6 Aralık 2023 Çarşamba

Aşk Mirası-Romantik Komedi Dizi 2

 

1.      ECZANE                                                                                                           İÇ/GÜN

Numan, Zehra, Necmi

Numan tam içeri geçecekken Necmi gelir.

NECMİ: Naber çırak?

NUMAN: Hayırdır Necmi Abi hasta mı oldun?

NECMİ: Yok iyiyim şükür. Üst kattakinin gider borusu patlamış, şu arkaya bir bakayım sızmış mı? Boyayı da yeni yaptırdıydık masraf çıkmasın şimdi.

Necmi içeri girmeye yeltenir Numan konuyu değiştirir.

NUMAN: Abi sarımsak mı yedin sen?

Necmi nefesini koklar.

NECMİ: Yok neden? Kokuyor mu?

Numan mentollü pastil çıkarır.

NUMAN: Bak bu hemen kokuyu geçirir.

NECMİ: Ver bakayım bir tane.

NUMAN: Yirmi beş lira.

NECMİ: Vayyyy….  Benden de mi para alacaksın?

NUMAN: İş başka arkadaşlık başka abi...

Necmi parmağını sallar, amacı unutur.

NECMİ: Sende ticaret zekası var ben anlarım.

Necmi parayı verir.

NECMİ: Hadi hayırlı işler.

NUMAN: Yine bekleriz.

Numan pis pis sırıtır. Necmi çıkarken Zehra gelir. Necmi göz ucuyla ona bakar. Zehra mutluluktan onu görmez.

ZEHRA: Nasılsın Numannn?

Zehra’nın aşırı mutlu hali Numan’ın tuhafına gider.

NUMAN: Hiiç, iyilik sağlık.

ZEHRA: Gelen oldu mu?

NUMAN: Sen gittiğinden beri Necmi Abi hariç kimse gelmedi Zehra Abla.

ZEHRA: Öyle mi?

Numan vazoya koyduğu çiçekleri gösterir.

NUMAN: Bak sana ne aldım.

Zehra sevinir.

ZEHRA: Gerçekten miii? Sağol canım ne kadar çok güzeller.

Zehra çiçekleri koklar ve içindeki küçük kartı görür. “Bugün benim hayatımı kurtardınız, çok teşekkür ederim. Ömer Acar” yazmaktadır. Zehra hınzırca Numan’a bakar. Gülümseyerek çiçeği koklar ve içine çeker.

2.      ECZANE ÖNÜ                                                                                             DIŞ/GECE

Ömer, Zehra

Ömer aracında oturur, eczaneye bakar. Zehra’nın dışarı çıkmasını bekler. Zehra eczaneyi kapatır. Ömer arabayı o tarafa sürer.

ÖMER: İyi akşamlar Zehra Hanım.

ZEHRA: İyi akşamlar Ömer Bey.

ÖMER: Buradan geçiyordum sizi gördüm. Gideceğiniz yere bırakabilirim.

ZEHRA: Çok teşekkür ederim ama evim yakınlarda.

Ömer araçtan iner.

ÖMER: O zaman yemeğe gidebiliriz, isterseniz.

Zehra çekingendir.

ZEHRA: Bu akşam ailemle birlikte yiyeceğim çok teşekkür ederim.

ÖMER: Hımm… Peki. Başka zaman o zaman.

ZEHRA: Bu arada çiçekler için teşekkür ederim çok naziksiniz.

Ömer heyecanlanır.

ÖMER: Rica ederim. Size layık değiller ama…

Zehra utanır.

ZEHRA: Benim gitmem gerek, iyi akşamlar.

ÖMER: İyi akşamlar.

Zehra ilerler Ömer de aracına binerek oradan uzaklaşır.

3.      FATOŞ KAFE ÖNÜ                                                                                 İÇ-DIŞ/GÜN

Ömer, Zehra

MÜZİKALTI

Ömer Fatoş’un kafesinin önünden geçer. Amacı Zehra’yı görmektir. Zehra içeride yemek yer, Ömer geçerken ona el sallar. Zehra da selam verir. Bir süre sonra Ömer tekrar geri döner. Yine el sallar. Zehra dayanamaz güler. Ömer komik bir halde tekrar oradan geçer.

4.      ECZANE ÖNÜ                                                                                             DIŞ/GECE

Ömer, Zehra

Ömer yürüyerek eczanenin önüne gelir. Zehra eczaneyi kapatırken karşılaşırlar.

ÖMER: İyi akşamlar Zehra Hanım.

ZEHRA: İyi akşamlar.

ÖMER: Şimdi küçük ama güzel bir yerde harika bir yemek yiyeceğiz. Tabii bu sırada ben size göz kulak olucam parmaklarınızı falan yemeyin diye. Sonuçta sizi ailenize sağ salim teslim etmem lazım.

Zehra tam bir şey diyecek olur. Ömer onu susturur.

ÖMER:  Buraya çok yakın. Bir saati aşmaz sizi hemen bırakıcam söz.

Zehra Ömer’ten kaçamayacağını anlar.

ZEHRA: Peki.

Ömer sevinçten zıplar gibi olur. Eski karizmasına döner. İkisi sokakta yürürler.

5.      LOKANTA                                                                                                     İÇ/GECE

Ömer, Zehra, Fgr

Ömer ile Zehra mahalledeki esnaf lokantasında yemek yerler.

ÖMER: Bizim işçiler öğle yemeklerini burada yiyorlar. Yemeklerini anlata anlata bitiremiyorlar.

