1.
ECZANE İÇ/GÜN
Numan,
Zehra, Necmi
Numan tam içeri geçecekken Necmi gelir.
NECMİ:
Naber çırak?
NUMAN:
Hayırdır Necmi Abi hasta mı oldun?
NECMİ:
Yok iyiyim şükür. Üst kattakinin gider borusu patlamış, şu arkaya bir bakayım
sızmış mı? Boyayı da yeni yaptırdıydık masraf çıkmasın şimdi.
Necmi
içeri girmeye yeltenir Numan konuyu değiştirir.
NUMAN: Abi sarımsak mı
yedin sen?
Necmi nefesini koklar.
NECMİ: Yok neden? Kokuyor
mu?
Numan mentollü pastil çıkarır.
NUMAN: Bak bu hemen
kokuyu geçirir.
NECMİ: Ver bakayım bir
tane.
NUMAN: Yirmi beş lira.
NECMİ: Vayyyy…. Benden de mi para alacaksın?
NUMAN: İş başka
arkadaşlık başka abi...
Necmi parmağını sallar, amacı unutur.
NECMİ: Sende ticaret
zekası var ben anlarım.
Necmi parayı verir.
NECMİ: Hadi hayırlı
işler.
NUMAN: Yine bekleriz.
Numan pis pis sırıtır.
Necmi çıkarken Zehra gelir. Necmi göz ucuyla ona bakar. Zehra mutluluktan onu
görmez.
ZEHRA: Nasılsın Numannn?
Zehra’nın aşırı mutlu
hali Numan’ın tuhafına gider.
NUMAN: Hiiç, iyilik
sağlık.
ZEHRA: Gelen oldu mu?
NUMAN: Sen gittiğinden
beri Necmi Abi hariç kimse gelmedi Zehra Abla.
ZEHRA: Öyle mi?
Numan vazoya koyduğu çiçekleri gösterir.
NUMAN:
Bak sana ne aldım.
Zehra sevinir.
ZEHRA: Gerçekten miii?
Sağol canım ne kadar çok güzeller.
Zehra
çiçekleri koklar ve içindeki küçük kartı görür. “Bugün benim hayatımı kurtardınız, çok teşekkür ederim. Ömer Acar”
yazmaktadır. Zehra hınzırca Numan’a bakar. Gülümseyerek çiçeği koklar ve içine
çeker.
2.
ECZANE
ÖNÜ DIŞ/GECE
Ömer,
Zehra
Ömer
aracında oturur, eczaneye bakar. Zehra’nın dışarı çıkmasını bekler. Zehra
eczaneyi kapatır. Ömer arabayı o tarafa sürer.
ÖMER: İyi akşamlar Zehra
Hanım.
ZEHRA: İyi akşamlar Ömer
Bey.
ÖMER: Buradan geçiyordum
sizi gördüm. Gideceğiniz yere bırakabilirim.
ZEHRA: Çok teşekkür
ederim ama evim yakınlarda.
Ömer araçtan iner.
ÖMER: O zaman yemeğe
gidebiliriz, isterseniz.
Zehra çekingendir.
ZEHRA: Bu akşam ailemle
birlikte yiyeceğim çok teşekkür ederim.
ÖMER: Hımm… Peki. Başka
zaman o zaman.
ZEHRA: Bu arada çiçekler
için teşekkür ederim çok naziksiniz.
Ömer heyecanlanır.
ÖMER: Rica ederim. Size
layık değiller ama…
Zehra utanır.
ZEHRA: Benim gitmem
gerek, iyi akşamlar.
ÖMER: İyi akşamlar.
Zehra
ilerler Ömer de aracına binerek oradan uzaklaşır.
3.
FATOŞ
KAFE ÖNÜ İÇ-DIŞ/GÜN
Ömer,
Zehra
MÜZİKALTI
Ömer
Fatoş’un kafesinin önünden geçer. Amacı Zehra’yı görmektir. Zehra içeride yemek
yer, Ömer geçerken ona el sallar. Zehra da selam verir. Bir süre sonra Ömer
tekrar geri döner. Yine el sallar. Zehra dayanamaz güler. Ömer komik bir halde
tekrar oradan geçer.
4.
ECZANE
ÖNÜ DIŞ/GECE
Ömer,
Zehra
Ömer
yürüyerek eczanenin önüne gelir. Zehra eczaneyi kapatırken karşılaşırlar.
ÖMER: İyi akşamlar Zehra
Hanım.
ZEHRA: İyi akşamlar.
ÖMER: Şimdi küçük ama güzel
bir yerde harika bir yemek yiyeceğiz. Tabii bu sırada ben size göz kulak olucam
parmaklarınızı falan yemeyin diye. Sonuçta sizi ailenize sağ salim teslim etmem
lazım.
Zehra
tam bir şey diyecek olur. Ömer onu susturur.
ÖMER: Buraya çok yakın. Bir saati aşmaz sizi hemen
bırakıcam söz.
Zehra Ömer’ten kaçamayacağını anlar.
ZEHRA: Peki.
Ömer
sevinçten zıplar gibi olur. Eski karizmasına döner. İkisi sokakta yürürler.
5.
LOKANTA İÇ/GECE
Ömer,
Zehra, Fgr
Ömer
ile Zehra mahalledeki esnaf lokantasında yemek yerler.
ÖMER: Bizim işçiler öğle
yemeklerini burada yiyorlar. Yemeklerini anlata anlata bitiremiyorlar.
