6 Aralık 2023 Çarşamba

Aşk Mirası-Romantik Komedi Dizi 3

 

1.      HASTANE-KAFE                                                                                           İÇ/GÜN

Sema, Fadik, Ali

İkisi hastanenin kafesinde kahve içerler.

SEMA: İlaç gibi geldi Fadik, sağolasın.

FADİK: Canım arkadaşım senin ne istediğini bir ben bilirim.

SEMA: Aa senin Ali geliyor.

Ali gelir Fadik’i öper.

ALİ: Annecim nasılsın?

FADİK: İyiyim oğlum, gel…

SEMA: Hoş geldin Ali!

Ali oturur.

ALİ: Hoş bulduk Sema Teyze.

SEMA: Valla çok yakışıklısın maşallah, genç kız olsam peşini bırakmazdım.

ALİ: Teşekkür ederim.

Ali utanır.

SEMA: Eczane işi ne oldu?

ALİ: Ne siz sorun ne ben söyleyeyim, dükkan kirasında anlaşamadık, yeri de içime sinmemişti. Anlaşılan bir süre daha bekleyeceğim.

SEMA: Aa, üzüldüm bak şimdi.

ALİ: Hayırlısı olsun.

FADİK: Zehra’nın işleri nasıl?

SEMA: İyi gidiyor.

Fadik imalıdır.

FADİK: Eczaneye ortak falan ararsanız önce bizim haberimiz olsun.

SEMA: Hiç düşünemiştik. Zehra biraz başına buyruktur biriyle anlaşması zor…

ALİ: Önemli değil, annecim emrivaki gibi oluyor ama.

FADİK: Aa kırk yıllık arkadaşımla sen mi öğreteceksin nasıl konuşacağımı...

Fadik Ali’nin kafasına vurur, hepsi gülerler.

2.      İNŞAAT OFİSİ                                                                                                 İÇ/GÜN

Selin, Şefik, Ömer

Ömer Zehra’ya mesaj atar Zehra’dan ses çıkmaz. Ömer üst üste yazar.

SELİN: Ömer Bey, uygulamadaki değişiklikleri projeye işledim hemen sizinle paylaşıyorum.

ÖMER: Tamamdır.

Ömer telefonla ilgilenirken Şefik gelir.

ŞEFİK: Merhaba yeniden doğmuş gibiyim.

SELİN: Nasıl oldunuz Şefik Bey?

Ömer dalmıştır, Şefik anlatır.

ŞEFİK: Vallahi başım çatlıyordu, dünya üstüme üstüme geliyordu. Acil Şifa eczanesine gittim. Kendime geldim.

Ömer kulak kesilir.

ÖMER: Eczaneye mi gittiniz, noldu ki?

ŞEFİK: Başım ağrıyordu sağolsun eczacı kız geçiriverdi.

ÖMER: İlaç mı verdi?

ŞEFİK: Yo.

Ömer kıskanır.

ÖMER: Nasıl geçti ki?

ŞEFİK: Kız güler yüzlü, konuşkan, moralimi yükseltti ağrım geçti valla bir de bitki çayı ikram etti. Bizim bekar mühendislere söyleyeceğim güzel kız bir gidip tanışsınlar. Sevaba girelim.

Ömer bozulur. Sert bir tonda,

ÖMER: Siz kendi işinize bakın Şefik Bey.

Şefik bozulur bir şey diyemez. Ömer ayaklanır.

ÖMER: Ben çıkıyorum Selin, gelirim birazdan..

SELİN: Tamam Ömer Bey.

Ömer çıkar. Selin ile Şefik birbirlerine bakalırlar.

3.      ECZANE                                                                                                           İÇ/GÜN

Zehra, Ömer, Numan

Zehra elindeki ilaçları raflara yerleştirir. Ömer hışımla eczaneye girer. Zehra not almaktadır. Aniden ilaçları düşürür.

ZEHRA: Ömer ödümü kopardın, bir şey mi oldu?

ÖMER: Olmadan evlenmeliyiz.

ZEHRA: Nasıl yani?

ÖMER: Hemen evlenelim ele güne ilan edelim.

Zehra gülümser. Ömer ona doğru yaklaşır sarılır. O esnada Numan sırt çantasıyla içeriden çıkar. İkisi irkilir uzaklaşırlar.

NUMAN: Çocuk var burda!

ÖMER: Nereye?

NUMAN: Kursa, ben hem çalışıyor hem okuyorum. Baba parası yemiyorum.

