Ana içeriğe atla

L'equilibrio


Peder Don Giuseppe Roma'da rahiplik yapmaktadır. Göçmenlerin kaldığı evde eğitim veren Veronica ile aralarında su üstüne çıkmayan bir çekim vardır. Seçim yapma zamanı geldiğinde rahip Tanrı'ya hizmet etmeye karar verir. Üstlerine onu evine yollamalarını rica eder. Eşyalarını alıp Napoli'ye gider. Oradaki peder tarafından iyi karşılanır. Etrafındaki insanlarla tanışır ve işlerin nasıl yürüdüğünü anlamaya çalışır. Bu süreç biraz sıkıntılıdır. Çünkü Napoli'deki mahallede kurulan düzen pek doğru- düzgün değildir. Devletin unuttuğu yerde mafya kendince düzen kurmuştur ve kilise de buna uymak zorundadır.
En büyük sorun etrafta toplanmış bekleyen çöplerdir. Halkın yarısını kanser yapan bir çöp yığınları için çözüm üretilmemiştir. Eski peder yerine gelecek olan Giuseppe'ye bu konuyu açıklar. Diğer yandan da uyuşturucu sorunu pederin gözüne batar. Ölmek üzere olan kanser hastası bir kadının son dileğini yerine getirir. Oğlunu 'o' hayattan çekip çıkaracaktır. Ancak Saverio peder ile bir bağ kurar ve zamanla ona yardım eder. 10 yaşında taciz edilen bir kız çocuğu sırf binayı polis basmasın diye bu işkenceye maruz kalmaktadır. Bunu öğrenen peder kızı doktora götürür ve raporu alır, polise gider ancak sonuç alamaz. İşin peşini bırakmamaya kararlıdır. Ne yazık ki Saverio pederi öldürmesi için gönderilir. O da bunu yapamaz. Kendi canına malolacağını bilmemektedir.
Peder önce insan olmak ve herkese yardım etmek için oradadır. Durumu Vatikan'a bildirir. Çoğu filmde gördüğümüz gibi Vatikan da pedere 'İşine bak' muamelesi yapar. "Git dengeni bul!". Peder bir şekilde davasından vazgeçirilir. Başa dönerek Veronica'dan yardım ister.
Mafyaya bir de karşı taraftan bakan film, insan olmakla görevini yerine getirmek arasındaki farkı sorguluyor. Hele ki kanunsuz bölgelerde bu işlerin ne kadar zor olduğunu izleyiciye anlatıyor. İyi seyirler.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allacciate Le Cinture - Kemerlerinizi Bağlayın

Yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi "Kemerlerinizi Bağlayın" dün Türkiye'de vizyona girdi. Bu havada Ferzan filmi iyi gider diyerek arkadaşlarla bilet aldık. Koltuklarımıza kurulduktan sonra yağmurun sesiyle açılış sekansı başladı. Hareketli kamera şiddetle yağan sağnağı adeta bize yaşattı. Otobüs durağına varınca da bir tilt ile filmin başrol oyuncularıyla tanışmış olduk hemde bir ırkçı kavga sebebiyle. Güzel Elena, bir barda garson olarak çalışmaktadır, en yakın arkadaşı ise gay Fabio'dur. Fabio ise Silvia ile oturmaktadır. Akşamları eve gelmemesiyle bir sevgili edindiği anlaşılan Silvia, çareyi arkadaşlarıyla Antonio'yu tanıştırmakta bulur. Tamirci olan kaba davranışlı Antonio, Silvia'nın arkadaşları tarafından sevilmez. "Zıt kutuplar birbirini çeker" Antonio ve Elena birbirine aşık olur. Ancak Elena'nın iki senelik bir ilişkisi vardır ve maalesef! o da Silvia'ya aşıktır.  Bara gelen Antonio bir bardak birayı fondip yaptıkta...

Terminus'da Ne Var? "The Walking Dead"

Kim ölür kim kalır meselesi... İzlemeden okumayalım lüften. 4. Sezon 8. bölümün sonunda herkes hapishaneden dışarı savrulmuştu. Gözü dönmüş vali gidip bir kampı kendine göre düzenlemiş, görünürde bir aile bile kurmuştu. Ancak bu hayat onun için yeterli değildi. Kendi kendine hapishanedekileri (yani Rickleri) düşman edinmişti ve intikam almalıydı. Kamptakileri doldurup hapishaneye sürdü. Ve Hershel'in kafası gövdesinden ayrıldı... Sapkın vali bunu Michonne'nin kılıcıyla yaptı. Sonrasında karşılıklı bir saldırmaca sürdü. Otobüsle hapishaneden ayrılanlar ve bir sağa bir sola savrulanlar oldu. Ne hikmettir ki ilerleyen bölümlerde otobüsün en güvensiz yer olduğu anlaşıldı. 8. bölüm sonrasında "The Walking Dead" fanatikleri merakla bekledi. Kim nereye gitti, nasıl buluşacaklar? Rick ve Carl, Judith'i kaybetti ve bunu uzun bir süre üstlerinden atamadılar. Ağır yaralı olan Rick'i oğlu Carl gözetti. Bu süreçte babasıyla bazen monolog bazen de dial...

Bulantı-Zeki Demirkubuz

"Var olmaktan başka hiçbir şey yok" Film, Jean-Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli kitabı akla getiriyor... Filmdeki Ahmet  varoluşundan pişman mıdır bilinmez ancak nevrotik bir kaçış sürecinde olduğu kesindir. Karısını ve oğlunu uzaklara uğurlar. Gözü yaşlı eşi "Biz seni darlamışız" diye serzenişte bulunur giderken... Ahmet'in umurunda değildir. Çünkü onlar gidince de darlanmaya devam eder.  Karısı ve oğlu kaza geçirip öldüğünde Ahmet bir kadınla evde sevişmektedir. Telefonu defalarca çalar ve açmak istemez. Hatta sabahları evi toplamaya gelen kadın ona polisin aradığını söylese de durum değişmez. Ahmet sürekli bir kaçış içindedir. Gerçeği öğrenince onun acısına bile uzak kalırız. O yatak odasındayken kamera koridordadır ve film biraz daha uzak bir tarihle devam eder.  Ahmet yine eski Ahmet'tir. Sevgilisi ile daha rahat görüşecek diye düşünürüz ancak onun aramalarına cevap bile vermez. Çünkü ayrılmak istediğini yüzüne söyleyecek cesareti...