ZEHRA: Anneannem kadar güzel yemek yapamaz kimse.

ÖMER: Anneannenizle mi yaşıyorsunuz?

ZEHRA: Anneannem, dedem ve annem... Babam ayrı yaşıyor. Ama sık sık yemeğe geliyor.

ÖMER: Ne güzel... Ben babamla kalıyorum. Aslında üvey annemin evinde yaşıyoruz, üvey kızkardeşlerim de var, görmelisin çok çılgınlar.

ZEHRA: Kendi anneniz?

ÖMER: Annem babam yüzünden hippi oldu yani kendini kapattı, dağda yaşıyor.

ZEHRA: Babanız ne yaptı ki?

Ömer olayı eğlenceli bir şekilde. anlatır. Zehra meraklıdır.

ÖMER: Babam biraz çapkındır. Aslında 3. Evliliği.

ZEHRA: Baya iyiymiş.

İkisi güler.

ÖMER: Ama ben ona çekmemişim. Hiç çapkın değilimdir ben.

ZEHRA: Benim de annem çok disiplinlidir. Ben ilişkiler konusunda biraz geri kafalıyım galiba.

ÖMER: Neden öyle söylediniz?

ZEHRA: Hep ciddi düşünüyorum.

ÖMER: Bende çok ciddiyim.

İkisi utanırlar. Garson tatlıları getirir. O sırada içeri bir çocuk girer. Yanlarına gelir.

ÇOCUK: Abi biraz para versene. Açım be valla bak yeminle.

Garson hemen müdahele eder.

GARSON: Hadi dışarı dışarı.

Ömer onu eliyle garsona dur işareti yapar.

ÖMER: Tamam dostum sen geç otur. Ne istiyorsan abiye söyle.

ÇOCUK: Allah razı olsun abi. Allah sevdiğinden ayırmasın.

Ömer garsona benden anlamında işaret yapar. Zehra Ömer’in tavrından çok etkilenmiştir. Hayran hayran bakar.

6.      MAHALLE                                                                                                   DIŞ/GECE

Ömer, Zehra

Zehra ile yolda yürürler.

ÖMER: Geç olmadı değil mi?

ZEHRA: Vaktin nasıl geçtiğini anlamamışım.

ÖMER: Ben de sanki hala şoktayım.

ZEHRA: Eliniz nasıl iyi değil mi?

ÖMER: İyi, geçti sayılır.

Zehra sokağa Ömer ile girmekten çekinir.

ZEHRA: Çok teşekkür ederim.

ÖMER: Eve kadar bıraksaydım.

ZEHRA: Burası küçük yer...

ÖMER: Anladım. Gerçekten çok teşekkür ederim.

ZEHRA: Artık bana teşekkür etmeyin.

ÖMER: Tamam. Ama bir daha görüşeceğiz değil mi?

Zehra gülümseyerek Ömer’in gözlerinin içine bakar.

ZEHRA: Olur…

Zehra gider. Ömer de çok mutludur.

3 AY SONRA

7.      İĞNEADA YOLU                                                                                         DIŞ/GÜN

Ömer, Zehra

İğneada yolunda giden aracı arkadan görürüz. Ömer ve Zehra tatile çıkarlar. Zehra çantasından USB belleği çıkarır.

ZEHRA: Eski şarkıları sever misin? Annemin eski kasetlerinden belleğe aktardım.

ÖMER: Senin sevdiğin her şeyi severim ben aşkım.

Zehra güler. Şarkı başlar bir süre sonra Önder’in sesi duyulur.

ÖNDER SES: Sema ma ma, güzel gözlü aşkıma ma ma, bu şiir benden sana na na.

Ömer kalakalır. Zehra şaşırır.

ÖMER: Aa bu ne?

ZEHRA: Bunda da çıktı ya! Kasetlere ses kaydı yapılmış. Şarkı aralarında bir adam anneme şiirler okuyor.

Zehra kapatmaya yeltenir.

ÖMER: Bir saniye ya bu babamın sesine benziyor.

Önder şiir okur.

ÖNDER SES: Gün olur, başıma kadar mavi; Gün olur başıma kadar güneş; Gün olur, deli gibi...

ÖMER: Aaa babam bu!

ZEHRA: Yok artık Ömer daha neler!

ÖMER: Deli gibi... Ne güzel şiirmiş...

Kasette şarkı başlar. Ömer bağırır.

ÖMER: Deli gibi seviyorum seni Zehraaaaa…. Aşığım sanaaa…

ZEHRA: (panikle) Önüne bak uçucaz şimdi!

ÖMER: Benim aklım uçmuş aklım… Daha ne olsun….

İkisi güler.

8.      DENİZ KIYISI                                                                                               DIŞ/GÜN

Ömer, Zehra

MÜZİKALTI

Araçla deniz kıyısına gelirler. Ömer bagajdan can simidi, köpük, paleti alır. Deniz gözlüğünü de Zehra alır. Ömer elindekileri sürekli düşürür. Ömer Zehra’yı öpmeye çalışır ancak beceremez. Zehra koşarak denize doğru gider. Ömer de peşindedir.

9.      DENİZ KENARI                                                                                            DIŞ/GÜN

Ömer, Zehra, Fgr

MÜZİKALTI

Ömer denizin dibinde gözlükle Zehra’yı arar. Bir kızı tutar ve kız denizden koşarak çıkar. Ömer özür diler gibidir onu Zehra sanmıştır. Bunu gören Zehra güler.

