Ana içeriğe atla

2 Yeni Kitap

Dün başıma gelenlerden sonra hayata tutunmak çok zor. Bir kaza kurşunu ile ölür müyüm diye bakınıyorum. Kanal tedavisi için gittiğim dişçi dişin 5'de 1'ini çekti. Sallanıyor diye... Yemin ederim bir daha diş ağrısından ölmeden doktora gitmem. O kadar tecrübeliyimdir dişte ama herşey tersine döndü. İçi oyula oyula dayanamadı zavallı kırıldı. Şu an elimde kalan da sallanıyor sanırım. Çok acı, koca diş göz göre göre eriyor...İyi haberse artık işimin olmasıydı. Sigorta için bir sürü evrak hazırlamam gerekti. Bir tek kan tahlili ve birkaç fotokopi kaldı. Sanırım salı işbaşı yaparım. En son gelen kötü haberse emektar laptopum öldü. Gelen mailde üstü kapalı "kurtulamadı" yazıyordu. 8 tamirden sonra artık yok MSI. Sevinecek bir şey bulamıyorum ama hayırlısı.
Atatürk kütüphanesinde memurlar kardan dolayı işe varamadıklarını söylüyorlardı. Bugün buldum onları, kalorifer 50 derecede içerisi kaynıyordu. Yeni cici kitaplar aldım. Biri George Orwell'in "Paris ve Londra'da Beş Parasız" diğeri ise; Peter Ackroyd'un "Doktor Dee'ninEvi". İşten gelince beynim sulanmazsa okumayı planlıyorum.
Bugün Cihangir'de bir kahve içtik kızlarla (Ebru-Tülay-Delal), günlük güneşlikti hava. Bildiğin 10 derecelerde. Kursa gidince içimdeki yün çorabı çıkarıp çöpe attım. Birkaç ünlü gördük, hemen dedikodu, insanların neden oralara gittiğini anladım. Ortam müsait.
Herkesler benimle görüşmek istiyor. Ne kadar popülerim. Ama bu ilgi bazen beni sıkıyor. Kendime de vakit ayırmak istiyorum!!!
Ben istediğimde bana ulaşsın insanlar.
Bu arada dün karşılaştığım dahiliyeciyi çok beğendim pazartesi benden kan alma ihtimali var.
Eski okulumda neler oluyor ya, yeni dekan fazla dayanmaz gibime geliyor. Aman ileri geri konuşmayayım seneye yüksek lisansa almazlar beni!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...