ZEHRA: Anneannem kadar
güzel yemek yapamaz kimse.
ÖMER: Anneannenizle mi
yaşıyorsunuz?
ZEHRA: Anneannem, dedem
ve annem... Babam ayrı yaşıyor. Ama sık sık yemeğe geliyor.
ÖMER: Ne güzel... Ben
babamla kalıyorum. Aslında üvey annemin evinde yaşıyoruz, üvey kızkardeşlerim
de var, görmelisin çok çılgınlar.
ZEHRA: Kendi anneniz?
ÖMER: Annem babam
yüzünden hippi oldu yani kendini kapattı, dağda yaşıyor.
ZEHRA: Babanız ne yaptı
ki?
Ömer
olayı eğlenceli bir şekilde. anlatır. Zehra meraklıdır.
ÖMER: Babam biraz
çapkındır. Aslında 3. Evliliği.
ZEHRA: Baya iyiymiş.
İkisi güler.
ÖMER: Ama ben ona
çekmemişim. Hiç çapkın değilimdir ben.
ZEHRA: Benim de annem çok
disiplinlidir. Ben ilişkiler konusunda biraz geri kafalıyım galiba.
ÖMER: Neden öyle
söylediniz?
ZEHRA: Hep ciddi
düşünüyorum.
ÖMER: Bende çok ciddiyim.
İkisi utanırlar. Garson
tatlıları getirir. O sırada içeri bir çocuk girer. Yanlarına gelir.
ÇOCUK: Abi biraz para
versene. Açım be valla bak yeminle.
Garson hemen müdahele eder.
GARSON: Hadi dışarı
dışarı.
Ömer onu eliyle garsona dur işareti yapar.
ÖMER: Tamam dostum sen
geç otur. Ne istiyorsan abiye söyle.
ÇOCUK: Allah razı olsun
abi. Allah sevdiğinden ayırmasın.
Ömer garsona benden
anlamında işaret yapar. Zehra Ömer’in tavrından çok etkilenmiştir. Hayran
hayran bakar.
6.
MAHALLE DIŞ/GECE
Ömer,
Zehra
Zehra ile yolda yürürler.
ÖMER: Geç olmadı değil mi?
ZEHRA: Vaktin nasıl
geçtiğini anlamamışım.
ÖMER: Ben de sanki hala
şoktayım.
ZEHRA: Eliniz nasıl iyi
değil mi?
ÖMER: İyi, geçti sayılır.
Zehra sokağa Ömer ile girmekten çekinir.
ZEHRA: Çok teşekkür
ederim.
ÖMER: Eve kadar
bıraksaydım.
ZEHRA: Burası küçük
yer...
ÖMER: Anladım. Gerçekten
çok teşekkür ederim.
ZEHRA: Artık bana
teşekkür etmeyin.
ÖMER: Tamam. Ama bir daha
görüşeceğiz değil mi?
Zehra
gülümseyerek Ömer’in gözlerinin içine bakar.
ZEHRA:
Olur…
Zehra gider. Ömer de çok mutludur.
3
AY SONRA
7.
İĞNEADA
YOLU
DIŞ/GÜN
Ömer,
Zehra
İğneada
yolunda giden aracı arkadan görürüz. Ömer ve Zehra tatile çıkarlar. Zehra
çantasından USB belleği çıkarır.
ZEHRA: Eski şarkıları
sever misin? Annemin eski kasetlerinden belleğe aktardım.
ÖMER: Senin sevdiğin her
şeyi severim ben aşkım.
Zehra
güler. Şarkı başlar bir süre sonra Önder’in sesi duyulur.
ÖNDER SES: Sema ma ma,
güzel gözlü aşkıma ma ma, bu şiir benden sana na na.
Ömer kalakalır. Zehra şaşırır.
ÖMER: Aa bu ne?
ZEHRA: Bunda da çıktı ya!
Kasetlere ses kaydı yapılmış. Şarkı aralarında bir adam anneme şiirler okuyor.
Zehra kapatmaya yeltenir.
ÖMER: Bir saniye ya bu
babamın sesine benziyor.
Önder şiir okur.
ÖNDER SES: Gün olur,
başıma kadar mavi; Gün olur başıma kadar güneş; Gün olur, deli gibi...
ÖMER: Aaa babam bu!
ZEHRA: Yok artık Ömer
daha neler!
ÖMER: Deli gibi... Ne
güzel şiirmiş...
Kasette şarkı başlar. Ömer bağırır.
ÖMER: Deli gibi seviyorum
seni Zehraaaaa…. Aşığım sanaaa…
ZEHRA: (panikle) Önüne
bak uçucaz şimdi!
ÖMER: Benim aklım uçmuş
aklım… Daha ne olsun….
İkisi güler.
8.
DENİZ
KIYISI DIŞ/GÜN
Ömer,
Zehra
MÜZİKALTI
Araçla
deniz kıyısına gelirler. Ömer bagajdan can simidi, köpük, paleti alır. Deniz
gözlüğünü de Zehra alır. Ömer elindekileri sürekli düşürür. Ömer Zehra’yı
öpmeye çalışır ancak beceremez. Zehra koşarak denize doğru gider. Ömer de
peşindedir.
9.
DENİZ
KENARI DIŞ/GÜN
Ömer,
Zehra, Fgr
MÜZİKALTI
Ömer
denizin dibinde gözlükle Zehra’yı arar. Bir kızı tutar ve kız denizden koşarak
çıkar. Ömer özür diler gibidir onu Zehra sanmıştır. Bunu gören Zehra güler.