10.  DENİZ                                                                                                             DIŞ/GÜN

Ömer, Zehra

MÜZİKALTI

Ömer denizde hareketsiz yatar. Zehra onu görünce panikler denizden çıkarmaya çalışır. Oysa Ömer ona numara yapmaktadır. Zehra gerçeği anlayınca onu suya batırır. İkisi eğlenirler.

11.  LANGOZ ORMANLARI                                                                              DIŞ/GÜN

Ömer, Zehra, Fgr

MÜZİKALTI

Langoz ormanlarında Zehra ile Ömer gezerken bir tane esrarengiz giyinmiş adam görürler ve onlara doğru gelen adamdan korkup kaçmaya başlarlar. Adam ne olduğunu anlamaz ve onlara sinirlenir.

12.  İĞNEADA                                                                                                      DIŞ/GÜN

Ömer, Zehra

MÜZİKALTI

Ömer ve Zehra şehir merkezinde gezerler, fotoğraf çektirip selfie yaparlar. Ömer dondurma yerken Zehra da kendine takıcılardan yüzük bakar. Ömer onun hangisini beğendiğini öğrenir.

13.  RESTORAN                                                                                                 DIŞ/GECE

Ömer, Zehra, Fgr

Ömer ve Zehra yemektedirler.

ZEHRA: Bugün senin içinden ne çıktı öyle?

ÖMER: Madem zamanımız az tatilin hakkını veriyorum bende…

Gülüşürler.

ZEHRA: Burası çok güzelmiş.

ÖMER: Hep burada kalalım Zehra. İstanbul’dan gürültüden stresten uzak. Sadece sen ve ben.

Ömer Zehra’nın elini tutar.

ZEHRA: Emekliliği beklemeyelim diyorsun.

ÖMER: Ben bi iş bulurum sana da eczane açarız.

ZEHRA: Güzel fikir amaaaa ailelerimiz nolacak?

ÖMER: Bizi görmek istediklerinde buraya gelirler.

Zehra buruk bir gülümseme içindedir.

ZEHRA: Şimdiden onları özledim.

ÖMER: Aileni merak ediyorum.

ZEHRA: Çok eğlencelidirler.

ÖMER: Onlarla tanışmak istiyorum artık. Kızınıza deli gibi aşığım demek istiyorum.

ZEHRA: (gülerek) Deli…

Biri gelir Ömer’in kulağına fısıldar. Ömer ayağa kalkıp restoranın küçük sahnesine doğru ilerler. Müzik gurubunun yanına gider ve mikrofonu eline alır. Zehra şaşkın onu izler ne yaptığına anlam verememiştir.

ÖMER: Bu şarkıyı güzeller güzeli Zehra’m için söylüyorum. Zehra ra ra bu şarkı sana na na!

Müzik grubu çalmaya başlar ve Ömer de onlara eşlik eder. Zehra onu alkışlar ve bir kez daha ona aşık olur. Ömer şarkı söyleyerek Zehra’ya doğru gelir ve cebinden bir yüzük çıkarır. Zehra’nın gündüz beğendiği yüzüktür.

ÖMER: Seni hayatım boyunca her şeyden, kendimden bile çok seveceğim Zehra.

Restorandakiler merakla onları izler.

ÖMER: Benimle evlenir misin?

Zehra ayağa kalkar ve Ömer’in gözlerinin içine bakar.

ZEHRA: Evet!

ÖMER: Evet dedi!

Herkes onları alkışlar, ikisi birbirine sarılır.

14.  SAHİL                                                                                                            DIŞ/GECE

Ömer, Zehra

MÜZİKALTI

Ömer ve Zehra sahilde ayışığında elele yürürler. Zehra zamanın geçtiğini farkeder.

ZEHRA: Hii saat kaç oldu? Annem merak eder.

ÖMER: Sakin ol Zehra. Ne güzel anın tadını çıkarıyoruz işte.

ZEHRA: İstanbul’a dönmemiz lazım Ömer.

ÖMER: İyi peki…

İkisi araca doğru giderler.

15.  SAHİL-ARAÇ ÖNÜ                                                                                    DIŞ/GECE

Ömer, Zehra, Fgr

Zehra arabanın yanındadır. Ömer su almaya gitmiştir. Zehra telefonla annesiyle konuşur.

ZEHRA: Anneciğim merak etme, çok yanmadım... Şimdi çıkıyorum sen uyumadan oradayım... Hayır hayır senin gelip almana gerek yok...

Ömer gelir.

ÖMER: Aşkım!

Zehra telefonu tutar, sessiz olmasını söyler.

ZEHRA: Şşt! Tamam anneciğim ararım seni kapatmam lazım. Öptüm...

ÖMER: (gülerek) Niye selam söylemedin kayınvalideme?

Zehra kızar.

ZEHRA: Ya sesini duyduysa.

ÖMER: Eninde sonunda öğrenecek sevgilim.

ZEHRA: Birlikte gittiğimizi söylersem çok kızar.

ÖMER: Eee ben ne zaman tanışacağım annenlerle?

Zehra derin nefes alır.

ZEHRA: Off bilmiyorum...

Ömer Zehra’nın elini tutar.

ÖMER: Bu kadar çekinmene gerek yok. Bir nefeste söyle olsun bitsin. Bak çok rahatlayacaksın.

