Ana içeriğe atla

Black Mirror-4


Black Mirror izlemeyi unutmuştum. Oysa kendimi film izlerken daha iyi hissediyordum. İngilizlerin drama işini iyi bildiğini ben de biliyordum. O yüzden Black Mirror'ın bende ayrı bir yeri vardı. Hemen ilk bölüm olan "USS Callister" ile başladım. Aklımda "San Junipero" gibi bir harika bölümle karşılaşır mıyım?" sorusu vardır. Gerçi cevabı da belliydi, maalesef olmadı...
İki girişimcinin kurduğu bir teknoloji şirketi... Biri işin beyni diğeri de satışçısı. Şirket ünlü olduğu için iki ortak da birbirinden nefret ediyor. Kod yazıcısı olan kendince bir çözüm buluyor. Gerçek dünyada tam bir asosyal olan Robert, (Fargo'dan hatırlayacağımız sevgili kasabımız:) işte odasında sessizce çalışıyor. Eve gelince de koltuğuna kurulup en sevdiği Star Trek serisinin oyunu ile kendi dünyasına geçiyor. Asıl mevzu bunu gerçek hayatta DNA'larını alıp oyunun içine hapsettiği iş arkadaşları ile yapıyor. Yani sinir olduğu, takıntı yaptığı kişileri sonsuza kadar kendi dünyasında işkenceye maruz bırakıyor. O kadar sorunlu bir yapıda ki bunu oyunda yarattığı karakterlere cinsel organ vermemesinden görebiliyoruz. 
Yeni işe başlayan kız, Robert'a olan hayranlığını gizleyemiyor ve kendini o da Star Trek oyununda buluyor. Sonsuza kadar acı çekmek yerine 'oradan nasıl kurtuluruz'a odaklanıyor ve kolları sıvıyor. Gerçek dünyadaki kendine mesaj göndererek, güncelleme tarihinde kara deliğe savrulmak ve Robert'ın elindeki DNA'ları almak için harekete geçiyor. 



"Arkangel" ebeveynlerin izlemesi gereken bir bölüm olarak karşımıza çıkıyor. Çocuğunu babasız büyüten bir anne olan Marie bir gün parkta Sara'yı kaybedince çok üzülür. Onu bulduğunda ise yeni kararlar almıştır. Kızını her daim izleyebileceği bir teknolojiyi kullanmak ister. Elinde IPad'i ile Sara'nın nerede olduğunu ve ne gördüğünü bilir. İstediği zaman şiddeti engelleme butonuna da sahiptir. Sara korktuğu köpeği ve şiddet haberlerini göremez. Marie ise onu bu şekilde koruduğunu düşünür. Ne yazık ki Sara zamanla okulda garip kız olarak bilinir ve genç kız olduğunda herkesin de deneyebileceği şeyleri yaptığında annesinin çöpe attığı Arkangel tekrar çalışır. Bu kez Sara hayatına müdahale ettirmemeye kararlıdır. 


Boston Dynamics robotlarını kıskandıracak bir özelliğe sahip olan "Metalhead" bölümü siyah-beyaz çekilmiş. Aslında oyuncak arayan bir grubun öyküsü. Küçük metal köpeklerin eline geçmiş bir dünyada masum bir çocuğu sevindirmek için yola çıkan 3 arkadaşın başına gelenler işleniyor. 


Görsel Netflix Türkiye'nin Black Mirror için hazırladığı Esra Erol'lu tanıtımı. Evlendirme programı denilince akla gelen isim bu kez buluşturduğu çiftlerin birbirlerine uygun olup olmadığını izleyiciye soruyor. Bir aplikasyonla da sonuca varıyor.
"Hang the DJ" yine ayrı bir dünyayı anlatıyor. Aplikasyon çiftleri buluşturup süre veriyor. Örneğin 12 saat boyunca birlikte zaman geçirecekler ve sonunda uygun çifti bulacaklar. Bu uygun eşleşme de aplikasyon sayesinde oluyor. Kötü tecrübelerden de kişiliğini ve ilişki tercihini oluşturuyor. Ne de olsa insandan üst bir zekaya sahip!
Frank ve Amy ilk eşleştiklerinde birbirlerinde hoşlanıyorlar ve seks yapmıyorlar. Sonra karşılarına başkaları çıkıyor, hem de uzun süreli. Bir bakıma zaman kaybı olan ama gelecek ilişkinin değerinin bilinmesini sağlayan deneyimler yaşıyorlar. Sonraki eşleşmelerinde süreye bakmama kararı alıyorlar. Ancak Frank bunu bozuyor. Bu sebeple 5 senelik süre verilen ilişki an be an düşüyor. Amy gerçeği anlayınca çok sinirleniyor. Frank ise pişmanlıktan ne yapacağını bilmiyor. İki aşık oradan kaçmaya çalışıyorlar. Tinder benzeri uygulamayla günümüz dünyasında barda yerlerini almış oluyorlar.))


"Black Museum" bölümü insan beyninin sırlarını çözen teknolojinin nelere yol açabileceğini anlatıyor. Özellikle de ırkçılık mevzusuna değiniliyor. Rolo, karşısındakinin ne hissettiğini sağlayan bir aleti bir doktorun ellerine teslim ediyor. Ve bu da onun sonu oluyor. Zamanla acıya bağımlı olan adam bir evsizin yüzünü oyarken yakalanıyor ve aklını yitiriyor. Komadaki anneyi çocuğuna ve eşine kavuşturmak için kocasının zihnine yerleştiriyor. Bunun da sonucu sonsuza kadar bir ayıcığın içinde hapsedilmesi oluyor. 
Son olarak Black Museum'a gelen Nish bunları dinlerken babası ile karşılaşıyor. Masum olduğu halde idam edilen adamın görüntüsü ve son anları müzedeki bir bölüme hapsedilmiştir. Gelen ziyaretçiler onu elektrikle tekrar tekrar idam etmektedir. Nish babasının bu acıdan kurtulması için harekete geçiyor. Planladığı seyahatten Rolo'yu tarihten silmekle dönüyor.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...