10. DENİZ DIŞ/GÜN
Ömer,
Zehra
MÜZİKALTI
Ömer
denizde hareketsiz yatar. Zehra onu görünce panikler denizden çıkarmaya
çalışır. Oysa Ömer ona numara yapmaktadır. Zehra gerçeği anlayınca onu suya batırır.
İkisi eğlenirler.
11. LANGOZ ORMANLARI DIŞ/GÜN
Ömer,
Zehra, Fgr
MÜZİKALTI
Langoz
ormanlarında Zehra ile Ömer gezerken bir tane esrarengiz giyinmiş adam görürler
ve onlara doğru gelen adamdan korkup kaçmaya başlarlar. Adam ne olduğunu
anlamaz ve onlara sinirlenir.
12. İĞNEADA DIŞ/GÜN
Ömer,
Zehra
MÜZİKALTI
Ömer
ve Zehra şehir merkezinde gezerler, fotoğraf çektirip selfie yaparlar. Ömer
dondurma yerken Zehra da kendine takıcılardan yüzük bakar. Ömer onun hangisini
beğendiğini öğrenir.
13. RESTORAN DIŞ/GECE
Ömer,
Zehra, Fgr
Ömer ve Zehra yemektedirler.
ZEHRA: Bugün senin
içinden ne çıktı öyle?
ÖMER: Madem zamanımız az
tatilin hakkını veriyorum bende…
Gülüşürler.
ZEHRA: Burası çok
güzelmiş.
ÖMER: Hep burada kalalım
Zehra. İstanbul’dan gürültüden stresten uzak. Sadece sen ve ben.
Ömer Zehra’nın elini tutar.
ZEHRA: Emekliliği
beklemeyelim diyorsun.
ÖMER: Ben bi iş bulurum
sana da eczane açarız.
ZEHRA: Güzel fikir amaaaa
ailelerimiz nolacak?
ÖMER: Bizi görmek
istediklerinde buraya gelirler.
Zehra buruk bir gülümseme içindedir.
ZEHRA: Şimdiden onları özledim.
ÖMER: Aileni merak
ediyorum.
ZEHRA: Çok
eğlencelidirler.
ÖMER: Onlarla tanışmak
istiyorum artık. Kızınıza deli gibi aşığım demek istiyorum.
ZEHRA: (gülerek) Deli…
Biri
gelir Ömer’in kulağına fısıldar. Ömer ayağa kalkıp restoranın küçük sahnesine doğru
ilerler. Müzik gurubunun yanına gider ve mikrofonu eline alır. Zehra şaşkın onu
izler ne yaptığına anlam verememiştir.
ÖMER: Bu şarkıyı güzeller
güzeli Zehra’m için söylüyorum. Zehra ra ra bu şarkı sana na na!
Müzik
grubu çalmaya başlar ve Ömer de onlara eşlik eder. Zehra onu alkışlar ve bir
kez daha ona aşık olur. Ömer şarkı söyleyerek Zehra’ya doğru gelir ve cebinden
bir yüzük çıkarır. Zehra’nın gündüz beğendiği yüzüktür.
ÖMER: Seni hayatım
boyunca her şeyden, kendimden bile çok seveceğim Zehra.
Restorandakiler
merakla onları izler.
ÖMER: Benimle evlenir
misin?
Zehra
ayağa kalkar ve Ömer’in gözlerinin içine bakar.
ZEHRA: Evet!
ÖMER: Evet dedi!
Herkes onları alkışlar, ikisi birbirine sarılır.
14. SAHİL DIŞ/GECE
Ömer,
Zehra
MÜZİKALTI
Ömer
ve Zehra sahilde ayışığında elele yürürler. Zehra zamanın geçtiğini farkeder.
ZEHRA: Hii saat kaç oldu?
Annem merak eder.
ÖMER: Sakin ol Zehra. Ne
güzel anın tadını çıkarıyoruz işte.
ZEHRA: İstanbul’a
dönmemiz lazım Ömer.
ÖMER: İyi peki…
İkisi
araca doğru giderler.
15. SAHİL-ARAÇ ÖNÜ DIŞ/GECE
Ömer,
Zehra, Fgr
Zehra
arabanın yanındadır. Ömer su almaya gitmiştir. Zehra telefonla annesiyle
konuşur.
ZEHRA: Anneciğim merak
etme, çok yanmadım... Şimdi çıkıyorum sen uyumadan oradayım... Hayır hayır
senin gelip almana gerek yok...
Ömer gelir.
ÖMER: Aşkım!
Zehra telefonu tutar, sessiz olmasını söyler.
ZEHRA: Şşt! Tamam
anneciğim ararım seni kapatmam lazım. Öptüm...
ÖMER: (gülerek) Niye
selam söylemedin kayınvalideme?
Zehra kızar.
ZEHRA: Ya sesini duyduysa.
ÖMER: Eninde sonunda
öğrenecek sevgilim.
ZEHRA: Birlikte
gittiğimizi söylersem çok kızar.
ÖMER: Eee ben ne zaman
tanışacağım annenlerle?
Zehra derin nefes alır.
ZEHRA: Off bilmiyorum...
Ömer Zehra’nın elini tutar.
ÖMER: Bu kadar çekinmene
gerek yok. Bir nefeste söyle olsun bitsin. Bak çok rahatlayacaksın.
ZEHRA: Tamam
söyleyeceğim.