ZEHRA: Tamam söyleyeceğim.

ÖMER: Ailelerimizin sorun çıkaracağını sanmıyorum neticede iki yetişkin insanız.

ZEHRA: Haklısın ben fazla evhamlıyım galiba.

ÖMER: Biz bu gece evlenmeye karar verdik... Onlara da nikaha gelmek düşer.

İkisi gülerler, Ömer Zehra’ya sarılır.

ZEHRA: Aşkım benim seni çok seviyorum.

ÖMER: Bende seni çok seviyorum.

ÖMER: Rüyadayım sanki...

ZEHRA: Ben de bulutların üstündeyim...

ÖMER: Biri bizi aşağı çekmez değil mi?

ZEHRA: Çekmez!

ÖMER: Hayatımda ilk kez böyle oluyorum... Hemen evlenmemiz lazım Zehra.

ZEHRA: Bizim ailede önce söz, sonra nişan en son da düğün olur. Direkt düğün diyerek karşılarına çıkamayız.

ÖMER: Yıldırım nikahı yapalım o zaman.

İkisi gülerler. Arabaya binip uzaklaşırlar.

Birkaç gün sonra.

16.  ZEHRA EV-SALON                                                                                        İÇ/GÜN

Ömer, Zehra, Sema, Adem, Hayriye

Ömer üçlü koltuğun ortasında bacak bacak üstüne atmış oturuyordur. Sema, Adem ve Hayriye onu inceliyordur. Sema Ömer’in rahat tavrı karşısında imalı,

SEMA: Rahat mısın evladım?

Ömer kollarını yan taraflara uzatır.

ÖMER: Rahatım sağolun.

Adem iç çeker. Hayriye ile bakışırlar.

SEMA: Lütfen rahat otur çocum.

Ömer imaları anlamaz, ayaklarını salonun ortasına kadar uzatır.

ÖMER: Şimdi iyiyim sağolun.

SEMA: Yastık ister misin oğlum?

Ömer yanındaki yastığı sırtına koyar.

ÖMER: Oh güzel oldu...

Zehra elinde çaylarla gelir. Ömer’in rahat halini görünce gözleri büyür. Bakışları ile onu uyarır. Ömer toparlanır.

SEMA: Ne iş yapıyorsun çocuğum?

ÖMER: Sizin mahallede çalışıyorum.

Ömer güler. Sema gülmez.

ÖMER: Babamın inşaat firmasında çalışıyorum. Mimarlık mezunuyum.

SEMA: Yani patronun oğlusun.

HAYRİYE: Ne güzel ne güzel.

Hayriye ortalığı yumuşatır. Ömer biraz güler. Zehra Ömer’e çay ikram ederken,

ÖMER: Sağol aşkım.

Herkes gerilir. Adem öksürür. Zehra Ömer’e ters bir bakış atar.

ADEM: Askerliği nerede yaptın?

ÖMER: Henüz yapmadım.

ADEM: Nasıl yapmadım! Kaç yaşındasın oğlum sen?

ÖMER: Yirmi dört. Vaktim olmadı askere gitmeye. Projeler üst üste geldi falan.

ADEM: Olmaz bu iş...

ÖMER: Nasıl ya!

 

Ömer’in gözü Adem’in duvardaki asker fotoğrafına takılır. Hayriye kocasına sakin olmasını ima eden bir bakış atar.

SEMA: Sigortalı mı çalışıyorsunuz?

ÖMER: Tabi tüm personel sigortalıdır bizim şirkette.

HAYRİYE: Oğlum böreklerden de yeseydin.

ÖMER: Tıkandım ben.

SEMA: Nasıl tanıştınız Zehra ile?

ÖMER: Bir gün inşaatta elime çivi batmıştı. Hemen Acil Şifa eczanesine koştum ve orada Zehra’yı gördüm. Elime pansuman yaptı. Önce o güzel gözlerine sonra da temiz kalbine aşık oldum.

Adem öksürür, Zehra Ömer’in rahat tavrı karşısında gerilir. Sema bu durumdan hoşlanmaz.

ÖMER: Sonra aynı gün ona çiçek almıştım... Fatoş’un kafesinde tesadüfen gördüm. Orada taş gibi kurabiye yerken dişlerim yapıştı. Yine beni ‘Kurtarıcı Melek Zehra’ ölümün kıyısından çekip çevirdi. Sonra da işte…

Ömer kaptırmış anlatırken Sema’nın oturduğu yerine üstündeki duvarda sus işareti yapan hemşire fotoğrafını görünce susar. Sema ona ters ters bakıyordur. Hayriye, Zehra gülümserler. Adem başka yere bakar.

SEMA: Annen baban ne iş yapıyorlar?

ZEHRA: Anne anlattım ya!

SEMA: Kızım Ömer’in ağzından duyalım bir de.

ÖMER: Baban inşaat mühendisi, annem de hippi.

Herkes irkilir.

SEMA: Nasıl hippi?

ÖMER: Yani, şaka canım. Babamdan ayrılınca kendini böyle arınmaya, felsefeye falan adadı. Arada inzivaya çekiliyor.

SEMA:Yalnız mı yaşıyorsun?

ÖMER: Babamla kalıyorum, o da üçüncü eşiyle evlendi. Arada ikinci de var tabi, ondan hiç haber alamıyoruz, Hindistan’a gittiğine dair bir rivayet var. Babam tüm eşlerini çileden çıkarmış. Ama tanısanız seversiniz.

