Reklam ajansında editör olarak çalışan Tom, çizim işlerine
bakan Guillame ile sevgilidir ancak
belirsiz bir kaza sonucu Guillame ölür. Tom
onun cenazesine katılmak için çiftliğe gider. Geldiğinde evde kimse yoktur
kapının önünde tesadüfen bulduğu anahtarla eve girer. Ev sessiz ve biraz da
ürkütücüdür. Tom uyandığında Agathe ile
karşılaşır. Agathe sevgilisinin annesidir ve hiç adını duymadığı bir abisi de vardır.
Agathe bir o kadar naif ve kibarken oğlu Francis vahşi ve şiddetsever bir
kişiliğe sahiptir. Cenaze günü yapacağı konuşmayı düşünen Tom, gece boğazını
yapışan Francis ile şoka girer. Genç adamın talimatı cenazede ileri geri
konuşmayacak ve en önemlisi annesini üzmeyecektir. Tom en büyük sırrını yani Guillame’ın
gay olduğunu söyleyemeyecektir. Daha sonra annesi oğlunun Sara ile öpüştüğü
fotoğrafa bakıp övünürken Tom kıskançlıktan patlama noktasına gelecektir.
Kısa süreliğine geldiği çiftlikten ayrılamayan Tom’un kendince geçerli sebepleri vardır. Francis’in
de öne sürdüğü “işleri yoluna koyma” kavramı gibi. 3 hafta gibi uzun bir süre
geçirir. Gün gelir inekleri sağar gün gelir ahırı temizler. Asıl onu orada
tutan sebep yakışıklı Francis’tir. Aralarında farklı bir cinsel çekim
oluşmasına rağmen hiçbiri harekete geçecek cesarete sahip değildir.
Gerilim Öğeleri
Tom Francis’ten ilk günden itibaren şiddet görür. Mısır tarlasında
ondan kaçarken eli yüzü parçalanır, can sıkan en ufak hareketinde boğazı
sıkılır hatta gözüne okkalı bir yumruk yer. Ve her nedense anne bu durumu
anlamaz. Samanlıkta tango yapan iki erkeğin annenin ölme ihtimali üzerine
konuşmasını duyması ve hiç tepki vermemesi gibi bazı şeylerin üstü örtülüdür.
Tom eski sevgilisinin ailesinin sırlarını merak etse de abi
Francis’in çekim alanından kurtulamaz. Gördüğü şiddet ve baskı ona zevk vermeye
başlar. Arabasının parçalanması ve zorla orada alıkonulması aralarındaki bağı
kuvvetlendirir. Para karşılığı eve gelip
yalan söyleyen Sara, tüm gerçekleri Tom’un yüzüne vurur. Asıl Tom'un canını sıkan sevgilisinin yaşarken ondan hariç bir sürü kişiyle birlikte olmasıdır. Sara canını kurtarmak için
gece yarısı kalkan otobüse zor yetişir. Tabii alkollü bir halde Francis ile
arabada birlikte olduktan sonra.
Tom kıskançlık krizinde bir barda bira içerken
Francis’in gençliğinde kardeşiyle dans etmek isteyen bir erkeğin ağzını nasıl yırttığını
öğrenir. Bazı köylüler aslında Tom'u bir şekilde aile hakkında uyarmaya çalışsa da bir sonuca varamamışlardır.
Aynı odada yatmaya başlayan iki genç birbirleriyle açıkça
konuşmadan farklı bir illişki yaşarlar. Aynı kalan aslında Francis’tir. Tom ise
arabası ve valiziyle geldiği evden tek parça kaçmayı başarır. Peşinden gelen
Francis’in arabasına atlayıp onu bir kürekle yol kenarında bırakır. Gittiği benzinlikçide
ağzı yırtılmış adamı görünce de ürker. Yani anlatılanlar doğrudur.
Anne Agathe’yi oynayan Lise Roy’un özellikle evde oğlunun sakladığı
kutuyu açarken yaşadığı acıyı ve belirsizliği haykırarak ağladığı sahne izleyiciye
kadının oğlunu kaybetmiş bir anne olduğunu hissettiriyor.
Kaba sabah Francis, bir yandan bakılınca eli yüzü düzgün,
annesini yalnız bırakmamak için köyde kalan korumacı bir çocuk gibi görünse de
diğer yandan cinsel sorunları olan, hırsını çıkarmak için şiddete kolayca
başvurabilen asi bir adamı başarıyla canlandırıyor.
Denizle başlayıp yolla devam eden açılış sekansıyla çiftliğe
varan Tom sayesinde farklı yaşamların içine giriyoruz. Oradan çıkarken de gece şehrin ışıklarıyla
arabada giden Tom’a veda ediyoruz.
Genç yönetmen Xavier Dolan queer tarzında çekeceği yeni filmi beklemeye başlıyoruz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder