuyla bir koşu sokağın arkasındaki kafeye girer.

28.  KAFE                                                                                                             İÇ/GECE

Rüzgar-Berk

Berk ile selamlaşır.

Rüzgar: Berk naber?

Berk: İyidir abi sen nasılsın?

Rüzgar: Aynı işte nöbet möbet.

Berk: Sana okkalı bir kahve vereyim.

Rüzgar: Süpersin.

Kahvesini alıp hemen arka taraftaki masasına oturur. Yiyişen çift yerine yeni flörtleşen birileri gelmiştir. Yaşlı teyze de yoktur.

Rüzgar tüm gece bekler ancak Sıla gelmez. Kapıdan giren bir kızı Sıla’ya benzetir, yanındaki adamı kıskanır ve ona görünmeden oradan çıkmayı planlar. Oysa kız başka biridir. Ne kadar uğraştıysa Sıla’yı birkaç gün boyunca göremez.

Kesmelerle defalarca kafeye gelişini görürüz. Rüzgar umudunu kaybetmiştir, Sıla’nın Almanya’ya döndüğünü düşünür.

Birkaç gün sonra

29.  SOKAK                                                                                               DIŞ/GÜN

Ercan-FGR

Ercan sokakta yürürken telefonu çalar. Numarayı tanımaz şüphecidir.

Ercan: Alo!

Adam: Ercan Bey iyi akşamlar.

Ercan: İyi akşamlar.

Adam: Sizden bir ricam olacak.

Ercan bilmiş konuşur.

Ercan: Kimin peşini bırakmamı istiyorsunuz?

Adam: Rüzgarla ilgili, ama…

Ercan adamın sözünü keser.

Ercan: Rüzgar’ın peşini bıraktım merak etmeyin.

Adam: Neden?

Ercan: Canım öyle istedi.

Adam: Peki o zaman teklifimi başka bir paparazziye yaparım.

Adam telefonu kapatacakken Ercan uyanır.

Ercan: Bir saniye yanlış anlaşılma oldu. Sizin isteğiniz neydi?

Adam: Bazen çok konuşuyorsunuz…

Ercan durur adam devam eder.

Adam: Rakip firma diyelim. Rüzgar’ın reklam aşkı yaşadığını ortaya çıkarabilir misin?

Ercan: Adım gibi biliyordum… Reklam aşkı yaşıyorlar tabi.

Adam: Sen ortaya çıkarabilir misin onu söyle?

Ercan: Denerim ama şimdi zor iş bunlar, masraflı yani…

Adam: Bir fotoğrafla işi bitirmelisin.

Ercan sinsi güler.

Ercan: O daha kolay abi, sen karşılığında ne öneriyorsun?

Adam: 100 Bin. Rüzgar’ın anlaşması bozulsun yeter.

Ercan: Tamamdır.

Adam: Bekliyorum.

Adam telefonu kapar Ercan heyecanlı.

Ercan: Ha gayret oğlum biraz uykusuz kalacaksın ama 100 bini cukkalayacaksın.

30.  STÜDYO                                                                                                         İÇ/GÜN

Rüzgar-Adasu-CoDog-FGR

Rüzgar yine stüdyoda, içli içli romantik bir şarkı okur.

Rüzgar: Olmaz olmaz deme, giderken bana elveda deme…

Rüzgar’ın konsantresi bozulur.

Rüzgar: Ara verelim mi?

Odadaki müzisyen tamam işareti yapar.

Adasu da kapıdan içeri girer. Rüzgar ile karşılaşır. Adasu onu kucaklar.

Adasu: Sürpriz!

Adasu bağırarak iri yarı siyahi bir adamı Rüzgar ile tanıştırır.

Adasu: Bak kendime bodyguard tuttum.

Adam elini uzatır birtakım işaretlerle selamlaşır.

Co-Dog: Hello I’m Co-Dog!

Rüzgar: Nice name, I’m Rüzgar.

Co-Dog: Rusgar.

Rüzgar şaşırır.

Adasu: Nereden çıktı? Bir sorun yok değil mi?

Adasu: Yok be Burning Man’de tanıştık.

Rüzgar: Hım hayırlısı olsun.

Co-Dog: Hayirlisolsun.

Adasu güler Co-Dog ile öpüşürler.

Rüzgar: Bodyguard fantezisi mi?

Adasu: Sus be manyak!

Co-Dog: Maniac.

Hepsi Co-Dog’a gülerler.

31.  GAZETE                                                                                                          İÇ/GÜN

Ercan-Haber Müdür-FGR

Ercan gazeteye girer.

Ercan: Bana bir kahve, black olsun. Yani sütsüz, şekersiz. Siz şimdi sosyete ağzını bilmezsiniz. Bebek’te böyle…

Kimse Ercan’ı umursamaz. Haber müdür gelir.

Ercan: Ooo müdürüm nassınız?

Müdür: İyiyim çok sağol Ercan.

Müdür onun yanına gelir, fısıldar.

Müdür: Ercan biraz iş çıkarmaya ne dersin?

Ercan pişkin pişkin güler, çalışanlar anlamasın diye birtakım lafları ağzında geveler.

Ercan: Gece gündüz dışarıdayız işte müdürüm, millet risotto yerken bir 5 Liraya tavuk pilav yiyoruz.

Adam ciddileşir.

Müdür: Sürekli goygoy yapıyormuşsun, tecrübelisin dedik sağlam bağlantıların var dedik seni göndermedik.

Ercan adamın lafını keser.

Ercan: Müdürüm çok yakında bir bomba patlatacağım, yılın haberi olacak.

Müdür umursamadan lafını bitirir.

Müdür: Son 1 ayın. Hemen patlat!

Ercan müdür giderken arkasından bakakalır.

32.  STÜDYO                                                                                                         İÇ/GÜN

Adasu-Rüzgar-CoDog-FGR

Adasu ve Co-Dog geniş koltuğa yayılmış oturmaktadırlar. Co-Dog cep telefonuyla oynar. Rüzgar ise düşüncelidir.

Adasu: Ne oldu sana sürekli şarkı yapıyorsun?

Rüzgar: Bilmiyorum Adasu sanırım aşık oldum.

Adasu gülümser, Amerikan aksanı yapar.

Adasu: Woouw dostum ne güzel bir haber, kız kimlerden?

Rüzgar: Bilmiyorum bir kez gördüm.

Adasu gözlerini kısar.

Adasu: Dinleyelim bakalım şarkının son halini.

Rüzgar’ın kaydettiği şarkıyı çalarlar. Co-Dog kafasını ritme göre bir sağa bir sola sallar. Adasu onu öper ve ayakta Rüzgar’ın yanında şarkıyı dinlerler.

Adasu çok beğenmiştir.

Adasu: Muhteşem, tebrikler.

Rüzgar’ı öper o esnada Tarık ve prodüktör içeri girerler. İkisini yakınlaşmış görmek hoşlarına gider.

Tarık: Ooo çifte kumrular buradaymış.

Prodüktör: Bir şeyi 100 kez söylersen olur.

Kapının arkasında oturan Co-Dog ayağa kalkar. Tarık ve prodüktör onun neredeyse beline geliyordur. Co-Dog onlara sert bir bakış atar. İkisi neye uğradığını şaşırırlar.

Adasu: Sizi yeni korumam Co-Dog ile tanıştırayım.

Co-Dog: Hi guys!

İkisinin elini sertçe sıkar, özel selamlaşma hareketini yapar diğerleri beceremez. Rüzgar ve Adasu kıs kıs gülerler. Rüzgar şarkıyı onlara da dinletir. Hepsi büyülenmiş gibidir.

Tarık: İnanılmaz.

Prodüktör: Gerçekten duygusal… Bu hislerin kaynağı nedir?

Rüzgar ise olayı geçiştirir.

Rüzgar: Önemli değil… Bu şarkıyı konserde söylemek istiyorum.

Tarık hiç sesini çıkarmaz.

Prodüktör: Unut dostum, yani şimdilik. Repertuvar belli, hem ikiniz şarkıcısınız, bırakın besteleri başkaları yazsın...

Rüzgar sinirlenir.

Rüzgar: Ne demek şimdi bu, ben de söz yazarıyım, beste de yapıyorum.

Adasu araya girer.

Adasu: Sakin ol Rüzgar, bence güzel şarkı, konserde nasıl olur bilemedim.

Rüzgar durulmaya çalışır.

Prodüktör: Rüzgar senin bir sürü şarkın var hepsi ezbere biliniyor, herkes seninle birlikte onları söyleyecek.

Adasu sitemlidir.

Adasu: Benim de şarkılarım var sanırım. 

Prodüktör: Tabi ki, herkes ne söyleyeceğini biliyor daha doğrusu ne söyleyeceğinizi belirliyor.

Tarık prodüktörü sakinleştirir.

Tarık: Ok abi sen bana bırak, bir konuşalım aramızda.

Rüzgar: Geçiştirmek kolayınıza geliyor.

Prodüktör ona dik dik bakarken Tarık devreye girer.

Tarık: Dur Rüzgar bir şarkının alt yapısını halledelim, üstüne biraz daha çalışalım öyle piyasaya çıkarız.

Prodüktör: Attığınız her adım çok önemli, bu kadar hayran kitlesini kaybedemeyiz, aklınızda olsun.

Prodüktör giderken hepsi düşünceli kalırlar, Co-Dog ise onlara sorar.

Co-Dog: Cofffe?

Hepsi bir ağızdan bağırır.

Hepsi: Yes!

33.  ARABA                                                                                              İÇ-DIŞ/GECE

Rüzgar

Rüzgar stüdyo önü aracındadır, elleri kolları halsizdir, yorgundur. Sıla’yı internette arar. Soyadını bilemez. Sıla Almanya-Sıla Germany yazar. Sıla-Gazeteci yazar ancak bir şey bulamaz.

Rüzgar: Çok aptalca.

Çıkan kızların fotoğrafına bakar hiçbiri ona benzememektedir.

Rüzgar: Böyle bulamıyorum seni. Belki yine karşılaşırız…

Kızın bir sabah taksi aradığı sokağa gider. Orada birkaç tur atayım derken süpermarkete giren birini görür. Sıla oradadır, Rüzgar’ın kalbi güm güm atar. Hemen arabasını ilk bulduğu park yerine çeker. Güneş gözlüğünü takar.

34.  SÜPERMARKET                                                                                             İÇ/GECE

Rüzgar-Sıla-FGR

Rüzgar koşarak süpermarkete girer. Kapıdaki güvenlik ona gülümser.

Güvenlik: Hoş geldiniz Rüzgar Bey!

Rüzgar zoraki bir şekilde ona gülümser ve tanınıyor olmak pek hoşuna gitmez. Sıla’yı arar. Önce dondurulmuş ürünlerin olduğu yere gider ve orada genç bir kızı Sıla’ya benzetir tam yanına yaklaşırken kız yüzünü döner.

Rüzgar: Yanlış alarm.

Hemen arkasını döner. Pasta-börek bölümüne gider karnı da acıkmıştır. İçli içli kuru pastalara bakarken yanında bir teyze belirir.

Kadın: Oğlum seni gözüm bir yerden ısırıyor.

Rüzgar bozuntuya vermez. Teyze sinirlenir.

Kadın: Sanki seni televizyonda gördüm, dur bakayım, aranan seri katil miydin yoksa şarkıcı mı?

Rüzgar biraz korkar, kaşlarını kaldırır ve teyzeden uzaklaşır. Şampuanların ve sabunların olduğu bölüme gider. Sıla tam bulunduğu reyonun arkasındadır. Telefonla konuşur.

Sıla: Nayn anne yine işten attılar beni, kimse gazeteci istemiyor, yalaka istiyor.

Rüzgar reyonun arasından kızı kesmeye başlar. Sıla’ya tam görünecektir ki peşindeki dondurulmuş ürün bölümündeki kızı görür. Ona el sallıyordur. Rüzgar gördüğü hasır şapkalardan bir tanesini kafasına geçirir. Kızı atlatmaya çalışıyordur. Küçük bir çocuk bu sefer onun dikkatini çeker.

Çocuk: Hop oturup hop kalk, hop hop hop.

Rüzgar çocukla göz göze gelir. Rüzgar’ın bir şarkısını mırıldanıyordur. Babası Rüzgar’a bakar cep telefonunu çıkarır.

Adam: Oğlumla bir fotoğrafınızı çektirebilir miyiz acaba?

Rüzgar reyonda çıkış olmadığı için sıkışmıştır. Zoraki bir biçimde kabul eder.

Rüzgar: Tabii, neden olmasın.

Şapkasıyla poz verir. Çocuk ise bağırmaya başlar.

Çocuk: Rüzgar Abi ben senin şarkılarını çok seviyorum.

Rüzgar çocuğu susturmaya çalışır ve Sıla’nın gittiği alkol bölümüne doğru gider. Sıla annesiyle konuşmaya devam ediyordu.

Sıla: Anne yakın zamanda gelemem, ya telefon açıp görüşmeye çağırırlarsa o zaman Almanya’dan nasıl gelirim, burada hazır beklemek daha iyi.

Rüzgar başıyla Sıla’nın dediklerini onaylar ve sırtına yaşlı teyze dokur.

Kadın: Sen popçu çocuksun.

Rüzgar gözlerini devirir. Bir şişe şarap devirir. Sıla’nın sesi kesilmiştir reyonun arkasına geçer yerde şarap şişesiyle bütünleşmiş şapkalı bir adam ve beyaz saçlı bir teyze görür.

Sıla: Yardım ister misiniz?

Rüzgar duymamış gibidir teyze de.

Kadın: Rüzgar oğlum yardım ister misin?

Rüzgar gayet sakindi mırıldanır gibi,

Rüzgar: Görevliyi çağırabilir misiniz?

Amacı Sıla’yı oradan uzaklaştırmaktır. Sıla görevli aramaya gider.

Rüzgar: Teyze peşimi bıraksana...

Kadın: Yoksa seri katil misin? Neden bu kadar panik oldun, dur şimdi polisi arayacam”.

Teyze kocaman eski telefonunu çıkarır uzağa tutar ve 155’i tuşlar. Rüzgar teyzeye bakıyordur.

Rüzgar: Teyze saçmalama katil değilim ben…

Polis: 155 Polis İmdat buyurun.

Teyze bir telefona bakar bir Rüzgar’a bakar.

Rüzgar: Popçuyum.

Kadın: Yanlış aradım çocuğum pardon.

Kadın telefonu kapatır. Rüzgar fısıltıyla konuşur.

Kadın: Duymuyorum bağır biraz.

Rüzgar: Popçuyum dedim ya!

Arkasından onu takip eden kız gelmiştir.

Kız: Ben tahmin etmiştim, bir imza bir de fotoğraf alayım.

Kız hemen kalemi ve kolunu uzattı, Rüzgar uzaktan Sıla’nın kasaya gittiğini görünce rahatlar. Görevli gelmiş yerde kırılmış şarap şişesini temizliyordur. Hemen Rüzgar’ı sesinden tanır.

Rüzgar: Foto yanımda yok. Şurayı imzalıyorum. Sakın yıkama.

Görevli: Mağazamıza şeref verdiniz”.

Görevli fotoğraf makinesini çıkarır bir selfie yapacaktır. Sıla kasada birlikte fotoğraf çektiren insanları görür, söylenir.

Sıla: Ne garip adam yere şişe devirdi hepsi onunla fotoğraf çektiriyor.

Kasiyer Kız: Aaa inanamıyorum.

Kız Rüzgar’ı görür, Sıla’nın işini yarım bırakarak yanına koşar. Sıla sinir olur.

Sıla: Bak bir Alman dikeceksin bunların başına nasıl çalışıyorlar nefes almadan.

Rüzgar başından onları nasıl savacağını bilmiyordur. En son gelen kasiyer işi büyütür. Kız Scope’u açmak istiyordur.

Kasiyer: Scope’u açıyorum durun.

Rüzgar: Sakın! Hayır lütfen.

Rüzgar itiraz eder ve Sıla’nın kızgın bir şekilde oraya geldiğini görünce koşarak marketin içine gider. Hayran kümesi orada kalır ve Rüzgar’ın peşinden tek tek koşmaya başlarlar. Sıla ise üstüne gittiği kalabalığın neden koştuğunu anlamaz.

Sıla: Benden mi kaçıyorlar?

Şaşkın gözlerle ona bakarken arkasından Rüzgar şapkasıyla dışarı fırlar. Alarm ötmeye başlar. Rüzgar kapıdan çıkınca bir sağa bir sola bakar ve koşarak aracına biner. Dışarısı kalabalık ve karanlık olduğu için Rüzgar’ın izini kaybetmişlerdir.

Kadın: Neden kaçtı? Anlamadık.

Kız: İmzası kurumamış.

Güvenlik: Şapka da gitti.

Kasiyer: Benim maaştan keserim. Hatıra olur.

Çocuk: Hop oturup hop kalk, hop hop hop.

Sıla çocuğun mırıldanmasını duyar.

Sıla: Ne saçma şarkı…

Hayranlar da süpermarketin önünde şaşkın kalırlar.

35.  ARABA                                                                                               İÇ-DIŞ/GECE

Rüzgar-Sıla-FGR

Rüzgar aracında yarı kaykılmış bir şekilde dışarıyı gözler. Şapkayı çıkarıp arka koltuğa atar. Sıla’yı göremez. Bir süre bekler, aracı çalıştırır. Sokağın köşesine geldiğinde yaya geçidinde aniden durur. Fren sesine yolun ortasındaki Sıla dönüp bakar. Rüzgar neredeyse Sıla’ya çarpacaktır. Etrafına bakar kimseleri göremeyince araçtan iner.