ÖMER: Ailelerimizin sorun
çıkaracağını sanmıyorum neticede iki yetişkin insanız.
ZEHRA: Haklısın ben fazla
evhamlıyım galiba.
ÖMER: Biz bu gece
evlenmeye karar verdik... Onlara da nikaha gelmek düşer.
İkisi gülerler, Ömer Zehra’ya sarılır.
ZEHRA: Aşkım benim seni
çok seviyorum.
ÖMER: Bende seni çok
seviyorum.
ÖMER:
Rüyadayım sanki...
ZEHRA:
Ben de bulutların üstündeyim...
ÖMER:
Biri bizi aşağı çekmez değil mi?
ZEHRA:
Çekmez!
ÖMER:
Hayatımda ilk kez böyle oluyorum... Hemen evlenmemiz lazım Zehra.
ZEHRA:
Bizim ailede önce söz, sonra nişan en son da düğün olur. Direkt düğün diyerek
karşılarına çıkamayız.
ÖMER:
Yıldırım nikahı yapalım o zaman.
İkisi gülerler. Arabaya
binip uzaklaşırlar.
Birkaç
gün sonra.
16. ZEHRA EV-SALON İÇ/GÜN
Ömer, Zehra, Sema, Adem, Hayriye
Ömer
üçlü koltuğun ortasında bacak bacak üstüne atmış oturuyordur. Sema, Adem ve
Hayriye onu inceliyordur. Sema Ömer’in rahat tavrı karşısında imalı,
SEMA:
Rahat mısın evladım?
Ömer kollarını yan
taraflara uzatır.
ÖMER:
Rahatım sağolun.
Adem
iç çeker. Hayriye ile bakışırlar.
SEMA:
Lütfen rahat otur çocum.
Ömer
imaları anlamaz, ayaklarını salonun ortasına kadar uzatır.
ÖMER:
Şimdi iyiyim sağolun.
SEMA:
Yastık ister misin oğlum?
Ömer yanındaki yastığı
sırtına koyar.
ÖMER:
Oh güzel oldu...
Zehra
elinde çaylarla gelir. Ömer’in rahat halini görünce gözleri büyür. Bakışları
ile onu uyarır. Ömer toparlanır.
SEMA:
Ne iş yapıyorsun çocuğum?
ÖMER:
Sizin mahallede çalışıyorum.
Ömer güler. Sema gülmez.
ÖMER:
Babamın inşaat firmasında çalışıyorum. Mimarlık mezunuyum.
SEMA:
Yani patronun oğlusun.
HAYRİYE:
Ne güzel ne güzel.
Hayriye
ortalığı yumuşatır. Ömer biraz güler. Zehra Ömer’e çay ikram ederken,
ÖMER:
Sağol aşkım.
Herkes
gerilir. Adem öksürür. Zehra Ömer’e ters bir bakış atar.
ADEM:
Askerliği nerede yaptın?
ÖMER:
Henüz yapmadım.
ADEM:
Nasıl yapmadım! Kaç yaşındasın oğlum sen?
ÖMER:
Yirmi dört. Vaktim olmadı askere gitmeye. Projeler üst üste geldi falan.
ADEM:
Olmaz bu iş...
ÖMER:
Nasıl ya!
Ömer’in
gözü Adem’in duvardaki asker fotoğrafına takılır. Hayriye kocasına sakin
olmasını ima eden bir bakış atar.
SEMA:
Sigortalı mı çalışıyorsunuz?
ÖMER:
Tabi tüm personel sigortalıdır bizim şirkette.
HAYRİYE:
Oğlum böreklerden de yeseydin.
ÖMER:
Tıkandım ben.
SEMA:
Nasıl tanıştınız Zehra ile?
ÖMER:
Bir gün inşaatta elime çivi batmıştı. Hemen Acil Şifa eczanesine koştum ve
orada Zehra’yı gördüm. Elime pansuman yaptı. Önce o güzel gözlerine sonra da
temiz kalbine aşık oldum.
Adem
öksürür, Zehra Ömer’in rahat tavrı karşısında gerilir. Sema bu durumdan
hoşlanmaz.
ÖMER:
Sonra aynı gün ona çiçek almıştım... Fatoş’un kafesinde tesadüfen gördüm. Orada
taş gibi kurabiye yerken dişlerim yapıştı. Yine beni ‘Kurtarıcı Melek Zehra’
ölümün kıyısından çekip çevirdi. Sonra da işte…
Ömer
kaptırmış anlatırken Sema’nın oturduğu yerine üstündeki duvarda sus işareti
yapan hemşire fotoğrafını görünce susar. Sema ona ters ters bakıyordur.
Hayriye, Zehra gülümserler. Adem başka yere bakar.
SEMA:
Annen baban ne iş yapıyorlar?
ZEHRA:
Anne anlattım ya!
SEMA:
Kızım Ömer’in ağzından duyalım bir de.
ÖMER:
Baban inşaat mühendisi, annem de hippi.
Herkes irkilir.
SEMA:
Nasıl hippi?
ÖMER:
Yani, şaka canım. Babamdan ayrılınca kendini böyle arınmaya, felsefeye falan
adadı. Arada inzivaya çekiliyor.
SEMA:Yalnız
mı yaşıyorsun?
ÖMER:
Babamla kalıyorum, o da üçüncü eşiyle evlendi. Arada ikinci de var tabi, ondan
hiç haber alamıyoruz, Hindistan’a gittiğine dair bir rivayet var. Babam tüm
eşlerini çileden çıkarmış. Ama tanısanız seversiniz.
