Ana içeriğe atla

La Casa de Papel

"La Casa De Papel" dizisinin adını uzun süredir duyuyordum. İzleyen herkes mutlaka izlenmesi gerektiğini söylüyor bitirenler ise boşluğa düştüğünden dolayı üzüntü duyuyordu. Merakla ilk bölümü açtım ve bu da beni son bölüme kadar nefessiz götürdü. İspanyol sinemasının ayrı bir yeri vardı, İspanya maddi krize girince azalan filmlerin yerine yavaş yavaş diziler geliyor sanki... Umarım filmlerden da mahrum kalmayız:)
Profesör lakaplı kişi Madrid darphanesinde para basmaya karar verir. Ancak bunun için alanında uzman sağlam bir ekibe ihtiyacı vardır. Tokyo, Rio, Denver, Moskova, Nairobi, Oslo, Helsinki ve Berlin bu ekipteki kişilerin kod adları olur. Güzel bir planla darphaneye girdikten sonra içlerinde büyük elçi kızı olan Alison ve liseli gençleri de rehin alır. Amaçları kimseden para çalmak ve kimseyi öldürmek değildir. Maksimum 10 gün orada kalıp kendilerine para basacaklardır.
Profesör de kurduğu düzeneğiyle onlara dışarıdan destek verir. Polis darphane yakınına tezgahını açar ve dedektif Raquel önderliğinde soyguncularla görüşmeler başlar. Profesör Raquel ile tesadüfen tanışıp polise engel olmaya çalışırken kalbine engel olamaz ve ona aşık olur. Bu arada içeride zaman geçtikçe birçok aşk filizlenir.
Tokyo ve Rio'nun soygundan önce beraber profesörün Toledo'daki evinde yaşadıkları dönem, çok ateşli geçmiştir. Ayrılacaklar gözüyle bakılan çift sürekli ilişkilerini pekiştirir. Darphane müdürü ezik ama kurnaz Arturo da yardımcısının ondan hamile kalmasını sindirememiştir. Karısı ve metresi Monica arasında kalan adam, oradan kurtulmak için herkesi sırayla gaza getirir ve başlarını derde sokar. Hatta Monica'yı da ateşe atar bir süre öldüğünü düşünür. Bu hamlesi ona iyi gelir çünkü Denver ile aşk yaşamaya başlar.
Zaman geçtikçe oradan çıkmak isteyen rehineler, baskıdan sıkılan soyguncular ve tehlikeli aşklar heyecan yaratır. İyi kurgusuyla bizi kendine hayran bırakan dizi de bitiverir. Gerçekten izleyici boşluğa düşer.)) İyi seyirler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Gece Sahilde Tek Başına

Young Hee, Güney Kore'de ünlü bir aktristir. Yönetmenle yaşadığı bir ilişki sonucunda kalbi çok kırılır. Çünkü adam evlidir. Hamburg'a giden Young Hee, bir arkadaşının evinde kalır. Hem kalbinden aşkın izlerini silmeye çalışır hem de adamın gelip onu almasını bekler. Farklı bir ülkede her gün parkta yürüyüş yapar, yeni insanlarla tanışır ve biraz daha rahat davranmaya çalışır. Her ne kadar arkadaşı onun bir yemekte alkol alıp gevşemesinden hoşlanmasa da Young Hee o an canı ne isterse onu yapmaya kararlıdır. Ülkesine geri döndüğünde eski arkadaşlarını bulur ve onların değişimini gözlemler. Hala bekar olan erkekleri acımasızca eleştirir. Eski aşkının ne yaptığını merak etse de çok peşinde düşmez. Eninde sonunda hesaplaşacak kadar içinde biriktirdikleri vardır. Young Hee sadece sevilmek istediğini anlamıştır. O yüzden çevresindekilerle bu konuda rahatça tartışır. Arkadaşların onun zor zamanlarına destek olmak için seslerini çıkarmazlar. Young Hee sahilde uyuduğu bir gün es...

Balıkesir Şan Sineması

Balıkesir Şan Sineması'nın kapanacağını ve 4as market olarak açılacağını duydum veeee çok üzüldüm. İlk filmimi izlediğim yer olan Şan, benim için çok özeldir. 1994-1999 yılları arasında... İlk kez Batman'ı orada seyrettim ve sonraki 4 sene boyunca filmlerimi izlediğim tek yer oldu. Kısacası sinema nedir Şan'da öğrendim. Cumartesi ve pazar günleri hınca hınç dolu olurdu. Okuldan ve dersaneden kaçıp gittiğim tek yerdi. Ülkede sinema ve tiyatro salonları kapatılıyor yerlerine marketler ve avmler açılıyor. Köle gibi çalış, sanattan uzaklaş, para harca, daha çok kazanmak için çalış ve daha çok harca. Çark böyle dönecek artık. Anlayanlar anlamayanlara anlatsın.