Rüzgar: Aaa Sıla ne güzel bir tesadüf.

Sıla: A Selam ismin Tolga’ydı değil mi?

Rüzgar mutlu olur.

Rüzgar: Evet nasılsın?

Sıla: İyiyim teşekkürler, sen?

Rüzgar: İyiyim, sağol burada bir arkadaşım var onun yanına uğramıştım. Sen yakınlarda mı oturuyorsun?

Sıla: Evet karşıdaki apartmanda.

Eliyle bir yeri gösterir. Rüzgar hemen evi beller.

Rüzgar: İş ne oldu, merak ettim.

Sıla güler.

Sıla: Sorma başıma gelenleri bilgisayar vermediler bana işten çıkmam için her yolu denediler ben de pes ettim.

Rüzgar: Öyle düşünme, eminim kendine uygun bir iş bulacaksın.

Sıla: Ben pek emin değilim.

Rüzgar: Baksana akşam bir kahve içelim mi?

Sıla: Oluuur!

Yolun ortasında duran Sıla ve Rüzgar’a uzaktan bakarız. Mutlu görünürler.

36.  KAFE                                                                                                              İÇ/GECE

Sıla-Rüzgar-Berk-FGR

Rüzgar ve Sıla ilk kez karşılaştıkları kafededirler. Bir randevu olduğu için ikisi de gergindir. Rüzgar kahve fincanınla oynar. Sıla da yere bakar. Berk yanlarına gelir.

Berk: Bu kahve çekirdeğini yeni keşfettim, nasıl beğendiniz mi?

Rüzgar: Güzel olmuş eline sağlık.

Sıla: Ben çok sevdim.

Berk: Her akşam gelip içersiniz artık değil mi Tolga Bey?

Berk Rüzgar’a imalı bakar, onun her akşam gelip Sıla’yı görmeyi beklediğini anlamıştır. Rüzgar bozuntuya vermez.

Rüzgar: Sen bu kadar güzel kahveler yaptıkça bizi bağımlı hale getiriyorsun.

Hepsi güler.

Sıla: Buranın ambiyansını çok seviyorum, farklı bir çekiciliği var. Sanki insan geldiği anı donduruyor, nasıl anlatsam bilemedim.

Berk Rüzgar’a bakar.

Berk: İnsanın burada aşık olası geliyor değil mi?

Sıla mahçup Rüzgar ağzından kaçırır gibi,

Rüzgar: Bana ilham veriyor... Geçen gün yeni bir şarkı yazdım.

Berk: Tolga doktorlar neden hep korolarda şarkı söylüyorlar?

Rüzgar bu sorudan işkillenir.

Rüzgar: Bilmiyorum stres atmak ya da bir hobi edinmek için herhalde.

Sıla: Sen şarkı mı söylüyorsun?

Rüzgar: Sık sık değil bazen.

Sıla: Çok ilginç bir gün dinlemek isterim.

Berk: Harbi mi ya! Bak gitarla falan söylüyorsan haftanın bir günü burada çıkmanı isterim.

Rüzgar şaşırır.

Rüzgar: Haha, ne güzel bir teklif ama olmaz sağolasın.

Berk ısrar eder.

Berk: Bak zaten sinek avlıyorum, iki tındgırdatsan en azından yoldan geçenlerin ilgisini çekeriz.

Sıla da evet dercesine Rüzgar’a bakar.

Rüzgar: Düşünürüz Berk.

Berk: Tamam üstüne gelmeyeceğim…

Berk işinin bara döner. Rüzgar Sıla ile baş başa kalır. Kız ortamı ısıtmak için 1 haftalık iş deneyimini anlatmaya başlar. Ses derinden gelir Sıla Rüzgar’ın gözünden konuşur.

Sıla: Yok çok burnum havadaymış, yok ukalaymışım, yok müdürümle uyum içinde çalışmıyormuşum, iş arkadaşlarım beni çağırmadan yemeğe gidiyorlardı, tamam zorunda değiller ama insan iş arkadaşına neden nazik olmasın ki?

Rüzgar dalıp gider Sıla onu anlattıklarıyla sıktığını düşündü.

Sıla: Sıkıldın sanırım, sen anlat bugün kaç kişinin hayatını kurtardın?

Rüzgar önce soruyu anlamaz Sıla’nın gözlerine bakarak,

Rüzgar: Kendi hayatımı.

Sıla şaşırır.

Sıla: Sana bir şey olmadı değil mi?

Rüzgar gülümser.

Rüzgar: Olmadı Sıla, aşktan başka.

Sıla’nın gözlerinin içine derin derin bakar. Uzunca bir süre konuşmazlar. Sıla çok utanır. Rüzgar durumu toparlamaya çalışır.

Rüzgar: Sana şarkımı söylememi ister misin?

Sıla’nın gözleri sevinçten büyür.

Sıla: Evet.

İkisi kafeden çıkarlar Rüzgar hemen kapüşonunu kafasına geçirir. Arada birkaç kez arkasına dönüp bakar, sanki onu biri izliyordur. Rüzgar’ın hareketlerini Sıla farkeder. 

Sıla: İstersen taksiye binelim.

Rüzgar: Yoo böyle iyi tüm gece seninle yürüyebilirim.

Sıla gözlerini kaçırır. İkisi sokaklarda yürürler. Romantik bir şarkı eşliğinde.

37.  SILA EV ÖNÜ                                                                                                 DIŞ/GECE

Sıla-Rüzgar-Ercan

Sıla’nın evinin önüne gelirler. Rüzgar ona sarılıp öpmek ister Sıla mesafelidir.

Sıla: Çok teşekkürler, konuşmak iyi geldi.

Rüzgar: Ayrılıyor muyuz?

Sıla şaşkın.

Sıla: Geç olmadı mı?

Rüzgar: Tuvaletim geldi, ben altıma yapacağım.

Sıla: Aa! Yani ne yapsak?

Rüzgar: Senin evde var mı?

Sıla: Var.

Rüzgar bekler. Sallanır ve sıkışmış gibi hareket eder.

Sıla: Normalde yeni tanıştığım birini eve almam ama.

Rüzgar Sıla’dan önce eve doğru koşar. Sıla da arkasından gider. İçeri girerler. Ercan bir ağacın altındadır. Kendi kendine konuşur.

Ercan: Kuş kafese girdi…

38.  SILA EV-SALON                                                                                             İÇ/GECE

Sıla-Rüzgar

Rüzgar kızın evine girince tüm vücudunun huzur bulduğunu hisseder, çok mutludur. Geçip salona oturur. Sıla bir an durur.

Sıla: Lavabo sağdan ikinci kapı.

Rüzgar: Çok güzel.

Sıla bakarken Rüzgar neden eve geldiğini hatırlar.

Rüzgar: Ha doğru acelem vardı.

Rüzgar acelesi varmış gibi koşarak banyoya gider.

39.  SILA EV-BANYO                                                                                            İÇ/GECE

Rüzgar

Sıla’nın kremlerini, kokularını koklar ve içlerinden bir tanesini cebine indirir. Telefonu çalmaya başlar. Tarık ısrarla onu aramaktadır. Hemen sessize verir. Aynada kendine bakar. Sıla’nın parfümünü sıkar koklar, baştan çıkar. Öksürür.

40.  SILA EV-SALON                                                                                             İÇ/GECE

Sıla-Rüzgar

Rüzgar salona gelir ve koltuğun yanındaki gitarı görür. Sıla Rüzgar’ın gitmeyeceğini anlar.

Sıla: Bir şey içmek ister misin?

Rüzgar hayır anlamında başını iki yana sallar ve gitarı eline alıp oturur. Sıla da karşısındadır. Sıla’ya yazdığı şarkıyı kısa bir akortun ardından çalmaya başlar. Sıla şarkıyı dinledikçe yüzü aydınlanır. Hemen o da koltuğa oturur. Rüzgar’ın elleri gitarın tellerinde adeta dans ediyordur. Sıla büyülenmiştir. Rüzgar şarkıyı bitirir ayağa kalkar ve Sıla’ya yaklaşır. Rüzgar da çok heyecanlanmıştır ancak onu korkutmak istemiyordur.

Rüzgar: Sıla bu şarkıyı sana yazdım.

Sıla: Çok güzelmiş...

Rüzgar, Sıla’nın elini tutar ve onu öper.

41.  SILA EV ÖNÜ                                                                                                 DIŞ/GECE

Ercan-Sıla-Rüzgar

Ercan Sıla’nın evine bakar yüksekte kaldığı için öpüşen iki kafanın üstü görünür. Ercan gerilir.

Ercan: Allah kahretsin! Ev bir kat aşağıda olsaydı ne olurdu sanki…

42.  SILA EV-SALON                                                                                             İÇ/GECE

Sıla-Rüzgar

Rüzgar’ın telefonu titreşimdeyken çalar. Sıla rahatsız olur.

Sıla: Telefonunu aç istersen, önemli bir şey olabilir.

Rüzgar umursamaz.

Rüzgar: Önemli olan sensin.

Sıla bir an kendini toplar. Çekingendir. Rüzgar konuşamaz, etkilenmiştir ne yapacağını bilemeyince kapıya yönelir, Sıla gidecek olmasına şaşırır ama belli etmez.

Rüzgar: Haftasonu seni kaçırayım mı?

Sıla: Olabilir, haberleşiriz.

Rüzgar onunla vedalaşır, çıkar.

Rüzgar: Görüşmek üzere.

Sıla: Görüşürüz.

Sıla ise kapıyı kapatınca titreyen ellerine bakar. Pencereye yönelir, Rüzgar koşar gibi hızlı adımlarla gidiyordur. Sıla da aşık olmuştur.

43.  SILA KAPI ÖNÜ                                                                                              DIŞ/GECE

Ercan-Rüzgar-Sıla

Rüzgar dışarı çıkınca Ercan ağacın arkasına saklanır. Sıla camdan bakarken Ercan kızın fotoğrafını çeker.

44.  RÜZGAR EV                                                                                                   İÇ/GECE

Rüzgar-Tarık

Rüzgar evine gelir. Tarık’ın telefonunu açar.

Tarık: Oğlum neredesin kaç saattir sana ulaşmıyorum.

Rüzgar: Evdeyim.

Tarık: Allah bilir nerelerdeydin… Mesela süpermarket. Ne işin var süpermarkette?

Rüzgar: Alışveriş yaptım.

Tarık: Neden?

Rüzgar: İhtiyaç vardı.

Tarık derin nefes alır.

Tarık: Rüzgar dalga geçme. Twitter’da TT olmuşsun. #ruzgarsupermarkette diye.

Rüzgar: Ben de insanım…

Tarık: Neyse arada halka karışman da güzel ama daha önceden planlamak şartıyla…

Rüzgar oturur cebinden Sıla’nın banyosundan aldığı küçük kremi çıkarıp sehpanın üzerine koyar. Hemen gitarı eline alır. Aklına gelen melodileri çalmaya başlar.

45.  SILA EV-BANYO                                                                                            İÇ/GECE

Sıla

Sıla banyodadır. Kremini arar ancak bulamaz. Tüm kremleri dolabı hızlı bir şekilde aramasını görürüz. Sıla krem ararken yorulmuştur. Işığı kapar banyodan çıkar.

Gündönümü

46.  SOKAK                                                                                                          DIŞ/GÜN

Sıla-Ahmet-Gül

Sıla babasıyla telefonda konuşur.

Ahmet: Kızım bir görüşmede 1 saat kalırsan işi alırsın, sen 5 dakikada odadan çıkıyorsun… Bu ne biçim iş anlamadım. Sende mi bir sorun var yoksa onlarda mı?

Sıla: Of baba tamam. Ben sorunluyum herkes ideal insan.

Ahmet: Annene çekmişsin…

Babası telefonda güler annesi telefonu alır.

Gül: Sen babana bakma kızım, hayırlısı olsun.

Sıla: Tamam anne şimdi Canım Ülkem Gazetesine giriyorum. Çıkışta sizi ararım.

Gül: Allah yolunu açık etsin kızım.

Sıla: İnşallah!

Sıla telefonu kapar. Gazeteden içeri girer.

47.  GAZETE                                                                                                          İÇ/GÜN

Sıla-FGR

Sıla görüşme için bir odanın önüne gelir. Sekreter ona koltuğu gösterir. Sıla oturur. Saate bakar. Saat 10’dur. Saat ilerler 11-12 olur. Arada sekreterin arkadaşları gelir, kahve içerler gülerler. Odadan kimse çıkmaz. Sekreter kız yemeğe gider. Sıla kalır orada. Saat 2’ye doğru kız gelir. Sıla sinirlenir.

Sıla: Pardon ben sabahtan beri bekliyorum.

Sekreter: Henüz müdürümüz gelmedi.

Sıla: Saat 10’a randevu veriyorsunuz ama müdürünüzün haberi yok mu?

Sekreter: Hanımefendi sakin olun.

Sıla koltuktaki çukuru gösterir.

Sıla: Nasıl sakin olayım şu koltuğa gömüldüm. Beni bekletmeye hakkınız yok.

Sekreter: O halde siz özgeçmişinizi verin ben müdür beye ileteyim.

Sıla: Sizde özgeçmişim yok mu, ona bakarak beni çağırmıyor musunuz?

Sekreter: Bakın hanımefendi şu an işim var, onunla ilgilenmek zorundayım.

Sıla alaycı,

Sıla: Tarot mu bakacaksın?

Sekreter: Anlamadım.

Sıla: Çay, kahve, sohbet, yemek zaten sizin işiniz buysa ben hiç almayayım.

Sıla sinirle oradan ayrılır.

48.  GAZETE-KORİDOR                                                                                        İÇ/GÜN

Sıla-Ercan

Sıla sinirden ağlayarak gidiyordur ki bir adamla çarpıştı. O kişi Ercan’dır.

Sıla: Pardon!

Ercan, Sıla’nın yüzünü tanır ve harekete geçmesi gerektiğini anlar.

Ercan: Ben Pardon!

Sıla: Kusura bakmayın böyle sinirden elim ayağıma dolandı.

Ercan: Neden sinirlendiniz ki?

Sıla: Nayn olamaz böyle bir şey. Buraya iş görüşmesine geldim, geldiğime pişman oldum.

Sıla tam uzaklaşacaktır ki Ercan kolunu tutar.

Ercan: Bir saniye kiminle görüşecektiniz? Belki yardımcı olabilirim.

Sıla sinirden titriyordur Ercan, fırsattan istifade onu gazetenin kantinine götürür. Geçmeyle Sıla maceralarını anlatır.

49.  KANTİN                                                                                             İÇ/GÜN

Sıla-Ercan

Sıla bir yandan ağlıyor bir yandan da iş macerasını Ercan’a anlatıyordur. Ercan kendini övmeye başlar.

Ercan: Ben magazin gazetecisiyim, bulunduğum yere kolay gelmedim, senin gibi yurtdışında da okumadım. Hemen liseden sonra elimde makine sokaklarda işe başladım... Zaten bu meslek için okumana gerek yok.

Sıla boş gözlerle Ercan’a bakar. Onu pek sevmez ama rahatlamıştır.

Ercan: Doktorluk falan okusaydın keşke, onlar diplomasız işini yapamıyor... Her sene binlerce çocuk iletişim, gazetecilik falan okuyor, yazık, ben hallerine çok üzülüyorum. Sonra kuyruğu kıstırıp burada senelerce parasız çalışıyorlar. Bazen kimseye maaş da vermiyoruz çekip gidiyorlar.

Sıla sinirlenir.

Sıla: Ne kadar saçma, boşuna okumak olur mu o zaman üniversite niye var?

Ercan güler.

Ercan: Üniversite ele güne karşı okudum demek için var.

Sıla: Ben kalkayım, sizi de meşgul ettim.

Ercan: Bak ne diyeceğim Sıla, gel bizim bölümde staja başla, hem sana arşivi veririz ben müdürle konuşurum belki 3-5 kuruş da harçlık verir.

Sıla’nın gözleri büyür.

Sıla: Ama nasıl olur kimseyle iş görüşmesi yapmadım ki?

Ercan: Şu an benimle yaptın ve işe alındın sıra kendini göstermeye geldi.

Sıla: Gerçekten sizinle çalışmamı mı öneriyorsunuz?

Ercan güler.

Ercan: Benim iş yerim sokaklar, sen ofiste kalacaksın ve ne kadar kısa sürede gazeteci olmayı öğreneceksin bakalım.

Sıla sevinir.

Sıla: Çok teşekkür ederim.

Ercan: Hadi gel ofise gidelim.

50.  OFİS                                                                                                               İÇ/GÜN

Sıla-Ercan-FGR

Ercan, Sıla’yı ofise götürür.

Ercan: Bak Sıla, sana benden tek nasihat; Mesleğin için neleri göze alabileceğine karar ver ki, sonradan duyguların işin içine girmesin.

İkisi bakışırlar, Sıla başını evet dercesine sallar.

51.  MÜDÜR ODASI                                                                                             İÇ/GÜN

Sıla-Ercan-Müdür-FGR

Müdür ve Ercan odada çay içerken bir yandan da Sıla’yı izliyorlardır. Yapılan uyarılar sayesinde her çalışan gelip Sıla ile tanışmıştır. Çok nazik ve kibar görünüyorlardı hatta içlerinden bir tanesi ona not defteri ve kalem hediye etmiştir. Sıla sevinçlidir.

Müdür: Yine ne karıştırıyorsun Ercan?

Ercan: Az sabret müdürüm, olayı patlatacağız.

Müdür: Hadi bakalım.