SEMA:
Gerek yok.
Sema
mırıldanır. Ömer güler diğerleri gülmez.
SEMA:
Hafif güneş yanığı da olmuşsun... Yakın zamanda denize gittin sanırım.
ÖMER:
İnşaatta olmuştur. Tüm gün şantiyede olunca…
Zehra
önüne bakar.
SEMA:
Senin bize sormak istediğin bir şey var mı çocuğum?
ÖMER:
Zehra’nın babası nerede?
Sema’nın
gözlerinden ateş çıkar. Herkesin gözleri büyür.
17. ZEHRA-ÖMER EV DIŞ/GÜN
Kamera
hızlı hareketle kuş bakışı Ömer’in yaşadığı eve gelir. Tanışma sırası
Zehra’dadır.
18. ÖMER EV-SALON İÇ/GÜN
Zehra, Ömer, Önder, Ayşen, Hale-Jale
Zehra
üçlü koltukta tek başınadır. Gergindir.
Ömer ise rahat rahat oturur. Ayşen Zehra’yı baştan aşağı süzer. Önder
konuya girer.
ÖNDER:
Ömer sizinle kız arkadaşımı tanıştıracağım deyince şaşırdık açıkçası. Çok fazla
kız arkadaşı oldu bugüne kadar ama hiç biriyle tanıştırmamıştı.
Zehra bozulur. Ömer araya
girer.
ÖMER:
Sizi aşık olduğum kadınla tanıştırmak istedim babacım.
Ömer’in
sözleri Zehra’nın hoşuna gider. O sırada Hale ve Jale kavga ederek gelirler.
HALE:
Kaç kere söyledim sana, benim kıyafetlerimden giymiceksin!
JALE:
Ne kadar abarttın Hale ya! Hem senin benim mi var, ben ne giysem sende aynısını
giyiyorsun zaten.
HALE:
Hiç de bile. Asıl sen benim giydiklerimin aynısını giyiyorsun.
Önder
sakince bekler, kızlar tam birbirine girecekken Ayşen müdahale eder. Zehra
şaşkın bakar.
AYŞEN:
Kızlar misafirimiz var, biraz daha kibar olabilirsiniz.
Hale ve Jale Zehra ile
tanışırlar.
JALE:
Ben Jale!
HALE:
Ben Hale!
HALE-JALE:
Hoş geldiniz!
ZEHRA:
Hoş bulduk, Zehra benim ismim.
HALE:
Eski bir isim değil mi?
ZEHRA:
Evet eski.
ÖMER:
(hayran) Ama çok güzel.
Önder
Zehra ismini duyunca uzaklara dalar ve mırıldanır. Hale ve Jale Zehra’nın iki
yanına oturur.
ÖNDER:
Zehra ve Ömer.
Ömer ona seslendiğini
düşünür.
ÖMER:
Efendim baba.
ÖNDER:
(Kendine gelir) Yok bi şey oğlum...
Ayşen Zehra’ya laf sokmak
ister.
AYŞEN:
Zehra’cım çok şıksın bu arada.
ZEHRA:
Teşekkür ederim. Sizde öyle. Elbiseniz çok güzel.
AYŞEN:
Çok mersi Milano’dan almıştım. Alışveriş için ayda bir gitmeye çalışıyorum. Milano
harika bir yer mutlaka görmelisin.
ZEHRA:
Geçen yaz sırt çantamla bütün İtalya’yı gezdim sayılır. Milano güzel ama benim
favorim Floransa. Mimarisine bayılmıştım.
Ayşen bozulur.
AYŞEN:
Hıı… Ne güzel.
Ömer atılır.
ÖMER:
Yine gideriz aşkım. Floransa’yı benim gibi bir mimar rehberliğinde gezince daha
çok seversin.
Zehra utanır. Tebessüm
eder.
ÖMER:
İlk defa büyükbabamla gitmiştik. A dur gel sana fotoğrafını göstereyim.
Ömer
Zehra’yı elinden tutar. Aile üyelerinin fotoğraflarının olduğu yere götürürken Ayşen
arkasından Önder’e Zehra’yı çekiştirir.
AYŞEN: Kız biraz ezik sanki!
ÖNDER:
Tanıyamadık ki daha! Ömer fırsat verirse…
Kesme…
Diğer
köşede Ömer Zehra’ya çerçevedeki aile üyelerinin fotoğraflarını gösteriyordur.
ÖMER:
Büyükbabamı iki yıl önce kaybettik büyükannem ise ben küçükken vefat etti.
İkisi de çok değerliydi benim için.
ZEHRA:
Allah rahmet eylesin.
ÖMER:
Bu da üniversite mezuniyetim. Nasıl? Suçlular gibi çıkmışım di mi? Ben çok
geriliyorum ya vesikalık çekilirken.
Zehra
gülümser. Bir çerçevenin üstü örtülüdür. Dikkatini çeker.
ZEHRA:
Bu kimin fotoğrafı?
Zehra
örtüyü kaldırırken ağır çekime geçeriz. Bütün aile üyeleri panik olur.
Korkuyla,
RABARBA:
Hayırrrrr…..
Örtü
kalkar. Zehra aile üyelerinin tavrından korkmuştur. Şelale’nin fotoğrafını
görürüz. Kamera resme yaklaşır. Objektif çatlar.