SEMA: Gerek yok.

Sema mırıldanır. Ömer güler diğerleri gülmez.

SEMA: Hafif güneş yanığı da olmuşsun... Yakın zamanda denize gittin sanırım.

ÖMER: İnşaatta olmuştur. Tüm gün şantiyede olunca…

Zehra önüne bakar.

SEMA: Senin bize sormak istediğin bir şey var mı çocuğum?

ÖMER: Zehra’nın babası nerede?

Sema’nın gözlerinden ateş çıkar. Herkesin gözleri büyür.

17.  ZEHRA-ÖMER EV                                                                                       DIŞ/GÜN

Kamera hızlı hareketle kuş bakışı Ömer’in yaşadığı eve gelir. Tanışma sırası Zehra’dadır.

18.  ÖMER EV-SALON                                                                                         İÇ/GÜN

Zehra, Ömer, Önder, Ayşen, Hale-Jale

Zehra üçlü koltukta tek başınadır. Gergindir.  Ömer ise rahat rahat oturur. Ayşen Zehra’yı baştan aşağı süzer. Önder konuya girer.

ÖNDER: Ömer sizinle kız arkadaşımı tanıştıracağım deyince şaşırdık açıkçası. Çok fazla kız arkadaşı oldu bugüne kadar ama hiç biriyle tanıştırmamıştı.

Zehra bozulur. Ömer araya girer.

ÖMER: Sizi aşık olduğum kadınla tanıştırmak istedim babacım.

Ömer’in sözleri Zehra’nın hoşuna gider. O sırada Hale ve Jale kavga ederek gelirler.

HALE: Kaç kere söyledim sana, benim kıyafetlerimden giymiceksin!

JALE: Ne kadar abarttın Hale ya! Hem senin benim mi var, ben ne giysem sende aynısını giyiyorsun zaten. 

HALE: Hiç de bile. Asıl sen benim giydiklerimin aynısını giyiyorsun.

Önder sakince bekler, kızlar tam birbirine girecekken Ayşen müdahale eder. Zehra şaşkın bakar.

AYŞEN: Kızlar misafirimiz var, biraz daha kibar olabilirsiniz.

Hale ve Jale Zehra ile tanışırlar.

JALE: Ben Jale!

HALE: Ben Hale!

HALE-JALE: Hoş geldiniz!

ZEHRA: Hoş bulduk, Zehra benim ismim.

HALE: Eski bir isim değil mi?

ZEHRA: Evet eski.

ÖMER: (hayran) Ama çok güzel.

Önder Zehra ismini duyunca uzaklara dalar ve mırıldanır. Hale ve Jale Zehra’nın iki yanına oturur.

ÖNDER: Zehra ve Ömer.

Ömer ona seslendiğini düşünür.

ÖMER: Efendim baba.

ÖNDER: (Kendine gelir) Yok bi şey oğlum...

Ayşen Zehra’ya laf sokmak ister.

AYŞEN: Zehra’cım çok şıksın bu arada.

ZEHRA: Teşekkür ederim. Sizde öyle. Elbiseniz çok güzel.

AYŞEN: Çok mersi Milano’dan almıştım. Alışveriş için ayda bir gitmeye çalışıyorum. Milano harika bir yer mutlaka görmelisin.

ZEHRA: Geçen yaz sırt çantamla bütün İtalya’yı gezdim sayılır. Milano güzel ama benim favorim Floransa. Mimarisine bayılmıştım.

Ayşen bozulur.

AYŞEN: Hıı… Ne güzel.

Ömer atılır.

ÖMER: Yine gideriz aşkım. Floransa’yı benim gibi bir mimar rehberliğinde gezince daha çok seversin.

Zehra utanır. Tebessüm eder.

ÖMER: İlk defa büyükbabamla gitmiştik. A dur gel sana fotoğrafını göstereyim.

Ömer Zehra’yı elinden tutar. Aile üyelerinin fotoğraflarının olduğu yere götürürken Ayşen arkasından Önder’e Zehra’yı çekiştirir.

AYŞEN:  Kız biraz ezik sanki!

ÖNDER: Tanıyamadık ki daha! Ömer fırsat verirse…

Kesme…

Diğer köşede Ömer Zehra’ya çerçevedeki aile üyelerinin fotoğraflarını gösteriyordur.

ÖMER: Büyükbabamı iki yıl önce kaybettik büyükannem ise ben küçükken vefat etti. İkisi de çok değerliydi benim için.

ZEHRA: Allah rahmet eylesin.

ÖMER: Bu da üniversite mezuniyetim. Nasıl? Suçlular gibi çıkmışım di mi? Ben çok geriliyorum ya vesikalık çekilirken.

Zehra gülümser. Bir çerçevenin üstü örtülüdür. Dikkatini çeker.

ZEHRA: Bu kimin fotoğrafı?

Zehra örtüyü kaldırırken ağır çekime geçeriz. Bütün aile üyeleri panik olur. Korkuyla,

RABARBA: Hayırrrrr…..

Örtü kalkar. Zehra aile üyelerinin tavrından korkmuştur. Şelale’nin fotoğrafını görürüz. Kamera resme yaklaşır. Objektif çatlar.

19.  ŞELALE EV                                                                                                     İÇ/GÜN

Şelale

Şelale evde kıyafetleri toplar. Güneş gözlüğü gözündedir. Küçük valizine fazla eşya koymaya çalışır. Valizi kapatmaya uğraşırken komik durumlara düşer. Dışarıdan çok fazla ses gelir.