52.  ARŞİV                                                                                                            İÇ/GÜN

Sıla-Gül-Ahmet-FGR

Sıla, arşivde eski magazin haberlerinin fotoğrafını çekip bilgisayara geçirmeye başlar. Arada haberlere bakar, ellerini ıslak mendille siler. Gazetelerden alerji olur. Sevinçlidir. Aklına Tolga gelir. Telefonuna bakar onun numarasını almamıştır.

Sıla: Ne kadar aptalım daha çocuğun numarası bile yok… Akşam Berk’ten alırım… Belki onu görürüm… Bana uğurlu geldin Tolga…

Sıla mutludur. Telefon çalar, annesi arar.

Sıla: Anne inanamayacaksın, iş buldum. Gazetenin arşivindeyim şu an.

Gül: Aferin benim akıllı kızıma.

Ahmet: Kaç para maaş veriyorlar?

Sıla: Aman baba, sonra konuşuruz şimdi sessiz olmalıyım.

Arşivden bir kadın Sıla’ya ters ters bakar. Sıla ona gülümser.

53.  SAHNE                                                                                                İÇ/GÜN

Rüzgar-Adasu-CoDog-Tarık-FGR

Rüzgar provalardan bunalmıştır. Adasu’nun dans koreografileri uzun sürer Rüzgar, Sıla’yı hayal eder ve en romantik şarkısını söyler. Oysa sahnede ona sarılan Adasu idi... Bodyguard sevgilisi Co-Dog pis pis sahne kenarından onlara bakar, Adasu şuh bir şekilde ona öpücük gönderir. Co-Dog gülümseyerek kafasını onaylar gibi sallar. Rüzgar kolunu kızdan kurtarırken Adasu patlar.

Adasu: Yeter artık Rüzgar kafan nerelerde?

Rüzgar: Beni şarkı söylerken çekiştirip durma lütfen!

Adasu: Aman iyi be, sanki bayıldık sana!

Tarık gelir.

Tarık: Gençler sessiz olalım lütfen.

Co-Dog Adasu’nun yanına gelir ve ellerini göğsünün üzerine birleştirir. Hepsi pis pis Rüzgar’a bakarlar.

Rüzgar: Darladınız beni ya, bir rahat bırakın.

Adasu: Beyefendi, kız yüz vermiyor mu yoksa? Bize sardığına göre...

Rüzgar: Bayan çok bilmiş… Yüz verdi bir kere…

Adasu güldü ve hepsi olayı tatlıya bağlamak için uğraşmaya başlar.

Tarık: Rüzgar dostum sen git yarına kadar güzel bir uyku çek, dinlen, film izle, oyun oyna falan.

Rüzgar kinayeli,

Rüzgar: İzin için teşekkürler!

Adasu rahatlar.

Adasu: Sahneyi bana bıraktığın için teşekkür ederim.

Rüzgar: Al aman hepsi senin olsun.

Adasu poposunu kıvırarak dans etmeye başlar. Co-Dog ise ona hayran hayran bakar. Dansçı kızlar da bıkkın bir şekilde Adasu’nun etrafını sararlar. Tarık Rüzgar’ı çekiştirir.

Tarık: Oğlum ne bu bıkkın halin?

Rüzgar: Sıkıldım sizin her dediğinizi yapmaktan.

Tarık: Öyle deme Rüzgar şu konser bitsin sana bir güzellik yaparız, Amerika mı istersin Avrupa mı istersin gider gönlünce takılırsın, kızlar falan...

Rüzgar derin bir nefes alır.

Tarık: Tamam Tarık aynı mevzulara döndük yine ben kaçıyorum.

54.  ARABA                                                                                                          DIŞ/GÜN

Rüzgar

Rüzgar arabaya binince klasik müzik kanalını açar, Sıla’nın sokağında dolanmaya başlar.

55.  LOKANTA                                                                                                      İÇ/GÜN

Rüzgar-FGR

Rüzgar bir şeyler yemek için 3. Sınıf bir lokantaya gider. Kapüşonu takmıştır. Pilav üstü kuru fasulye, cacık yer. Taze ekmeği de alır kıvırarak yer.

56.  DENİZ KIYISI                                                                                      DIŞ/GÜN-GECE

Rüzgar

Rüzgar Instagram’da arkadaşlarının fotoğraflarına bakar. Hepsi şişmanlamıştır, eşleri de göbeklidir. Like etmek ister ama edemez. Güneşin batışını izler.

57.  KAFE                                                                                                              İÇ/GECE

Berk-Rüzgar-Sıla-FGR

Berk yeni bir kahve denemesi yapıyordur ancak çamur gibi olmuştu, hemen lavaboya döker. Rüzgar içeri girer.

Rüzgar: Yazık ettin yine kahveye.

Berk: Ooo doktor bey hoş geldiniz.

Berk ile selamlaşırlar. Rüzgar barda Berk’in yanındadır. Sohbet ederler. Bir süre sonra,

Berk: Senin dilin şişmiş Tolga, hastanede kimseyle konuşmuyor musun?

Rüzgar: İş arkadaşlarımla arama mesafe koydum.

Berk: Çok iyi yapmışsın, senin kız gelecek mi bu gece?

Rüzgar afallar.

Rüzgar: Benim kız kim?

Berk: Hadi bırak numarayı, Sıla işte.

Rüzgar: Bilmem gelir mi?

Berk: Ben senelerce barlarda dert dinledim, buraya gelen müşteri konuşmasa bile gözünden anlarım, sen aşık olmuşsun.

Rüzgar: Abi senden de bir şey saklanmıyor.

Berk: Senin kafanda başka şeyler de var ya neyse günü geldiğinde anlatmak istersen dinlerim.

Rüzgar ona derin derin bakar.

Rüzgar: Sağol kardeş, belki bir gün…

Sıla içeri girer. Rüzgar ne yapacağını bilemez. Berk ise ona el sallayıp mutfağa doğru gider.

Sıla: Tolga merhaba, nasılsın?

Rüzgar’ın kalbi yerinden çıkacak gibidir.

Rüzgar: İyiyim sağol ya sen?

Sıla: Sana çok güzel bir haberim var, iş buldum.

Rüzgar gülümser.

Rüzgar: Gerçekten mi, çok sevindim nerede?

Sıla bir nefeste söyler.

Sıla: Canım Ülkem Gazetesi, Magazin Bölümü’nde.

Rüzgar: Tam yeri!

Rüzgar aniden durur ve yüzü düşer kulakları uğulduyordur, tüm gazetecilerden kaçarken bir tanesine aşık olmuştur.

Sıla: İyi misin, dondun kaldın?

Rüzgar: İyiyim…

Sıla: Bir kahve içimlik zamanım var sonra evde çalışmam lazım.

Rüzgar: Peki.

Rüzgar şüphelenir. Sıla konuşurken aklından bir sürü şey geçirir. İç sesini duyarız.

Rüzgar: Nasıl ya? Şimdi bu kız magazinci mi oldu? Beni tanımıyor… Hadi Almanya’dan yeni geldiydi ama şimdi iki güne kalmaz sırlarımı ortaya döker. Gazeteciye güven mi olur? Ne yapsam. Acaba baştan beri biliyor muydu beni? Yem mi yoksa bu? Yemi mi yedim, daha yemedim ama…

Sıla konuşur Rüzgar onu dinlemez.

Sıla: Arşiv bölümündeyim…

Rüzgar iç sesiyle düşünür.

Rüzgar: Arşiv mi? Eyvah tüm geçmişimi öğrenecek… Adasu ile olan aşkımı. Ben bile inanmışım… Tarık beni mahvedecek. Of ne yapsam ki? Boşver ya tadını çıkar. Çok da tatlı ya!

Sıla: Gün güzü görmedim bugün arşiv alerji yaptı. Bak ellerim kaşınıyor.

Sıla konuşurken Rüzgar onun elini tutar. Sıla da bir an durur ancak elini çekemez. Rüzgar kızın gözlerinin içine bakar.

Rüzgar: Bir kahve içimlik zaman bana yetmiyor.

Sıla: Yarın akşam bana yemeğe gelsene?

Sıla utandı, Rüzgar ise mutludur.

Gündönümü

58.  OFİS                                                                                                   İÇ/GÜN

Rüzgar

Rüzgar stüdyo ofisinde akşamın olmasını bekliyordur. WhatsApp’tan kıza yazmak istiyordur. Ona yazar “Selam, ne pişiriyorsun?” sonra siler. “Sılaaaa! Ben kimim?” siler.

Rüzgar: Ne saçma?

Rüzgar yazar siler.

59.  ARŞİV                                                                                                İÇ/GÜN

Sıla

O esnada Sıla telefonundan Rüzgar’ın yazdığını görür ama yazı gelmez. Garip garip bakar.

60.  OFİS                                                                                                   İÇ/GÜN

Rüzgar

Rüzgar telefonda yazı yazıp siler. “Şimdi biz neyiz?” siler. “Aşkım desem sana” onu da siler. “Akşama ne yiyeceğiz?” yanlışlıkla son yazdığı gider.

61.  ARŞİV                                                                                                İÇ/GÜN

Sıla

Sıla telefona bakarken “Akşam ne yiyeceğiz?” mesajı gelir.

Sıla: Baya romantik…

62.  OFİS                                                                                                   İÇ/GÜN

Rüzgar

Rüzgar kendine kızar.

Rüzgar: Salak Rüzgar salasın oğlum, direkt yemek mesajı gitti…

63.  ARŞİV                                                                                                            İÇ/GÜN

Sıla-Gül-Ahmet-Ercan

Sıla annesiyle konuşur.

Sıla: Anne akşama misafirim var sence ne yemek yapmalıyım?

Gül: Şnitzel ve patates.

Sıla: Aaa süper.

Babası telefondan bağırır.

Ahmet: Hep aynı menü. Annenin yıllanmış yemekleri…

Gül: Sen karışma lütfen.

Sıla: Tamam kavga etmeyin…

Gül: Yanına da güzel bir salata yap kızım.

Annesi biraz tedirgin olur.

Gül: Misafir kim kızım?

Sıla: Bir arkadaş.

Gül: Sıla bak, büyük şehirde hemen herkese güvenme, insanları evine alma kızım tamam mı?

Sıla: Tamam anne!

Ercan arşivde Sıla’yı ziyarete gelmişken kulak kesilmiştir. Sıla’nın akşama bir misafiri olduğunu duyar. Sıla Ercan’ı görür.

Sıla: Kapatıyorum şimdi görüşürüz.

Ercan: Sıla bu kadar çok çalışma sen bize lazımsın!

Sıla: Ben hemen araştırmayı bitireceğim, merak etmeyin.

Ercan onun sırtını sıvazlar Sıla ise bu dokunuştan pek memnun kalmaz. Ercan elini çeker.

Ercan: Nasıl gidiyor, alıştın mı?

Sıla: Çok memnunun Ercan Bey size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum.

Ercan: Yapacağın bir haber bana teşekkür etmeni sağlar.

Sıla: Ne yapmam gerekiyor?

Ercan: Sen merak etme gün gelecek ben sana söyleyeceğim.

Sıla’nın haber denilince gözleri parlamıştır. Ercan da onu gaza getirmeye devam eder.

Ercan: Bir gün iyi bir gazeteci olacaksın, bunun için önce çok çalışman lazım, her şeyi bilmen lazım... Magazini takip ediyor musun?

Sıla kafasını iki yana sallar.

Ercan: Son dönem şarkıcıları, popçuları bilir misin?

Sıla yine hayır anlamında kafasını sallar. Ercan’ın içi biraz rahatlar.

Ercan: Boşuna kafanı yorma sen arşiv ile ilgilen, onun da günü gelir Sıla, hadi sana kolay gelsin.

Sıla ise adamın ne demeye çalıştığını pek anlamamıştır.

64.  OFİS                                                                                                               İÇ/GÜN

Rüzgar-Adasu-Tarık-Prodüktör-CoDog-Organizatör

Rüzgar ise Adasu ile birlikte prodüktörün ofisinde oturur. Rüzgar telefona bakar, Sıla’dan mesaj gelmemiştir. Yanlarında Tarık da vardı. Co-Dog ise kapının yanında ayakta prodüktörün aldığı ödüllere bakar.

Rüzgar: Tarık neden buradayız? Ters bir durum mu var?

Adasu: Bir arıza varsa hiç kaldıramam kaç gündür deli gibi çalışıyorum.

Tarık: Sakin olun kendisi size anlatır.

Adasu: Konserden sonra Amerika’ya uçacağım bileti de aldım, sıkıldım buralarda.

Rüzgar: Benim de kendime göre programım var.

Tarık: Siz ek iş gibi düşünüyorsunuz bunu herhalde.

Adasu ve Rüzgar sesini çıkarmaz.

Tarık: Rüzgar Bey sizinle sonra konuşacağız, şu aşk meşk mevzuları rayından çıkardı seni.

Rüzgar tam söylenecekken kapı açılır prodüktör ve organizatör gelir.

Organizatör: Millet size bir iyi bir de kötü haberim var.

Tarık: Önce kötü haberi öğrenelim.

Organizatör: Konser bir hafta ertelendi.

Adasu: Hayır.

Rüzgar: Olamaz neden abi?

Adasu: Offf Co-Dog kaldık buralarda.

Co-Dog sakindir. Prodüktör atılır.

Prodüktör: İyi haberi sormadınız?

Adasu: Konser iptal olmadı mı?

Organizatör: 2 haftalık Almanya turnesi kazandınız!

Rüzgar ve Adasu sevinmezler.

Tarık: Süpper işte böyle!

Tarık organizatör ve prodüktörle el sıkışır. Co-Dog Adasu’ya öpücük atar kızın yüzü güler. Rüzgar’a mesaj gelir Sıla “Şnitzel-Patates yiyeceğiz” yazmıştır. Rüzgar sevinir.

Rüzgar: Heyt be yaşasın!

Rüzgar hepsine sarılır, Adasu ile ikisi sevinçlidir.

65.  RÜZGAR EV-Y.ODASI                                                                                    İÇ/GECE

Rüzgar

Müzikaltı

Rüzgar aynanın karşısında 3 kez kıyafet değiştirir. En sonunda kot gömleğini giymeye karar verir.

66.  SILA EV-MUTFAK                                                                                          İÇ/GECE

Sıla

Sıla ise evde tavukları dövmekle uğraşır. Beyaz şarabı buzluğa yerleştirir. Yemek hazırlamak onu biraz yormuştur.

67.  RÜZGAR GARAJ                                                                                            İÇ/GECE

Rüzgar

Rüzgar garajında bulunan eski model bir arabaya biner. Gece gezmeleri çakılmasın diye eski bir araba satın almıştır.

68.  SILA EV-MUTFAK                                                                                          İÇ/GECE

Sıla

Sıla yemeklere bahar hepsi hazırdır. Mutlu olur.

69.  SILA KAPI ÖNÜ                                                                                              DIŞ/GECE

Rüzgar

Rüzgar tam Sıla’nın evine girecekken ona hediye almadığını anlar. Bahçedeki çiçekleri görür, kimseye çaktırmadan bir iki tane çiçek koparır.

Müzik biter.

70.  SILA EV-SALON                                                                                             İÇ/GECE

Rüzgar-Sıla

Sıla Rüzgar’ın elindekileri görünce çok mutlu olur.

Rüzgar: Senin kadar güzel değil ama…

Sıla: Çok naziksin, teşekkür ederim.

Rüzgar: Burnuma mis gibi kokular geliyor.

Sıla: Açsan hemen başlayalım.

Rüzgar: Tüm gün bir şey yemedim.

Sıla yemekleri getirir, masaya otururlar.

Sıla: Bugün nöbetin yok herhalde?

Rüzgar bir an Tolga olduğunu hatırlar ve bir doktor edasıyla,

Rüzgar: Vardı da ben bir arkadaşla değiştim, yemeği kaçırmak istemedim.

Sıla gülümser.

Sıla: Senin hakkında çok az şey biliyorum, açıkçası ilk etapta kimseyi eve davet etmem... Ama sana inanılmaz bir güven duygusu hissediyorum.

Rüzgar’ın gerilmeye başlar. Sıla duraklar.

Sıla: Tolga eğer bir ilişkiye başlayacaksak birbirimizden bir şey gizlemememiz lazım, demek istediğim, umarım bu ilişki ikimizi de üzmez.

Rüzgar, Sıla’nın elini tutar.

Rüzgar: Neden üzülelim ki? Hem aşk her şeyi çözer değil mi?

Sıla bir an gözleri dolar, gizlemeye çalışır.

Sıla: Çok duygusallaştım ama üzülmek istemiyorum.

Sıla cam kenarına gider.

Sıla: Kusura bakma kendimi tutamıyorum. Tam yemek zamanı…

Rüzgar Sıla’ya yaklaştı ve ona sarılır.

71.  SILA EV ÖNÜ                                                                                                 DIŞ/GECE

Ercan-Sıla-Rüzgar

Ercan dışarıda olup biteni görmek için fotoğraf makinesini başının üstünde tutar ve rasgele deklanşöre basar. Ancak hiçbir fotoğraf kadraja giremiyordur. Ne olup bittiğini göremez.

Ercan: Of ya boyum da kısa değil ki… Ne yapsam ne yapsam? Hah buldum.

Sinirle etrafına bakarak üstüne çıkacağı bir platform arar. Uzakta birkaç kaldırım taşı görür ve onları tek tek taşımaya başlar.

72.  SILA EV-SALON                                                                                             İÇ/GECE

Sıla-Rüzgar

Sıla gözyaşlarını siler. Rüzgar ona sarılmıştır. Rüzgar Sıla’yı öpmek üzeredir.