19. ŞELALE EV İÇ/GÜN
Şelale
Şelale
evde kıyafetleri toplar. Güneş gözlüğü gözündedir. Küçük valizine fazla eşya
koymaya çalışır. Valizi kapatmaya uğraşırken komik durumlara düşer. Dışarıdan
çok fazla ses gelir.
RABARBA:
Gevrekkkkk geldi… Ahmet Abiiii… Taze gevrekkkkk…. Mustafaaaaa nasıl yendi dün
fener ama…
Dışarıdan
gelen sesler Şelale’nin sinirini bozar. İç çeker.
RABARBA:
Eskiciiiii…. Eskiciiii geldii…. Gevrekkkkkkk….
Dışarıdan
gelen seslerle konsantrasyonu bozulan ve valizi bir türlü kapatamayan Şelale
sinirle cama yönelir.
20. ŞELALE EV-SOKAK İÇ/GÜN
Şelale, Fgr
Dışarıda
esnaf ve seyyar satıcılar yüksek sesle rabarba halinde konuşurken Şelale camı
açar. Şelale’yi gören esnafın gözleri büyür. Herkesi bir korku salar. Şelale
gözlüğünü çıkarıp ters bir bakış atar. Seyyar satıcılar panikle kaçmaya
çalışır.
RABARBA:
Kaçınnnnn…. Şelaleeeeeee…. Allah’ın seven kaçsınnnn…..
O
sırada gökgürler. Hava bozar. Dükkanı olanlar içeri kaçar. Etraftaki kalabalık
dağılır. Seyyar satıcılar panikle kaçarken birbirlerine çarparlar. Dağılan
eşyalar komik bir şekilde düzenli bir hal alırken satıcılar pert olmuş
yerdedirler. Şelale gözlüğünü takıp camı kapatır.
21. ÖMER EV-SALON İÇ/GÜN
Zehra, Ömer, Önder, Ayşen, Hale-Jale
Kahvelerini
içen aile üyeleri Şelale’nin açılan fotoğrafı nedeniyle gergindir. Şelale’nin
lanetinden korkmaktadırlar. İkizler kendi arasında konuşur.
HALE:
Nolcak sence?
JALE:
Bence kesin Zehra’nın başına bir şey gelicek. Sonuçta o açtı fotoğrafı.
Ömer
ise gergin olan Zehra’yı sakinleştirmek ister. Onun duyacağı şekilde.
ÖMER:
Herkes Şelale Hala’yı lanetli sanıyor. Ama çok tatlıdır. Tanısan sen de çok
seversin.
Zehra
sakinleşmek için çayından bir yudum alırken fincana bakar. Ayşen bunu kaçırmaz.
AYŞEN:
Fincanı beğendiniz mi?
ZEHRA:
Efendim?
Ayşen
fincanı gösterir.
AYŞEN:
Fincan diyorum sizce nasıl?
ZEHRA:
Çok şık çok güzel, kahveyi daha rahat içiyorsunuz.
AYŞEN:
Rahmetli büyükbabam Çin’den özel el yapımı diye alıp getirmişti. Çin’e gittin
mi canım?
ZEHRA:
Yok hayır. Henüz görme fırsatım olmadı.
Ayşen kendi kendine
konuşur gibi.
AYŞEN:
E tabii orayı sırt çantanla gezemezsin. Para lazım!
Hale
ve Jale Zehra’ya soru sorarlar.
HALE:
Ojenin numarası kaç?
JALE:
Güneş gözlüğünün markası ne?
ZEHRA:
Numarayı bilmiyorum, rengi hoşuma gitti aldım.
HALE:
Tamam işte bir daha gitsen nasıl bulucaksın, numara önemli.
JALE:
Benim soruma cevap verir misin?
ZEHRA:
Neydi sorun, ha gözlük mü?
ÖMER:
Kızlar yeter artık!
Ayşen sertçe Ömer’e
bakar. Önder araya girer.
ÖNDER:
Nasıl tanıştınız?
ZEHRA:
Mahallede karşılaştık. Eline çivi battığı gün...
Ömer araya girer.
ÖMER:
Baba beni defalarca ölümden kurtardı.
ÖNDER:
O kadar uzun boylu yani.
ÖMER:
Evet, bildiğin melek işte.
ZEHRA:
Ömer de beni boğulmaktan kurtardı.
ÖMER:
Biz o gün yeniden doğduk...
Zehra ve Ömer bakışırlar.
Hale, Jale kıskanır.
JALE:
Ben de aşık olmak istiyorum.
HALE:
Ben de.
Hale
Jale’yi dürtmeye başlar. Birbirlerinin saçlarını çekerler. Zehra elindeki
fincanla aralarındadır.
JALE:
Napıyosun? Canımı yaktın!
HALE:
Doğru dursana!
JALE:
Bak canım yanıyo.
HALE:
Yanmaz.
Zehra’nın
elindeki fincan yere düşer ve kırılır. Zehra ağlamaklı Ayşen’e bakar. Ayşen ise
dehşet içinde ellerini ağzına götürmüştür.
AYŞEN:
Ay gitti porselenler...
HALE-JALE:
Takım bozuldu anne...
Zehra
Ömer’e özür diler gibi bakar. Ömer ise ona öpücük gönderir.
22. TAKSİ İÇ/GÜN
Şelale,
Fgr
Taksiyi
önce boş zannederiz. Taksici dikiz aynasından bakar. Kimseyi göremez. Yere
eğilerek saklanan Şelale birden belirir.
ŞELALE:
Varmadık mı daha?