RABARBA: Gevrekkkkk geldi… Ahmet Abiiii… Taze gevrekkkkk…. Mustafaaaaa nasıl yendi dün fener ama…

Dışarıdan gelen sesler Şelale’nin sinirini bozar. İç çeker.

RABARBA: Eskiciiiii…. Eskiciiii geldii…. Gevrekkkkkkk….

Dışarıdan gelen seslerle konsantrasyonu bozulan ve valizi bir türlü kapatamayan Şelale sinirle cama yönelir.

20.  ŞELALE EV-SOKAK                                                                                     İÇ/GÜN

Şelale, Fgr

Dışarıda esnaf ve seyyar satıcılar yüksek sesle rabarba halinde konuşurken Şelale camı açar. Şelale’yi gören esnafın gözleri büyür. Herkesi bir korku salar. Şelale gözlüğünü çıkarıp ters bir bakış atar. Seyyar satıcılar panikle kaçmaya çalışır.

RABARBA: Kaçınnnnn…. Şelaleeeeeee…. Allah’ın seven kaçsınnnn…..

O sırada gökgürler. Hava bozar. Dükkanı olanlar içeri kaçar. Etraftaki kalabalık dağılır. Seyyar satıcılar panikle kaçarken birbirlerine çarparlar. Dağılan eşyalar komik bir şekilde düzenli bir hal alırken satıcılar pert olmuş yerdedirler. Şelale gözlüğünü takıp camı kapatır.

21.  ÖMER EV-SALON                                                                                         İÇ/GÜN

Zehra, Ömer, Önder, Ayşen, Hale-Jale

Kahvelerini içen aile üyeleri Şelale’nin açılan fotoğrafı nedeniyle gergindir. Şelale’nin lanetinden korkmaktadırlar. İkizler kendi arasında konuşur.

HALE: Nolcak sence?

JALE: Bence kesin Zehra’nın başına bir şey gelicek. Sonuçta o açtı fotoğrafı.

Ömer ise gergin olan Zehra’yı sakinleştirmek ister. Onun duyacağı şekilde.

ÖMER: Herkes Şelale Hala’yı lanetli sanıyor. Ama çok tatlıdır. Tanısan sen de çok seversin.

Zehra sakinleşmek için çayından bir yudum alırken fincana bakar. Ayşen bunu kaçırmaz.

AYŞEN: Fincanı beğendiniz mi?

ZEHRA: Efendim?

Ayşen fincanı gösterir.

AYŞEN: Fincan diyorum sizce nasıl?

ZEHRA: Çok şık çok güzel, kahveyi daha rahat içiyorsunuz.

AYŞEN: Rahmetli büyükbabam Çin’den özel el yapımı diye alıp getirmişti. Çin’e gittin mi canım?

ZEHRA: Yok hayır. Henüz görme fırsatım olmadı.

Ayşen kendi kendine konuşur gibi.

AYŞEN: E tabii orayı sırt çantanla gezemezsin. Para lazım!

Hale ve Jale Zehra’ya soru sorarlar.

HALE: Ojenin numarası kaç?

JALE: Güneş gözlüğünün markası ne?

ZEHRA: Numarayı bilmiyorum, rengi hoşuma gitti aldım.

HALE: Tamam işte bir daha gitsen nasıl bulucaksın, numara önemli.

JALE: Benim soruma cevap verir misin?

ZEHRA: Neydi sorun, ha gözlük mü?

ÖMER: Kızlar yeter artık!

Ayşen sertçe Ömer’e bakar. Önder araya girer.

ÖNDER: Nasıl tanıştınız?

ZEHRA: Mahallede karşılaştık. Eline çivi battığı gün...

Ömer araya girer.

ÖMER: Baba beni defalarca ölümden kurtardı.

ÖNDER: O kadar uzun boylu yani.

ÖMER: Evet, bildiğin melek işte.

ZEHRA: Ömer de beni boğulmaktan kurtardı.

ÖMER: Biz o gün yeniden doğduk...

Zehra ve Ömer bakışırlar. Hale, Jale kıskanır.

JALE: Ben de aşık olmak istiyorum.

HALE: Ben de.

Hale Jale’yi dürtmeye başlar. Birbirlerinin saçlarını çekerler. Zehra elindeki fincanla aralarındadır.

JALE: Napıyosun? Canımı yaktın!

HALE: Doğru dursana!

JALE: Bak canım yanıyo.

HALE: Yanmaz.

Zehra’nın elindeki fincan yere düşer ve kırılır. Zehra ağlamaklı Ayşen’e bakar. Ayşen ise dehşet içinde ellerini ağzına götürmüştür.

AYŞEN: Ay gitti porselenler...

HALE-JALE: Takım bozuldu anne...

Zehra Ömer’e özür diler gibi bakar. Ömer ise ona öpücük gönderir.

22.  TAKSİ                                                                                                                     İÇ/GÜN

Şelale, Fgr

Taksiyi önce boş zannederiz. Taksici dikiz aynasından bakar. Kimseyi göremez. Yere eğilerek saklanan Şelale birden belirir.

ŞELALE: Varmadık mı daha?

TAKSİCİ: Abla yapma şöyle valla korkuyorum ya!

ŞELALE: Ne kadar dolandırdın?

TAKSİCİ: E sen istedin. Kimden kaçıyorsan artık. Geldik işte.