ÖMER: Kim baba parası yiyor ki?

NUMAN: Bilmiyorum.

ZEHRA: Numancım hadi sana iyi günler canım.

Numan Zehra’nın yanına gider, kollarını açar.

NUMAN: Sarılmayacak mısın?

ZEHRA: Tamam kendine dikkat et.

ÖMER: Ben de sarılacağım ya! O niye sarılıyor.

NUMAN: Abi sen de çok kıskanç çıktın ya.

Numan hızla kapıdan çıkar. Dışarıdan el sallar.

ZEHRA: Sen beni kıskanıyor musun?

ÖMER: Hayır senin güvende olmanı sağlıyorum. Şefik ne konuştu seninle?

ZEHRA: Şefik kim? Ha şu sizin inşaattaki adam mı?

ÖMER: Evet.

ZEHRA: Bir şey demedi enerji veren hap sordu.

ÖMER: Enerji veren hap mı, yoksa?

Ömer imalı bir şekilde güler.

ZEHRA: Hayır, hani siz çok çalışıyormuşsunuz ya akşama  kadar enerjisi düşüyormuş.

ÖMER: Yalancı... Ben sorarım ona.

ZEHRA: Nerden çıktı şimdi?

ÖMER: Boşver. Mesaj attım cevap yazmadın.

ZEHRA: Görmedim aşkım kusura bakma...

Ömer Zehra’nın saçlarını okşar.

ÖMER: Kararımı verdim, seni istemeye geliyoruz.

ZEHRA: Ne, nasıl yani, ne zaman?

ÖMER: Cumartesi günü...

Ömer eczaneden çıkar. Zehra şaşırarak bakar.

4.      ÖMER EV-BAHÇE                                                                                       DIŞ/GÜN

Şelale, Fgr

Şelale gözünde gözlük, elinde küçük bavulu ile bahçede belirir. Onu gören iki hizmetçi de korkuyla bir an birbirlerine baktıktan sonra kaçmaya başlar. Biri kendini çalıların içine atarken diğer can havliyle içeri kaçar.

5.      ÖMER EV-SALON                                                                                          İÇ/GÜN

Şelale, Ayşen, Fgr

Ayşen yeni aldığı biblolarının son düzenlemelerini yapar. Karşısına geçip onlara hayran hayran bakarken hizmetçi panikle yanına gelir.

FGR: Ayşen Hanım, Ayşen Hanım….

Ayşen eliyle ona dur işareti yapar.

AYŞEN: Hiçbir şey söyleme lütfen. Bu anın tadını çıkarmak istiyorum.

FGR: Ama Ayşen Hanım…

AYŞEN: Ne kadar güzel oldu..

FGR: Ayşen Hanım, geldi…

Şelale’nin sesini duyarız.

ŞELALE: Ben geldiimmmm…

Ayşen’in şoke olur. Samimiyetsiz bir şekilde tebessüm eder.

AYŞEN: Şelale Hanım…

Ayşen’in yeni aldığı biblolar yere düşer. Ayşen arkasına bakmak istemez. Ağlamaklı,

AYŞEN: Hoşgeldiniz…

6.      ÖMER EV-MERDİVENLER                                                                        İÇ/GÜN

Şelale, Jale

Jale merdivenlerden inerken aşağıda Şelale’yi görür.

JALE: Şelale Hala.

ŞELALE: Jalem…

Jale’nin ayağı dolanır. Mervidenlerden kayar gibi düşer adım iner. Hemen kendini toparlar.

JALE: Hoşgeldin.

Şelale hemen sarılıp öper.

ŞELALE: Çok özlemişim cancağızım… Hale nerde?

O sırada düşme sesiyle Hale’nin çığlığını duyarız. Jale korkuyla,

JALE: Balkondaydı!!!

7.       ÖMER EV-BANYO                                                                                        İÇ/GÜN

Şelale, Önder

Önder elini yıkarken kafasını kaldırdığı aynada Şelale’yi görür.

ÖNDER: Hiii…

Önder panikle elindeki sabun düşürür. Sabuna basıp yere düşer. Şelale hiç istifini bozmaz.

ŞELALE: Sürpriz…Ben geldim.

Korkulu gözlerle Şelale’ye bakan Önder’in yüzünde keseriz.

 Gün geceye döner.

8.      ÖMER EV-SALON                                                                                       İÇ/GECE

Ömer, Önder, Ayşen, Hale, Jale, Şelale

Şelale Ömer hariç tüm aile üyeleriyle yemektedir. Herkes gergindir. Şelale ise oldukça neşelidir.