TAKSİCİ:
Abla yapma şöyle valla korkuyorum ya!
ŞELALE:
Ne kadar dolandırdın?
TAKSİCİ:
E sen istedin. Kimden kaçıyorsan artık. Geldik işte.
Garaja varırlar. Şelale
hemen iner.
23. TAKSİ DIŞ/GÜN
Şelale,
Fgr
Taksici
bagajdan valizi çıkarırken Şelale ön camdan içeri sarkarak taksimetreye bakar.
ŞELALE:
Taksimetreyi açmamışsın cancağızım.
TAKSİCİ:
Abla geldiğimiz yol belli zaten yüz elli lira.
ŞELALE:
Sen Şelale’yi aptal mı sandın? Yola bakamıyorum diye zaafımdan yararlandın.
Taksici
çattık der gibi iç çeker. Şelale tavırla cüzdanından parayı çıkarıp uzatırken,
ŞELALE:
Şelale aptal değil. Şelale bu parayı seninle tartışacak zamanı olmadığı için
veriyor ama hiç içine sinmedi.
Şelale
valizini alır. Tavır yaparak uzaklaşırken taksici arkasından söylenir.
TAKSİCİ:
Deli ya!
Şelale
bunu duyar. Döner. Gözlüğünü çıkarıp taksiciye ters bir bakış atar. Gözlüğü
takıp yürümeye devam ettiğinde büyük bir ses duyarız. Başka bir araba taksiye
çarpmıştır.
RABARBA:
Kaza oldu kaza… Koşunnn…
Büyük
bir kalabalık kaza yerine koşarken Şelale hiç arkasına bakmadan gayet cool
yoluna devam eder.
Bir gün sonra.
24. FATOŞ KAFE İÇ/GÜN
Ömer, Zehra
Zehra ağlamaklıdır. Ömer
onu teselli eder.
ZEHRA:
Beni sevmediler değil mi?
ÖMER:
Bir öpücük ver sevsinler.
ZEHRA:
Şu an benden faydalanamazsın.
ÖMER:
Gel omuzumda ağla.
ZEHRA:
Ya Ömer doğru dur, baban ne dedi benim hakkımda?
ÖMER:
Hiçbir şey.
ZEHRA:
Nasıl yani, gerçekten mi?
ÖMER:
Annen ne dedi benim hakkımda?
ZEHRA:
Bir şey söylemedi.
İkisi düşünürler.
ÖMER:
Demek bizi çok sevmişler.
Zehra güler.
ZEHRA:
Ya tam tersiyse?
ÖMER:
Önemli olan bizim birbirimizi sevmemiz Zehra.
ZEHRA:
Haklısın… Sevmedilerse bile zamanla alışırlar.
ÖMER:
Biz alıştırırız onları... Nasıl kırdın ama Ayşen’in fincanını?
ZEHRA:
Deme öyle çok kötü hissediyorum. Kendimi affettirmek için ona bir takım mı
alsam?
ÖMER:
Çin’e gittiğimizde bir Çin Malı alırsın.
İkisi
gülerler.
25. HASTANE-HEMŞİRE DANIŞMA İÇ/GÜN
Sema, Cevat, Fgr
Sema
hemşire danışmasında genç hemşirelere direktif verir.
SEMA:
Kızlar ilaç saati geldi.
Diğer hemşirelere
dosyaları verir.
SEMA:
Herkes kendi katındaki hastalara ilaçları tedarik etsin.
Diğer
hemşireler dosyaları alıp ayrılırken Cevat gelir.
CEVAT:
Sema nasılsın?
SEMA:
İyiyim, Cevat sen nasılsın?
Sema
bir yandan dosya düzenlemeye devam ediyordur.
CEVAT:
Nasıl olayım, Zehra’yı istemeye mi geliyorlar?
SEMA:
Kim geliyor?
CEVAT:
Bir çocuk getirmiş eve.
SEMA:
Ha o bir arkadaşı canım onunla tanıştık.
CEVAT:
Evlenmiyor yani?
SEMA:
Öyle ciddi bir şey değil.
CEVAT:
Benim niye haberim yok?
Sema Cevat’ı başından
savmak için söylenir.
SEMA:
Çok yoğunum Cevat sonra konuşalım mı?
CEVAT:
Benim de hastalarım var, bugün baya yoğun.
SEMA:
Tamam işte git bak onlara.
CEVAT:
Tamam akşam görüşürüz.
Cevat gitmek üzereyken,
SEMA:
Nerde görüşeceğiz?
CEVAT:
Baban aradı, akşama yemeğe geliyorum.
SEMA:
Off!
Cevat
kaçar gibi gider, Sema sinirlidir.
26. AYŞEN EV-SALON İÇ/GÜN
Ayşen, Şükran, Fgr
Şükran
köpeğiyle birlikte koltukta oturmaktadır. Ayşen ile kahve içerler.
ŞÜKRAN:
Baksana Kont ne kadar asil bir köpek.
AYŞEN:
Gerçekten çok asil duruyor.
Hizmetçi
gelir. Zehra’nın kırdığı porselenlerin aynısında kahve getirir.
ŞÜKRAN:
Merci şekerim.
HİZMETÇİ:
Rica ederim.
Ayşen ile kahve içerler.
ŞÜKRAN:
Ömer nasıl?
AYŞEN:
Nasıl olsun. Önder’i çok üzdü.
Şükran hemen meraklanır.
ŞÜKRAN:
Aa, neden, noldu?
