Ana içeriğe atla

What The Health-Veganlar Buraya!


Kip Andersen "Hasta olup olamayacağını" araştırmak için bir yolculuğa çıkıyor. Büyük annesi ve büyük babası kanserden ölmüş, babasını da kalp krizi yüzünden kaybetmiş. Bu yüzden sürekli hastalanacağını düşünmüş biri. Yediklerimiz aslında doğal mı? diye sık sık düşünürüz. Kip de çeşitli kanser, kalp, sağlık vakıflarına ulaşıyor. Amacı internet sitelerinde verdikleri yağlı, işlenmiş gıdalı tariflerin nedeni. Bir kalp vakfı neden sitesinde kolesterol kaynağı bir yemeği önersin? Yoksa işin içinde başka bir iş mi var?
Kip araştırmasında bir sürü doktorla konuşuyor. Öncelikle işlenmiş eti (domuz pastırması, salamı, sosisi) listemizden eliyoruz. Çünkü hepsinin ana maddesi meçhul. Özellikle domuz çiftlikleri siyahilerin ya da Latinlerin bölgelerine kurulmuş. Hem orada yaşayan halkı hasta edip öldürüyor hem de tüketicilerini.
Sonra tavuklara geçiyoruz. Küçücük kümeslerde birbirlerinin pisliğini yiyerek, ölü tavuklarla yaşayarak kesilip soframıza gelen beyaz etin aslında proteinden daha fazla hastalık taşıdığını anlıyoruz. Tabi bu hastalıklar yüzünden telef olmamaları için alınan antibiyotikler de mevzu bahis...
Laktoz ürünleri. Gelişmiş bir insana sütün hiçbir yararı olmadığını daha önce öğrenmiştim ancak bu belgeselle midemizde gaz yapmasından başka bir özelliği olmadığını anlıyorum.
Belgeseldeki tüm doktorlar ağız birliği etmişcesine her türlü yiyeceği kötülüyor. Ben de ister istemez geriliyorum "Sıra ne zaman sebze-meyveye gelecek?" diye bekliyorum. Vegan beslenmeyi öneren Kip'in taraflı bir belgesel yaptığı çok açık. Kötü bir şey değil ancak örgütlerin başındaki insanların röportaj sırasında Michael Moore belgesellerindeki gibi kaçmasını istemiş ama pek olmamış gibi.. Yani biraz yapaylık seziliyor. Kip biraz daha sağlam hazırlansa daha fazla açık yakalayabilirdi. Tek nokta vuruşu bu derneklerin yine fast food tarzı şirketler tarafından sponsorluk almış olmasıydı. Kaçınılmaz döngü; yediklerinden hasta olan birinin yine o yiyecekleri zamanla yiyebileceğini dünya düzeninin kurmuş olmasıydı. Hem de göz göre göre...
Filmi izledikten sonra ne yeyip yemeyeceğinize siz karar verirsiniz. Ancak meyve ve sebzelerdeki ilaçlar ve lezzetindeki yapaylıklar da bir köşede dursun derim. Ayrı bir araştırma konusu. Onu yeme bunu yeme derken sadece semizotu ile beslenecek hale gelebiliriz. Tabi kötü olmazdı vücudumuza yetseydi...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...