ŞELALE: İkizlerimin kokusu burnumda tütüyordu dayanamadım. Dedim Şelale kalk İstanbul’a git. O kadar özlemişim ki sizi. Ayşen’i bile…

Ayşen bozulur.

İkizler kendi aralarında konuşur.

JALE: Çok mu kötü düştün?

HALE: Evet. Belim hala acıyor.

JALE: Bu daha iyi günlerimiz. Kim bilir daha neler olacak?  Ay çok heyecanlı film gibi.

Canı acıyan Hale gözlerini devirir.

ŞELALE: Ömer’im nerde?

Tam o sırada Ömer gelir.

ÖMER: Ooo kimler gelmiş.

Şelale Ömer’e sarılmak için kalkar.

ŞELALE: Ah benim yakışıklı oğlum gelmiş. Çok seviyorum ben bunu.

ÖMER: Hoşgeldin Şelale Hala.

ŞELALE: Hoşbulduk cancağızım. Şelale sizlerin özlemine dayanamadı kalktı geldi işte.

ÖMER: İyi yaptın.

Ömer ile Şelale yerlerine oturur. İkizler kendi aralarında konuşur.

HALE: Bir tek Ömer abiye bir şey olmuyor. Dikkat ettin mi?

JALE: Evet. Aynı frekanstalar bence!

Şelale Ömer’e döner.

ŞELALE: Ömercim. Nasılsın anlat bakalım? Baban tüm işleri sana yıkmadı değil mi?

Ömer güler.

ÖMER: Şelale Hala, Allah sizi inandırsın şirketin tüm yükü omuzlarımda...

Önder öksürür.

ÖNDER: Oğlum ben yıllardır çalışıyorum bir gün şikayet etmedim daha yolun başındasın.

ŞELALE: Eee Ömer var mı güzel bir gelin adayı?

Ayşen imalı bakar.

ÖMER: Var Şelale Hala babamlar da tanıştı. İsmi Zehra...

ŞELALE: İçime doğmuş, ne zaman istemeye gidiyoruz?

ÖMER: Cumartesi günü.

Masadaki herkes şoke olur.

9.      ZEHRA EV-SALON                                                                                      İÇ/GECE

Zehra, Sema, Cevat, Hayriye, Adem

Hayriye musakkayı servis eder.

CEVAT: Anneciğim ellerine sağlık.

Sema Cevat’a ters ters bakar. Zehra güler.

SEMA: Zehracığım bugün işler nasıldı?

ZEHRA: İyiydi anne, pek hastalanan olmamış.

ADEM: Her yerde insanlar öksürüyor. Ağızlarını da kapamıyorlar.

SEMA: Sorma babacığım, öyle olunca da daha kolay hastalık yayılıyor.

CEVAT: Ben şanslıyım. Benim hastalarım dünyaya gelmek için sabırsızlanan bir sürü masum bebek…

Cevat güler, Sema ise oralı olmaz.

CEVAT: Kızım Ömer geldiğinde keşke bana da haber verseydin.

Zehra mahçup olur, Sema atılır.

SEMA: Ciddi bir şey değil dedim sana.

HAYRİYE: Öyle kestirip atma kızım.

ADEM: Annen bugün Zehra’nın çeyizini çıkardı.

SEMA: Yok artık!

Zehra yutkunur. Ve bir kerede itiraf eder.

ZEHRA: Ömerler beni istemeye gelecekmiş.

Sema taş kesilir. Herkes ona bakar.

10.  ÖMER EV-SALON                                                                                       İÇ/GECE

Ömer, Önder, Ayşen, Hale, Jale, Şelale

Hale ve Jale soru sormaya başlarlar.

 

JALE: Zehra’yı mı istemeye gidiyoruz?

HALE: Gerçekten mi? Hiç kız istemeye gitmemiştik.

JALE: Dur sosyal medyaya yazayım.

AYŞEN: Kızlar, lütfen.

Ayşen ikizleri uyarır. Ömer ise ısrarcıdır. Şelale ise Zehra’yı merak eder.

ŞELALE: Çok sevindim Cancağızım. Ne zamandır tanışıyorsunuz?

ÖMER: Çok uzun olmadı ama sanki yıllardır tanıyor gibiyim. Görsen sende çok seversin.

ŞELALE: Maşallah nazar değmesin.

Önder’in canı sıkılmıştır. Araya girer.