AYŞEN:
Geçen gün bir mahalle kızı getirdi... Aşık olmuş.
ŞÜKRAN:
İnanmıyorum, kimmiş bu kız?
AYŞEN:
Bizimkilerin yeni başladıkları inşaat projesini biliyorsun.. Kız oralarda
eczacıymış. Ömer de onu tuttu kolundan getirdi.
ŞÜKRAN:
Önder delirdi tabi.
Ayşen anlatır.
AYŞEN:
İçine atıyor, tek bir kelime bile etmedi. Kız asil bir aileden de gelmiyor.
ŞÜKRAN:
Ömer zaten annesine çekmiş, aklı bir karış havada.
AYŞEN:
Biriyle tanışırsa belki eski günlerine döner.
ŞÜKRAN:
Tanıdığı birileri de olabilir, aklını başına alması gerekli yoksa fakir bir
kızla ömür geçmez. Onu aşağı çeker. Ömer’e zengin, güzel, gösterişli bir kız
lazım.
Ayşen’in aklına cinlik
gelir.
AYŞEN:
Yıldız gibi...
O
esnada köpek havlar ve zıpladığında Şükran elindeki kahve fincanını yere düşürür.
Porselenler kırılmıştır. Ayşen derin bir nefes alır.
ŞÜKRAN:
Kont, ne yaptın, sana çok kızdım şimdi!
AYŞEN:
Olsun canım ne önemi var, zaten takım bozuldu bir kere...
Ayşen derin nefes alır.
27. HOLDİNG-TOPLANTI ODASI İÇ/GÜN
Önder, Fgr
Toplantı
odasındaki herkes sunum için hazırdır. Önder gelir. Yerine geçer.
ÖNDER:
Merhaba arkadaşlar.
FGR:
Önder Bey hazırsak Sema Hanım sunuma başlayacak.
Sunum
için hazırlanılırken Sema adını duyan Önder geçmişi hatırlar.
Flashback Başlar.
28. ORMAN İÇ/GÜN
Önder, Sema Gençlik
Love
Story müziğini duyarız. İki sevgili eski Türk filmleri tadında ormanda
birbirlerine doğru ağır çekimde koşarlar.
ÖNDER:
Semaaaaa….ma ma ma…
SEMA:
Önder der der...
İkisi
birbirine koşmaya devam ederken Önder düşer. Sema onu göremez.
ÖNDER:
Sema ma ma...
SEMA:
Önder der der... Nerdesin sin sin?
Önder
yerde ona el sallar. Sema koşarak onu yerden kaldırır ve ikisi sarılırlar.
29. HOLDİNG-TOPLANTI
ODASI İÇ/GÜN
Önder, Fgr
Flashback
biter.
Önder
Sema ile geçmişteki hallerini düşünmeye dalmıştır.
FGR:
Önder Bey, Önder Bey…
Önder kendine gelir.
ÖNDER:
Hı?
FGR:
İyi misiniz?
ÖNDER:
İyiyim. Devam edelim.
Sunuma
devam edilir. Ancak Önder’in aklı Sema’da kalmıştır.
30. ZEHRA EV Y.ODASI İÇ/GÜN
Hayriye
Hayriye
eski sandığı açar. İçinden eski beyaz işlemeli örtüleri çıkarır. Kendi ördüğü
fiskos masa örtülerini açıp bakar. Bir bohçayı açar içinden gelinlik eldiveni
çıkar. Ona eline alır ve yatak odasının duvarındaki düğün fotoğrafına bakıp iç
geçirir. Gelinlik çantasına bakar. Hemen fotoğrafını cep telefonuyla çeker
Zehra’ya gönderir.
31. ECZANE İÇ/GÜN
Zehra, Hayriye
Zehra’nın
telefonuna mesaj gelir. Anneannesi gelinlik çantasının fotoğrafını
göndermiştir. Çok duygulanır ve onu arar.
ZEHRA:
Anane, yine eskileri mi karıştırmaya başladın?
HAYRİYE:
Kızım çeyizine bakıyorum.
ZEHRA:
Canım ananem o senin gelinlik çantan.
HAYRİYE:
Sen seviyorsun eski şeyleri kullanırsın kızım. İster şimdi kullan istersen yeni
evine götür.
ZEHRA:
Aman anane dur şimdi yeni ev deme...
HAYRİYE:
Er ya da geç evleneceksin, bizi bırakıp gideceksin...
Hayriye duygulanır.
Zehra’nın da gözleri dolar.
ZEHRA:
Annem de bırakıp gitmişti ama sonra geri geldi.
HAYRİYE:
Geri gelmek yok kızım, sen yuvanda mutlu ol.
ZEHRA:
Siz de benimle gelirsiniz.
HAYRİYE:
Allah o zamanları göstersin de...
ZEHRA:
Akşama ne yiyeceğiz?
HAYRİYE:
Musakka yapacağım, pilav ve cacık.
ZEHRA:
Süpersin anane!
HAYRİYE:
Baban da geliyor bu akşam.
Eczaneye biri gelir.
ZEHRA:
Tamam anane, kapatmam lazım birileri geldi.
HAYRİYE:
Hayırlı işler yavrum.
ZEHRA:
Sağol.
Zehra
hastanın elindeki kağıdı alır, ilaçlara bakmaya başlar.
ZEHRA:
Geçmiş olsun.
EVRİM TANIŞ ESER SAHİBİ İZİNSİZ KULLANILAMAZ. TELİF ÖDENMESİ GEREKİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder