Ana içeriğe atla

Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali

 Maalesef eve tıkıldığımız bu günlerde film festivallerine hasret kaldık. Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali'ni az daha kaçırıyordum. Fazla reklamı yapılmamıştı. Neyse ki 10 filme rezervasyon yaptım. Ancak bildirim olmadığı için çoğunu kaçırdım. Bu yüzden Facebook'taki etkinlikler için yapılan bildirimleri seviyorum.))

ORMANI ONARAN KEÇİLER / FROM WEEDY FORESTS TO GRASSY WOODLAND

Yönetmen: Antoinette Wilson ve Jordan Osmond 

Film 12 Dakika 2020 Yapımı

İzlediğim ilk filmdi. Kısa ve vurucuydu. Avustralya'daki bir bölgede otlardan ormanı ve arazileri korumak için farklı bir çözüm üretilmiş. Muhtemelen doğal bir çözüm ancak çiftçilerin çabasıyla keçiler boyu uzamadan otları yiyor ve diğer bitkileri kurtarıyor. Otları yakmanın ve zehirlemenin gelecek açısından ekolojiye zarar vereceğini düşünmüşler. Diğer çiftçilere ve yerel yönetime ikna yoluyla bu yöntemi göstermişler. İşe yaradığını görenler de yavaş yavaş onlara katılmış. Bu sayede ormanda yaşayan canlılar da etkilenmemiş olmuş. Demek doğanın çaresi yine doğadaymış:))

ÇALINAN BALIKLAR / STOLEN FISH 

Yönetmen: Gosia Juszczak

Gambiya Orta Afrika'nın en küçük ülkesi. İçinden kıvrılan nehir deniz ile birleşiyor. Bu birleşme yerinde senelerdir balıkçılık yapanlar artık balık bulamıyor. Çünkü Çinliler büyük tankerlerle gelip balık avlıyorlar ve yem fabrikasına götürüyorlar. Bu hayvan yemleri de Avrupa'ya ve Çin'e gönderiliyor. Aşırı avlanma ile hem ekosistem bozuluyor hem de yerel halk kendine bile yiyecek balık bulamıyor. İsyan etseler de seslerini kimse duymuyor. Bu yüzden balıkçıların sayısı günden güne azalıyor. Gençler ise Avrupa'ya kaçmak için canlarını tehlikeye atıyorlar. Üzücü bir şey; sömürülen denizi yüzünden yerinden edilmek.

GÖLGEDE YETİŞEN KAHVE / SHADE GROWN COFFEE 

Yönetmen: Alexander Kinnunen

Kahve ikiye ayrılır biri gölgede yetişir diğeri güneşte. Gölgede yetişen asıl lezzetli, aromalı olandır ve kalitelidir. Diğerleri ise endüstriyel bir üretimin sonucudur. Özensiz, ne kadar çok o kadar iyi. Dünyanın farklı ülkelerinden kahvecilik yapmak için yaşamını değiştirmiş insanları görüyoruz. Metropollerdeki baristalara gelene kadar kahve hangi yollardan geçiyor ve ne kadar emek harcanıyor bu belgeselle şahit oluyoruz.

İKLİM ARAFI / THE CLIMATE LIMBO

Yönetmen: Elena Brunello, Paolo Caselli ve Francesco Ferri

İklim göçmenleri sadece kendi ülkesindeki değişim için savaşmıyor. Hepimizin etkileneceği bir felaket için savaşıyor. Ve bizim bundan haberimiz bu belgesel sayesinde oluyor!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...