Rüzgar: Sıla ben senden bir şey gizlemeyeceğim...

Sıla: Lütfen, her şeyi söyle.

Rüzgar bir an ünlü olduğunu söyleyip kızın affına sığınmaya karar vermiştir. Derin bir nefes alır, Sıla onun gözlerinin içine bakıyordur. Rüzgar Sıla’nın dudaklarına yaklaşır.

Rüzgar: Şu an bulutların üzerindeyim.

73.  SILA EV ÖNÜ                                                                                                 DIŞ/GECE

Ercan-Sıla-Rüzgar

Ercan da kaldırım taşlarının üzerindedir. Tam fotoğraf çekecektir ki taşların üzerinden düşer.

Ercan: Aaa! Hay sizin gibi taşların.

Onları tekrar dizmeye başlar.

74.  SILA EV-SALON                                                                                             İÇ/GECE

Sıla-Rüzgar

Rüzgar itirafa hazırdır.

Rüzgar: Ben aslında...

Rüzgar konuşurken apartmanda bir çığlık kıyamet yükselir. Sıla irkilmiştir ikisi birbirinden uzağa fırlarlar.

75.  SILA KAPI ÖNÜ                                                                                              DIŞ/GECE

Ercan

Ercan da içeride ne olduğunu anlamamıştır. Bakakalır.

Ercan: Nereye fırladı bunlar?

76.  SILA EV-ANTRE                                                                                             İÇ/GECE

Sıla-Rüzgar-FGR

Karşı komşu kapı önünde kalp krizi geçiriyordur. Sıla hemen Rüzgar’a seslendi.

Sıla: Tolga koş adamı kurtarmalısın!

Rüzgar ne yapacağını şaşırır. Adamın gözleri dönmüştür. Sıla ondan hastaya müdahale etmesini bekliyordur oysa Rüzgar adamı izliyordur.

Sıla: Tolga şokta mısın, adamı kriz geçiriyor, müdahale et hadi…

Sıla adama döner.

Sıla: Amca iyi misin gözlerime bak!

Adam: Rüz rüz rüzgar...

Rüzgar tanındığını anlamış ve gözleri büyümüştür. İçinden söylenir.

Rüzgar: Adam ölüm döşeğinde ama beni de tanımaktan geri kalmıyor.

Rüzgar adama dokunamadı bile nutku tutulmuş gibi olup biteni izler.

Sıla: Ambülansı arayan var mı?

Sıla adama yardım ederken bir çocuk gelir, Rüzgar’ı tanır.

Çocuk: Annemler aradı 5 dakikaya gelir abla, aaa kim var, anne!

Çocuk bağırarak eve döner. Rüzgar’ın alnından terler boşanıyordur. Sıla ona kızar ve bir tokat atar.

Sıla: Tolga yardım etmen lazım, çık hemen şoktan.

Rüzgar: Önemli bir şey yok.

Apartman sakinleri birer ikişer oraya gelirler. Yaşlı bir teyze elinde kolonyayla adamı ayıltmaya çalışırken gerçek bir doktor üst kattan iner ve hemen adama gereken müdahaleyi yapmaya başlar.

Kadın: Biraz ferahlarsın…

Doktor: Açılın ben bakayım.

Sıla Rüzgar’ın neden bir şey yapmadığını anlamaz. O da apartman sakinlerinin onu tanımaya başlamasından dolayı korkmuştur. Tek amacı Sıla’nın evine geri dönmektir.

Üst kattaki velet imza istemek için Rüzgar’a doğru geliyordur. Rüzgar Sıla’yı tutar.

Rüzgar: Midem bulanıyor.

Rüzgar banyoya girer. Sıla ise insanları sakinleştirmek için canla başla uğraşır.

Sıla: Sakin olun, amca nefes al.

77.  SILA EV-BANYO                                                                                İÇ/GECE

Rüzgar-Çocuk

Rüzgar banyoda kusma numarası yaparken çocuk kapının önüne gelir. Rüzgar gölgesinden korkar.

Çocuk: Rüzgar Abi imza verir misin?

Rüzgar: Köy yanarken deli kız taranırmış.

Çocuk kapıyı açar.

Çocuk: Abi imza?

Rüzgar imza atar.

Rüzgar: Kimseye söyleme aramızda sır tamam mı?

Çocuk kafasıyla tamam işareti yapar mutlu çıkar. Ambülans sesi tüm sokakta yankılanır.

78.  SILA EV ÖNÜ                                                                                                 DIŞ/GECE

Ercan-FGR

Ercan dışarıda neler olup bittiğini öğrenmeye çalışır. Çocuk elindeki deftere bakarken Ercan ona neler olduğunu sorar.

Ercan: Ufaklık yukarıda neler oldu?

Çocuk: Bir amca hastalandı.

Ercan: Onu anladım başka?

Ercan defterdeki imzayı görür gözü büyür.

Ercan: Sen Rüzgar abinden imza mı aldın?

Çocuk bir an güler tam eve diyecekken aklına verdiği söz gelir.

Çocuk: Sır.

Ercan çocuğun elinden defteri çekiştirirken çocuk ona tükürür. Ercan sinirli kalır. Uzaktan bir aracın hareket ettiğini görür, Rüzgar gitmiştir.

79.  SILA EV-SALON                                                                                             İÇ/GECE

Sıla

Sıla Rüzgar’ı arar bulamaz. Rüzgar ona mesaj gönderir. “Acil durum için hastaneye gidiyorum, telafi edeceğim”. Sıla mesajı okur ama kızamaz. Camdan bakar. Rüzgar kalp emojisi gönderir. Sıla da ona gülücük gönderir.

80.  RÜZGAR EV                                                                                                   İÇ/GECE

Rüzgar

Rüzgar eve girer duvarları yumruklar. Gergindir.

81.  RÜZGAR EV-BANYO                                                                                     İÇ/GECE

Rüzgar-Tarık

Sinirden üstündekileri çıkarıp atar ve küvete girer. Bir yandan da içer. Rüzgar biraz kafası güzel olunca suya girer ve ölmek istercesine nefesini tutmaya başlar. Suyun altındadır. Bir el onu dışarı çeker. Tarık içeri girmiştir. Rüzgar nefes alır, kızgın gözlerle ona bakar.

Rüzgar: Bitti artık.

Tarık: Ben buradayken mi intihar edeceksin?

Rüzgar: İntihar etmeyeceğim ama şu anlaşma saçmalığından yarın kurtulacağım.

Tarık irkilir.

Tarık: Rüzgar ne bu şimdi? Şu gitgellerine bir son ver artık!

Rüzgar: Tamam işte gideceğim.

Tarık onu sakinleştirmek ister.

Tarık: Bak sen bi rahatla yarın konuşuruz bunu.

Rüzgar: Konuşacak bir şey yok para mara istemiyorum ben Sıla’yı istiyorum.

Tarık kalakalmıştı. Rüzgar doğrulur, havluya sarınır.

Tarık: Sıla kim? Nerede tanıştın? Oğlum kız kim olduğunu biliyor mu?

Rüzgar: Çok mu korktun? Beni Tolga diye bir doktor sanıyor.

Tarık: Oğlum iki hayat mı yaşıyorsun sen?

Rüzgar: Evet ama teke indireceğim.

Tarık: Teke indiğinde yine Rüzgar olacaksın, şarkıcı Rüzgar.

Rüzgar derin derin suya bakar, biraz sakinleşir.

Tarık: Bana bak bu kız yem falan olmasın, ne bileyim rakip firmadan, gazetecilerden falan?

Rüzgar: Yoo Almanya’dan yeni gelmiş, bir şeyden haberi yok, ama söyleyeceğim hepsini.

Tarık derin bir nefes alır.

Tarık: Yeter artık içme, yarın sabah program var onu söylemeye geldim.

Rüzgar: Ne programı?

Tarık: Adasu “Renkli Sayfalara” çıkıyor, sende bir 5 dakika uğrayıp ona sürpriz yapacaksın.

Rüzgar: Orada mı açıklasam her şeyi acaba?

Tarık: İsabet olur.

Rüzgar içecekken Tarık elinden bardağı alır.

Tarık: Tamam yoksa uyanamayacaksın.

Rüzgar: İçeri girmene kızmadım!

Tarık: Rüzgar yarın ne giyeceğine bir bakalım, stilist mesaj attı hepsini dolaptan bulmam lazım.

Rüzgar: Yatak odama da girebilirsin.

Tarık içeri girer.

82.  RÜZGAR EV-Y.ODASI                                                                                    İÇ/GECE

Tarık-Rüzgar

Rüzgar’ın yatağa uzanır. Tarık dolapta kıyafet bakar.

Gündönümü

83.  RÜZGAR EV-Y.ODASI                                                                                    İÇ/GÜN

Rüzgar-Tarık-Hizmetçi

Rüzgar derin derin uyurken Tarık onun başındadır. Sabah olmuştur.

Rüzgar: Sen burada mı kaldın?

Tarık: Sen kariyerini tehlikeye atabilirsin ama ben asla!

Rüzgar güler.

Tarık: Bugün çok bir şey yapmana gerek yok, Adasu kızlarla dedikodu yapacak, ilişkisini anlatacak...

Rüzgar, Tarık’ın lafını böler.

Rüzgar: Co-Dog ile olanı mı?

Tarık: Çok komiksin... Sonra sen sürpriz bir şekilde gelip arkasından Adasu’ya sarılacaksınız.

Rüzgar yataktan doğrulur.

Rüzgar: Büyük sürpriz.

Tarık: Bunun için iyi bir para alacaksınız.

Rüzgar: Para istemiyorum.

Tarık: Senin bir ailen var.

Rüzgar bozulur. Hizmetçi kahvaltıyla gelir.

Hizmetçi: Günaydın Rüzgar Bey.

Rüzgar: Günaydın. Ama aç değilim.

Hizmetçi ve Tarık ona dik dik bakarlar.

Rüzgar: Tamam tamam.

Rüzgar yemeğe başlar.

84.  TV PROGRAMI                                                                                              İÇ/GÜN

Rüzgar-Adasu-Tarık-CoDog-FGR

Rüzgar kanalda programa çıkmak için bekler. Kızlar gelir, imza isterler. Rüzgar onlarla fotoğraf çektirir. Bir ara eli telefona gider, Sıla’nın numarasına bakar vazgeçer. Co-Dog da stüdyonun köşesinde Adasu’yu izler. Adasu, kibar kibar Rüzgar ile olan ilk tanışmasını anlatır.

Adasu: Rüzgar ile stüdyoda karşılaşmıştık o an kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpmaya başlamıştı…

Rüzgar da onu ilk defa dinliyordur, öykü pek hoşuna gitmez. Stüdyo şefinin işaretiyle Rüzgar canlı yayına girer ve Adasu’ya sarılır. Sunucu kızlar alkışlarlar.

Sunucu 1: Adasu sana sürpriz yaptık beğendin mi?

Adasu: Rüzgar inanmıyorum.

Rüzgar: Büyük sürpriz benim!

Sunucu 1: Birbirinize gerçekten çok yakışıyorsunuz.

Adasu: Teşekkür ederim.

Tarık telefonundan Twitter’a bakar. Adasu ve Rüzgar TT olmuşlardır. Hemen bir fotoğraflarını çekip Rüzgar’ın Instagram hesabından paylaşır. Altına da yazdı “Aşkıma sürpriz yaptım!” Tarık Rüzgar’a bakar Rüzgar kameraya kilitlenmiştir, etrafında program devam eder. Kameradan Rüzgar’ı görürüz.

85.  RÜZGAR EV                                                                                                   İÇ/GÜN

Rüzgar-Tarık-FGR

Rüzgar kapıyı annesi açınca şoke olur.

Anne: Oğluuuum kuzuuuuum!

Kadın Rüzgar’ı bağrına basar. Abisi, babası ve yeğenleri de oradadır.

Baba: Adasu kızım nerede? Programdan sonra eve mi gitti?

Rüzgar: Adasu mu? Evine gitti herhalde bilmiyorum.

Anne: Beni aradı yemek daveti için teşekkür etti ve geleceğini söyledi.

Rüzgar: Yemek daveti mi?

Tarık sessizce,

Tarık: Sen de mala bağladın. Tamam de işte.

Rüzgar afallar salondan 2 yeğeni koşarak bacaklarına sarılırlar. Rüzgar onları kucakladı.

Çocuklar: Amca! Amca!

Abi: Amcayı özlemişler…

Rüzgar: Herkes gelmiş, haberim olsaydı…

Anne: Sürpriz yapalım dedik özlemişsindir.

O an Tarık ile annesi kısa bir bakışma yaşar. Rüzgar da bunu aynadan farkeder.

Tarık: Ben kaçayım size iyi hasret gidermeler.

Bir süre sonra

Rüzgar ve ailesi yemektelerdir. Hep bir ağızdan konuşurlar. Abisi Rüzgar’ın kulağına eğilir.

Abi: Çocukların okul taksiti için teşekkür ederim vallahi Rüzgar sen olmasan ne yapardık bilmiyorum.

Rüzgar abisinin sırtını sıvazlar ve minik yeğenlerinin masum suratlarına bakar. Bir lokma daha yemeğinden almıştır ki babası fısıldar.

Baba: Oğlum dev plazma televizyon çok iyi oldu, gözüm görmüyormuş ekrandakileri.

Hepsi güler. Rüzgar bu teşekkür faslından sıkılır, tuvalete gider.

86.  RÜZGAR EV-WC                                                                                İÇ/GÜN

Rüzgar

Rüzgar Sıla’yı arar, telefon çalmayınca söylenir.

Rüzgar: Kız yine telefonu çekmeyen bir yerde, arşivde magazin tarihini gömülmüştür. “Magazin Tarihi” ileride böyle bir ders olur mu acaba? “Osmanlı Tarihi” gibi... Ne kadar saçma. Tüm tarihler saçma. Tarihin yararı ne? Off.

Rüzgar klozetin üzerinde otururken telefon çalar panik olur. Arayan Sıla’dır. Rüzgar telefonu yere düşürür tam açacakken kapanır.

Rüzgar: Salak Rüzgar salak!

Rüzgar onu tekrar arar ve kızın iç ısıtan, neşeli sesini duyar.

Sıla: Tolga nasılsın? Kusura bakma alt katta telefon pek iyi çekmiyor.

Rüzgar: Önemli değil sesini duymak istedim, ben iyiyim ya sen nasılsın?

Sıla: Tüm gün çalıştım bugün patron biraz acımasızca davrandı. Gerçi bir fotoğrafçı çocuk da bana yardıma geldi fena olmadı. Hamdi amcayı sormuyorsun?

Rüzgar: O kim?

Sıla: Hani apartman komşumuz kalp krizi geçiren…

Rüzgar: Sahi ne oldu?

Sıla: Sen baya şoka girmişsin pek anlamadım ama neyse…

Rüzgar: Ciddi bir şey yok… Yoktur herhalde.

Sıla: Haklısın, gaz sancısıymış.

Rüzgar rahatlar güler. Rüzgar fotoğrafçı çocuğa takılmıştı ama soramıyordur.

Rüzgar: Yalnız mısın? Eve mi gidiyorsun?

Sıla: Evet gidip güzel bir duş alacağım...

Rüzgar: Peki yarın için konuşuruz o zaman sen iyice dinlen.

Sıla: Tamam söz yarın daha enerjik olacağım, hatta seni bir yere götüreceğim.

Rüzgar: Heyecanla sürprizini bekliyorum.

Rüzgar telefonu kapadı ve oturduğu klozetten kalkmaya niyeti yoktur. Kapıyı aniden açan yeğenleri tüm heyecanını kursağında bırakmıştır.

Çocuklar: Amca! Hadi oyun oynayalım.

87.  ARABA                                                                                                           İÇ-DIŞ/GÜN

Rüzgar-Sıla

Rüzgar ikinci el aracıyla Sıla’nın kapısında beklerken kız koşarak binadan çıkar.

Sıla: Günaydın, yalnız bir şartım var arabayı ben kullanacağım.

Rüzgar şaşırır ve arabadan inme gereği bile duymadan yan koltuğa geçer. Memnun olur.

Rüzgar: Ben yol boyu uyurum o zaman.

Sıla: Gerçekten uyumayı mı düşünüyorsun? Konuşacak o kadar şeyimiz varken...

Rüzgar tedirgin.

Rüzgar: Ne gibi? Konuşmak derken…

Sıla: Geçmiş, gelecek…  

Rüzgar derin düşünceliyken,

Sıla: Çabuk söyle ne düşünüyorsun?

Rüzgar aniden,

Rüzgar: Aileme maddi açıdan destek olduğum için kendimi özgür hissedemiyorum.

Sıla şaşırmadı o da lafı yapıştırır.

Sıla: Ailene zaten bakmakla yükümlüsün...

Rüzgar toparlamaya çalışır.

Rüzgar: Boşver bugün güzel şeylerden bahsedelim, beni nereye götürüyorsun?

Sıla: Çok şaşırır mısın bilmiyorum ama Ağva tarafında gizli bir koy buldum, orada piknik yapıp yüzebiliriz.

Rüzgar: İnşallah kimse yoktur.

Sıla: Olsa ne zararı var ki?

Rüzgar yutkunur tanınma korkusu sarar.

Rüzgar: Benim insanlara alerjim var.

Sıla kahkahalarla güler.

Rüzgar: Eee piknik için ne hazırladı hamarat kızımız?

Sıla hemen saymaya başlar.

Sıla: Patates salatası, kızartma, kuskus salatası ve peynir tabağı.

Rüzgar’ın ağzının suyu akar. Akan suyu kızın üstüne silmeye çalışır. Sıla direksiyonu kırdı az daha bir arabaya çarpacaklardır.

Rüzgar: Hiç iyi bir şoför değilsin.

Sıla: Sen de çok pissin.

İkisi güler, Rüzgar kızı yoklar.

Rüzgar: İş nasıl gidiyor?

Sıla: İş fena değil, bildiğin gibi arşivdeyim, bodrum kattaki eski gazetelerle vakit geçiriyorum.

Rüzgar: Ünlüler hakkında dedikodu var mı?

Sıla: Ben güncel magazinde değilim bilmiyorum, aslında haklısın takip etmem lazım ama çok sıkıcı geliyor, sanırım magazin bana göre değil ben araştırmacı gazeteci olmak istiyorum.

Rüzgar: Tamam o zaman gitme o işe bir daha.

Sıla: O kadar kolay değil Tolga Bey, aileme başardığımı göstermem lazım, beni oradan kovarlarsa ancak giderim yoksa bir yere ayrılmam.

Rüzgar dışarı bakar.

Rüzgar: Bu ağaçlardan Boston’da daha fazla var.

Sıla: Almanya’da benim bulunduğum kentte bir orman var aklın hayalin almaz, ucu bucağı yok.

Rüzgar: Bu kent mahvoldu.

Sıla: Zaten çok ağaçlık değildi.

Rüzgar: Beni Almanya’ya götür, annen ve babanla tanışırım.

Sıla gerilmişti elleri titremeye başlar. Bir süre sessizlik olur. Yollarına bir hayvan sürüsü çıkar. Sıla bekler.

Rüzgar: Kenardan geçebilirsin.

Rüzgar Sıla’nın direksiyondaki ellerini tutar ve yanağına bir öpücük kondurur. Tam o esnada Sıla’nın bulunduğu camdan bir hayvan bağırır. Romantik yakınlaşma yarım kalır. Tarık Rüzgar’a mesaj atamıştır “Akşam ailenle Petek Restoran’da bir yemek var, 7’de orada ol!”. Rüzgar mesajı hemen siler. Sıla ise durumu farkeder.

Sıla: Bir hayranından mı?

Rüzgar bir an durdu ve Sıla’nın ünlü olduğunu ima ettiğini düşünür. Ama kendini ele veremez.

Rüzgar: Yok reklam mesajı.

Sıla: Ben hepsini engelledim artık mesaj gelmiyor.

Rüzgar: Benimkileri de engellersin.

Sıla ile bakışırlar.

88.  DENİZ KIYISI                                                                                      DIŞ/GÜN

Sıla-Rüzgar

İkisi sonunda gizli koya varırlar. Rüzgar arabanın bagajındaki sepetleri alır ve bir ağaç altına piknik mekanını kurar, Sıla dayanamaz. Rüzgar’ın elini tutup çekiştirir, Sıla bir çırpıda üstündekileri çıkarır ve koşarak suya girer. Rüzgar Sıla’nın güzel vücuduna bakmaktan kendini alamaz. Ve o da hemen arkasından denize atlar. Derin derin yüzerler ve romantik zaman geçirirler. Sudan çıkarlar. Rüzgar kendi tabağına koymadan salataları yemeğe başlar. Şarap eşliğinde yemeklerini yerler. Rüzgar uzanır ve horuldar. Sıla denizi izlerken horlama ile sarsılır. Kız hiç sesini çıkarmadan onu izler, ellerini, yüzünü, dudaklarını... Sıla hemen yanına uzanır. Rüzgar gözünü açtığında onu izleyen Sıla’yı görür ve bakışmaya başlarlar. Bir süre sonra beraber uykuya dalarlar.

Bir süre sonra

Rüzgar ve Sıla uyanırlar. Saat geç olmuştur güneş batmak üzeredir. Rüzgar bir an saate bakar yemeğe geç kaldığını anlar Sıla’ya belli etmez.

Sıla: Güneş ne kadar güzel batıyor değil mi?

Rüzgar sessizdir.

Sıla: Bir şey söylemedin.

Rüzgar: Bu anı bozmak istemiyorum.

Sıla hafif kızar.

Sıla: Ne demek şimdi ben bozdum mu?

Rüzgar kaşlarını kaldırır.

Sıla: Bu mimikler ne beyefendi? Ben sadece güneşin güzel olduğunu söyledim. Sadece ‘evet’ diyecektin.

Rüzgar lafını böler.

Rüzgar: Kadınlar gerçekten dırdırcı mı oluyor acaba?

Sıla ayağa kalkar. Piknik malzemelerini gösterir.

Sıla: Bunları arabaya taşırsın artık.

Sıla araca doğru gider. Rüzgar kalkar eşyaları alır, arabaya koyar. Sıla arabaya yaslanmış güneşi izlerken Rüzgar bir an onu tutar öper. İkisi günbatımını izlerler.

89.  RESTORAN                                                                                                    İÇ/GECE

Rüzgar Anne-Baba-Abi-Adasu-Tarık

Rüzgar’ın ailesi restorandadır. Annesi oğluna telefonu uzatır.

Anne: Oğlum çek bizi babanla da feysbuka koyalım.

Abi: Anne sırası mı yemek gelmedi daha.

Annesi babasına yanaşmış poz verir.

Anne: Hadi çektin mi?

Abi rasgele bir tane çeker.

Anne: Güzel çek, birkaç tane daha.

Abi: Of anne!

Torun: Ver baba ben çekeyim.

Çocuk telefonu alır, babaannesinin fotoğrafını çeker.

Anne: Ver bakayım nasıl çıktık?

Telefonu torunundan alır.

Anne: Bu ne kafamız yarım çıkmış. Hay Allahım ikiniz bir tane düzgün fotoğraf çekemediniz.

Baba: Bitti mi çekim şeyleri?

Anne: Bitti, olduğu kadar.

Anne fotoğrafı alır sosyal medyaya koyar. Altına “Anneciği ve babacığı Rüzgar’ı bekliyor” yazar.

Abi: Anne abartma, biz de varız burada.

Baba: Ne yapalım sen meşhur olamadın.

Abi biraz ezik.

Abi: Yeteneğimiz yokmuş.

Çocuk: Baba ben yetenekli miyim?

Abi: Yetenek küpüsün.

Çocuk 1: Peki ben?

Abi: Sen de.

Çocuk: Baba sen de yeteneklisin, çok güzel oyuncak tamir ediyorsun.

Babaları övünür, annesine bakar.

Abi: Övgüyü gereken yerden aldım.

O sırada Tarık gelir. Tarık hemen Rüzgar’ın annesinin elini öper. Adasu arkasından elinde telefon yürür.

Tarık: Valide sultan nasıllar?

Anne: Tarık oğlum iyiyim teşekkür ederim sen nasılsın?

Tarık baba, abi ile selamlaşır.

Baba: Tarık Bey oğlum doğru yere çalışıyor.

Tarık: Siz de çok yakışıklı bir beyefendi olmuşsunuz.

Adasu gelir.

Adasu: Selam! Rüzgar nerede?

Adasu oturmaya pek hevesli değildir. Tarık ona bir sandalye çeker.

Tarık: Buyurun küçük hanım.

Adasu mecbur oturur, herkes heyecanla ona bakar.

Adasu: Rüzgar gelecek değil mi?

Tarık: Az sonra burada olur.

Tarık oradan uzaklaşır.

Anne: Nasılsın kızım iyi misin?

Adasu: Mersi fena değil.

Masa sohbet eder.

90.  BENZİN İSTASYONU                                                                                     DIŞ/GECE

Rüzgar-Sıla

İkisi benzin istasyonunda durmuştur. Arabada Rüzgar’ın telefonu kalmıştır, çalar arayan Tarık’tır. Sıla görür. Rüzgar tuvalettedir. Sıla renkli-ışıklı tabelaların fotoğrafını çeker. Rüzgar’ın telefonu tekrar çalar arayan Adasu’dur. Üst üste arar Sıla telefona bakacakken Adasu mesaj yazar “Neredesin?”. Sıla şaşırır. Rüzgar gelir.

Sıla: Telefonun susmadı.

Rüzgar: A kim arar ki beni?

Sıla: Adasu.

Rüzgar bir an kalır. Telefonuna bakar, mesajı görür.

Rüzgar: Ha bizim hemşire, nöbettelerse bana bulaşıyorlar.

Sıla: Tarık da bulaştı.

Rüzgar gerilir. Tarık’ın aramasını görür.

Rüzgar: Aman bu da narkozcu Tarık. Sonra ararım onları.

Sıla pek ikna olmaz, arabaya binerler.

91.  RESTORAN                                                                                        İÇ/GECE

Adasu-Rüzgar Ailesi-FGR

Rüzgar’ın annesi telefonu gösterir.

Anne: Adasu kızım hadi hep birlikte fotoğraf çekilelim.

Adasu güler, hemen toplu selfie yapar.

Adasu: Gülümseyin!

Adasu fotoğrafı instagrama koyar.

Anne: Kızım bana da atar mısın?

Adasu: Siz benden repost yapın.

Baba: Bak şimdi aklımızı karıştırma.

Hepsi gülerler.

Adasu: Verin ben halledeyim.

Adasu kadının telefonu alır, fotoğrafı koyar Rüzgar’ı tagler.

92.  ARABA                                                                                                           İÇ/GECE

Rüzgar-Sıla

Rüzgar telefona gelen bildirimi görür. Fotoğrafı açar, herkes restoranda yemektedir. Sıla ona bakar, Rüzgar telefonu gizler gibidir, onları like eder. Altına ‘geliyorum trafikteyim’ yazar.

Sıla: Hayrola?

Rüzgar: Arkadaşlar fotoğraf koymuşlar da.

Sıla: Senin sosyal medya hesabın var mı? Ben uzun zamandır kullanmıyorum da.

Rüzgar: Var tabi ‘drtolgaaaaa’

Rüzgar uydurmuştur, Sıla güler.

Sıla: Kaç ‘a’ var?

Rüzgar: Çooook!

93.  SILA EV ÖNÜ                                                                                     DIŞ/GECE

Ercan-FGR

Ercan eski bir arabanın içinde bekler. O esnada mendil satan çocuk gelir, aniden cama yapışır. Ercan irkilir.

Ercan: Ulen ödümü kopardın.

Çocuk: Abi mendil alır mısın?

Ercan: İstemem.

Çocuk: Abi lütfen.

Ercan: Hadi uzaklaş buradan.

Çocuk mırıldanarak gider.

94.  ARABA-SOKAK                                                                                             İÇ-DIŞ/GECE

Sıla-Rüzgar

Rüzgar ve Sıla arabayla Sıla’nın evine doğru yanaşırlar. Rüzgar park eder, Sıla iner. Rüzgar arabadan görülecek diye inmek istemez, kapüşonu geçirir. Sıla ona anlamsız bakar.

Sıla: İyi misin? Deniz-güneş çarpmadı umarım.

Rüzgar: Sen çarptın.

Sıla güler.

Sıla: Yukarı gelsene.

Rüzgar bir an düşünür yüzünde hınzırca bir gülümseme belirir. Hayal sahnesi başlar.

95.  SILA EV-Y.ODASI                                                                               İÇ/GECE

Sıla-Rüzgar-CoDog

Rüzgar Sıla’nın odasındadır. Seksi bir müzik çalar. İçeriden jartiyeriyle Sıla gelir. Sıla yavaş yavaş soyunur, Rüzgar çok mutludur, onu yatağa atar. Rüzgar sevinçlidir. O esnada odadaki küçük televizyonda Co-Dog çıkar.

Rüzgar: Sen ne yapıyorsun?

Co-Dog: Hey dostum! Bir şarkı yaptım sana.

Rüzgar: Bana mı?

Co-Dog: Bak dinle.

Co-Dog rap bir şarkı söyler. Sözlerinde Rüzgar’ın içinde bulunduğu karışık durumu anlatır. Rüzgar’ın konsantresi dağılır.

Rüzgar: Sevmedim şarkıyı, istemiyorum.

Sıla: Beni istemiyor musun?

Rüzgar: İstiyorum, karıştırma dur. Şarkı kötü.

Co-Dog: Öyle deme dostum listelerde haftalardır 1 numara.

Rüzgar bakar Sıla şarkı söyler.

Sıla: Rüzgar! Sana şarkı yazdım.

Rüzgar: Oha! Daha neler? Rüzgar mı? Şarkı mı yeter!

Rüya sahnesi biter.

96.  ARABA-SOKAK                                                                                 İÇ-DIŞ/GECE

Rüzgar-Sıla

Sıla Rüzgar’ı dürter.

Sıla: Hakikaten sen çarpılmışsın. Cam açık geldin koca yol Rüzgar kulaklarına işledi tabi.

Rüzgar: Hasta mı oldum ya?

Sıla: Onu en iyi sen bilirsin.

Rüzgar: Yok bir şeyim, turp gibiyim.

Sıla: Hadi yukarı gel.

Rüzgar hemen arabadan çıkar. Sıla ile kapıya yürürler, Rüzgar onu öper.

97.  ARABA-SOKAK                                                                                             İÇ/DIŞ-GECE

Ercan-Sıla-Rüzgar-FGR

Rüzgar ve Sıla kapının önündedir, öpüşürler. Ercan hemen makinesini ayarlar. İkisinin fotoğraflarını çekecektir ancak önüne dilenci çocuk gelir. Ercan sinirlenir.

Çocuk: Abi Allah rızası için dedim…

Ercan: Şimdi sana gösteririm.

Çocuk: Abi tehdit etme beni…

Ercan: Çekil önümden.

Ercan istediği pozu yakalayamaz.

Ercan: Şimdi sana gösteririm.

Çocuk: Abim kızar ama.

Ercan çocuğun gösterdiği abiye bakar, köşede bir serseri pis pis ona bakar. Ercan mırıldanır.

Ercan: Hepsi mafya bunların, sokakları pisletiyorlar.

Ercan son anda öpüşürken fotoğraf çeker. Mutlu olur. Sıla Rüzgar yukarı çıkar.

Ercan: Aferin oğlum Ercan.

98.  SILA APARTMAN                                                                              İÇ/GECE

Sıla-Rüzgar-FGR

Sıla Rüzgar ile merdivenleri çıkar. Sıla önden gider kapıyı açar. Anne ve babası evdedir.

Anne-Baba: Sürpriz!

Sıla: Aaa!

Anne: Canım kızım!

Sıla: İnanamıyorum anne siz mi geldiniz?

Rüzgar merdivenlerde sesleri duyar, düşecek gibi olur. Bir an yürürken durur tanınacağından korkar, elindekileri bırakıp geri kaçar. Sıla aşağı bakar kimseyi göremez. Piknik malzemelerini alır.

Baba: Gel kızım içeri.

Sıla Rüzgar’ın nereye gittiğini anlamaz. Telefonuna mesaj gelir. “Acilden çağırdılar, kusura bakma”. Sıla gülümser.

Anne: Babanla seni özleyince atladık uçağa geldik.

Sıla: Ne iyi ettiniz.

Sıla içeri girer.

99.  SOKAK                                                                                                          DIŞ/GECE

Rüzgar

Rüzgar arabaya yanaşır, dilenci çocuk gelir.

Çocuk: Rüzgar abi napıyorsun buralarda?

Rüzgar çocuğa para verir.

Çocuk: Sağol abi!

Rüzgar arabaya binip gider.

100.                     SILA EV                                                                                              İÇ/GECE

Sıla-FGR

Sıla ve ailesi salondaki masada otururlar. Yemek yerler, babası kumandadan kanal değiştirir. Rüzgar ve Adasu’nun klibi çıkar. Sıla arkası dönüktür ekrana bakar Adasu’yu görür. Kız dans etmektedir.

Sıla: Baba ne biçim şarkılar açıyorsun?

Baba: Kızım çok meşhur bu şarkı!

Anne: Baban bu ikilinin hayranı.

Sıla: Ay Türkçe müzik beni sıkıyor.

Sıla ekrana bakar o sırada Rüzgar vardır ama Adasu görülür. Sıla Rüzgar’ı görmez. Babası kanal değiştirir.

Anne: İş nasıl anlat bakalım.

Sıla: Bütün gün arşivdeyim, inşallah bitlenmem.

Baba: Hijyen mendillerden getirdik sana nerede hanım?

Anne: Dur şimdi yemekten sonra veririm… Yok mu gazetede eli yüzü düzgün birileri?

Sıla: Gazetede yok!

Sıla bir an düşünüp cevap vermiştir, aklı Rüzgar’dadır.

101.                     RESTORAN                                                                            İÇ/GECE

Rüzgar-Adasu-FGR

Adasu oturmaktan sıkılmıştır. Rüzgar yemeğini yer.

Adasu: Hadi ben kaçtım.

Rüzgar: Daha erken değil mi?

Adasu: Cicim ben burada sabahtan beri oturuyorum. Biraz da sen otur.

Adasu ayağa kalkar.

Adasu: Herkesi öpüyorum, çok güzel bir akşamdı, görüşmek üzere.

Adasu giderken Rüzgar’ın annesi arkasından bakar.

Anne: Ne kadar saygılı, sevgi dolu bir kız.

Rüzgar yemeğe devam eder.

Abi: Oğlum kızı kapıya kadar geçirseydin ya.

Rüzgar derin nefes alır.

Rüzgar: Yolu bulur o, cin gibi.

Anne: Ne zaman istemeye gidiyoruz?

Rüzgar: Kimi?

Baba: Ohoo! Kafa bir dünya.

Rüzgar: Anne tamam ya yemeğimi yerken bari rahat bırakın…

Masada sessizlik olur. Rüzgar Sıla’ya mesaj atar “İyi ki gelmişim bak birinin hayatını kurtardım”. Sıla cevap yazar “Annemlerden çekindiğini anlamadım sanma… Affedildin”. Rüzgar güler. Rüzgar’ın annesi ona dik dik bakar.

102.                     RESTORAN ÖNÜ                                                                                DIŞ/GECE

Rüzgar-FGR

Rüzgar ailesi ile restoranın önündedir. Bir araba gelir, içinde iki erkek vardır. Rüzgar’ın arkadaşları onu kulübe götüreceklerdir.

Mert: Rüzgaaaar!

Alican: Oğlum hadi atla!

Rüzgar kafasına vurur.

Rüzgar: Tamamen unutmuşum.

Mert: Sen unutsan biz unutmayız.

Alican: Gelenek artık!

Hepsi gülerler. Rüzgar ailesiyle vedalaşır.

Rüzgar: İyi geceler ben kaçtım…

Anne: Nereye bu saatte?

Rüzgar: Gizli partiye!

Rüzgar arabayla gider ailesi kalır.

103.                     STRİPTİZ KULÜP                                                                                İÇ/GECE

Rüzgar-Mert-Alican-Ayşe-FGR

Gizli partide striptizci kızlar, dans eden erkekler vardır. Alican genç birini tutar.

Alican: Bak Rüzgar bu çocuk yeni ünlü oldu, youtubeda kendi kanalı vardır.

Rüzgar: Vay kardeşim helal olsun!

Mert: O zaman ne diyoruz?

Alican: Ünlüler dünyası olarak.

Hepsi: Aramıza hoş geldin!

Konfetiler patlatılır, renkli bir partidir. Güzel bir kız dans etmeye çıkar, herkes onu izler. Rüzgar sıkılır bar tarafına gider.

Rüzgar: Bana alkolsüz bir şeyler yapsana.

Barmen: Abi vitamin bar mı burası?

Rüzgar anlamsızca bakar, barmen güler.

Barmen: Peki şimdi hazırlıyorum.

Striptizci bir kız Rüzgar’ın yanına gelir.

Ayşe: Selam Rüzgar.

Rüzgar kızı tanımadığını anlar.

Rüzgar: Selam.

Ayşe: Ben kedicik peki ya sen?

Rüzgar: Kedicik mi?

Rüzgar kahkahalarla güler. Kız bozulur.

Ayşe: Nesi komik? Herkes bu ada bayılıyor.

Rüzgar: Gerçek adın ne?

Ayşe: Dalga geçmeyeceksen söylerim.

Rüzgar: Söz.

Ayşe seksi bir şekilde Rüzgar’ın kulağına eğilir.

Ayşe: Ayşe.

Rüzgar: Hah şöyle. Ne içmek istersin?

Ayşe: Martini.

Rüzgar: Hım ağzının tadını biliyorsun.

Ayşe çekici bakar.

Ayşe: Umarım sen de biliyorsundur.

İkisi yakındır, Ayşe edalıdır.

104.                     SILA EV                                                                                  İÇ/GECE

Sıla-FGR

Sıla Rüzgar’ı merak eder. Ona mesaj atar. “Neredesin?” yazar. Bir süre sonra ondan cevap gelir. “Morgdayım”. Sıla irkilir.

105.                     STRİPTİZ KULÜP                                                                                İÇ/GECE

Rüzgar-Ayşe-Mert-Alican-FGR

Rüzgar ve Ayşe barda oturmuş konuşurlar.

Ayşe: Ben bursları aldım okuyorum ama bir sene sonra krizden dolayı hepsi kesildi.

Rüzgar: Eee sen ne yaptın?

Ayşe: Çalışmaya başladım. Okulun dans kursuna gidiyordum zaten tecrübem vardı.

Rüzgar: Üniversitede hangi bölümdün?

Ayşe: İletişim.

Rüzgar şaşırır.

Ayşe: Yine iletişim üzerine çalışıyorum…

Rüzgar: Alanında çalışmayı düşünüyor musun?

Ayşe: Halkla ilişkiler olabilir, İnsan kaynakları…

Rüzgar: Doğru…

Rüzgar’ın telefona mesaj gelir. Tarık “Yarın 10’da hazır ol!”. Rüzgar telefona bakar.

Ayşe: Hayrola işin mi çıktı?

Rüzgar: Yarın erken kalkmam lazım. Ben gidiyorum kendine iyi bak.

Ayşe: Sıkılınca gel sohbet edelim.

Rüzgar: Peki, sağol.

Rüzgar dans eden Mert ve Alican’a el sallar, kulüpten çıkar.

Gündönümü

106.                     GAZETE                                                                                              İÇ/GÜN

Sıla-Ercan-FGR

Sıla işe gelir Ercan masada oturmuş gevşektir. Fotoğraf makinesinden Sıla ve Rüzgar’ın fotoğraflarına bakar.

Sıla: Günaydın.

Ercan: Gün daha aymadı bana…

Sıla anlam veremez.

Sıla: Bugün biraz erken çıkabilir miyim? Annemler geldi Almanya’dan, onları gezdireceğim.

Ercan kafasını iki yana olumsuz sallar.

Sıla: Yani?

Ercan: Çıkamazsın. Az çalış kız…

Sıla’nın morali bozulur, gider.

107.                     DOWN SENDROMLU MERKEZİ                                                         İÇ/GÜN

Adasu-Rüzgar-Tarık-FGR

Adasu ve Rüzgar down sendromlu çocuklar merkezini ziyaret edip şarkı söylerler. Adasu kızlarla ilgilenir, kızlar saçlarına, ojelerine bakarlar, üzerindeki kıyafetlere dokunurlar. Adasu onlarla ilgilenir sık sık fotoğraf çeker. Rüzgar ise uzak durur bir erkek ona ters ters bakar. Adasu’yu kıskanan çocuk Rüzgar’a yanaşır.

Rüzgar: Merhaba, adın ne senin?

Çocuk konuşmaz Adasu’nun yanına gider. Adasu ona sarılır. Rüzgar Adasu’ya doğru bir adım atar, çocuk araya girer, Rüzgar tedirgin. Tarık yanlarına gelir.

Tarık: Nasıl gidiyor?

Rüzgar: Güzel, şu çocuk bana kıl oldu sanırım.

Tarık çocuğa bakar.

Tarık: Saçmalama şimdi de çocuklara mı takıntı yapıyorsun?

Adasu gelir.

Adasu: Kuzum Amerika’da bir prodüktör ayarladım, bana biraz izin lazım.

Tarık: Ooo, aramızda kalsın… Bu aralar yoğunuz canım…

Adasu Tarık’ın koluna girer, çocuk Rüzgar’a ters bakmaya devam eder, Rüzgar’ın gözü takılır.

Adasu: 2 hafta yeter bana, birkaç kayıt alacağız.

Rüzgar: O arada ben de güneye kaçarım.

Tarık: Tatil planı yapmayın bence…

Adasu: Benimki iş.

Tarık: Adasu bizimkilerin kulağına gitmesin. Siz sabırlı olun ben tatilinizi ayarlarım.

Rüzgar: Aslansın.

Rüzgar Tarık’ın sırtına vurur.

Tarık: Bu arada bir Almanya turnesi alacak gibiyiz.

Adasu sevinir, Rüzgar ile ellerini çak yaparlar. Down sendromlu çocuk gelir ve Rüzgar’ın gözüne bir tane indirir. Rüzgar bağırır.

Tarık: Abartma sus, gel şuraya.

Adasu: Aaa ne yaptın cicim sen?

Adasu çocukla ilgilenir, Tarık Rüzgar’ı oradan uzaklaştırır.

108.                     SOKAK                                                                                   DIŞ/GÜN

Sıla-Rüzgar

Sıla eve doğru yürümektedir. Rüzgar ile görüntülü konuşur.

Sıla: Kayıp… Nerelerdesin?

Rüzgar’ın morarmış gözünü görür.

Sıla: Olamaz ne oldu sana?

Rüzgar: Korkma iyiyim.

Sıla: Kim neden yaptı?

Rüzgar bir an sessiz kalır, hemen yalan uydurur.

Rüzgar: Hasta yakınları dövdü.

Sıla şaşırır.

Sıla: Nasıl ya? Olabilir mi böyle bir şey? Neden yapsınlar?

Rüzgar: Yakınlarını muayene etmek istemedim.

Sıla: Neden?

Rüzgar: Bilmiyorum.

Sıla: Çok mantıksız, inanamıyorum. Nerdesin geleyim.

Rüzgar tedirgin.

Rüzgar: Yok iyiyim merak etme.

Sıla: Canın yanıyor mu?

Rüzgar: Biraz.

Sıla: Kıyamam gel evde sana pansuman yaparım.

Rüzgar: Eve gelmeyeyim.

Sıla duraklar.

Sıla: Annemle babamdan çekiniyorsun gibi geldi bana…

Rüzgar: Hiç olur mu öyle şey bu halde görmesinler beni…

Sıla: Ay Tolga içim fena oldu vallahi…

Rüzgar: Merak etme iyiyim…

Sıla yürümeye devam eder.

Sıla: Aaa annem arıyor bir saniye hatta kalsana…

Sıla annesinin telefonunu açar.

Sıla: Annecim, akşam gelirken yoğurt mu alayım? Tamam…

Sıla bir beyaz eşya mağazasının önüne gelir. Vitrindeki bütün televizyonlarda Adasu ve Rüzgar’ın klipi vardır. Sıla donakalır. Tolga Rüzgar’dır. İnanamaz. Rüzgar telefondadır.

Rüzgar: Alo alo Sıla orada mısın?

Sıla: Rüzgar.

Rüzgar boş bulunur.

Rüzgar: Efendim.

Rüzgar’ın sesi gider. Sıla durumu anlar telefonu kapar. Her yerde Rüzgar’ın hayranlarını görmeye başlar. Televizyondaki alt yazıda “Adasu ve Rüzgar aşkı ölümsüz” yazar. Sıla Rüzgar’ın yüzünü yakın plan görünce başı döner. O esnada kızlar başlarında “Rüzgar” yazılı bantlarla üstüne gelirler.

Hayranlar: Rüzgar! Rüzgar! Rüzgar!

Sıla kabusta gibidir. Onun ilk tanıştığı an isminin Tolga olduğunu söylemesi, kapüşonla gezmesi, külüstür arabası, hasta amcaya müdahale etmemesi, Adasu’nun onu aramaları, mesaj yazması gözünün önüne gelir.

Sıla: Hepsi yalanmış…

Televizyonda Rüzgar’ın down sendromlu çocuktan dayak yiyip gözü şiştiği haberi vardır. Sıla’nın gözleri büyür artık durumu tam anlamıştır.  Bir kadın ona yaklaşır.

Kadın: Rüzgar hayranı mısın?

Sıla: Rüzgar

Hayranlar: Rüzgar! Rüzgar! Rüzgar!

Sıla herkesi üstüne geliyorken görür ve bayılır.

109.                     RÜZGAR EV                                                                                       İÇ/GÜN

Rüzgar

Rüzgar elinde telefon kalmıştır. Mırıldanır.

Rüzgar: Bana Rüzgar mı dedi yoksa yanlış mı duydum?

110.                     ACİL SERVİS                                                                                       İÇ/GÜN

Sıla-FGR

Sıla hastanede gözünü açar Tolga isminde bir doktor onu muayene etmek isterken Sıla sinirlenir.

Sıla: Sen kimsin?

Tolga: Ben doktorum, neyiniz vardı?

Sıla: Senin gerçek adın ne? Rüzgar mı?

Tolga: Anlamadım.

Sıla: Anlamazsın, sen de yalancısın…

Doktor geri çekilir.

Tolga: Şok geçiriyorsunuz herhalde…

Sıla: Bana bak ben şok falan geçirmiyorum.

Sıla Tolga’yı tutmaya çalışır.

Sıla: Kimliğini göster.

Tolga: Lütfen sakin olun.

Hemşire güvenliği arar.

Hemşire: Hasta saldırıyor acil gelir misiniz?

Sıla bunu duyunca hemşirenin üzerine yürür, hepsi kaçışır, Sıla onlara bağırır.

Sıla: Hepiniz yalancısınız işte.

Güvenlik gelir.

Güvenlik: Lütfen sakin olun.

O arada kargaşa olur güvenlik Sıla’yı tutar, hemşire iğneyi getirir, doktor ona iğne yapar.

Sıla: Bırakın beni, istemiyorum.

Tolga: Derin nefes alın.

Sıla nefesi tutar, yine bayılır.

111.                     SOKAK                                                                                               DIŞ/GÜN

Sıla-FGR

Sıla sokakta yürür, uyuşmuş gibidir. Her gördüğünü Rüzgar sanır.

Sıla: Şayse! Şayse!

İnsanlar korkarak ona bakarlar. Sıla süpermarkete girer.

112.                     SÜPERMARKET                                                                                 İÇ/GÜN

Sıla-FGR

Sıla süpermarkete girer herkes ondan korkar. Sıla gariptir.

Sıla: Yoğurt alacağım.

Sıla yoğurt alır. Elinde gezerken yere düşürür. Görevli gelir.

Görevli: Bacım burayı yeni sildiydim ya!

Sıla ağlamaya başlar.

Görevli: Ağlama tamam tamam, yine silerim.

Sıla ağlar bağırır, sesi süpermarketten dışarı çıkar.

Sıla: Şayse!

Hareketli müzik çalar.

113.                     RÜZGAR EV                                                                                       İÇ/GÜN

Rüzgar

Rüzgar evde boks yapar, terlemiştir hızla yumruk savurur.

114.                     SOKAK                                                                                               DIŞ/GÜN

Sıla-FGR

Sıla sokakta koşar. Yanından motokuryeler geçer.

Motokurye: Bacım çok hızlısın!

Sıla ters ters bakar. Bisikletliler, motosikletliler gerisinde kalır.

115.                     RÜZGAR EV                                                                                       İÇ/GÜN

Rüzgar

Rüzgar aynada gözüne bakar, kaslarına bakar.

116.                     RÜZGAR KAPI ÖNÜ                                                                           DIŞ/GÜN

Güvenlik-Sıla

Sıla Rüzgar’ın evine gider. Tam içeri girecektir.

Güvenlik: Kime gelmiştiniz?

Sıla: Rüzgar’a.

Güvenlik: Hayranı mısınız?

Sıla: Hayır. Popçu Rüzgar’a geldim, Adasu’nun biricik aşkı olan Rüzgar’a, el kadar çocuktan dayak yiyen Rüzgar’a, yalancı Rüzgar’a, doktor Tolga’ya…

Sıla sayarken adam Rüzgar’ı arar.

Güvenlik: Doktor Tolga diye biri oturmuyor burada…

Sıla: Rüzgar’ı göreceğim!

Sıla bağırır.

117.                     RÜZGAR EV                                                                                       İÇ/GÜN

Rüzgar-Sıla-Güvenlik

Rüzgar telefondadır kameradan Sıla’nın güvenliği itip kaktığını görür.

Rüzgar: Aaa Sıla’nın ne işi var burada?

Rüzgar şaşırır.

Güvenlik: Rüzgar Bey ben zapt edemiyorum, lütfen ilgilenir misiniz?

Rüzgar: Ne oldu ki? Tamam yukarı gelsin.

Rüzgar tam anlamamıştır ama heyecan yapar, sabit kapıda bekler.

118.                     MERDİVENLER                                                                                  İÇ/GÜN

Sıla-Rüzgar

Sıla merdivenleri çıkar. Hızla yukarı gider. Ellerini yumruk yapmıştır. Rüzgar açık kapıda onu bekler. Kızın hırsla ona gitmesinden korkar. Elleriyle hayır işareti yaparken Sıla hızla üzerine atlar ve ikisi yere yıkılır. Kapı kapanır. İçeriden boğuşma sesleri gelir.

Hareketli müzik biter.

119.                     RÜZGAR EV                                                                                        İÇ/GÜN

Rüzgar-Sıla

Rüzgar’ın iki gözü morarmıştır. Sıla bir köşede ağlar.

Sıla: Sana yazıklar olsun.

Rüzgar: Sıla bir kez beni dinlesen.

Sıla: Yalan mı söyleyeceksin?

Rüzgar: Beni tanımamıştın ben de bunu bozmak istemedim.

Sıla: Nereden biliyordun seni kabul etmeyeceğimi?

Rüzgar zorla konuşur.

Rüzgar: Bazı anlaşmalar var onlara uymak zorundayım.

Sıla: Anlaşma uğruna hayatını satmışsın… Yazıklar olsun.

Rüzgar çok üzülür. Sıla kapıyı vurup gider.

120.                     SOKAK                                                                                               DIŞ/GÜN

Ercan-Sıla

Ercan sokakta beklerken Sıla’nın evden çıktığını görür, kız ağlamaklıdır. Sıla yürürken Ercan ona yanaşır Sıla arabaya biner.

121.                     ARABA                                                                                               İÇ-DIŞ/GÜN

Ercan-Sıla

Ercan Sıla’nın ağzından laf almaya çalışır.

Ercan: Sıla iyi misin?

Sıla: Konuşmak istemiyorum.

Ercan: Peki, ben de buralarda haber peşindeydim... Ne yapalım ekmek parası. Belki büyük balığı bulursam en iyi magazinci ödülünü bile alırım. O zaman gelsin beleş hayat. Ödül parası, sükse derken belki başka bir yerde iş bulurum. Televizyon programı bile yaparım, alırım yanıma eski düşmüş iki ünlü. Aslında ekip kurmak lazım… Sen akıllı kızsın. Şöyle bir haber patlatsak senin de önün açılır.

Sıla: Ne gibi?

Ercan: Ne bileyim birilerinin foyasını ortaya çıkarsak ikimiz de nemalanırız. Demek istediğim görevimiz bu zaten hem işimizi yaparız hem de kazanırız.

Sıla: Bu iş için uygun değilim.

Ercan: Öyle düşünme ben ilk mesleğe başladığımda ağzım süt kokuyordu, ustalarım benimle dalga geçerdi, ‘bu çocuğun içinde merhamet var’ diye. Sonra gördüm Hanya’yı Konya’yı… Ya sert oynarsın ya da yok olursun… Sen bana inan gerisi kolay. Seni kim ağlattı bu kadar?

Sıla: O

Ercan: O kim kız? Bu kadar zeki değilim ben.

Ercan güler. Sıla ona bakar.

Sıla: Rüzgar’ı tanıyor musunuz?

Ercan: Şu popçu Rüzgar mı, tanımaz mıyım?

Sıla: Evet.

Ercan: İyi de o Adasu ile birlikte değil mi?

Sıla: Evet ama anlaşmaymış sanırım.

Ercan: Sana mı söyledi?

Sıla: Of, bana yalan söyledi, doktor Tolga’yım dedi.

Kız ağlar Ercan ona mendil uzatır, gözleri büyür.

Ercan: Ee sonra ne oldu?

Sıla: Ona inandım ve şu an kalbim ağrıyor.

Ercan arabayı durdurur.

Ercan: Vursaydın şerefsize bir tane.

Sıla: Vurdum diğer gözünü de ben morarttım.

Ercan: Aferin sana.

Sıla: Canı yanar inşallah. Bana yaptıklarının cezasını çeker. Allaha havale ediyorum.

Ercan ellerini ovuşturur.

Ercan: Bana havale etmek ister misin?

Sıla ona bakar.

122.                     RÜZGAR EV-BANYO                                                                          İÇ/GÜN

Rüzgar

Rüzgar banyoda yüzünü yıkar, gözleri nemlidir. Sinirle aynaya bakar. Aniden salona geçer.

123.                     RÜZGAR EV-SALON                                                                          İÇ/GÜN

Rüzgar

Rüzgar hemen eline kağıt kalem alır yazmaya başlar. Mırıldanır.

Rüzgar: Her şeyi itiraf ediyorum…

124.                     SOKAK                                                                                   İÇ-DIŞ/GÜN

Sıla-Ercan

Sıla arabadan iner.

Sıla: Çok teşekkür ederim.

Ercan: Anlaştık değil mi?

Sıla kendinden emindir, gözlerinden ateş çıkar.

Sıla: Evet… Peki bu reklam aşkını nasıl ispat edeceğiz?

Ercan: Elimde fotoğraflar var.

Sıla şaşırır.

Ercan: Sen bana bırak…

Sıla: Delil var yani.

Ercan: Ayıp ettin Sıla, Ercan abin yaş tahtaya basar mı?

Sıla arabadan uzaklaşır.

Sıla: Görüşürüz.

Ercan: Yarın gelme sen, annenlerle ilgilen.

Ercan gider, Sıla arkasından bakar.

Gün geceye döner.

125.                     RÜZGAR EV-SALON                                                                          İÇ/GECE

Rüzgar-Tarık

Rüzgar masada yazı yazar. İtiraf mektubunu sesli okur.

Rüzgar: Herkes bilsin Adasu ile aşk yaşamıyorum. Bu bağlı bulunduğumuz markanın bir oyunudur!

Tarık’ı görürüz alkışlar.

Tarık: Daha sert yazabilirsin…

Rüzgar kağıda bakar.

126.                     SILA EV-SALON                                                                                 İÇ/GECE

Sıla-FGR

Sıla evde anne babasıyladır, ikisi onun halinden korkarlar.

Anne: Kızım biri mi saldırdı ne oldu sana?

Baba: Şoka girmiş gibisin.

Sıla: Yok anne Hanya’yı Konya’yı anladım.

Babası ve annesi birbirine bakarlar.

127.                     RÜZGAR EV-SALON                                                                          İÇ/GECE

Rüzgar-Tarık

Rüzgar kağıtları masanın üzerine koyar, Tarık elinde kahve dinler.

Rüzgar: Bak bu nasıl oldu? Sizi kandırdım, sizi kandırdık özür dileriz. Biz gerçek aşıklar değiliz.

Tarık: Devamı?

Rüzgar nefes alır.

Rüzgar: Ben Sıla’yı seviyorum, Adasu da Co-Dog’ı.

Tarık güler, imalıdır.

Tarık: Sıla mı? Şu magazinci kız mı? Gözüne yumruk atan mı? Ercan’ın yeni stajyerini mi seviyorsun? Canım ülkem gazetesinin magazin bölümünde çalışan Sıla’yı… Alamancı Sıla… Seni tuzağa düşürmüş olmasınlar.

Rüzgar: Hayır, daha o işe girmeden tanışmıştım.

Tarık: Emin misin? Adasu hiç açık vermiyor ama seni zor tutuyorum. Bak Rüzgar son kez söylüyorum kendini topla. Yoksa batarız!

Tarık söylenir, Rüzgar başını önüne eğer. Gözlerini kapar.

 

128.                     SILA EV-SALON                                                                                 İÇ/GECE

Sıla-FGR

Sıla internetten Rüzgar’ı araştırır, Adasu’ya bakar, reklam aşkı haberlerini okur. Morali bozuktur. Annesi gelir.

Anne: İş mi kızım?

Sıla: Pek sayılmaz.

Anne: Bir şey mi oldu?

Sıla: Birisi senin canını yaktıysa onun karşılığını nasıl vermelisin? Onun da canını yakmalı mısın?

Anne: Biz seni güçlü bir kız olarak yetiştirdik. Aynı karşılığı vermez geçici bir çözüm olurdu, kalıcı etkiler yaratmak daha doğru olur.

Sıla düşünür.

Sıla: Almanya’yı özledim.

Sıla annesine sarılır, babası gelir.

Baba: Hadi sen de bizimle gel! İşsizlik maaşıyla gül gibi geçinirsin.

Hepsi gülerler.

Anne: Benim kızım asalak değil.

129.                     RÜZGAR EV-SALON                                                                          İÇ/GECE

Rüzgar-Tarık

Rüzgar uyuyakalmıştır. Tarık masadaki kağıtları alır, hepsini buruşturur. Kapıdan çıkar. Rüzgar gözünü açar. Sıla’nın fotoğraflarına bakar.

Gündönümü

130.                     GAZETE                                                                                              İÇ/GÜN

Sıla-Ercan-Müdür-FGR

Ercan Rüzgar’ın anlaşmasını bozmayı isteyen adamla telefondadır.

Ercan: Abi haberi patlatmam an meselesi.

Adam: Bekliyoruz, anlaşma bitecek sen rahatına bak.

Ercan: Abi elimde fotoğraf hazır.

Adam: Yayınla o zaman.

Ercan: O yüz binden bir miktar ön ödeme alabilir miyim?

Adam: Hayır.

Adam telefonu kapar. Müdür gelir.

Müdür: Ercan nedir büyük haber?

Ercan: Abi bak yakaladım. Bombayı patlatıyorum.

Müdür: Neden bekliyoruz?

Ercan: Kanlı canlı bir şahidimiz var o da bu konu üzerine üç beş cümle edecek.

Sıla uzaktan onları görür ve odaya gelir.

Sıla: Merhaba.

Ercan: Gülüm hoş geldin. Nasılsın? İntikama hazır mısın?

Müdür: Yoksa?

Ercan güler. Sıla’nın sırtını sıvazlar.

Ercan: Müdürüm ben sana demedim mi bu kız cevher diye. Bak Rüzgar olayını beraber patlatacağız. Artık Sıla’yı kadroya alırsın…

Sıla’ya göz atar, Sıla ruhsuzdur.

Müdür: Hadi artık haber yapın. Çocuk doğurtmuyorsunuz ya!

Sıla onlara bakar, yabancılaşmıştır.

Ercan: Bak habere bak. “Rüzgar ve Adasu’nun reklam aşkı olduğunu açıklıyoruz, Az Sonra”.

İnternet sayfasındaki habere bakarlar. Ercan gururludur.

131.                     RÜZGAR EV-SALON                                                                          İÇ/GÜN

Rüzgar

Haberi gören Rüzgar’ı arar. Rüzgar telefona bakar. Haberi açar, umursamaz. Telefonun sesini kısar, bir an Sıla’nın numarasına bakar.

132.                     GAZETE                                                                                              İÇ/GÜN

Sıla-Ercan-Müdür

Sıla odadadır, Ercan ve müdür kapıda konuşurlar. Sıla onlara bakar. Ercan’ın fotoğraf makinesine uzanır. Delil fotoğrafları bulur. Rüzgar ile kapıda öpüşürken çektiği fotoğrafı vardır. Biraz daha geri gider. Camdan bakarken yalnız çekilmiş fotoğrafını görür. Ercan’ın uzun zamandır onu takip ettiğini anlar. Rüzgar onu arar Sıla telefonu açmaz. Bir an kendi fotoğrafına bakar, düşüncelidir.

133.                     RÜZGAR EV                                                                           İÇ/GÜN

Rüzgar-Adasu-CoDog-Prodüktör

Rüzgar yatarken kapı kırılırcasına çalar. Rüzgar kapıyı açınca hepsi içeri üşüşür.

Adasu: Rüzgar neredesin?

Prodüktör: Haberi duydun mu?

Rüzgar normaldir.

Rüzgar: Duydum.

Adasu gergin Co-Dog sakinleştirir.

Co-Dog: Sakin Ada… Sakin…

Adasu: Nasıl sakin olayım? Rüzgar durumu açıklasana.

Hepsi Rüzgar’a bakar.

Rüzgar: Gözümün birini çocuk diğerini bir kız yumrukladı.

Do-Dog: Vouv.

Adasu: Onu demedim, bizim anlaşmayı bozacak olan haber ne? Dün gece striptiz kulübe gitmişsin… Ne yaptın öpüştün mü birileriyle?

Prodüktör: Rüzgar anlık bir şeyse söyle kızı bulalım açıklama yaptıralım, ben salça oldum diye.

Rüzgar: Anlık bir şey olmadı.

Adasu: Eee ne oldu delireceğim?

Rüzgar düşünür, bilmiyorum der gibidir.

Adasu: Hepsi senin suçun şu aşık olduğun kız mı öttü yoksa?

Rüzgar: Beni gerçeksen seviyorsa ötmez.

Adasu Rüzgar’ın üzerine yürür, Co-Dog araya girer.

Co-Dog: Adasu calm down…

134.                     GAZETE                                                                                  İÇ/GÜN

Ercan-FGR

Ercan odaya bakar, Sıla’yı göremez. Müdür lafa tutar.

135.                     RÜZGAR EV                                                                                       İÇ/GÜN

Adasu-CoDog-Rüzgar-Tarık-Prodüktör

Rüzgar oturmuş camdan bakar. Hepsi susmuş beklerler.

Adasu: Hani saat kaç oldu? Haber patlamadı.

Rüzgar: Bekle er ya da geç patlar.

Prodüktör: Bir şeyler dönüyor ama ne?

Tarık’a telefon gelir. Tarık çaktırmaz, güler. Telefonu kapar.

Tarık: Hadi yine iyisiniz.

Adasu ve Rüzgar ona bakar.

Tarık: Haber yalan oldu.

Adasu: Nasıl ya?

Rüzgar: Vazgeçmişler herhalde…

Tarık: Ben hallettim, merak etmeyin.

Adasu Tarık’a sarılır. Rüzgar umursamazdır, Sıla’nın telefon numarasına bakar. ondan bir mesaj gelir. “Merak etme, tüm geçmişimizi sildim, Elveda”. Rüzgar’ın gözleri dolar.

136.                     GAZETE                                                                                              İÇ/GÜN

Müdür-Ercan-FGR

Müdür çok sinirlidir, Ercan elinde fotoğraf makinesi paniktir.

Müdür: Defol git Ercan, gözüm seni görmesin.

Ercan: Abi kız silmiş bütün fotoğrafları eminim.

Herkes Ercan’a bakar.

Ercan: Akşama kadar müsaade ver bulurum bir çaresini.

Müdür: Adasu ve Rüzgar reklam aşkı yaşıyor ispat edeceğiz diyoruz sonra senin o stajer bozuntusu kız tüm delilleri yok ediyor… Bu nasıl iş?

Ercan: Kız salakmış abi.

Müdür: Böyle mi insan kullanıyorsun? Beceriksiz. Git muhasebeye gözüm görmesin seni.

Bir gazeteci gelir.

Gazeteci: Müdürüm Adasu ve Rüzgar basın toplantısı düzenleyeceklermiş.

Müdür: Koş git, iddiaları sorarsın.

Ercan sinirlidir.

137.                     BASIN TOPLANTISI SALONU                                                             İÇ/GÜN

Rüzgar-Adasu-CoDog-Prodüktör-Tarık-FGR

Rüzgar ve Adasu bir masada oturmuş önlerindeki kağıdı okurlar. Tarık ve Prodüktör mutludur, gazeteciler soru sormak için fırsat kollarlar.

Adasu: Size bu haberi daha farklı bir ortamda vermeyi isterdik ancak hakkımızda çıkan asılsız iddialar bizi çok üzdü. Nişanlanmak üzereyken ayrıldı dedikoduları çıkması çok anlamsız… Biz de gideceğimiz Almanya turnesinde sahnede nişanlanma kararı aldık.

Birkaç kişi alkışlar.

Rüzgar: Bundan sonra gelişmeleri sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Tarık alkışlar, Rüzgar mutsuz görünür, ona gülmesi için uyarı yapar. Rüzgar ve Adasu gülerken fotoğraflar çekilir. Ercan’ın gazetesindeki gazeteci tam soru soracakken prodüktör onu çekiştirir. Basın bülteni sonlanır, Co-Dog Adasu’nun yakınındadır. Rüzgar bıkkın onlara bakar, Co-Dog ile el sıkışırlar.

138.                     HAVALİMANI                                                                                    İÇ/GÜN

Rüzgar-Tarık

Rüzgar Tarık ile havalimanındadır.

Tarık: Kızdan haber var mı?

Rüzgar: Sen daha iyi bilirsin?

Tarık: Ne demek istiyorsun?

Rüzgar: Reklam aşkının ortaya çıkmamasını sağlayan oydu, sen değil.

Tarık laf değiştirir.

Tarık: Akıllı kızmış, bir de seni gerçekten sevmiş.

Rüzgar: Hala seviyor. Ben de onu seviyorum.

Tarık: Peki, turne motivasyonun bu olsun.

İkisi yürürler. Uçak havalanır.

139.                     SAHNE                                                                                               İÇ/GECE

Rüzgar-Adasu

İkisinin sahnede şarkı söylediğini kesmelerle görürüz. Bir şarkı ve farklı mekanlar vardır. Hayranlarını imza vermelerini, fotoğraf çekilmeleri görülür.

140.                     OTEL ODASI                                                                                       İÇ/GECE

Rüzgar-Adasu-CoDog

Rüzgar otel odasında şarkı yazar. Kesmelerle görürüz, bir kez odada Adasu ve Co-Dog oynaşmaktadır, Rüzgar yine şarkı yazmaya devam eder. Onlara söyler onlar alkışlarlar. Adasu ve Co-Dog dans eder.

141.                     SAHNE                                                                                                İÇ/GECE

Adasu-Rüzgar-CoDog

Adasu ve Rüzgar sahnede yüzük takıp nişanlanırlar. Mutludurlar. Co-Dog üzgün görünür. İkisi şarkı söylerler. Kesmelerle gazete haberleri görülür. “Rüzgar ve Adasu nişanlandı”, “Büyük aşkta ilk adım”.

142.                     İSTANBUL SOKAK                                                                             DIŞ/GÜN

Rüzgar

Rüzgar İstanbul’a döner, Sıla’nın evine bakar camlar kapalıdır. Telefonla arar ulaşamaz. Orada yaşamadığı bellidir.

143.                     KAFE ÖNÜ                                                                                          DIŞ/GÜN

Rüzgar

Rüzgar Berk’in kafesine gider. Ancak kafe kiralıktır. Rüzgar yazılı numarayı çevirir.

144.                     KİTABEVİ                                                                                           İÇ/GÜN

Sıla-Berk

Sıla bir kitapçıda iş bulmuştur, orada çalışır. Kapı açılır, Rüzgar geldi gibi görünür. Sıla’nın yüzünü görürüz, şaşırmıştır.

Sıla: Berk selam!

Berk: Aa, Sıla naber?

Berk ile karşılaşan Sıla sohbete başlar.

Sıla: Nasılsın?

Berk: Nasıl olalım, biraz kafa tatilindeyim.

Sıla: İstifa mı ettin?

Berk: Yok kafeyi kiraya veriyorlar, tutmadı işte.

Sıla: Haklısın son zamanlarda kafe sayısı baya arttı.

Berk: Sen nerelerdesin kayboldun…

Sıla: Kahve içer misin? Benim 1 saat aram var.

Berk: Süper… Benden daha iyi kahve yapan bir yer biliyorsan…

İkisi gülerler.

145.                     KAFE                                                                                                   İÇ/GÜN

Rüzgar-FGR

Rüzgar bir adamla kafededir. Adam ona içeriyi gösterir.

Dükkan Sahibi: Abi sen bak işte, fazla bir masrafa gerek yok ama kafe yapmaya kararlıysan bir konsept tutturman lazım. Bak elalem çaycı açıyor, profiterolcü açıyor, çikolatacı açıyor, bilmiyorum tek kahveye kim gelir, Araplar gelsin diyorsan yemek yaparsın, baştan söyleyeyim alkol ruhsatı zor olur, uğraşma… Sen ek iş olarak mı düşündün, ne bileyim sizin işler bir var bir yok… Şimdi bütün popçular bir şeye yatırım yapıyor, iş makinesi alıp kiralayan şarkıcılar var, taksi plakası falan. Akıllıca aslında…

Rüzgar: Kiralıyorum.

Adam kaşlarını kaldırır ona bakar.

146.                     DENİZ KENARI                                                                        DIŞ/GÜN

Berk-Sıla

Berk ve Sıla deniz kenarında yürürler bir yandan da kahve içerler.

Sıla: Sana neden her şeyi anlattım bilmiyorum ama çok ağır gelmeye başladı artık…

Berk: Anladım, böyle bir durum olduğunu tahmin etmemiştim.

Sıla: Ne tahmin etmiştin?

Berk: Rüzgar arada gelir, kahve içer, insanları izler gider.

Sıla: Gözetler mi yani?

Berk güler.

Berk: Yok öyle değil, malum ünlü olduğu için normal olarak birileriyle tanışıp konuşamıyor. İnsan dertleşemez bile, yarın bir gün nereden ne çıkacağı belli olmaz.

Sıla: Peki sana ne zaman söyledi Tolga olmadığını. Ben ‘Doktor Tolga’ diye biliyorum ya…

Sıla sinirli.

Berk: Sonradan anladım doktor olmadığını, üstüne gitmedim. Herkesin nefes almaya hakkı var. Hem arkadaşlık böyle bir şey…

Sıla: Ona çok kızgınım.

Berk: Çünkü hala seviyorsun… İnan bana o kızla arasında hiçbir şey yoktur, yani sen sevilmediğini düşünme… Biz erkekler arada masum yalanlar söyleriz. Aşık olunca da yalan söyleyemeyiz…

Berk güler, Sıla üzgündür.

Sıla: Artık onun adını anmak istemiyorum.

147.                     ALIŞVERİŞ MERKEZİ                                                                          İÇ/GÜN

Ercan-Adasu-CoDog

Ercan alışveriş merkezinde yürürken Adasu’yu görür ve peşine takılır. Kız bir mağazaya girer, Co-Dog da yanındadır. İkisi çok dikkatlidirler. Adasu kıyafet denemek için kabine girer. Ercan onu izler. Co-Dog şüphelenmez. Ercan onların arasında bir şey olduğunu sezer ve pis pis güler.

148.                     KAFE                                                                                                   İÇ/GÜN

Rüzgar-Ayşe-Tarık-FGR

Rüzgar kafede tadilata başlamıştır. Eski striptizci Ayşe de yanındadır. Tarık gelir.

Tarık: Ooo hemen tadilata başlanmış. Hayırlısı olsun.

Rüzgar: Sağol… Tanıştırayım Ayşe…

Tarık Ayşe’ye bakar, onu beğenir.

Tarık: Memnun oldum Tarık.

Ayşe: Ben de…

Rüzgar: Ayşe halkla ilişkilerden sorumlu olacak bir de dekorasyona fikir veriyor.

Tarık: Öyle mi? Sanki daha önce bir yerde karşılaşmıştık…

Tarık düşünceli.

Ayşe: Reklam sektöründeydim oradandın…

Rüzgar ile Ayşe bakışırlar. Tarık duvarlara bakar.

Tarık: Fena görünmüyor.

Rüzgar: Daha yeni başladık…

Bir süre sonra

Ayşe ve Rüzgar oturmuş bir şeyler yerler.

Ayşe: Çok yoruldum şu inşaat işleri de dert vallahi…

Rüzgar: Olsun oyalanıyoruz işte.

Ayşe: Adasu’ya sürpriz mi yapıyorsun?

Rüzgar anlam veremez.

Ayşe: Nişan hediyesi falan…

Rüzgar: Açılış gecesi büyük sürpriz olacak göreceksin.

Ayşe: Ooo sen de hiç aksiyon insanı tipi yok ama.

Rüzgar: Aşk adamıyım işte.

Ayşe masadaki kağıtlara bakar.

Ayşe: Baya şarkı sözleri derin acıları anlatıyor. Yüzünden pek okunmuyor.

Rüzgar: Baby faceim ya.

İkisi gülerler.

Rüzgar: Az sabret herkes bu şarkıları kime yazdığımı öğrenecek.

Ayşe: Ooo çok iddialı, merakla bekliyorum.

Rüzgar: Yeri ve zamanı gelince…

149.                     KİTABEVİ                                                                                           İÇ/GÜN

Sıla-Berk-FGR

Berk kitap bakarken Sıla çalışmaya başlar. Sıla’nın telefonu çalar arayan annesidir.

Sıla: Alo anne nasılsın? Ne babam mı? Nasıl olur…

Sıla babasının kalp krizi geçirdiği haberini alır. Berk yanına gelir. Sıla oturur, eli ayağı titrer.

Sıla: İyi mi şimdi, tamam ilk uçakla geliyorum.

Berk: Ne olmuş?

Sıla: Babam kalp krizi geçirmiş.

Sıla ağlar Berk teselli eder.

150.                     SOKAK                                                                                                DIŞ/GÜN

Ercan-Adasu-CoDog

Ercan Adasu ve Co-Dog’un fotoğrafını çekmek için onları takip eder. Co-Dog durumu fark eder ve Ercan’a bakar. Ercan korkudan ne yapacağını şaşırır. Ters yöne doğru koşar. Adasu Co-Dog’ı çekiştirir, giderler.

151.                     RÜZGAR EV                                                                                       İÇ/GECE

Rüzgar

Rüzgar elinde gitarı şarkı söyler. Kağıtlar ortada yoktur. Sıla ile yaşadığı romantik anları hatırlar. Şarkısını söyler. Kesmelerle anıları görürüz.

152.                     HAVALİMANI                                                                                    İÇ/GECE

Sıla-Berk

Sıla havalimanındadır. Berk koşarak gelir, elinde bir kutu vardır. Sıla ona bakar. Vedalaşırlar. Berk ona kutuyu verir. Sıla uçağına ağlayarak gider.

153.                     RÜZGAR EV                                                                                       İÇ/GECE

Rüzgar

Rüzgar şarkıyı söylemeye devam eder, gözleri yaşlıdır.

154.                     UÇAK                                                                                                  İÇ/GECE

Sıla-FGR

Sıla uçakta kutuyu açar, Rüzgar’ın yazdığı mektuplar kucağına dökülür, eli titrer birini alıp okumaya başlar. Sıla mektupları okur. “Sıla beni affetmen için ne yapabilirim… Yeni bir hayata başlayacağım içinde hiç yalan olmayacak… Tam 10 gün sonra seninle ilk karşılaştığımız yerde buluşalım… Herkese sana olan aşkımı haykıracağım…” yazmıştır. Sıla ağlar yanındaki adam ona mendil uzatır.

155.                     HASTANE                                                                                           İÇ/GECE

Sıla-Anne-Baba

Sıla koşarak annesine sarılır, babası yatağındadır sonra ağlayarak ona sarılır. Hastane camından bakar gece gündüz olur, zamanın geçtiğini anlarız.

156.                     HASTANE                                                                                          İÇ/GÜN

Sıla-Anne-Baba-Rüzgar

Sıla camdan bakarken babası ona seslenir.

Baba: Kızım elimi tut da gömleğimi giyeyim.

Sıla: Ben giydiririm babacım.

Anne: Bu kadar alıştırma sen gidince ben nasıl başa çıkacağım.

Sıla: Bir yere gittiğim yok artık burada sizinleyim.

Hastane koridorlarından ses gelir. Sıla duyduklarına inanamaz.

Hemşireler: Rüzgar gelmiş, Rüzgar.

Sıla’nın gözleri büyür. Odanın kapısını açar.

157.                     HASTANE KORİDOR                                                                          İÇ/GÜN

Sıla-Rüzgar-FGR

Sıla kapıyı açar gözlerine inanamaz, Rüzgar koridorda hemşirelere imza vermektedir.

Sıla: Oha buraya mı gelmiş?

Sıla şaşkınlıkla kapıyı kapar.

158.                     HASTANE                                                                                          İÇ/GÜN

Sıla-Anne-Baba-Rüzgar

Sıla kapının arkasında yapışır.

Baba: Kızım kimi gördün, Azrail mi geldi yoksa?

Anne: Evde yokuz de gitsin.

Sıla bir sağa bir sola bakar dolabı görür oraya girer. O esnada kapı çalınır. Rüzgar içeri girer.

Rüzgar: Geçmiş olsun Ahmet Amca.

Baba: Oğlum hoş geldin…

Sıla dolabın içindedir hiç sesi çıkmaz. Aralıktan büyüyen gözlerini görür.

Anne: Rüzgar, oğlum bizim için mi geldin yoksa?

Rüzgar: Hem Ahmet Amca’yı merak ettim hem de Sıla’yı.

Baba: Eksik olma evladım…

Sıla duyduklarına inanamaz. Bir anda dolaptan çıkar.

Sıla: Siz tanışıyor musunuz?

Anne ve babası bir şey diyemez, çekinir.

Rüzgar: Sıla merhaba!

Sıla: Ne merhabası travma yaratmaya mı geldin. Yoksa babamı mı muayene edeceksin? Doktor Tolga… Anne- baba görüyorum ki siz de bana yalan söyleyenlerdensiniz.

Anne: Yalan deme kızım, biz bir şey söylemedik…

Sıla: Nasıl ya? Önce Rüzgar, sonra Berk şimdi de ailem… Herkes arkamdan iş çeviriyor. Neden kimse bana doğruyu söylemiyor.

Rüzgar: Korkuyoruz demek ki?

Baba: Kızım bizim kötü bir niyetimiz…

Sıla: Tabi öyledir.

Rüzgar: Babanın üzerine gitme adamcağız hasta…

Babası kalbini tutar Sıla’dan korkarlar.

Sıla: Cevap verin.

Rüzgar: Korkutuyorsun insanları. Sert tavrınla…

Rüzgar güler, Sıla ciddi.

Rüzgar: Ailemle ne zaman tanıştın?

Anne: Sen evde yokken bir gün uğramıştı, biz de çay kahve derken biraz dertleştik.

Sıla ağlar.

Sıla: Hepiniz benden gizlemişsiniz…

Sıla koşarak çıkar. Rüzgar da arkasından. Anne babası birbirine sarılır.

159.                     HASTANE-KORİDOR                                                                         İÇ/GÜN

Rüzgar-Sıla

Sıla önde Rüzgar arkada giderler. Sıla koşarak merdivenlerden iner.

160.                     HASTANE BAHÇE                                                                              DIŞ/GÜN

Sıla-Rüzgar

Sıla önde koşar.

Sıla: Gelme peşimden yalancı.

Rüzgar: Mektupları okudun mu?

Rüzgar onu kovalar.

Sıla: Nişanlına yazdıklarını mı?

Rüzgar: Sana yazdım onları…

Sıla: Yalancı inanmıyorum.

Rüzgar: İnat etme dur dinle…

Sıla koşar.

Sıla: Git gözüm görmesin seni. İmdaaat!

Rüzgar: Seni seviyorum.

Sıla durur.

Sıla: Sevmiyorsun, sevsen gerçekleri herkese açıklardın.

Rüzgar: Gerçekler elindeydi sen neden açıklamadın?

Sıla bir an durur.

Rüzgar: Çünkü sen de beni seviyorsun.

İkisi dururlar, yukarıdan birbirlerine baktıkları anı görürüz.

Sıla: Hayatımda yalana yer yok.

Rüzgar: Sana söz, artık yalan yok.

Sıla hayır anlamında kafasını iki yana sallar.

Rüzgar: Her şey değişecek az kaldı… Buluşma yerinde görüşmek üzere.

Rüzgar arkasını döner ve gider. Sıla kalır. Yukarıdan geçen uçağa bakar.

161.                     HAVALİMANI                                                                                    İÇ/GÜN

Rüzgar-FGR

Rüzgar havalimanına iner. İnsanlar ona bakıp güler, vah vah yaparlar. Rüzgar anlamaz. Telefon çalar arayan Tarık’tır. Rüzgar’a insanlar boynuz işareti yaparlar. Hayran kızlar onu izler.

Rüzgar: Alo Tarık!

Tarık: Ortada görünme çok pis patladık, nasıl toplarız bilemiyorum.

Rüzgar: Ne oldu?

Tarık: Adasu ile Co-Dog öpüşürken yakalanmış.

Rüzgar’ın yüzünde bir gülümseme belirir. Ona bakan herkese gülümser. Rüzgar rahatlamıştır.

162.                     SOKAK                                                                                               DIŞ/GÜN

Ercan

Ercan telefonundan canlı yayın yaparken konuşur.

Ercan: İşte gördünüz sevgili izleyicilerim, magazincilik diye buna denir. Marka yüzü olan Adasu güya Bodyguardım dediği Co-Dog ile hararetli bir şekilde öpüşüyordu. Bunu size canlı canlı sundum. Artık bir ödülü hak ettim.

Ercan yürürken arkasına bakar. Co-Dog koşarak gelir ve Ercan’ı döver.

Co-Dog: Dayağı hak ettin.

Ercan: Şu an kocaman adam beni dövüyor. Görüyorsunuz yüzüme yüzüme vuruyor. Basıldılar ya, gitti paralar, anlaşmalar. Reklam aşkıymış işte reklammış…

Co-Dog Ercan’ı evire çevire döver, Ercan telefondan canlı yayına devam eder. Güzel görünsün diye bir yere koyar. Ercan baya izleme oranı almıştır.

163.                     KAFE                                                                                                  İÇ/GÜN

Rüzgar-Berk-Ayşe

Rüzgar kafeye gelir, etrafa bakar, mekan istediği gibi olmuştur.

Ayşe: Hoş geldin patron!

Berk: Dostum selam.

Rüzgar: Selam.

Ayşe: Co-Dog neler yaptı gördün mü?

Rüzgar: Hayır ama şu an dünyanın en mutlu insanını ben yaptı.

Ayşe: Co-Dog adına fan sayfaları açıldı, takipçi sayısı 50 kat arttı.

Rüzgar: Helal olsun, en iyi dostum o benim haketti.

Hepsi gülerler.

Berk: Sıla nasıl? İkna oldu mu?

Rüzgar: Bekleyip göreceğiz.

Ayşe: Ben de çok merak ettim şu Sıla’yı…

Rüzgar: Tanısan çok seversin, daha doğrusu tanısan çok korkarsın.

Berk: Abartma sen de.

Rüzgar: Azıcık sert.

Ayşe: O halde sert kahve içelim.

Berk: Güzel bağlama.

Gülerler.

164.                     STÜDYO                                                                                             İÇ/GÜN

Adasu-CoDog-Prodüktör

Hepsi Adasu’ya yüklenir, Adasu ağlar. Co-Dog gelir onu korur, elinden tutar ve alıp gider.

 

165.                     SOKAK                                                                                               DIŞ/GÜN

Ercan-FGR

Ercan elinde telefon estetik yaptırmış bir ünlünün peşindedir. Kadın onu kovalar Ercan çekimde kaçar.

166.                     RÜZGAR EV                                                                                       İÇ/GÜN

Tarık-Rüzgar

Tarık elinde katalogla gelir. Meyve suyu reklam yüzü olması için Rüzgar’ı storyboardlarla ikna etmeye çalışır. Rüzgar kafasını hayır anlamında sallar. Rüzgar gitarını alır ve çalmaya başlar. Tarık sıkılır. 

Final

167.                     KAFE                                                                                                  İÇ/GECE

Rüzgar-Ayşe-Berk-Sıla-Adasu-CoDog-Tarık-FGR

Rüzgar’ın kafesi açılışa hazırdır. Ayşe atıştırmalıkları masalara koyar. Berk içecekleri hazırlar. Tarık bir yanda telefonla görüşür. Adasu ve Co-Dog elele gelirler. Rüzgar ona sarılır. Co-Dog onları ayırır. Hayranları gelmiştir Co-Dog ile fotoğraf çektirirler. Adasu ve Rüzgar güler. Herkes yerini alır. Rüzgar sahneye çıkar.

Rüzgar: Hepinize geldiğiniz için teşekkür ederim. Burada yani “Özgür Sahne”de genç yetenekler kendi bestelerini seslendirecekler. Bu akşam açtığımız mekânı müzik aşkı doldursun. Ve benim en büyük aşkım Sıla’ya yazdığım şarkılarla bu gece kulaklarımızın pasını silsin… Uzun zamandır üzerine çalıştığım aşk şarkıları sizlerle…

Herkes alkışlar. Rüzgar gitarıyla şarkıları söylemeye başlar. Bir gözü kapıdadır. Ayşe ve Berk kesişirler, Adasu Co-Dog birbirine sarılır. Rüzgar şarkıları söyler. Herkes mest olmuş gibidir. Bir an durur ve camdan bakan Sıla’yı görür. Rüzgar çok mutludur, Sıla da gülümseyerek ona bakar.

 

 

SON

 

 

 

 

 ESER SAHİBİ EVRİM TANIŞ İZİNSİZ KULLANILAMAZ. TELİF ÖDENMESİ GEREKİR.

 


Hiç yorum yok:

Sanat Koleksiyonu Olan Zengin Bir Adamın Öyküsü-7

  God of Art- Sanat Tanrısı 7. ARTEMİS Sabah uyandıklarında Artemis pek bir şey hatırlamamaktaydı. Yatakta yalnızdı. Aklında tek kalan p...