Garaja varırlar. Şelale hemen iner.

23.  TAKSİ                                                                                                                   DIŞ/GÜN

Şelale, Fgr

Taksici bagajdan valizi çıkarırken Şelale ön camdan içeri sarkarak taksimetreye bakar.

ŞELALE: Taksimetreyi açmamışsın cancağızım.

TAKSİCİ: Abla geldiğimiz yol belli zaten yüz elli lira.

ŞELALE: Sen Şelale’yi aptal mı sandın? Yola bakamıyorum diye zaafımdan yararlandın.

Taksici çattık der gibi iç çeker. Şelale tavırla cüzdanından parayı çıkarıp uzatırken,

ŞELALE: Şelale aptal değil. Şelale bu parayı seninle tartışacak zamanı olmadığı için veriyor ama  hiç içine sinmedi.

Şelale valizini alır. Tavır yaparak uzaklaşırken taksici arkasından söylenir.

TAKSİCİ: Deli ya!

Şelale bunu duyar. Döner. Gözlüğünü çıkarıp taksiciye ters bir bakış atar. Gözlüğü takıp yürümeye devam ettiğinde büyük bir ses duyarız. Başka bir araba taksiye çarpmıştır.

RABARBA: Kaza oldu kaza… Koşunnn…

Büyük bir kalabalık kaza yerine koşarken Şelale hiç arkasına bakmadan gayet cool yoluna devam eder.

Bir gün sonra.

24.  FATOŞ KAFE                                                                                                  İÇ/GÜN

Ömer, Zehra

Zehra ağlamaklıdır. Ömer onu teselli eder.

ZEHRA: Beni sevmediler değil mi?

ÖMER: Bir öpücük ver sevsinler.

ZEHRA: Şu an benden faydalanamazsın.

ÖMER: Gel omuzumda ağla.

ZEHRA: Ya Ömer doğru dur, baban ne dedi benim hakkımda?

ÖMER: Hiçbir şey.

ZEHRA: Nasıl yani, gerçekten mi?

ÖMER: Annen ne dedi benim hakkımda?

ZEHRA: Bir şey söylemedi.

İkisi düşünürler.

ÖMER: Demek bizi çok sevmişler.

Zehra güler.

ZEHRA: Ya tam tersiyse?

ÖMER: Önemli olan bizim birbirimizi sevmemiz Zehra.

ZEHRA: Haklısın… Sevmedilerse bile zamanla alışırlar.

ÖMER: Biz alıştırırız onları... Nasıl kırdın ama Ayşen’in fincanını?

ZEHRA: Deme öyle çok kötü hissediyorum. Kendimi affettirmek için ona bir takım mı alsam?

ÖMER: Çin’e gittiğimizde bir Çin Malı alırsın.

İkisi gülerler.

25.  HASTANE-HEMŞİRE DANIŞMA                                                                İÇ/GÜN

Sema, Cevat, Fgr

Sema hemşire danışmasında genç hemşirelere direktif verir.

SEMA: Kızlar ilaç saati geldi.

Diğer hemşirelere dosyaları verir.

SEMA: Herkes kendi katındaki hastalara ilaçları tedarik etsin.

Diğer hemşireler dosyaları alıp ayrılırken Cevat gelir.

CEVAT: Sema nasılsın?

SEMA: İyiyim,  Cevat sen nasılsın?

Sema bir yandan dosya düzenlemeye devam ediyordur.

CEVAT: Nasıl olayım, Zehra’yı istemeye mi geliyorlar?

SEMA: Kim geliyor?

CEVAT: Bir çocuk getirmiş eve.

SEMA: Ha o bir arkadaşı canım onunla tanıştık.

CEVAT: Evlenmiyor yani?

SEMA: Öyle ciddi bir şey değil.

CEVAT: Benim niye haberim yok?

Sema Cevat’ı başından savmak için söylenir.

SEMA: Çok yoğunum Cevat sonra konuşalım mı?

CEVAT: Benim de hastalarım var, bugün baya yoğun.

SEMA: Tamam işte git bak onlara.

CEVAT: Tamam akşam görüşürüz.

Cevat gitmek üzereyken,

SEMA: Nerde görüşeceğiz?

CEVAT: Baban aradı, akşama yemeğe geliyorum.

SEMA: Off!

Cevat kaçar gibi gider, Sema sinirlidir. 

26.  AYŞEN EV-SALON                                                                                        İÇ/GÜN

Ayşen, Şükran, Fgr

Şükran köpeğiyle birlikte koltukta oturmaktadır. Ayşen ile kahve içerler.

ŞÜKRAN: Baksana Kont ne kadar asil bir köpek.

AYŞEN: Gerçekten çok asil duruyor.

Hizmetçi gelir. Zehra’nın kırdığı porselenlerin aynısında kahve getirir.

ŞÜKRAN: Merci şekerim.

HİZMETÇİ: Rica ederim.

Ayşen ile kahve içerler.

ŞÜKRAN: Ömer nasıl?

AYŞEN: Nasıl olsun. Önder’i çok üzdü.

Şükran hemen meraklanır.

ŞÜKRAN: Aa, neden, noldu?

AYŞEN: Geçen gün bir mahalle kızı getirdi... Aşık olmuş.

ŞÜKRAN: İnanmıyorum, kimmiş bu kız?

AYŞEN: Bizimkilerin yeni başladıkları inşaat projesini biliyorsun.. Kız oralarda eczacıymış. Ömer de onu tuttu kolundan getirdi.

