Ana içeriğe atla

Tom At The Farm / Xavier Dolan


Sevgilisini gömmek için çiftliğe gelen Tom’un geri gidemeyişinin hikayesi

Reklam ajansında editör olarak çalışan Tom, çizim işlerine bakan  Guillame ile sevgilidir ancak belirsiz bir kaza sonucu Guillame ölür. Tom onun cenazesine katılmak için çiftliğe gider. Geldiğinde evde kimse yoktur kapının önünde tesadüfen bulduğu anahtarla eve girer. Ev sessiz ve biraz da ürkütücüdür.  Tom uyandığında Agathe ile karşılaşır. Agathe sevgilisinin annesidir ve hiç adını duymadığı bir abisi de vardır. Agathe bir o kadar naif ve kibarken oğlu Francis vahşi ve şiddetsever bir kişiliğe sahiptir. Cenaze günü yapacağı konuşmayı düşünen Tom, gece boğazını yapışan Francis ile şoka girer. Genç adamın talimatı cenazede ileri geri konuşmayacak ve en önemlisi annesini üzmeyecektir. Tom en büyük sırrını yani Guillame’ın gay olduğunu söyleyemeyecektir. Daha sonra annesi oğlunun Sara ile öpüştüğü fotoğrafa bakıp övünürken Tom kıskançlıktan patlama noktasına gelecektir.

Kısa süreliğine geldiği çiftlikten ayrılamayan  Tom’un kendince geçerli sebepleri vardır. Francis’in de öne sürdüğü “işleri yoluna koyma” kavramı gibi. 3 hafta gibi uzun bir süre geçirir. Gün gelir inekleri sağar gün gelir ahırı temizler. Asıl onu orada tutan sebep yakışıklı Francis’tir. Aralarında farklı bir cinsel çekim oluşmasına rağmen hiçbiri harekete geçecek cesarete sahip değildir.

Gerilim Öğeleri

Tom Francis’ten ilk günden itibaren şiddet görür. Mısır tarlasında ondan kaçarken eli yüzü parçalanır, can sıkan en ufak hareketinde boğazı sıkılır hatta gözüne okkalı bir yumruk yer. Ve her nedense anne bu durumu anlamaz. Samanlıkta tango yapan iki erkeğin annenin ölme ihtimali üzerine konuşmasını duyması ve hiç tepki vermemesi gibi bazı şeylerin üstü örtülüdür.
Tom eski sevgilisinin ailesinin sırlarını merak etse de abi Francis’in çekim alanından kurtulamaz. Gördüğü şiddet ve baskı ona zevk vermeye başlar. Arabasının parçalanması ve zorla orada alıkonulması aralarındaki bağı kuvvetlendirir.  Para karşılığı eve gelip yalan söyleyen Sara, tüm gerçekleri Tom’un yüzüne vurur. Asıl Tom'un canını sıkan sevgilisinin yaşarken ondan hariç bir sürü kişiyle birlikte olmasıdır. Sara canını kurtarmak için gece yarısı kalkan otobüse zor yetişir. Tabii alkollü bir halde Francis ile arabada birlikte olduktan sonra. 
Tom kıskançlık krizinde bir barda bira içerken Francis’in gençliğinde kardeşiyle dans etmek isteyen bir erkeğin ağzını nasıl yırttığını öğrenir. Bazı köylüler aslında Tom'u bir şekilde aile hakkında uyarmaya çalışsa da bir sonuca varamamışlardır.

Aynı odada yatmaya başlayan iki genç birbirleriyle açıkça konuşmadan farklı bir illişki yaşarlar. Aynı kalan aslında Francis’tir. Tom ise arabası ve valiziyle geldiği evden tek parça kaçmayı başarır. Peşinden gelen Francis’in arabasına atlayıp onu bir kürekle yol kenarında bırakır. Gittiği benzinlikçide ağzı yırtılmış adamı görünce de ürker. Yani anlatılanlar doğrudur.

Anne Agathe’yi oynayan Lise Roy’un özellikle evde oğlunun sakladığı kutuyu açarken yaşadığı acıyı ve belirsizliği haykırarak ağladığı sahne izleyiciye kadının oğlunu kaybetmiş bir anne olduğunu hissettiriyor.
Kaba sabah Francis, bir yandan bakılınca eli yüzü düzgün, annesini yalnız bırakmamak için köyde kalan korumacı bir çocuk gibi görünse de diğer yandan cinsel sorunları olan, hırsını çıkarmak için şiddete kolayca başvurabilen asi bir adamı başarıyla canlandırıyor.

Denizle başlayıp yolla devam eden açılış sekansıyla çiftliğe varan Tom sayesinde farklı yaşamların içine giriyoruz.  Oradan çıkarken de gece şehrin ışıklarıyla arabada giden Tom’a veda ediyoruz.
Genç yönetmen Xavier Dolan queer tarzında çekeceği yeni filmi beklemeye başlıyoruz!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...