Ana içeriğe atla

DÜNYANIN ÇATISINDA UNUTULANLAR-FKM



Fotoğrafçı Matthieu Paley  ve karısı Mareile 2000 yılında İpek Yolu’nun eski kollarından birini gezerlerken Afgan Kırgızları ile karşılaşırlar. Pakistan-Afganistan sınırına yakın yaşayan bu toplulukla birçok kez bir araya gelirler. 2005 yılında Küçük Pamir’e doğru bir aylık yürüyüş yaparlar. Bu süreçte Donkey Gi isimli eşekleriyle postacı görevi üstlenerek halkın Türkiye’de sürgünde olan aile üyeleri ile bağlantı kurmalarına yardımcı olurlar.
2008 ve 2011 yıllarında Matthieu Paley  Kızgızları yeniden görmek üzere yola çıkar. Sadece  donmuş Wakhan nehrinden geçerek ulaşılan kamplara gidiyor. Çin sınırına kadar yürüyerek Kırgızların yaşadıkları son derece zorlu koşulları fotoğraflayarak günışığına çıkarıyor. Bir batılının Küçük Pamir’e gerçekleştirdiği ziyaret 1972 yılına uzanıyor.

Afganistan sınırındaki bu bölge 7000 metreden daha fazla bir yüksekliğe sahip. Buranın çok zorlu koşullara sahip olması ve ıssız olması nedeniyle 2001 yılındaki Afganistan çatışmalarından etkilenmemiştir. Bu göçebe topluluk için avantaj sayılabilecekken 4200 metreden sonra hiçbir bitkinin yetişmemesi, uzun kış aylarında hava sıcaklığının – 40 dereceye kadar düşmesi de büyük dezavantajlardan birkaçıdır. Türkçe konuşan yaklaşık bin Afgan Kırgız halkı coğrafi konumu nedeniyle “Dünyanın Çatısı” olarak adlandırılan kurak ve yabani platoda yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.

12 yıl yaşadığı Asya'nın ardından yakın zamanda İstanbul'a yerleşen Fransız fotoğrafçı, aynı zamanda GŽo ve National Geographic gibi dergiler için çalışıyor. Paley bir yandan da 2012 Kasım ayında yayınlanacak olan 'Dünyanın Çatısında Unutulanlar' kitabının hazırlıklarını sürdürüyor. Kore ve Tayvan haricinde Asya'daki tüm ülkelere giden Paley, 5 dil konuşuyor; Fransızca, İngilizce, Almanca, Urduca ve Wakhi dili. Ama gittiği bölgelerde, dilini bilmediği insanlarla iletişim kurmak için evrensel olan el-kol işaret diliyle de rahatlıkla anlaşabiliyormuş... Paley, fotoğraf çekimleri için gittiği 'Dünya'nın Çatısı'nda yaşayanlarla artık arkadaş gibi olmuş. Hepsinin isimlerini biliyor, karakterleri hakkında bilgiler verebiliyor.

Matthieu Paley’in sergisi 22 Şubat-31 Mart tarihleri arasında Fransız Kültür Merkezi’nde görülebilir.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...