ŞÜKRAN: Önder delirdi tabi.

Ayşen anlatır.

AYŞEN: İçine atıyor, tek bir kelime bile etmedi. Kız asil bir aileden de gelmiyor.

ŞÜKRAN: Ömer zaten annesine çekmiş, aklı bir karış havada.

AYŞEN: Biriyle tanışırsa belki eski günlerine döner.

ŞÜKRAN: Tanıdığı birileri de olabilir, aklını başına alması gerekli yoksa fakir bir kızla ömür geçmez. Onu aşağı çeker. Ömer’e zengin, güzel, gösterişli bir kız lazım.

Ayşen’in aklına cinlik gelir.

AYŞEN: Yıldız gibi...

O esnada köpek havlar ve zıpladığında Şükran elindeki kahve fincanını yere düşürür. Porselenler kırılmıştır. Ayşen derin bir nefes alır.

ŞÜKRAN: Kont, ne yaptın, sana çok kızdım şimdi!

AYŞEN: Olsun canım ne önemi var, zaten takım bozuldu bir kere...

Ayşen derin nefes alır.

27.  HOLDİNG-TOPLANTI ODASI                                                                    İÇ/GÜN

Önder, Fgr

Toplantı odasındaki herkes sunum için hazırdır. Önder gelir. Yerine geçer.

ÖNDER: Merhaba arkadaşlar.

FGR: Önder Bey hazırsak Sema Hanım sunuma başlayacak.

Sunum için hazırlanılırken Sema adını duyan Önder geçmişi hatırlar.

Flashback Başlar. 

28.  ORMAN                                                                                                             İÇ/GÜN

Önder, Sema Gençlik

Love Story müziğini duyarız. İki sevgili eski Türk filmleri tadında ormanda birbirlerine doğru ağır çekimde koşarlar.

ÖNDER: Semaaaaa….ma ma ma…

SEMA: Önder der der...

İkisi birbirine koşmaya devam ederken Önder düşer. Sema onu göremez.

ÖNDER: Sema ma ma...

SEMA: Önder der der... Nerdesin sin sin?

Önder yerde ona el sallar. Sema koşarak onu yerden kaldırır ve ikisi sarılırlar.

29.  HOLDİNG-TOPLANTI ODASI                                                                     İÇ/GÜN

Önder, Fgr

Flashback biter.

Önder Sema ile geçmişteki hallerini düşünmeye dalmıştır.

FGR: Önder Bey, Önder Bey…

Önder kendine gelir.

ÖNDER: Hı?

FGR: İyi misiniz?

ÖNDER: İyiyim. Devam edelim.

Sunuma devam edilir. Ancak Önder’in aklı Sema’da kalmıştır.

30.  ZEHRA EV   Y.ODASI                                                                                    İÇ/GÜN

Hayriye

Hayriye eski sandığı açar. İçinden eski beyaz işlemeli örtüleri çıkarır. Kendi ördüğü fiskos masa örtülerini açıp bakar. Bir bohçayı açar içinden gelinlik eldiveni çıkar. Ona eline alır ve yatak odasının duvarındaki düğün fotoğrafına bakıp iç geçirir. Gelinlik çantasına bakar. Hemen fotoğrafını cep telefonuyla çeker Zehra’ya gönderir.

31.  ECZANE                                                                                                           İÇ/GÜN

Zehra, Hayriye

Zehra’nın telefonuna mesaj gelir. Anneannesi gelinlik çantasının fotoğrafını göndermiştir. Çok duygulanır ve onu arar.

ZEHRA: Anane, yine eskileri mi karıştırmaya başladın?

HAYRİYE: Kızım çeyizine bakıyorum.

ZEHRA: Canım ananem o senin gelinlik çantan.

HAYRİYE: Sen seviyorsun eski şeyleri kullanırsın kızım. İster şimdi kullan istersen yeni evine götür.

ZEHRA: Aman anane dur şimdi yeni ev deme...

HAYRİYE: Er ya da geç evleneceksin, bizi bırakıp gideceksin...

Hayriye duygulanır. Zehra’nın da gözleri dolar.

ZEHRA: Annem de bırakıp gitmişti ama sonra geri geldi.

HAYRİYE: Geri gelmek yok kızım, sen yuvanda mutlu ol.

ZEHRA: Siz de benimle gelirsiniz.

HAYRİYE: Allah o zamanları göstersin de...

ZEHRA: Akşama ne yiyeceğiz?

HAYRİYE: Musakka yapacağım, pilav ve cacık.

ZEHRA: Süpersin anane!

HAYRİYE: Baban da geliyor bu akşam.

Eczaneye biri gelir.

ZEHRA: Tamam anane, kapatmam lazım birileri geldi.

HAYRİYE: Hayırlı işler yavrum.

ZEHRA: Sağol.

Zehra hastanın elindeki kağıdı alır, ilaçlara bakmaya başlar.

ZEHRA: Geçmiş olsun.



EVRİM TANIŞ ESER SAHİBİ İZİNSİZ KULLANILAMAZ. TELİF ÖDENMESİ GEREKİR

Hiç yorum yok:

Sanat Koleksiyonu Olan Zengin Bir Adamın Öyküsü-7

  God of Art- Sanat Tanrısı 7. ARTEMİS Sabah uyandıklarında Artemis pek bir şey hatırlamamaktaydı. Yatakta yalnızdı. Aklında tek kalan p...