ÖNDER: Ömer Şelale Hanım’ın yanında tartışmak istemiyorum ama bence çok aceleci davranıyorsun. Oğlum daha ne zamandır tanıyorsunuz ki birbirinizi?

ÖMER: Bu konuda yeterince açık olduğumu düşünüyordum ama sanırım bir kere daha hatırlatmam gerekiyor. Babacım ben Zehra’yı seviyorum ve onunla evleneceğim.  Zehra’yla konuştuk. Ailesi hazırlık yapmaya başladı.

Önder’in gözleri büyür, Ayşen ise mırıldanır.

AYŞEN: Ne kadar heveslilermiş.

HALE: Ne giysem acaba?

JALE: Ben gümüş rengi elbisemi giyeceğim.

HALE: Onu ben giyeceğim.

ÖMER: Ne giyerseniz giyin, haftaya Cumartesi gidiyoruz.

ŞELALE: Ben oğlum Ömer’i destekliyorum aşkının peşinden koşuyor.

Ayşen sinirlenir.

AYŞEN: Anne lütfen…

Masada derin bir sessizlik hakimdir.

11.  ZEHRA EV-SALON                                                                                      İÇ/GECE

Zehra, Sema, Cevat, Hayriye, Adem

Herkes yemeğe devam eder. Zehra’nın telefonuna mesaj gelir. Ömer “Bu Cumartesi seni istemeye geliyoruz” yazmıştır. Onu okuyan Zehra gülümser. Sema ona bakar.

SEMA: Zehra neden gülüyorsun?

ZEHRA: Anne neden gerginsin ki? Ömer mesaj atmış. Ailesi Cumartesi gelebilir miyiz diye soruyorlarmış.

CEVAT: Gelsinler tabi.

Adem ters ters Cevat’a bakar.

CEVAT: Gelsinler mi babacığım?

Sema mırıldanır.

SEMA: Hala babacığım diyor.

ADEM: Bak kızım iş ciddi demekki sen de evet de insanlar haber bekliyor.

HAYRİYE: Evet de, bir ailesini görelim... Eyvah ne ikram yapacağız?

SEMA: Anne sakin ol, çocuk bunlar daha, aile mi olacaklar...

Herkes buz keser. Zehra’nın gözleri dolar ve ağlayarak odasına gider.

CEVAT: Kızım bir tanem ağlama.

SEMA: Sen de neden karışıp duruyorsun?

CEVAT: O benim de kızım, hem sen çok üstüne gidiyorsun bana öyle söyledi.

Sema şaşırır.

SEMA: Benimle yaşıyorsa benim sözümü dinleyecek.

CEVAT: Koskoca kız kendi tercihlerini yapabilecek yaşta.

ADEM: Yeter tartışmayın artık yemeğinizi bitirin. Zehra da sakinleşince gelir.

Hayriye dayanamaz Zehra’nın yanına gider.

12.  ÖMER EV BAHÇE                                                                                     DIŞ/GECE

Ömer, Şelale

Ömer ve Şelale bahçede yürürler. Şelale Ömer’e öğüt verir.

ŞELALE: Sen onlara bakma cancağızı. Şelale’yi dinle. İş her zaman olur ama aşkı bulmak zordur.

ÖMER: Babam benim kararıma neden saygı göstermiyor anlamıyorum.

Şelale mırıldanır.

ŞELALE: Baban aşktan ne anlar.

ÖMER: Bazen diyorum şirkette çalışmaya başlayarak hata mı ettim. Kendi kendime bir iş mi kursaydım.

ŞELALE: Öyle düşünme bu şirket de senin. Bir şekilde onları ikna etmen lazım yoksa bana bırak.

Ömer güler.

ÖMER: Yok ben hallederim, teşekkür ederim.

ŞELALE: Sen sen ol Zehra ile olan ilişkini ailen ile olan ilişkiden ayrı tut yoksa iki yakan bir araya gelmez.

Ömer düşünür.

ÖMER: Haklısın…

13.  ZEHRA EV- ZEHRA ODA                                                                           İÇ/GECE

Zehra, Hayriye

Zehra yatağının üstüne yatar hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Hayriye de arkasından gelir.

HAYRİYE: Kızım ağlama yavrum.

Zehra hıçkırarak konuşur.

ZEHRA: Ama... Anane... Neden annem böyle yapıyor. En mutlu günümde... İstemezse ne yapacağım ben?

HAYRİYE: İstemez olur mu, senin mutluluğunu herkesten çok o ister.

ZEHRA: Ben ne diyeyim Ömer’e gelmeyin mi diyeyim?

HAYRİYE: Öyle deme. Ben annenle konuşurum.

Zehra göz yaşlarını siler.

ZEHRA: Gerçekten konuşur musun? Dedem de söylesin sizi dinler.

HAYRİYE: Tamam ama ağlama artık.

Zehra bir an durur ve hıçkırarak ağlar.

ZEHRA: Niye biz aile olamazmışız?

HAYRİYE: Bilmem kızım. Yeni tanıştığımızı düşünüyor.

ZEHRA: Ama bir insanı ilk gördüğünde de tanırsın...

HAYRİYE: Tamam kuzucuğum sen aklına böyle kötü şeyler getirme. Ben içeri gidiyorum. Ağlaman geçince gel iyi mi?

ZEHRA: Tamam.

Hayriye çıkar. Zehra gözyaşlarını siler. Ömer’in gönderdiği ev fotoğrafına bakar.

14.  ÖMER EV-SALON                                                                                        İÇ/GECE

Ömer, Önder, Ayşen, Şelale

Önder düşünceli camdan dışarı bakıyordur. Ömer ise durgun bir şekilde yanında oturuyordur. Uzak bir köşedeki Ayşen ile Şelale ise kahvelerini içiyorlardır.

ŞELALE: Önder niye böyle davranıyor?

AYŞEN: Önder Ömer’in iyiliğini düşünüyor belli ki yanlış evlilik yapmasından korkuyor.

ŞELALE: Ben de onun yanlış evlilik yapmasından korkuyordum ama.

Şelale gözlüğünü bir an çıkarıp Önder’e doğru bakar. Önder’in yakınındaki büyük bir vazo ayağına düşer.

ÖNDER: Ahh!!!

Ömer hemen atılır.

ÖMER: Baba iyi misin?

Ayşen yerinden fırlar.

AYŞEN: Aşkımmm…

Şelale gözlüğü takar ve kafasını koltuğa dayar. Önder onları sakinleştirir.

ÖNDER: İyiyim iyiyim merak etmeyin.

AYŞEN: Gel canım otur şöyle. İyisin değil mi?

Önder evet anlamında başını sallar. Ömer babasının yanına oturur. Ayşen annesinin yanına gider. Ona kötü bir bakış atar. Şelale umursamaz. Ömer babasıyla konuşmaya çalışır.

ÖMER: Neden böyle yapıyorsun baba? Evlilik kararıma neden saygı duymuyorsun?

ÖNDER: Bu kız sana takmış belli. Baksana yeni tanışmanıza rağmen peşini bırakmıyor. Hemen evlenmek istiyor.

ÖMER: Asıl ben ona taktım baba. Hayatımın aşkını buldum diyorum sana.

Önder Ömer’in dediklerini düşünür.

ÖNDER: Ben senin iş adamı olmanı bekledim. Koca olmanı değil.

ÖMER: İkisi de olabilirim.

ÖNDER: Olamazsın... Ben asla özel yaşamımı iş yaşamıma karıştırmadım. Ama sen öyle değilsin. Bak ‘aşık oldum’ diye ortalarda geziyorsun... Aşk içeride yaşanır oğlum. Hem evlilik ciddi bir iş.  O kadar güzel kız var, ye, iç, eğlen...

Ömer bir an kendini sorgular.

ÖMER: Belki de ‘senin gibi’ iş adamı olmak istemiyorumdur baba.

ÖNDER: Bu kadar emek çöpe mi gidicek? Sen daha başarının tadını bilmiyosun... Bi kere zirveye çıkınca ordan inmemek için göze alamayacağın şey olmayacak.

ÖMER: Peki ya gerçek hayatımızdaki kaçırdıklarımız.

ÖNDER: Onların hesabını sıradan insanlar yapar.

ÖMER: Kusura bakma baba, ben ‘keşke’lerim olsun istemiyorum.

Ömer babasının yanından ayrılır. Önder düşüncelidir.

15.  ZEHRA EV-ZEHRA ODA                                                                            İÇ/GECE

Zehra, Ömer

Zehra telefonuna bakarken bir anda Ömer onu arar. Telefonu açar.

ZEHRA: Alo.

ÖMER: Nezle mi oldun sen?

ZEHRA: Yoo hayır, iyiyim.

ÖMER: Sesin bir garip geliyor.

ZEHRA: Uyumuştum da.

ÖMER: Bu saatte mi? Ağladın mı yoksa?

ZEHRA: (bekler) Biraz...

ÖMER: Neden aşkım, bir şey mi oldu, geleyim alayım seni. Annen bir şey mi dedi?

Zehra Ömer’i yatıştırmaya çalışır.

ZEHRA: Demedi, ben alınganlık yaptım.

ÖMER: Senin bir damla gözyaşın için dünyayı yakarım ben. Kimse üzemez seni!

ZEHRA: Tamam merak etme.

ÖMER: Cumartesi geliyoruz ona göre.

ZEHRA: Tamam...

ÖMER: Kimsenin gücü bizi ayırmaya yetmez aşkım. Seni çok seviyorum.

Zehra güler.

ZEHRA: Ben de seni çok seviyorum.

İkisinin telefondaki gülümseyen yüzleri ekranın iki yanında görülür.

GÜN DÖNÜMÜ

16.  İSTANBUL GENEL                                                                                      DIŞ/GÜN

 

17.  DAĞ YOLU                                                                                                   DIŞ/GÜN

 

 

18.  ARABA                                                                                                     İÇ/DIŞ/GÜN

Ömer, Zehra

Ömer ve Zehra arabanın içinde dağ yolunda ilerliyorlardır. İkisi müzik dinlerler mutludurlar. Ömer Zehra’nın elini tutar.

ÖMER: Aşkım benim.

ZEHRA: Bitanem...

Ömer Zehra’nın elini öper.

ZEHRA: Nereye gidiyoruz, söylemeyecek misin?

ÖMER: Seni kaçırıyorum.

Ömer yola bakmaya devam eder. Zehra meraktadır.

ZEHRA: Sürprizi gerçekten merak ediyorum.

ÖMER: Çok seveceksin. Sürpriz de seni çok sevecek.

Zehra merakla Ömer’e bakar. Araç tek katlı güzel bir eve yanaşır. Ömer evin önünde durur.

ZEHRA: Ömer, evlenince burada mı oturacağız? Ama şehre çok uzak, hem ben burada korkarım, gece kurtlar kuzular ulur.

ÖMER: Yoo, kuzular ulumaz.

ZEHRA: Yaa… Her neyse böcekler evin içine girer, bağırsan kimse duymaz. Komşu bile yok baksana.

ÖMER: Ben seni korurum.

ZEHRA: Ömer ciddi misin?

Zehra umudunu yitirir.

19.  GÖNÜL EV                                                                                                    DIŞ/GÜN

Ömer, Zehra, Gönül

İkisi arabadan inerler. Evin kapısı açılır. İçeriden Gönül çıkar, uzun renkli bir elbise giymiştir. Hippi gibi saçlarını üstten toplamıştır. Yavaş yavaş kapıdan çıkar. Zehra ve Ömer ona bakarlar. Gönül gözleri kapalı ellerini gökyüzüne açar ve derin bir nefes alır.

GÖNÜL: Güneşi kucaklıyorum. Güneşi kucaklıyorum. Yeni günle selam olsun. Yeni doğan güneşe selam olsun.

ÖMER: Selam anne!

Gönül sakince oğluna bakar ve hafifçe Zehra’yı selamlar.

GÖNÜL: Hoş geldin oğlum!

Ömer annesine sarılır Zehra’yı onunla tanıştırır.

ÖMER: Anne bak sana Zehra’yı getirdim.

GÖNÜL: Hoş geldin Zehra, doğayı kucaklayan kızım.

Gönül sıcak bir şekilde Zehra’ya sarılır.

ZEHRA: Hoş bulduk Gönül Hanım.

GÖNÜL: Sadece Gönül... Anneme ne kadar teşekkür etsem az. İsmimi Gönül koyduğu için ona minnettarım. Tek başına çok şey ifade ediyor.

ZEHRA: Güzel bir isminiz var.

GÖNÜL: Teşekkür ederim... Senin ismini kim seçti?

ZEHRA: Annem seçmiş. En sevdiği Türk Filmi “Sen Bir Meleksin” imiş Zehra, başroldeki karakterin adı...

GÖNÜL: Hım. İlginç. Eski isimler dönem dönem çok moda oluyor.

ÖMER: Benim adımı kim seçmişti anne?

GÖNÜL: Baban Ömer olsun diye ısrar etmişti. Ama nedenini söylememişti. Neyse şimdi yeni yoga yaptım babandan konuşmayalım. Sonra bir hafta daha sıkı bir yoga çalışması gerekiyor, arınmam için.

Hepsi gülerler.

20.  ZEHRA EV-SALON                                                                                        İÇ/GÜN

Sema, Hayriye, Adem

Hayriye ve Adem kahvaltıdadırlar. Sema da üstünü giyinmiş bir şekilde kahvaltıya gelir.

HAYRİYE: Günaydın kızım.

SEMA: Günaydınnn

Sema Zehra’ya bakınır.

SEMA: Hala tavır mı yapıyor? Neden kahvaltıya gelmedi?

HAYRİYE: Erken çıkmış.

SEMA: Nereye gitmiş?

Hayriye sır saklar gibidir, bir yandan Adem’e bakar.

HAYRİYE: Söylemedi, işi vardır herhalde.

SEMA: Gittiği yeri de söylemiyor... Ben onun iyiliğini düşünüyorum.

Adem toparlanır.

ADEM: Bak kızım, onun iyiliğini yine kendisi düşünecek. İkisi karar vermiş. Çocuğu da gördük, biraz rahat birine benziyor ama şimdiki gençler böyle... İnsanlar istemeye gelecek. “Gelme” demek olmaz. Ayıptır... Olmazsa da sonunda ölüm yok, kendileri yaşayıp görecekler.

SEMA: Ama baba...

Adem eliyle Sema’yı durdurur.

ADEM: Sen şimdiden bu kadar sert çıkarsan haklı olduğunda söz dinletemezsin.

HAYRİYE: Hem Zehra çok üzülüyor, çok ağlıyor yavrum.

Sema kızını düşünür.

ADEM: Hemen yarın evlenmiyorlar ya biraz nişanlı kalıp birbirlerini tanırlar.

SEMA: Ben Zehra’nın üzülmesinden korkuyorum.

ADEM: Sen de farkında olmadan onu üzüyorsun.

HAYRİYE: Sen “istemeye gelsinler” de biz gerisini halledeceğiz.

Sema zorla başını sallar.

ADEM: Hem biz bile sana bu kadar baskı yapmadık. Sende erken evlendin. Sadece sana güvendik. Sen de Zehra’ya güven.

SEMA: Tamam baba.

Hayriye gülümser. Sema suyunu içer.

21.  GÖNÜL EV                                                                                                     DIŞ/GÜN

Ömer, Zehra, Gönül

Hepsi kahve içip sohbet ederler.

ZEHRA: Kahve çok güzel olmuş.

GÖNÜL: Afiyet olsun, Etiyopya’dan bir arkadaşım getirdi. Çekirdekleri de evde ben çektim.

ÖMER: Fincanı kırma sakın.

Zehra ona kızarak bakar.

ZEHRA: Dalga geçme, ikizlerin arasında kaldım.

GÖNÜL: Noldu?

ÖMER: Zehra Ayşen’in Çin’den gelen porselenlerini kırdı.

Zehra açıklama yapar.

ZEHRA: Ömer vicdan azabı çekiyorum.

GÖNÜL: Çekme Zehracığım. Maddi değeri olan şeylerin önemi yoktur hayatta. Ben otuz yaşımdan sonra bunu öğrendim.

Ömer Zehra’nın elini tutar. İki sevgili birbirlerine aşkla bakarlar.

22.  ÖMER EV-SALON                                                                                         İÇ/GÜN

Ayşen, Önder, Hale, Jale

Ayşen ve Önder kahvaltı yapmaktadırlar. Hale ve Jale birbirlerini tutarak kahvaltıya gelirler. İkisinin gizlediği bir şey vardır.

AYŞEN: Kızlar kursa geç kalacaksınız.

İkizler gülüşürler. Hale Jale’ye bakar.

HALE: Söyliyim mi?

JALE: Pislik yapma, bağırırım.

Jale Hale’nin kolunu çimdikler.

HALE: Canımı yakıyorsun.

Ayşen onları uyarır.

AYŞEN: Ben ne diyorum, düzgünce kahvaltınızı yapın ve kursunuza gidin, dersleri dinleyin, kavga etmeyin.

ÖNDER: Hepsini bir kerede sıraladın hayatım. Baksana onlar bu anı yaşıyorlar.

Ayşen ikizlere bakar. Kafasını sallar.

AYŞEN: Olmadı mı, beğenmediniz mi?

Hale Jale’nin kolundaki kırmızılığı tutar ona fısıldar.

HALE: Bak söylüyorum tüm gün evde kalıcaksın. Ve odalarımızı ayıracaklar.

JALE: Söylersen küserim! Kursta dedikodu çıkarırım.

HALE: Ne diyeceksin ki?

JALE: Uyurken horluyo derim.

Hale, Jale’nin kolunu tutarken bir anda kendi kolundaki kırmızı nokta ortaya çıkar. İkisi oraya odaklanırlar. Jale bilmiş bilmiş durur.

JALE: Hadi söyle.

HALE: Biz gidiyoruz.

İkisi kalkarlar, annelerini öperler, zorla da olsa Önder’in tek yanağını öperler ve koşarak salondan çıkarlar.

AYŞEN: Ben kötü bir anne miyim?

Önder çayını içerken şaşırır.

ÖNDER: Nerden çıkarıyorsun hayatım?

AYŞEN: Baksana birbirlerini yiyiyorlar.

ÖNDER: Biraz hareketliler o konuda haklısın.

Ayşen hafif sinirlenir.

AYŞEN: Pısırık mı olsun benim çocuklarım?

ÖNDER: Öyle demek istemedim. Bu yaşlarda çok normal. Sen mükemmel bir annesin.

AYŞEN: Gerçekten mi?

Önder ona kur yapıp sakinleştirmeye çalışır. Ayağa kalkar ve omuzlarını okşar. Ayşen gevşemiştir.

ÖNDER: Sahi annen nerde?

AYŞEN: Erken çıktı o. İşim var dedi anlamadım ama...

23.  SOKAK                                                                                                           DIŞ/GÜN

Şelale

Şelale yürürken telefonu çalar. Numarayı görür. Canı sıkılır. Telefonu açar.

ŞELALE: Alo, Şelale Hanım yoklar... Nereye gittiler? Bilmiyorum ben de size soruyorum....

Suratını büzüştürür. Telefonda bağıran kadının sesi gelir.

KADIN: Şelaleeeeeee….

Şelale telefonu kulağından uzaklaştırır.

KADIN: Benden kaçamayacaksın Şelale. Hesap vereceksin. Seni bulucam.

ŞELALE: Yanlış numara.

Şelale telefonu kapatır. Korkusu yüzünden okunur. Telefonun sim kartını çıkarırken,

ŞELALE: Şelale istemezse kimse onu bulamaz.

Sim kartı yere atar. Ayağı ile parçalayıp yoluna devam eder.

24.  ECZANE                                                                                                           İÇ/GÜN

Zehra, Sema, Numan

Sema içeri girer. Zehra ise içeriden çıkar, karşısında annesini görünce bir an şaşırır.

SEMA: Hayırlı işler kızım.

ZEHRA: Sağol anne.

SEMA: Sabah seni göremeyince meraklandım.

ZEHRA: İşim vardı. Otursana, çay içelim.

SEMA: Hastaneye gideceğim vaktim yok, kapıdan bir uğrayayım dedim.

Zehra annesine bakar.

SEMA: Ben düşündüm kızım... Ömer’in ailesi ne zaman isterlerse buyursunlar gelsinler.

Numan içeriden kafasını çıkarır. Yüzünde çökmüş bir ifade vardır. Kafasını geri sokar. Zehra sevinir.

ZEHRA: Gerçekten mi? Teşekkürler anneciğim. Seni çok seviyorum.

Zehra sevinçle annesine sarılır. Sema da gülümser.

SEMA: Dur kızım, daha ailesini görmedik.

ZEHRA: Ben gördüm.

SEMA: Ne zaman? Hiç bana söylemedin.

Sema gerilir Zehra ise ağzından kaçırmıştır.

ZEHRA: Ama anne sen Ömer’le tanıştın o da dedi ki “Ben senin ailenle tanıştım şimdi sıra sende”. Ne diyebilirdim ki?

SEMA: Benden gizli işler çevirmeye başlamışsın.

ZEHRA: İzin vermezdin ki.

SEMA: Kız tarafının bir ağırlığı olmalı... Nasıl insanlar sence?

ZEHRA: İyi insanlar, tanısan sen de seversin.

Sema suratını büzüştürür.



ESER SAHİBİ EVRİM TANIŞ, İZİNSİZ KULLANILAMAZ. TELİF ÖDENMESİ GEREKİR

Hiç yorum yok:

Sanat Koleksiyonu Olan Zengin Bir Adamın Öyküsü-7

  God of Art- Sanat Tanrısı 7. ARTEMİS Sabah uyandıklarında Artemis pek bir şey hatırlamamaktaydı. Yatakta yalnızdı. Aklında tek kalan p...